Demokrasiyi yozlaşmaktan kurtaracak başlangıç

Cumhur İttifakı, sadece günün ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayacak, demokratik sistemi yozlaştırarak, terör ve darbelere meşruiyet doğurmaktan kurtaracaktır. 

Demokratik sistemi güçlendiriyoruz bahanesiyle, dar geçitte boğmak isteyerek, dış düşmanların da gayretiyle işlemez hale getiren, darbelere, teröre kapı aralayan, dolayısıyla da sömürgecilerin ekmeğine yağ süren, ülkeleri, IMF’nin borç yükü altında inleten bir maymuncuk yerleştirilmişti demokratik sisteme. Hangi ülkede darbe ve teröre kapı aralamak gerekiyorsa, bu maymuncuk dış ve iç baskılarla devreye sokulan “Temsilde adalet, yönetimde istikrar” diyordu. Bu yıkım, Türkiye’de 1961 seçimlerinden 2002 seçimlerine kadar devam etti. 

Libya, Tunus, Mısır ve Suriye’nin demokratik değişiminden önce, milli değerler bakımından birbirine yakın partiler, seçimden önce, bu yakınlıklarını millet karşısında ifade edip kanuni yolları açmaları şimdiden dış ve içte ülkede huzur ve istikrar istemeyenlerin, istismarcıların, kendilerine ve fitneye fazla bir pay kalmadığını görerek rahatsızlandıkları meydandadır.

Millete hizmeti esas alan partiler, alın açıklığı ile ittifak yapabilecekleri halde, ülkede yönetim sıkıntısı doğurmayı esas alarak oyları parçalamak isteyenler için, “Seçim ittifakı” ayrı bir sorun teşkil edecektir. Nitekim CHP,HDP’nin barajı aşarak, TBMM dengelerini, hizmet üreten güçlü iktidar imkanlarını kaybettirmek için ne kadar derinden çalışmıştı. Oysa nasıl olsa CHP, kendi oylarından vererek barajı aştıracaktı? Bu kadar emek çekmeye ne gerek vardı? Denebilir mi? Elbette denemez. Çünkü açık çalışmakla, niyetler de açıklık kazanır ve millet, kimin elinin kimin cebinde olduğunu görür. Milli vicdan ayağa kalkar.

Tunus’ta ve Mısır’da ilk seçimde zirveye çıkan partilerin hangi yanlışı ve yetersizliği görüldü de, Tunus’ta siyasi irade zaafa uğratıldı? Mısır’da dünyanın en utanç verici darbelerinden biri gerçekleşti. Bu kısa demokratik yapı döneminde, aynı yönetimin hem Savunma Bakanı ve aynı zamanda Genelkurmay Başkanı olarak yönetimin sorumluluklarına katılan yalaka, hangi yüzle, nasıl bir dürüstlükle, kendi Cumhurbaşkanını zindana atmak için milletinin karşısına çıkabilir? Muhammed Mursi’yi yargılıyorsun. Muhammed Mursi’nin Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Sisi’yi darbeye izin veren sömürgeciler mi suçlarından temizledi?

Mısır’da, teröre yol açarak darbeye imkan veren hadiseler; Tunus’ta, Libya’da, Suriye’de, “Temsilde adalet” deyip bırakan ve “Cumhur İttifakı” diye son derece makul ve adil bir kapıyı dahi açık bırakmayarak, dıştan içten baskılar uygulayarak, gerektiği zaman Anayasa Mahkemelerini de devreye sokarak, “Baraj yüksekliği temsilde adaleti zedeliyor” gibi baskıları artırarak istediği ülkeleri kaosa sürükleyen, “bulanık suda balık avlamak” isteyen sömürgecilerin ekmeğine yağ sürülmek istenmiştir. Türkiye bu sıkıntıları çok çekti. Bir gecede TBMM’de partiler değiştirildi; yeni partiler doğdu. Millet, seçtiği insanı tanıyamaz hale geldi. 1961-1965 Meclisinde benim tuttuğum çeteleye göre 111 milletvekili ve senatör yer değiştirdi. 28 Şubat ek darbesi daha da beklenmedik oldu. Darbeyi Cumhurbaşkanına yaptırdılar.Yeter sayıda milletvekili imzasıyla Tansu Çiller’in Başbakan olması beklenirken, bir gecede TBMM’de seçimsiz yeni bir parti doğdu. Komutan arzusu istikametinde Mesut Yılmaz Başbakan oldu. 

Sömürgeciler, kendi güçlü derin yapıları, basın ve kurumlarına güvenerek,“Temsilde adalet; yönetimde istikrar” maymuncuğun, kendilerine zarar veremeyeceğini zannetmişlerdi. Dünyada, kendilerini sömürmek için fitne-fesatla uğraşan kimse yoktu. Hâlâ da yok ama hesapları yanlış çıktı. Yanlış çıktı çünkü, bu dünyaya, “Etme! Bulursun dünyası” denir. Yaptığın kötülüğe benzer, bir belaya uğraman için bir sebep doğar. Batı, demokratik sistemde ahlaki ve insani hiçbir değer bırakmadı. İnsanları bir arada tutan, dayanışma ve güven doğuran harç ölümsüz ahlaki değerlerdir. Sadece İslam’a aykırılık için, “Ecdadını maymuna dayandırınca”, insanı insan yapan değerler, ölümsüz ahlaki değerler, insanı ölümsüz yapan değerler ve insan kaybedildi. Neticede çıkardan başka ortada tek değer kalmıyor. Ne saygı, ne sevgi. Toplumda herkesin çıkarı başka istikamet gösteriyor. Hollanda Krallığı 225 gün hükümetsiz kaldı. Almanya dört ayı geçmişti. Trump bütçeyi geçiremedi. Hükümetler şimdi var gibi ama, millete hizmet götürecek hükümet yok. İş yapıyor görünmek için tehlikeli maceralarla milleti oyalayacaklar.

 

yeniakit.com.tr / yazının devamı..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar