Mustafa Yürekli

Mustafa Yürekli

ABD ve Avrupa’nın Afrin Sessizliği

Suriye’de, büyük aktörlerin sahada olduğu büyük bir mücadele var. Bu büyük aktörler, Türkiye, Rusya, İran ve ABD’dir. Türkiye ve İran, İslam alemini temsil ediyor. Çağdaş Bizans BM’yi temsil eden ise ön planda ABD ve Rusya ama arka planda İngiltere, Fransa ve Çin var..

Suriye gündemiyle toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) de Türkiye yönelik bir kınama ya da askeri operasyonların sonlandırılması talebinin gelmemesi de dikkat çekti.

BMGK’da bulunan uluslararası aktörler, Türkiye gibi bir bölge ülkesiyle gerilimi tırmandırmak istememektedir.

MEVCUT GERİLİMİ TIRMANDIRMAKTAN KAÇINIYORLAR

Sözkonusu uluslararası aktörlerin, küçük bir alanı kontrol eden PYD için Türkiye ile aralarında büyük bir krizin çıkmasına müsaade etmesi düşünülemez. 

ABD açısından Fırat’ın doğusunda IŞİD’e karşı PYD ile yürüttüğü işbirliğinin önemi büyük. Fırat’ın batısındaki Afrin, ABD’ye göre stratejik açıdan öncelik taşımıyor. Bu durum, ABD yönetiminin Türkiye’nin Afrin’e askeri operasyonuna çok sert tavır almasını gerektirmiyor.

Ne var ki Türkiye’nin Afrin’e yönelik askeri operasyonuna ABD ve Avrupa ülkelerinden çok sert bir tepkinin gelmemesi, Avrupa kamuoylarında tartışmalara yol açtı.

15 Temmuz 2016 başarısız askeri darbe girişimi sonrasında Türkiye ile ABD ve Avrupa devletlerinin pozisyonları malum: ABD ve Avrupa devletleri, PKK/PYD/YPG desteğinin üstüne bir de darbe yandaşlığını inatla sürdürmektedir. Batı cephesinin Türkiye’nin karşısında Fetöcü cuntanın yanında yer alması, cunta lideri Fethullah Gülen ve sığınmacı subayları iade etmemesi tartışılan politikaları. Dolayısıyla ABD ve Avrupa devletlerinin Türkiye ile Afrin operasyonu konusunda yeni bir PKK/PYD/YPG gerginliğinden sakınmaları anlaşılır bir durum olsa gerek.

Almanya, Afrin operasyonu nedeniyle ülkesinin karışmasını göze alacak ya da Türkiye’ye ihracatından, özellikle silah ihracatından mı vaz geçecek? Hangi dünya gücü ülke menfaatlerinden vaz geçerek Afrin operasyonu için Türkiye’ye tavır alabilir?

En ateşli tartışma konusunu, PKK/PYD/YPG ile işbirliği yapan ve Moskova’da ofis kurmasına izin veren Rusya’nın Türkiye’nin Afrin operasyonuna neden yeşil ışık yaktığı meselesi oluşturuyor. Moskova’nın bundan sonra hangi adımları atabileceği de en çok merak edilen husus.

Rusya, 15 Temmuz 2016 başarısız askeri darbe girişimi sonrasında Türkiye ile girdiği yakınlaşma politikasının kazanımlarını Afrin operasyonuyla yeni bir PKK/PYD/YPG gerginliğine yem etmeyi elbette düşünmeyecek..

PKK MAŞA OLDUĞU GERÇEĞİYLE YÜZLEŞECEK

Son gelişmeler göstermiştir ki PKK/PYD/YPG için artık gerçeklerle yüzleşme zamanının geldi: PKK/PYD/YPG terör örgütü yöneticileri, ABD ve Avrupa devletleri için gerçekte taşıdıkları stratejik önemi abartıyorlar. Kendilerini bölgede süper güç olarak gördüler ama değiller ve bu terör örgütü için çok acı bir durum. Altı üstü bir terör örgütü, kullanılıp atılacak bir maşa oldukları gerçeğiyle burun buruna geldiler. 

Belirli bir dönem için ihtiyaç duyulan maşalık rolünü üstleniyor PKK/PYD/YPG ve emperyalizm açısından amaç hasıl olduğunda bu rolleri sona eriyor, bir kenara atılıyorlar. ABD piyadeliğinden emekli olmayı mı düşünüyor acaba terör örgütü yöneticileri? İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya Türkiye’ye karşı ihtiyaç duyduğunda kendilerini bir maşa olarak kullanıyor.. Maşanın işlevi ve değeri belli, maşa göğüste rozet olarak taşınmaz.. Ateşi karıştırırken, geçici ve kısa bir kullanım ömrü vardır.  Irak’ta da aynısı olmuştu.

Şunu hatırlayalım: PKK yani PYD/YPG, daha iki yıl önce Rusya bombardımanı desteği ile bazı bölgelerde Arap topraklarını ele geçirdi, Arap halkını kendi topraklarından kovdu. Oysa Batı kamuoylarında PKK/PYD/YPG konusunda abartılı, aşırı iyimser bir algı hakim. Çünkü PKK/PYD/YPG ile ilgili sözkonusu gerçekler hep gözardı edildi.   

PKK/PYD/YPG’ye ilişkin olumlu algı, sadece IŞİD’e karşı mücadelede “büyük müttefik” adlı maşa olarak görülmelerine değil, aynı zamanda Batı’da ‘seküler olan her şey iyidir’ şeklinde, her şeyi siyah beyaz olarak kategorize eden, Müslümanlar ile ilgili mevcut olumsuz yaklaşıma dayanıyor.

BMGK’da temsil edilen dünya güçleri için, özellikle ABD ve Avrupa ülkeleri için, maşa olarak kullandıkları terör örgütlerinin İslamcı ya da laik olmalarının hiçbir önemi yoktur.

Terör örgütü, dünya görüşü ne olursa olsun, şiddeti meşru görür ve kendi halkına karşı vahşi ve acımasızdır. Dolayısıyla sadece DEAŞ vahşi ve acımasız değil. Emperyalizm tarafından PKK’nın Türkiye’de yaptıkları, Suriye’de PYD ve YPG ile yaptıkları hasıraltı ediliyor. PYD ve YPG, PKK'nın uzantısı, komutası PKK’nın kontrolünde ve burada yer alanlar büyük ölçüde Kandil’de eğitildi, Kandil’in talimatlarıyla hareket ediyor. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve Çin.. Dünya güçleri bu gerçekleri biliyor elbette.

PKK KUZEY SÜRİYE KÜRT DEVLETİNİ KURAMAZ

Emperyalist ülkeler, dünya güçleri, Türkiyeli Kürtler ile PKK arasında hiçbir ayırım yapmadı bugüne kadar ve PKK’yı Türkiyeli Kürtlerin temsilcisi gördü.. Bugün Suriyeli Kürtler ile Suriye’deki Kürt bölgelerinde kontrolü elinde tutan Türkiyeli Kürtler arasında da bir ayrım yapmıyor. Silahlı ama makyajlı kadın fotoğraflarıyla yaptıkları propaganda yoluyla gerçekte ne olduklarını gizlemeye çalışıyorlar.

Irak’ta üretilen DEAŞ ile Türkiye’de üretilen PKK maşalarını kullanarak Suriye’yi karıştırdılar. Şimdi de Kürt Arap ittifakını kurup Türkiye ile İran’ın üzerine sürmeyi planlıyorlar. Afrin için Türkiye’yle kötü olmazlar, gerginlik yaşamak istemezler ama PKK/PYD/YPG maşasının işi bitmedi. Endişeli suskunlukları bu yüzden.

Başlığa dönecek olursak: ABD başta olmak üzere, Avrupa ülkeleri, Rusya ve uluslararası toplumun Afrin operasyonuna sert tavır almamaları, Avrupa basınında yaygın olarak “bir kez daha Kürtler yüz üstü bırakıldı” yorumlarına yol açtı. Kullanılıyor, sonra yarı yolda bırakılıyorlar. Ancak Kürtler de kendi hedeflerinde ilerleme kaydetmek için dış güçleri kullanmaya ve manipüle etmeye çalışmışlardır. Kendi hedefleri bakımından hem Suriye’de hem de Irak’ta bir hayli yol aldıkları bir gerçek. 

Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler konusunda son derece hassas.. Ankara, Suriye’de otonom bir Kürt bölgesini PKK’nın denetimine bırakmaz. Irak tecrübesinden sonra bu imkansız. 

SOÇİ ÇÖZÜM DEĞİL

Türkiye’nin Afrin operasyonunun, Suriye’de ateşkes ve siyasi çözüm için devam eden görüşmeleri nasıl etkileyeceği de merak edilen konular arasında bulunuyor. Rusya, Türkiye ve İran öncülüğünde yapılan görüşmelerin bir sonraki ayağı, 30 Ocak’ta Soçi’de yapılacak. Buraya hangi Kürt gruplarının davet edildiği, katılıp katılmayacakları ile ilgili tartışmalar ise sürüyor.

Rusya’nın görüşmelerdeki ağırlığı ve rejime olan açık desteği nedeniyle bu süreçten çok da umutlu değilim ben. Soçi, Rusya’nın başlattığı ve Suriye’de rejimi muhafaza etme hedefi güttüğü bir süreç. Davet edilenler ya Esad ya da Rusya yanlısı. Bu süreçle Rusya, Suriye’de kendi istediği rejimi meşrulaştırmayı hedefliyor..

Türkiye ve İran, görüşmeleri Soçi’den alıp Tahran’a ya da İstanbul’a taşımalılar. İki İslam ülkesini ne Rusya bir araya getiriyor ne de Rusya’nın çözümü dışında tüm yolların kapalı olması durumu var.. 

ABD, Avrupa ülkeleri ve Rusya’dan korunmak ve Doğu Akdeniz, Karadeniz, Hazar ve Körfez’deki İslam ağırlığını korumak için Türkiye, İran ve Pakistan bir araya gelmeli ve ilgili İslam ülkelerini harekete geçirmeliler.. Dün yapılabilecek bir çok şey bugün yapılamıyor. Gelen yıllar, giden yılları aratıyor artık. Hayırda acele etmek lazım.

www.haber7.com / yazının devamı..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.