İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

21 MART NEVRUZ (BAHAR) BAYRAMI.

21 MART NEVRUZ (BAHAR) BAYRAMI.

 

Her yıl 21 Mart günü Türk dünyası, İran, Afganistan, Arnavutluk,Gürcistan ve ülkemizde baharın gelişi ve doğanın uyanışını temsilen coşku ile yüz yıllardır kutlanan bir bayram olan Nevruz, siyasal malzeme yapılmaya çalışılsa da, kültürel bir etkinlik olarak toplumumuzun her kesiminde ayrı bir yeri olan geleneksel ve milli bir bayrama dönüşmüştür.

Nevruz nedir?

Nevruz Bayramı ya da kısaca Nevruz; (Kürtçe: Newroz, Özbekçe: Navruz, Türkmence: Nowruz, Kazakça: Naurız, Kırgızca: Nooruz, Azerice: Novruz, Kırım Tatarcası: Navrez) Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı

Yazılıolarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz İran'ında, her ne kadar İslami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart'ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart'ta kutlarlar. Aynı zamanda, Zerdüştlük, hem de Bahailer için de kutsal bir gündür ve tatil olarak kutlanır.

Kürtlerde, Nevruz bayramının Kürt mitolojisindeki Demirci Kawa Efsanesi'ne dayandığına inanılır. Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında da Göktürklerin Ergenekon'dan çıkışı anlamıyla ve baharın gelişi olarak kutlanır.

2010'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan Pers kökenli bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir. 28 Eylül - 2 Ekim 2009 arasında Abu Dhabi'de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, nevruzu Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi 'ne dâhil etmiştir. 2010'dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart'ı "Dünya Nevruz Bayramı"olarak kabul etmektedir.

Nevruz isim kökeni

Kelimenin aslı eski Farsça'dan gelir: Yeni anlamındaki ?neva? ve gün ışığı/gün anlamındaki ?ruza? birleşerek oluşturmuşlardır. Anlamı "yeni gün/günışığı" dır ve günümüzün Farsçasında da hala aynı anlamda kullanılmaktadır. (nev: yeni + ruz: gün; anlamı "yeni gün")

İrani dillerdeki Gün anlamına gelen Ruz (Farsça), Roç (Beluçca), Roc (Zazaca), Roz (Soranice), ya da Roj (Kurmanci) sözcükleri Proto-İranicenin "Rauça"sından gelir. Bu da eski Hint-Avrupacanın manası Işık olan *Leuk- kelime köküne dayanmaktadır. Şu en eski şekilden Rusçadaki Luç, Almancadaki Licht, Yunancadaki Leukós, Latincedeki Lux,İngilizcedeki Light ve Ermenicedeki Luy da oluşmuşlar. Proto-Iranicede Rusçadaki gibi bir k > ç ses ertelemesi ortaya çıkmışdır ve ayrıca 'L' sesi 'R'ye dönüşmüştür.

Eskiİrani dili olan Avesta dilinde Raôçah zamanında esasdan Işık demekti. Eski hint-ari dilindeyse (Bugünkü Kuzey Hindistanda varolan dil grubu) Roçişkulanılmaktadır.

Nevruz teriminin tarihte ilk yer aldığı kayıtlar, M.S. 2. yüzyıldaki Persİmparatorluğu kayıtlarıdır, ancak bundan çok daha öncesindeki (yaklaşık M.Ö. 648 ve 330 yılları arasında) Pers İmparatorluğu altında yaşayan değişik milletlerin Pers Şahına Nevruz gününde hediyeler getirdiğine dair bilgiler mevcuttur.

Nevruz diğer Türk devlet ve topluluklarında da kutlanılır. Bunlardan Azerbaycan'da Novruz, Kazakistan'da Navrız meyrami, Kırgızistan'da Nooruz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Mart dokuzu Kırım Türklerinde Navrez, Batı Trakya Türkleri'nde Mevris adları ile anılır.

Farsça'da yazılışı Nouruz'dur. Türk kökenli bir devlet olan Kazakistan'da Navrız meyrami adı ile kutlanan Nevruz Arnavutluk'ta ise Sultan Nevruz olarak isimlendirilir.

Türklerde Nevruz

Nevruz, Türklerin ilk millî bayramıdır. Çin kaynaklarında; Hunların milattan yüzlerce yıl önce 21 Mart?ta hazırladıkları yemeklerle kırlara çıktıkları, bahar şenlikleri yaptıkları görülmektedir. Uygurların Nevruz kutlamalarını tasvir ettikleri tabloları bulunmaktadır.

Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon'dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan'dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, M.Ö. 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart'ta kutlanır. (1)

Türkiye'de bir gelenek, Türk Cumhuriyetleri'nde ise resmi bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir.

Türk Takvimi'nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirdi. Bir çağiki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saattir. Her bir çağ ise sekiz Keh ten ibarettir. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü olarak kutlanır. Bu güne ve yeni yılın başladığı an'a Yılgayak denir.

Oniki Hayvanlı Takvim ve Melikşah'ın Celali Takvimi'nde yılbaşı olarak belirlenen 21 mart, Divanü Lügati't-Türk'te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilir. Türk edebiyatı ve musikisine de Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ıBayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem ve Nevruz-ı Seba olarak girmiştir. Tarihte pek çok devlet tarafından bayram ve gelenek olarak kutlanmıştır. Bunların başında Anadolu beylikleri, Eski Mısır, İran, Safavi, Sasani, Moğollar, Selçuklu ve Osmanlı gelir.

Selçuklu ve Osmanlı'da milli bayram olarak kutlanan Nevruz, Nevruziye adlı şiirlere veşenliklerle ziyafet verilerek kutlanırdı. Özel olarak hazırlanan Nevruziye adlımacun Osmanlı döneminden kalan bir kültür olarak bu gün hala Manisa'da 21 Mart'ta Mesir macunu şenlikleri yapılmaktadır. Ayrıca Osmanlı döneminde ?Sultan-ı Nevruz? adı altında bizzat padişahın katılımıyla törenler yaptıkları bilinmektedir.

Alevi ve Bektaşiler arasında da kimi yörelerde eski takvime atfen Mart Dokuzu adı verilerek kutlanan Nevruz'da özel ayinler yapılırdı, yine Zerdüştler ve Yezidilerde 21 Mart'ı bayram olarak kabul etmişlerdir.

Nevruz, özbeöz bir Türk bayramıdır. Temeli beş bin yıllık Türk tarihiyle bir olan Nevruz; Türklerde bir tabiat, varoluş, diriliş bayramı olarak algılanmıştır. Bunun içindir ki Nevruz?un diğer bir adı da Ergenekon?dur. Nevruz?un diğer bir adının Ergenekon olmasının nedeni: Toprağın yağmurlarla ıslanıp sonra üzerinin karla kaplanıp kısa bir ölüm uykusuna yatması ve daha sonra baharın (Nevruz?un) gelmesiyle yeniden canlanıp, dirilmesi aynı Türklerin 400 yıl boyunca dört tarafı yüksek dağlarla kaplı bir vadide sıkışıp daha sonra dağları aşıp hürriyetlerine kavuşması yani yeniden dirilmesi olayına benzetilmesindendir.

Atatürk?ün Nevruz şenlikleri düzenlettiği ve kendisinin de katıldığı bilinmektedir.

Kürtlerde Nevruz

Birçok Kürt şair ve yazarın da eserlerinde yer alan Nevruz'u Kürtler 21, 22 ve 23 Mart'ta kutlarlar. Bu bayram ile Kürtler çoğunlukla şehir dışındaki bölgelerde ve açık alanlarda bir araya gelir ve gelmekte olan ilkbaharı kutlarlar. Kadınlar rengârenk elbiseler giyerler ve başlarına pullarla süslenmiş ışıltılı örtüler örterler. Topluluk büyük bir ateş yakar ve bu ateşin etrafında dans ederek ya da üstünden atlayarak büyük bir coşkuyla bu bayramı kutlarlar. (2)

Kürt yazar Musa Anter'e göre Nevruz aslında Kürtlerde ilk başlarda 31 Ağustosta kutlanıyordu ancak daha sonra Arap takviminin kabul edilmesiyle bu kutlamalar Mart ayına kaymıştır.(3)

Diniİnanışlara Göre Nevruz:

Nevruzu belli bir millete ya da gruba mal etme gayretleri olduğu gibi, belli bir dini inançla irtibatlandırma gayretleri de vardır. Mitolojik verilere ve değişik rivayetlere göre nevruz geleneğinin Zerdüşt dininden geldiği, Türklerin eski dini olan kamlıkla ilgisi olduğu, Musevi yortusundan geldiği, Hıristiyan dini ile irtibatlandırılıp Hz. İsa?nın ölümü ve dirilişi ile ilgili olduğu ve çeşitli rivayetlerle İslam dini ile de bağlantı kurulmak istenmektedir. Bizi bağlayan İslam dini ile ilişkisi nedir, kısaca ona değinelim.

İslam inancı açısından nevruz:

Başlangıç itibarıyla nevruz, İslam öncesi dönemlere rastladığı için bu dönemlerde İslam inancı ile nevruz arasında bir irtibatlandırma yapmak mümkün değildir. Ancak, klasik altı hadis kitabında mevcut olan bir hadise göre Hz. Peygamber Medine?ye geldiğinde bir açıklama da yapmıştır. Şöyle ki; Hz. Enes?in aktardığına göre, Hz. Peygamber Medine?ye geldiklerinde Medinelilerin eğlenip oynadıkları iki günlerinin olduğunu öğrendi. Bu günler ?neyin nesidir? diye sordu. Medineliler de; ?Biz cahiliye devrinde bu günlerde eğlenirdik? dediler. Hz. Peygamber?Muhakkak Allah Teala, size bugünlerin yerine daha iyilerini, Kurban ve Ramazan bayramlarını lütuf olarak verdi? buyurdu (en-NESEİ, 1981: 3-4, 265).

Hadisin metninde Medinelilerin cahiliye dönemindeki iki eğlencelerinin ne olduğu belli değildir. Ancak hadis bilimi ile uğraşanlar bu iki eğlence günlerinden birinin nevruz öbürünün de Mihrican olduğunu ve bu iki eğlence gününü Arapların Mecusiİranlılardan aldıklarını ifade etmektedirler. İslam dünyasında Feteva-yıHindiyye diye bilinen ve Hanefi fıkhı fetvalarının toplandığı kitapta ve öbür bazı güvenilir kaynaklarda cahiliye döneminde Medinelilerin eğlendikleri günlerin Nevruz ve Mihrican günleri olduğu yer almaktadır (al-?Azimabadi, 1415: 3, 341).

Şurasıbilinen bir gerçektir ki, İslam dini geldikten sonra, İslam?ın özüne uymayan hususlar kesin bir dille yasaklanmıştır. Nevruz ve Mihrican için böyle kesin yasaklar yoktur. Ancak Nevruz geleneğinin oluştuğu toplumlar zamanla İslam dinini kabul ettikleri için hayatın öbür alanlarında olduğu gibi Nevruz konusuna da bir meşruiyet kazandırma çabalarının olduğunu anlaşılıyor.

İslam?dan sonra Nevruzun dini kisvelere dayandırıldığı, dini kisvelerle süslendiğini görüyoruz. Bu durum, belki nevruzun bir Mecusi geleneği olduğu iddiasını ortadan kaldırmağa yönelik bir cevap bulma gayretinin sonucu olarak da yorumlanabilir. Burada önemli bir noktanın belirtilmesi de gerekir; Müslümanlardan sünnet ehli diye bilinen kesimin bir kısmının, Nevruza Mecusi adeti olduğu gerekçesi ile çok sıcak bakmadıkları da bilinen bir gerçektir.

Ancak buna rağmen Sünni kesimde de nevruz kutlamalarının yapıldığı bilinmektedir. Bunların dışında Hangi kesimden geldiği pek belli olmamakla birlikte Nevruza dinden dayanak alma bağlamında, Nevruz Hz. Adem?in yaratıldığı gündür. Nevruz Hz. Nuh?un gemisinin karaya oturduğu gündür. Nevruz Hz. Yunus?un balığın karnından çıktığı gündür. Nevruz Hz. Muhammed?in peygamber olduğu gündür. Nevruz Hz. Ali ile Hz. Fatıma?nın evlendiği gündür. Nevruz Hz. Ali?nin halife olduğu gündür vb. rivayetler vardır (Makas, 1987: 82-83; Tutar, 1998: 24).

Bunun yanında Alevi-Bektaşi kesimin konu ile daha yakın ilgisinin olduğu da görülmektedir. Alevi araştırmacılara göre, Nevruz Alevi ve Bektaşilerin bahar günüdür. Yüzyıllardır Alevilerin Nevruzu Hz. Ali?nin doğum günü olarak kutladıkları bir gerçektir. Ayrıca üç gün yılbaşı orucu da tutulmaktadır. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde Alevi-Bektaşiler büyük şenlikler yaparlar, Silifke tahtacıları da Hz. Hüseyin?in doğum günü kabul ederler.(5)

Görüleceği gibi Alevi-Bektaşi anlayışta nevruz daha canlı tutulmaktadır. Özellikle de Hz. Ali ile irtibatlandırma gayreti içindedirler. Bunun sebebi olarak, Alevi-Bektaşilerin Sünnilere göre, nevruzun daha canlı yaşandığı İran Şiileri ile dini anlamda daha çok anlayış birlikteliği içinde olmalarıgösterilebilir.

Hangi inanç ve kültürden gelinirse gelinsin bayramlar, insanların birlik ve beraberliklerini pekiştiren bir arada olmanın ve yaşamanın, paylaşmanın bir değer olduğunu ortaya koyan insani duygu ve yaklaşımların coşkuya dönüştüğü özel günlerdir. Bu günleri en iyi şekilde kardeşçe, dostça birlikte kutlamak insan olmanın bir gereğidir düşüncesiyle, Nevruzun tüm insanlığa barış huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum.

İbrahim H.SİPAHİ

20/013/2013 -Adana



Kaynak:

(1) (Çay, 1985: 23-24 ve Oğan, 1993: 32).

(2) (Firdevsi, 1992: 104-16).

(3) http://nevruz.nedir.com.

(4) http://www.yenimakale.com/nevruz-nedir-bayrami-

(5) (AKSOY, 1997: 116).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi