ABDde 'alışılmışlık çaresizlik' dönemi ?..
Türk-Amerikan ilişkilerinin son 7 yılı, Türkiye?nin Amerika?dan gelen taleplere ?hayır? dediği örneklerle dolu.
Hatırlıyor musunuz o manşeti.
Eski bir ABD büyükelçisi, ?Türkiye hayır derse Beyaz Saray?ın telefonları meşgul çalar? diye tehdit etmişti Türkiye?yi.
Hangi durumda?
1 Mart Tezkeresinin reddedilmesi durumunda.
Aradan o kadar yıl geçti, köprünün altından çok sular akıp gitti ama ?batı yakasında? değişen bir şey yok.
Amerikalılar ne zaman köşeye sıkışsalar hep aynı ?çocuksu? tepkiyi veriyorlar.
Türkiye, BM Güvenlik Konseyi?nde İran ile ilgili oylama yapılırken ?hayır? oyu kullandığı için ?küstük biz size? diyorlar.
ABD?ye giden Ak Parti heyetinin karşılaştığı tablo da bundan ibaret.
Telefonla ulaştığım heyetteki bir isim, Amerikalıların (bunu Yahudi lobisi olarak anlayabilirsiniz) hükümete karşı ?bozuk? olduğunu kabul ediyor.
Ancak onların bu ?bozuk tavrı? bizimkilerin moralini ?bozmamış.?
?Doğal karşılamak lazım bu tepkileri? dedi muhatabım.
Türk-Amerikan ilişkilerinin son 7 yılı, Türkiye?nin Amerika?dan gelen taleplere ?hayır? dediği örneklerle dolu.
Bu süreçte çok önemli kırılmalar oldu ve hepsi, evet istisnasız hepsi Türkiye?nin lehine sonuçlandı.
Bir başka ifadeyle bu krizlerin hepsinde Türkiye?nin haklı olduğu ortaya çıktı.
2003 yılı ve tezkerenin reddedildiği dönemi hatırlayın.
Nelerle korkutmuşlardı ülkeyi.
Ekonomi batacak, dolar bilmem kaç liraya fırlayacak falan diye.
Ne oldu?
Türkiye?nin büyük bir bela atlattığı ortaya çıktı.
Birkaç yıl sonra Suriye ve İran sorunu karşımıza çıktı.
Amerikalılar, Türkiye?nin komşularla ?sıfır sorun? politikasından rahatsız olduklarını söylemeye başladılar.
Hatta dönemin Ankara?da bulunan ABD büyükelçisi Edelman, Cumhurbaşkanı Sezer?in Suriye?ye yapacağı ziyarete açıktan muhalefet etti.
Türkiye ABD?ye bir kez daha ?hayır? dedi.
Ve süreç Washington yönetiminin ?yelkenleri indirmesiyle? sonuçlandı.
Ankara?ya gelen bir sonraki ABD elçisi Ross Wilson?un yaptığımız bir televizyon programı sırasında ?Biz bu coğrafyaya çok uzağız. Türkiye?nin komşu ülkelerle geliştirdiği özel ilişkiler bizim de lehimize? dediğini hatırlatmak isterim.
2007 ilkbaharında Washington?la bu kez e-muhtıra krizi yaşandı.
Dönemin Bush yönetiminin sivil otoriteye karşı muhtıra verenlerin yanında olduğu anlamına gelen resmi açıklaması (biz tarafsızız demişlerdi!) Washington?un demokrasi anlayışının sorgulanmasına yol açtı.
Süreç, yine hem ABD?deki hem de Türkiye?deki demokrasi yanlılarının zaferiyle sonuçlandı.
BM?deki son İran oylamasının ardından ABD?den yine benzer tepkiler geliyor.
New York Times gazetesinin ünlü yazarı Thomas Freidman ?Türkiye, her yüz dostundan 99?unu kaybetti? demiş.
?O bir kişi kim? Diye sorulunca da ?ben? diye cevap vermiş.
Tabi bunu söylerken iltifat etmiyor, o bildik tavırla ?böyle giderseniz beni de kaybedebilirsiniz? demek istiyor ABD?li gazeteci.
(Hale bakar mısınız adam sanki gazeteci değil de misyon şefi olarak gelmiş Türkiye?ye.)
İngilizcede bir deyim var.
?So what?? diye.
?Ne olmuş yani?? anlamına geliyor.
Size tavsiyem, bu aralar karşınıza bir ABD?li çıkar ve ?benim dostluğumu kaybediyorsunuz? diyorsa ona ?So what?? Deyin, bakalım nasıl bir cevap verecek.
Mehmet Acet - Haber 7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.