Selami Kaytancı

Selami Kaytancı

Acaba geldikleri gibi mi gittiler?!..

Çok merak, baş ağrıtır; insanın başına ne gelirse, meraktan gelir, derler ya, ben çok meraklı biriyim. “Merak, bilimin yarısıdır; merak etmiyor ve ısrarla peşinden gitmiyorsanız, hiçbir gerçeğe ulaşamazsınız!..” diyorum ben de. Bir hakikatin peşinden merak ederek koşmuşsam, onun iç yüzünü böylece keşfetmişsem ve bu yüzden de başıma birtakım işler gelmişse, ona da hem katlanır hem de şükrederim…

İngilizler İstanbul’u işgal ettiklerinde, birisi, “Geldikleri gibi giderler!..” demişti ya, ben de Facebook hesabımda, merakımdan, takipçilerime birtakım sorular yönelttim. Acaba geldikleri gibi mi gitmişlerdi; yoksa işin aslı astarı başka mıydı?!.. Mesela, dedim ki: “İngilizler, İstanbul’u işgal ettiklerinde, ‘Hilâfeti kaldıracağız!..’ deseler, Türk milletinin tepkisi nasıl olurdu?!.. Peki, kime kaldırttılar hilafeti?!..”

Yine dedim ki: “İngilizler, İstanbul’u işgal ettiklerinde, ‘Size medeniyet getireceğiz; bunun için de Arap alfabesini kaldırıp yerine bizim alfabemizi getireceğiz!..’ deselerdi, nasıl bir tepki oluşurdu?!..” Merak bu ya, ardından bir soru daha: “İngilizler, İstanbul’dan gitmeyip kalsalardı, tarih kitaplarımıza Halil Kut Paşa’yı, Kut ul Amâre zaferini, Medine müdâfii Fahrettin Paşa’yı koyarlar mıydı?!.. Peki ya, bunları Cumhuriyet’in tarih kitaplarına kimler, niçin koydurmadı?!.. Kim, neyi, niçin gizliyordu?!..”

Ne kadar da meraklıyım!.. Dedim ki: “İngilizler, İstanbul’u işgal ettiklerinde, halka: ‘Sizi medenileştirmek için, başınızdaki Osmanlı fesini atacağız, yerine Yahudi’nin melon şapkasını, frakını; şalvar yerine de pantolonunu giydireceğiz, giymeyenleri de asacağız!..’ deselerdi, bu halkın tepkisi ne olurdu?!..”  

Merakımdan sordum takipçilerime: Hint, Afgan, Keşmir, Açe Müslümanları, Kurtuluş Savaşı’nda, kendileri aç perişanken, parmaklarındaki alyanslarını gönderdiklerinde, bu paralarla İş Bankası kurulacağını, bunların da CHP tarafından iç edileceğini, o paralarla İslam’a, Müslümanlara hakaretler yağdıracaklarını bilselerdi; Kurtuluş Savaşı’ndan sonra da Hilafet’in kaldırılıp dünya Müslümanlarının başsız bırakılarak kurtların önüne yem olarak atılacaklarını bilselerdi, o paraları gönderirler miydi?!..

Merak bu ya, soruya devam!.. Çanakkale’ye İngiliz’e, İngiliz’in paralı askerlerine, yedi düvele karşı, dinini, vatanını, bayrağını, ırz ve namusunu savunmak için; bayrağım inmesin, Kur’an sesleri dinmesin, ezan susmasın, fezâlardan Mevlâ’nın yâdı silinmesin diye giden “KINALI KUZULAR”a, “ON BEŞLİLER”e denseydi ki: “İngilizler’i Çanakkale’de, yüz binlerce şehit vererek büyük bir bozguna uğratacaksınız, kuyruklarını kıstırıp gidecekler; ama sonra geri gelecekler ve İstanbul’u işgal edecekler. Ne var ki, (ne hikmetse?!..) bu kadar emek ve masrafla geldikleri ve işgal ettikleri İstanbul’dan, tek kurşun atmadan geri gidecekler!..

Aslında şimdi ülkenizden gidiyormuş gibi yapacaklar, şeklen gidecekler; ama bu ülkeye vekil bıraktıkları genel valilerine öyle işler yaptıracaklar ki, 30 – 40 yıl sonra mezarınızdan kalkıp da ülkenize baktığınızda, gözlerinize, kulaklarınıza inanamayacaksınız!..

Uğrunda şehadete koştuğunuz hilafet kaldırılmış, alfabeniz değiştirilmiş ve siz, yazılıp çizilenleri hiç okuyamıyor, anlayamıyorsunuz!.. Daha garibi, torunlarınız, ne kütüphanelerinizde bıraktığınız milyonlarca cilt eserleri okuyabiliyor ne de sizin mezar kitabelerinizi, cami, medrese, çeşme, vakıf kitabelerinizi okuyabiliyorlar!.. Bunlara tıpkı bir Japon, bir Çinli, Rus, Alman turist gibi bön bön bakıyorlar!.. Kılık kıyafetleri de değişmiş; sizin feslerinizin yerini, Yahudi’nin melon şapkası almış!.. Üstelik, bunu giymemekte direnen bir sürü âlim, hoca da idam edilmiş!.. Takviminiz değişmiş, Mecelle rafa kalkmış, elin gavurunun “medeni” denen kanunu alınmış…

Hattaaaa… of of!.. Kur’an yasaklanmış, Mevlâ’nın yâdı fezalardan silinmiş, camiler ahıra çevrilmiş; ezanlar susturulmuş; “Türkçe ezan” diye bir şey uydurulmuş, zorla okutturulmuş; okumayanlara türlü türlü işkenceler yapılmış!.. Tarih kitaplarına, Halil Paşa, Fahrettin Paşa gibi gerçek kahramanların, tek kelimeyle bile olsa, adları alınmamış; ama ne kadar sahte kahraman varsa, bir yığın masal uydurularak dâhi birer kahraman ilan edilmiş!.. Şimdi sizin Çanakkale’de perişan edeceğiniz İngiliz’in, Müslüman Türk’ten yediği en okkalı şamar olan KUT UL AMÂRE savaşına, tarih kitaplarında tek kelime ile bile yer verilmemiş!.. Daha pek çok şey var!..

EY ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ, GAZİLERİ OLACAK BU VATANIN MÜBAREK EVLATLARI!.. BU AHVAL VE ŞERAİT DAHİLİNDE, ŞİMDİ SİZ GİDİP DE ÇANAKKALE’DE SAVAŞIR MISINIZ BU İNGİLİZ KEFERESİYLE?!..

Buyurun, cevap verin!.. Ürperdiniz değil mi?!.. Ne fecaat bir durum!..

Şimdi düz mantıkla, aykırı sorular sorarak düşünmeye, tahlil, kritik ve senteze devam edelim… İngilizler, petrollerine, topraklarına göz diktiği, bunun için tarihe gömmek istediği Osmanlı’ya, Kut ul Amâre’de 13 general, 481 subay, 13.300 er esir; 23.000 de ölü vermiş… Maddi kaybın, masrafın haddi hesabı yok!.. Öyle bir şamar yemiş ki, eşi benzeri yok!.. Sonra gitmiş, güçlenmiş ve tekrar daha büyük bir kuvvetle, çok daha büyük masraf ve emeklerle saldırıya geçmiş ve Çanakkale’ye gelmiş… 410.000 askerle geldiği Çanakkale’de, dominyonlarıyla birlikte, 215.000 ölü, yaralı, kayıp vermiş… Toplam 103 parça gemi ile gelmiş ve bunların üçte biri saf dışı olmuş…

Sonra ne olmuş?!.. I. Dünya Savaşı’nda mağlup ettiği devletin Payitaht’ına gemileriyle gelip kurulmuş… Sonra?!.. Eh, sonrası karışık işte!.. Bu kadar emek, masraf ve zahmetten sonra gelip yerleştiği Payitaht’tan, tek kurşun atmadan  güle oynaya ayrılıp gitmiş; ÖYLE Mİİİ?!.. İtilaf devletlerinin silahlı kuvvetleri, resmi geçit törenleri ve centilmenlere yakışır “garden party”lerle, halkın alkışları arasında bayrağımızı selamlayarak Dolmabahçe rıhtımında kendilerini bekleyen “Arabic” adlı transatlantiğe binmişler ve sevinç içinde el sallayarak veda etmişler İstanbul'a!.. Breh breh breh!.. Bre ebleh embesiller, buna beş yaşındaki çocuklar bile kahkaha ile gülmezler mi?!.. Ben de külahımı koyayım  bari de ona anlatın; belki inanır!..

Kardeşim, madem tek kurşun atmadan, maddi manevi bu kadar zayiat verip geldiğin bu ülkeden böyle “garden party”lerle, neşe içinde el sallayıp gidecektin, niye bu kadar zahmet ettin?!.. Üstelik bak, güzel ülkemde, “İNGİLİZ MUHİPLERİ CEMİYETİ” gibi bir de mübarek cemiyet var!.. Olur mu, yapılır mı şimdi bize bu?!..

Ben bu köyün delisiyim ya!.. Akıllıların hiç düşünmediği, ancak delilerin soracağı bir soru daha size!.. Sevgili düşmanımız İngilizler ve de onların ülkemdeki pek sevimli genel valileri!.. Siz gittiniz Hindistan’ı işgal ettiniz, yıllarca da hüküm sürdünüz değil mi?!.. Evet!.. Peki, Hintliler bizden çok daha ileri bir medeniyete mi sahiptiler ki, onların alfabelerini değiştirmediniz?!.. Arap alfabesi, Hint alfabesinden daha mı zordu ki, bizim alfabemizi değiştirttiniz de ineğe tapan Hintlilerin alfabesini değiştirmediniz?!.. Bu işin sebeb-i hikmeti nedir?!.. Acaba Osmanlı’nın, İslam âleminin lideri, halifesi olması ve Türkler’in İslam dünyası ve geçmişi ile irtibatını koparmak mıydı amacınız?!..

Kafamda deli sorular, deli düşünceler!.. Al sana bir aykırı soru daha!.. Lozan Anlaşması ne zaman yapıldı?!.. 24 Temmuz 1923′te… Bundan bir ay sonra, 23 Ağustos’ta TBMM Lozan'ı onayladı ve ancak o zaman İtilaf kuvvetleri denklerini toplayıp  gitmek için hazırlığa başladılar!.. 6 Ekim 1923’te (aslında, 2 Ekim) sevgili düşmanlarımız, Payitaht’ı çiçeklerle, neşe içinde el sallayarak terk ediyorlar!.. Yani, Lozan TBMM’de imzalanana kadar, İstanbul’da bekliyorlar… Ne gariptir ki, İngiltere Parlamentosu, Lozan'ı  ancak tam bir yıl sonra onaylıyor!.. Neden, niçin?!.. Neyi bekliyorlar?!.. Yoksa, bir genel vali tayin ettiler de genel valilerinin, verdikleri emirleri harfiyyen yerine getirmesini mi bekliyorlar?!..

BU İŞİN İÇİNDE BİR İŞ YOK MU?!.. ALAVERA DALAVERA, KATAKULLİ YOK MU?!.. SİZ DE İNANIYOR MUSUNUZ GELDİKLERİ GİBİ GİTTİKLERİNE?!..

Tarihi galipler yazar, mağlupların tarihi yoktur!.. Kuklacının, kukla EMİLE’ye yazdırdığı sahte tarih kitaplarıyla, gerçeklerden uzaklaştırılarak masallarla uyutulmuş bu güne kadar Türk insanı…

BİYOLOJİK SOYKIRIMDA, KILIÇ ARTIKLARI OLUR; AMA KÜLTÜR SOYKIRIMI, KESİNKES BİTİRİR…DÜŞMAN BUNU ÇOK İYİ BİLİYOR!..

BU MİLLET NE BÜYÜK BİR MİLLETMİŞ Kİ, BU KEMALİST TAHRİBATIN ALTINDAN KALKABİLDİ!.. BAŞKA BİR MİLLET OLSA, YOK OLUP GİTMİŞTİ…

HERKESİN BİR HESABI VAR, ALLAH’IN DA BİR HESABI VAR; MUHAKKAK Kİ, GALİP GELECEK OLAN, ALLAH’IN HESABIDIR!..

Çok şükür, bu memlekette “İMALAT HATASI” bir yığın insan var!..  Zorla giydirilen deli gömleği kendine dar gelen, gömleği yırtıp atan; alavera dalaveraları, katakullileri yutmayan, merak eden, düşünen, araştıran, tahlil ve sentez yapan insanlar VAR…

“Uyu uyu, yat uyu!..”  YOK ARTIK!..

Bütün bunlara rağmen, ben İngilizlere kızmıyorum!.. İngiliz, bir akreptir; akrebin tabiatında sokmak vardır, ona “sokma” diyemezsin… İngiliz’in Arap kılığına girip bizi bölmeye çalışmasına de kızmıyorum. Benim kızgınlığım, şu iki kesime: Birincisi, içimizdeki İngilizlere; İngiliz kılığına girmiş Türk finolara… İkincisi de, bin bir türlü badireden kurtarıp aş, iş, ekmek sahibi yaptığımız, zengin ettiğimiz; ama her defasında bize ihanet edip arkamızdan hançerleyen, kendilerine “Beyaz Türkler” adını takan “SABATAYİST” köpeklere!.. Elime en küçük fırsat geçse, ülkemdeki camiye giden gitmeyen, kökeni Sabatayist olan tüm kişileri ülkemden kovarım!.. Camiye gidenleri, “Müslüman oldum” diyenleri de kovarım!.. Çünkü bize Müslüman olduğunuzu söylediniz, adınız Süleyman oldu, Yusuf oldu; ama siz hep Salomon gibi, Yasef gibi hareket ettiniz!.. YETTİ ARTIK!..

 

Selami Kaytancı

10.01.2018, Adana

 

Zor Zamanda Konuşmak..

 'Siz hiç çiğ yediniz mi?!..'

 'Siyaset Dünyası!..'

'İnkılab mı ihanet mi?!..'

'Exeterlileştiremediklerimizden misiniz?'

'FETÖ’nun Çıkış Noktası: Mehdilik..'

Saraydaki casuslar!..

'Kaç türlü vatan hainliği vardır?!..

Zeytinyağlı yiyemem aman!..

Fulbright Commission’u…

FETO, NATO, BOP ve Evangelizm..

Türkiye petrolleri, ya da ihanetin belgesi!..

Ayrılmış Anne - Babalar Ve Çocuklar!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum