Ahmet Davutoğlu: 28 Şubat sürseydi...
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Saraybosna yolunda yazarımız Gülay Göktürk?e önemli açıklamalarda bulundu,
?Türkiye?deki restorasyon olmasaydı Arap Baharı bu ölçekte yaşanmayabilirdi. 28 Şubat devam etseydi ilk önce Türk Baharı yaşanırdı?
Hatırlarsınız, geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Davutoğlu?nun gerek Meclis konuşmasında, gerekse çeşitli AK Parti kongrelerinde yaptığı konuşmaları eleştirmiş, özellikle bazı ifadeleri son derece uygunsuz ve tehlikeli bulduğumu yazmıştım. Meclis konuşmasında kullandığı "Ortadoğu?nun sahibi de hizmetkârı da biziz" ifadesinimesela... Yine aynı konuşmada kullandığı "Arap Baharı?nı biz yöneteceğiz" ifadesini ya da Kayseri?de kullandığı "1911 sınırlarına döneceğiz" cümlesini... Yazının yayınlanmasından sonra Dışişleri?nden arayıp Sayın Davutoğlu?nun konuşmasının yanlış anlaşıldığını; izlenen dış politikada asla bölgeye tepeden bakan, efendilik taslayan bir anlayış bulunmadığını belirttiler ve yanlış anlamaları gidermek için Sayın Bakan?la karşılıklı konuşmamızın yararlı olacağını söylediler. Bakan?ın Bosna gezisi böyle bir görüşme için iyi bir fırsat olabilirdi. Böylece Saraybosna gezisine katıldım. Davutoğlu, uçağımız Saraybosna?ya doğru yol alırken ben ve diğer iki gazeteci meslektaşıma, eleştiri konusu olan cümleleriyle ilgili uzun açıklamalar yaptı; dış politika perspektifini bir kere daha anlattı.
?SORUNLARIN SAHİBİYİZ?
Sohbetimize, Bakan?ın en fazla tepki toplayan cümlesinden, "Biz Ortadoğu?nun sahibiyiz" cümlesinden başladık. Davutoğlu "sahibiyiz" sözcüğünün mülkiyet anlamında değil, "biz bu ülkelerin sorunlarının sahibiyiz" anlamında kullandığını söyleyerek başladı konuşmasına ve "O konuşmayı yaptığım ortamı göz ardı etmemelisiniz" diye devam etti. "Düşünün ki, muhalefet partisimilletvekilleri ?Sen Obama?nın hizmetkârısın, sen bölgeyi Amerika?ya satıyorsun? diye bağırıyor karşımda. Ben de diyorumki, ?Hayır, biz bölgenin satanı değil, sahibiyiz; biz Obama?nın değil, bölgenin hizmetkârıyız. Eğer birilerine hizmet edeceksek bölge halklarına hizmet ederiz. Biz kimseye bir şey empoze etmedik. Demokrasi ihracı vs. yok. Ama bölge halkı talepte bulunursa biz destekleriz. Yoksa zinhar hegemonik bir üslubumuz olsa Allah aşkına bu bölgelerde tutunabilir miyiz? Ulusal bilincin bu kadar yüksek olduğu Balkanlar?da hegemonik üslubumuz olsa Sırplar?la böyle bir ilişki geliştirebilir miyiz ya da Arap dünyasında böyle bir üst dil kullansak bugünkü ilişkiyi kurabilir miyiz?"
?DEĞİŞİMİN İÇİNDEYİZ?
Peki ya Ortadoğu?daki değişimi yöneteceğiz cümlesi? Burada apaçık bir hegemonik üslup yok mu?
Davutoğlu bu soruyu da şöyle cevapladı: "Evet, değişimi yöneteceğiz dedim. Ama bunu söylerken bizi de dışlamadan söyledim. Bu değişimin biz içindeyiz. Eğer Türkiye?deki restorasyon ve AK Parti olmamış olsaydı ArapBaharı bu ölçekte yaşanmayabilirdi. Türkiye?de bu yaşanmasaydı 28 Şubat devam etseydi ilk önce belki de Türk Baharı yaşanırdı. "Değişimi biz yöneteceğiz" derken Türkiye?yi ayırmıyorum, bu bölge halkları beraber yönetecek demek istiyorum. Birileri diyor ki siz Amerika adına bu bölgeyi dizayn ediyorsunuz. Buna benim cevabım, hayır bu değişim spontane bir değişimdir. Arap halkına hakaret ediyorsunuz. Kendi başına hiçbir şey yapamaz bir halk olarak görüyorsunuz. BunuAmerika?ya falan yüklemeyin bu halk kendi onurunun peşindedir. Başkasının büyük Orta Doğu gibi bir ihalesi yok."
?FÜTUHATLA GENİŞLEME DEĞİL, KÜRESEL GÜÇ?
Konuşmanın burasında geliyoruz "Cihan devleti olma" ve "1911 sınırlarını yeniden kurma"meselesine... Davutoğlu o cümlelerini de şöyle açıklıyor: "Bizim yapmaya çalıştığımız şey şudur. Özgüven inşa etmek. Özgüven inşa ederken içeride bazen iddialı olmak zorundasınız. Cihan devleti derken kastettiğim küresel bir güç, dünya devleti. Yoksa tekrar fütuhatla genişleme değil. On sene önce aynenBalkan Savaşı travması vardı bizde PKK dolayısıyla bölüneceğiz, küçüleceğiz.AKParti bu restorasyonu, psikolojik restorasyonu yapıyor. İçeride restorasyonu demokrasi ile yapmak durumundayız. Ülke içinde demokratikleşmeyi en ücra yerlere kadar götürerek, güvenlik üzerinden değil özgürlükler üzerinden restorasyonu yapmalıyız. Sonra da çevremizle restorasyon. Türk halkının tekrar kendine güven kazanması, çevresiyle, komşularıyla ve çevre coğrafyalarla bir restorasyon yaşamasına bağlı.?
Peki, sınırlarımızı 1911?e döndüreceğiz demek, açık bir nüfuz bölgesi kurma ilanı değil midir? Böyle bir niyet açıklaması komşularla nasıl bir restorasyon sağlayacak? Aksine, bu söylem ilişkileri zehirlemez mi?
Davutoğlu bu fikre katılmıyor. Ona göre 1911 sınırlarına dönmek demek, 1911 ile 1923 yılları arasında kimlerle aramıza duvar örülmüşse, kimlerle sorun yaşamışsak bunları aşmak ve bu halklarla kucaklaşarak tekrar birbirimizin sınırlarına saygı göstererek ama sınırları anlamsızlaştırarak yeni bölgesel düzenler kurmak demek. Şöyle soruyor: "Allah aşkına Türkler?le Araplar arasında, Fransa ile Almanya arasında olandan daha çok mu savaş oldu? Onlar sınırları kaldırıyor ve bu bir hegemonya olmuyor da bizimki neden olsun? Ekonomik ve kültürel sınırlarımız siyasi sınırlarımızın ötesine geçecek, bu coğrafyanın zarureti bu. Bu bir hegemonya için değil. Onlar için de geçecek. Mesela İstanbul?da daha çok Balkan kökenli göreceğiz. Daha çok Ortadoğulu göreceğiz. Biz Şam?a, Kahire?ye, Trablusgarp?a nasıl gidiyorsak onlar da İstanbul?a gelecek. Bunu da ortak değerler temelinde yapacağız. Nedir bu ortak değerler: Ortadoğu?da savunduğumuz; demokrasidir, halkların iradelerine dayalı sistemlerdir, ekonomik karşılıklı bağımlılıktır, kültürel hoşgörüdür, etnik ve mezhebi çoğulculuktur. Ve biz bunu yeni değil yedi senedir söylüyoruz."
ÖNEMLİ OLAN UYGULAMA
İşte Davutoğlu?yla konuştuklarımızın özeti bu... Ben endişelerimi tekrarladım; Davutoğlu da meramını bir kez daha anlattı. Elbette asıl önemli olan, söylem düzeyinde ortaya konan bu anlayışların "alanda" nasıl uygulandığını ve hangi somut politikalara dönüştüğünü yakından izlemek ve "komşularla eşit ilişkiler" konusundaki duyarlılığı sürekli korumaktır. Ben bu tartışmanın, bu duyarlılığı yüksek tutmaya hizmet edeceğini düşünüyorum.
HABER: GÜLAY GÖKTÜRK-BUGÜN GAZETESİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.