
Mahmut Dündar: 1. Dünya Savaşı yıllarında Pozantı
Baskı ve şiddetin dozu arttıkça artıyor, işkence ve cinayetlerin arkası kesilmiyordu. Kilisenin avlusuna, mâbetliği düşünülmeden, çukur açılıyor. 1500- 2000 kişiyi alabilecek bir çukur…
Pozantı Kongresi
Kurtuluş Savaşımızın o çetin günlerinde halkı kaynaştıran, halkın kurtuluşa olan inanç ve azmini pekiştiren “Erzurum ve Sivas Kongreleri”, “Amasya Tamimi…”; “Yeniden Diriliş”in vesikaları… Sivil direnişin temel taşlarından Afyon’da ve Pozantı’da da kongreler yapılmış. Onlar da birer vesika…
Erzurum ve Sivas Kongreleri her yıl hatırlanır, kutlanırken Afyon ve Pozantı Kongreleri gündemde olmazdı. Neden sonra “Pozantı Kongresi” de kitaplarda yerini buldu, kutlanmaya başlandı.
Varlığı ve önemi kabul edilen kongrenin başlangıcından bitimine kısa bir göz atalım.
Mayıs 1920’de Pozantı kurtuluşunu ilan ettiğinde Adana işgal altındadır. İşgalden cesaret alan Ermeni komitacıları kendi cemaatlerini tahrik eder, Fransızlarla işbirliği içinde baskı ve şiddetle halkı yıldırma hareketlerine girişirler.[1] Şiddet ve baskılara dayanamayan Adanalı, çareyi Toroslara kaçmakta bulur. Bu kaçış tarihe “Kaç Kaç” olarak geçecektir.
Adanalı niye kaçmasındı?
Baskı ve şiddetin dozu arttıkça artıyor, işkence ve cinayetlerin arkası kesilmiyordu. Kilisenin avlusuna, mâbetliği düşünülmeden, çukur açılıyor. 1500- 2000 kişiyi alabilecek bir çukur… Bu çukuru; kurşunlanmış veya başına vurulan çekiçle öldürülmüş cesetlerin yanında diri diri atılanlar dolduruyordu. Hacı Bayram Camii’nin minaresine köpek çıkartılıp havlatılıyor: “Bakın ezanınız okunuyor, haydi namaz kılmaya gidin!” diyerek Müslüman halkın dinî duygularıyla alay ediliyordu.
Adana yaşanmaz hale gelince Adanalı aydınlar, Kayseri’de bir otel odasında Adana Vilayeti Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurarlar. Cemiyet, Kayseri’den Niğde’ye oradan Karaisalı’ya taşınır. Bir de merkezi İstanbul’da bulunan, pek faal olmayan, “Kilikya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” vardır. Bu cemiyet de merkezini İstanbul’dan Adana’ya nakleder.
O sıralar, Adana vilayet merkezi Pozantı olmuştur. Yurt sathında dağınık halde bulunan direnişçi cemiyetler, Sivas Kongresi’nden sonra merkezileşmenin uzantısı olarak birlikte hareket etme kararı alırlar. Bu birlikteliğe dâhil Çukurova’daki (adı geçen) cemiyetler milli müfrezeler kurmaya başlar. Güney cephesinde “Kuvayı Milliye” kurulur. Bu teşkilatlanmanın ardından Toroslarda önemli çarpışmalar olur. Hacıkırı ve Belemedik Çarpışmaları, Birinci ve İkinci Kavaklıhan Savaşları, Karboğazı Savaşı… Pozantı İşgal Taburu Komutanı Binbaşı Menil’in Karboğazı’nda esir alınması... Menil ve taburunun esir alınmasıyla Orta Toroslar Fransız işgalinden kurtulmuştur.[2]
Bu gelişmeler üzerine, Fransız yetkililerinin isteği doğrultusunda, 29-30 Mayıs 1920’de, yirmi günlük bir ateşkes imzalanır. Ateşkesin ardından Güney Cephesindeki ve Orta Toroslardaki geçitler, Pozantı Milli Kuvvetleri’nin eline geçer.
Ateşkesten sonra da Adana ve Tarsus dolaylarında çetin çarpışmalar olur. Yurt sathında yapılan bu mücadeleler artık merkezileşme sürecine girer ve TBMM kontrolü eline alır. 25 Mayıs 1920 itibariyle Menil, taburuyla Pozantı’dan ayrılır
Ve “Kongre” Kararı
Pozantı işgalden kurtulmuştur. Mustafa Kemal’in, Konya’da yaptığı teftişin ardından 5 Ağostos’ta (1920) Pozantı’da bir toplantı yapacağı haberi duyulur/ duyurulur.84 [3]Bu haber üzerine cephelerdeki müfreze komutanları Pozantı’ya gelirler. (Ankara, Sivas, Kayseri, Niğde, Bor, Mersin ve Tarsus’tan delegelerin katılacağı duyurulur.) Ankara Sivas ve Kayseri delegeleri Mustafa Kemal ve Fevzi Çakmak’la beraber 5 Ağustos’ta Pozantı’da olurlar. TBMM’nin gizli celse zabıtlarında Mustafa Kemal, durumu şöyle anlatır:
“Cenuptaki Adana Cephesinde bulunan arkadaşların karargâhı Pozantı’dır. Biz de oraya gittik, Yalnız orada bulunan muhtelif Müdafaa-i Hukuk heyetleri ki onları Pozantı’ya davet eyledik. Ve orada vezâif-i milliye ile iştigal eden zevatı davet ettik. Heyet-i Umumiyesiyle[4] vaziyet-i askeriye ve vaziyet-i mülkiye hakkında müdavele-i efkâr[5] ettiler.” [6]
Birinci Oturum
Çukurova bölgesinin düşmandan temizlenmesinin görüşüldüğü bu oturumda ihtiyaç duyulan silah ve malzeme tespiti yapılır, durum değerlendirilir; Hulusi Bey (Akdağ), Mustafa Kemal’in direktifi doğrultusunda Malatya’dan 500 adet silah getirmekle görevlendirilir.
İkinci Oturum
Gayet olumlu ve sevindirici bir hava içinde geçen birinci oturumda görüşmeler henüz bitmemiştir. İkinci oturumda, delegelerden Pozantı’nın liva (sancak) olması teklifi gelir. Teklif kabul görür. Bunun üzerine Mustafa Kemal yeni bir teklif getirir:
“Güzel Adana şimdi işgal altındadır. Biz burada yeniden bir vilayet teşkilatı kuralım. Bu suretle Adana’yı burada millî bir hareket merkezi ve vilayet teşkilatı olarak vücuda getirmiş oluruz. Böylece bütün kaza ve nahiyeleri de buradan bir elden idare etmek imkân dâhiline girer. Bu, düşman için daha büyük endişeler hâsıl eder.”[7]
Bu teklif de alkışlarla kabul edilir. Mustafa Kemal, vilayetin mülkî amiri ile vilayet erkânının seçilmesini söyler. Önce Karaisalı Kaymakamı ve on iki kişilik bir heyet bu göreve atanır. (On dakika sonra) Ahmet Remzi (Yüreğir)’in teklifi üzerine İsmail Safa (Özler)’in Vali olarak göreve başlaması kabul edilir. İsmail Safa Bey tevazu göstererek Valiliği bir şartla kabul edebileceğini söyler. Şartı şudur:
“Yerime asıl Vali gönderilinceye kadar vekil olarak görevde kalırım.” İsmail Safa Bey alkışlanır, yeni görevi tebrik edilir. Hemen Pozantı mülki erkânı (il yönetimi) açıklanır:
Vali Vekili | :İsmail Safa (Özler) |
Mektupçu (Yazı İşleri Md.) | :Süleyman Faik (Çelik) |
Kadı (Mahkeme Başkanı) | :Kadızade Feyzi (Oldaç) |
Defterdar Vekili | :Hasan (Aktaş) |
Sıhhiye Müdürü | :Dr. Osman Hayri (Kasal) |
Maarif Müdürü | :Muallim Agâh (Doğrul) |
Ziraat ve Orman Müdürü | :Halil |
Tapu Müdürü | :Mustafa Nuri |
Jandarma Kumandanı | :Binbaşı Cemil |
Polis Müdür Vekili | :Komiser Mahmut |
Belediye Başkanı | :Dıblanzade Mehmet Fuat |
Liste Mustafa Kemal tarafından üyelere okunur ve onanır. Bucak merkezi olan Pozantı artık vilayet merkezidir. Vali Vekili İsmail Safa Bey, üç mutasarrıflığa atama yapılmasını ister.
Buna göre;
Mersin Mutasarrıflığına | :Rauf Bey |
Osmaniye Mutasarrıflığına | :Hüsnü Bey |
Kozan Mutasarrıflığına | :Abdülaziz Naim Bey atanırlar. |
Hemen; Tarsus, Karaisalı, Ceyhan, Kadirli, Yumurtalık (Ayas) ve Feke’ye kaymakamlar atanır. İl Daimi Encümeni azaları ile Belediye Meclisi azalarının ataması yapılır, sonra Karaisalı’da bulunan “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Merkez Heyeti”nin Pozantı’ya taşınmasına karar verilir.
Pozantı Beyannamesi
Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Reisi sıfatıyla Kongre bitiminde Adana halkına hitaben bir beyanname yazar ve heyete okur. “Adana Vilayeti Umum İslam Ahalisine!” hitabıyla başlayan Beyannamede, özetle; cepheleri gezdiğini, çok sıkıntılar çeken Adanalının vatan savunmasında örnek tavırlar sergilediğini, zaferin pek yakın olduğunu vurgular.
İkinci Kongre (8 Ekim 1920) ve Bir Talihsiz Olay
Kurtuluş mücadelesinde Karaisalı’nın önemli bir yeri var. Bu muhakkak… Karaisalı Kaymakamı Saadettin (BEYBABA), Vilayet merkezinin Pozantı’ya taşınmasının Karaisalı’ya haksızlık olduğu düşüncesini halka işlemeye çalışır. Bir de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin de Karaisalı’dan Pozantı’ya alınmasına Karaisalılar alınır, tepki gösterir. Kaymakam Saadettin Bey, bu yanlıştan (!) dönülüp bu hakkın Karaisalı’ya geri verilmesinde ısrarlıdır.
Kaymakam, 41. Tümen Komutanı Mehmet Hayri Bey’e, taleplerini bir “muhtıra” ile iletir. Nazik bir dönemde böyle bir üslup iyi karşılanmamış olmalı ki Kaymakam Saadettin Bey görevinden alınır, yerine yeni kaymakam atanır.
Daha sonra Mustafa Kemal, çocukluk arkadaşı Mehmet Nuri (Conker) Bey’i Adana Vali Vekili ve 41. Tümen komutanı sıfatıyla Pozantı’ya gönderir. Mehmet Nuri Bey hemen bir Beyanname hazırlar. Beyannamede Vali; Adanalıların kurtuluş mücadelesindeki örnek davranışlarını vurguladıktan sonra, bazı yanlış düşüncelerin azimlerini kıramayacağını, zaferin yakın olduğunu, milli birlik ve beraberliğin TBMM’nin emirlerine uyulmasıyla gerçekleşebileceğini belirtir. Mustafa Kemal, Pozantı’dan Ankara’ya döndükten sonra, bu konu ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerçekleştirilen gizli oturumda şöyle diyecektir:
“Şimdilik Pozantı’yı Adana’ya Merkez olmak üzere kurmaya lüzum gördüm. Mersin Livası oluştu. (…) Mersin ve Tarsus kazalarını doğrudan doğruya merkezi vilayetle irtibatlandırdık ve oralarda vekâleten görev yapmakta olan kişileri vekil olmak üzere tayin ettik ve hükümet için gerekli tedbirleri aldık. Onlar da derhal göreve başladılar.”[8]
8 Ekim 1920 tarihinde Kuvayı Milliye’nin hesaplarını denetim altına almak için “İkinci Kongre” toplanır. Kongre tutanağı, yayınını Pozantı’da sürdürmekte olan “Yeni Adana” gazetesinde yayınlanır. İki gün devam eden “İkinci Kongre”ye il ve ilçelerden 60 üye katılır.
Vali Mehmet Nuri (Conker) Bey, bir açılış konuşması yaparak memleketin genel durumunu anlattıktan sonra Konya ve civarında çıkan aldatma ve fesat hareketlerine kulak asılmamasını ister. Adana ve dolaylarında bazı hoş olmayan durumların yaşandığını, ilin çeşitli bölgelerinde fesatçıların düşmana cesaret verici tavırlara girdiğini ama bütün bunlardan tedirgin olunmaması gerektiğini ve gerekli tedbirlerin alındığını söyler. Pozantı’da gerçekleşen kongre Fransızlarla birlikte Ermenilerin de şevkini kırar. Artık işgal güçlerinde yenilgi süreci başlar. İşin sonunu gören Fransa, TBMM’yi tanır. 20 Ekim 1921’de Ankara’da Türk-Fransız Barış Antlaşması imzalanır. 5 Ocak 1922’de işgalciler Çukurova’dan çekilirler.
1912’de Bağdat Demiryolu hattı üzerinde inşa edilen istasyonlardan Pozantı Tren istasyonu. 5 Ağustos 1920’de, Konya’dan trenle gelen Atatürk’ün TBMM başkanı sıfatıyla katıldığı ” Pozantı Kongresi”, İstasyonun salonunda ve yakınındaki ulu çınarın dibinde yapılmış.
POZANTI HÜKÜMET ERKÂNI: 1. Vilayet odacısı Ahmet Ağa, 2. Vilayet İdare Meclisi Başkatip Muavini Memduh Çelik, 3.Adana eşrafından Dıblanzade Salim Bey, 4. Vilayet şifre katibi Abdüssamet Bey, 5. Komiser Muavini Hacı Mehmet Efendi, 6. Polis Bahri Efendi, 9. Belediye odacısı Ali Efendi, 11. Belediye Başkanı Adana eşrafından Dıblanzade Mehmet Fuat Bey, 12. Ziraat ve Orman Müdürü Halil Bey, 13. Komiser Mahmut Nedim Bey, 14. Yaver Semrezade Yüzbaşı Emin Bey, 16. Hulusi Akdağ, 17. Evrak Müdürü Nuri Bey, 18. Mektupçu, Adana eşrafından Süleyman Faik Bey, 19. DefterdarAhmet Bey, 20. Vilayet kadısı (Mahkeme Başkanı) Adana eşrafından Kadızade Fevzi Bey, 21. Vali Serficeli Hilmi Bey, 22. Jandarma Alay Kumandanı Yarbay Sami Bey, 23. Polis Müdürü Hacı Hilmi Bey.
[1] DANİŞMEND, İsmail Hami; 31 Mart Vakası, İst. 1982.
[2] HATİBOĞLU, Süleyman; Fransa’nın Çukurova’yı İşgali ve Pozantı Kongresi, s. 77, Ankara, 1989.
[3] GİRİCİ, Gani; Adana Vilayeti Nasıl Kurulmuştu? Ve Atatürk ile İlk Görüşmem, Çukurova, 5 Ağustos, Adana, 1982.
[4] Heyetiumumiye: Genel durum, genel görünüş.
[5] Müdâvele-i efkâr: Fikir alışverişi.
[6] TBMM Gizli Celse Zabıtları, C. 1, S. 121.
[7] GÖYÜNÇ, Nejat, “Milli Mücadele’de Sivil ve Askeri İdare İlişkileri”, İkinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri, Ankara 1985, s. 221.
[8] ENER, Kasım (1970), Çukurova Kurtuluş Savaşında Adana Cephesi, s. 229, Ankara.
adananinkurtulusunun100yiletkinlikleri.com


Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.