Atatürk ve Bediüzzaman'ı tanrılaştırma!
Peyami Safa?nın Atatürk ve Bediüzzaman?ı ?tanrılaştırma?ya yaklaşımı..
Ünlü yazar, büyük romancı Peyami Safa?nın ?İnsanları Tanrılaştırma Zihniyeti? (8 Ocak 1960, Tercüman) yazısı, hem ele aldığı konu itibariyle, hem de yazarın metinde sergilediği fikri problemler bakımından önemli. Ne zaman Peyami Safa aklıma gelse, birkaç yazısıyla birlikte bu yazısını da hatırlarım.
Ötüken Neşriyat tarafından ?Objektif? serisinin dördüncü kitabı olarak 1978 yılında ?Din / İnkılap / İrtica? ismiyle yayınlanan kitabında yer alıyor, Peyami Safa?nın bu ?İnsanları Tanrılaştırma Zihniyeti? yazısı. Kitabı ben 1979?da alıp cümlelerinin altını çizerek okumuşum. 2011 Kurban Bayramı?nda kitaplığımı karıştırırken elime geldi, bırakamadım, bir solukta okuyup bitirdim bu kitabı.
Türkiye?de Tanzimat dönemiyle başlayan modernleşme, milletimizin maneviyatını fena halde tahrip etmiştir. Toplum Batılılaştıkça özellikle aydın kesiminin inancı aşınmış, gittikçe İslam?dan uzaklaşmalarına yol açmıştır. Osmanlı?da başlayan ve Cumhuriyet döneminde şiddetlenerek devam eden, dar bir aydın çevresinin manevi buhranı, Allah inancının ve diğer iman esaslarının yıkılması noktasına varmıştır. Peyami Safa, Cumhuriyet döneminde görülen bu kültürel kırılmaya işaret ederken insanımızın zihniyet farklılaşmasını da gündeme getiriyor.
?İnsanları Tanrılaştırma Zihniyeti? yazısının daha giriş cümlesini oluşturan ?Bizde mücerret insanı tanrılaştıran kozmopolitler, Atatürk?ü tanrılaştıran devrimbazlar, Said-i Kürdi?yi tanrılaştıran nurcular, Marx?ı tarlaştıran mahutlar, Mevlana?yı tarılaştıran hayranları, Shakespeare?i tanrılaştıran mütercimler görülmüştür.? cümlesi, aydınların özelde insanı, genelde kimi önemli insanları putlaştırma hastalığını dile getirmesinden daha çok, milletimizin Mevlana ve Bediüzzaman sevgisini yanlış yorumlamasıyla dikkat çekiyor.
PAGAN ZİHNİYETİNİ ÖYKÜNME
İnsanlığın tarih boyunca yolunu çizen iman esaslarını, Allah, melekler, kitap, peygamber ve ahiret günü inancını inkar üzerine kurulu modern düşünce, kainatı, hayatı ve insanı izahta aklı esas alırken pagan zihniyetine yuvarlanmıştır. Vahyi inkar edip dine bayrak açarak aklı yücelten ateist, materyalist, liberal ve Marksist düşünce, yücelteyim derken putlaştırmıştır insanı.
Bu durumu, ?Mücerret insanı tanrılaştıran Tevfik Fikret, ?Takdis eden beşer, / Takdise müstahaktır. / Odur rabb-i hayrü şer. / Rabb-i mümkinat? demiştir.? şeklinde tespit eden rahmetli Peyami Safa, modern Batı düşüncesinin en büyük ontolojik problemini belirtmekle kalmıyor, Tevfik Fikret?in başını çektiği pozitivist aydınların Batı öykünmeciliğinin trajik sonunu da tasvir ediyor.
Bu arada Peyami Safa, Tevfik Fikret?in ve Dr. Abdullah Cevdet?in başını çektiği Batıcı aydınların Batı?yı nasıl körü körüne öykündüklerinin de örneğini veriyor: ?Dr. Abdullah Cevdet, Jül Sezar tercümesinin ön sözünde, Allah?a mahsus vasıfları kullanarak aynan şöyle der: ?Shakespeare AZAMETİ KİBRİYAYI Bİ PAYANI önünde ettiğim secdelerden, ibadetlerden biri de Jül Sezar tercümesidir.?
Bir eserini tercüme etmeyi Shakespeare?e tapınma olarak gören Dr. Abdullah Cevdet, bu sözüyle Batıcılığın psikolojisini de ortaya koyar. Tam bir sömürge aydını psikolojisi..
ATATÜRK?Ü PUTLAŞTIRAN KEMALİST ZİHNİYET
Osmanlı?da 1908?de İkinci Meşrutiyet?in ilanıyla iktidarı ele geçiren sözkonusu Batıcı aydılar, Cumhuriyet döneminde, Milli Mücadele?nin komutanı ve Cumhuriyet?in kurucusu Mustafa Kemal Paşa?ya sevgide aşırılığa gitmiş, onu putlaştırmaktan çekinmemişlerdir.
Rahmetli Peyami Safa, Atatürk?ü putlaştırma konusunda en uç örneği seçip ?Atatürk için Behçet Kemal, tamamını unuttuğum manzumesinde, ?Türklüğe Allah olan ölmez? mısrasını söylemiştir.? diyerek, tanıklık ettiği dönemden itibaren gittikçe yaygınlaşan Kemalist zihniyete de dikkatleri çekmiştir.
Şükürler olsun, dar bir aydın çevresine hapis olup kalan sözkonusu Kemalist zihniyeti, Peyami Safa ?Rahmetli sefir, ediplerimizden biri, bir mecliste, Atatürk tenkid edilirken düşüp bayılmış.? diyerek tablolaştırmıştır, yazısında.
Rahmetli Peyami Safa solcu aydınların öncüsü Nazım Hikmet?in de taşıdığı Marksist pagan zihniyetine ?Marx?ın kapital adındaki ana eserini Kuran yerine koyan Nazım Hikmet bir şiirinde: ?Hafız-ı Kapital olmak istiyorum.? demiştir.? tespitiyle atıfta bulunmuştur.
Günümüzde, solun ulusalcılık ve Kemalistlikle özdeşleşmesine şaşmamak gerekiyor, ortak özellikleri olan pagan zihniyete mensup oldukları için. İslam karşıtlığı ve Osmanlı düşmanlığı da Dr. Abdullah Cevdet psikolojisine düşmüş olmalarından olsa gerek.
MEVLANA VE BEDİÜZZAMAN?I SEVMEK
Peyami Safa?nın ?İnsanları Tanrılaştırma Zihniyeti? yazısında yer alan yukarıdaki kısa, özlü ve çarpıcı tespitleri okuduğum günden beri hiç unutamıyorum. Bu yazıdaki altını çizdiğim, bugün de ilginç bulduğum, fakat problemli görünen tespitlere gelince, Peyami Safa ?Bir insan, ne kadar büyük, hayranlığımıza ne kadar layık, ve ne kadar kamil olursa olsun kusuruz değildir. Tanrılaştırılamaz.? derken ne kadar doğruyu söylüyorsa, ?Tenkid kabiliyet ve hürriyetinden mahrum doğu milletlerinde ve Türkiye?de bir insana kayıtsız şartsız hayran olup onu tanrılaştırmak, tahlil ve tenkid kabiliyetinin yoksulluğundan doğan geri düşüncenin şaşmaz belirtisidir.? derken de pek çok çamı devirdiği ortada. Bu cümledeki hangi yanlışının üzerinde durmalıyım, bilmiyorum.
Peyami Safa, ?doğu milletleri? ve ?Türkiye? dediği İslam coğrafyasında gerçekten ?tenkid kabiliyet ve hürriyetinden mahrumiyet? mi var? Bu toptancı yargının irdelemesini okuyucuya bırakıyorum. İslam toplumlarında ?tahlil ve tenkid kabiliyetinin yoksulluğu? yargısına itiraz ederken değinmiş olacağımdan, sözü uzatmamak adına yapıyorum bunu.
Öncelikle ?tahlil ve tenkid?in Batı medeniyeti ile İslam medeniyetinde değerler, yöntem ve amaç bakımından çok farklı olduğunu belirtmek gerekir. İslam toplumunda ve aydınlarında, hak ile batılı, hayır ile şerri, güzel ile çirkini belirlemek için başvurulan ?tahlil ve tenkit kabiliyeti? vahye dayanarak Allah?ın rızasını aramak için kullanılır. Vahyi ilkelere bağlılığın esas olduğu ?tahlil ve tenkit?te, hatır gönül gözetilmez, zihin son derece özgürleşir.
Pagan Batı düşüncesinde durum farklıdır: Batı, aklı, bilimi ve düşünceyi ikame etmek için dini merkezi yerinden indirince, amacını gerçekleştirememiş, dinin yerine politika geçmiştir. Vahye dayanmayan Batı düşüncesinde akıl, ekonominin emrine girmiş, politikanın tazısı haline gelmiştir. Dünyada cenneti kurma adına yola çıkan akıl, Batı?da gücün emrine girdiğinden hayatı cehenneme çevirmiştir. Batı?da akıl, emperyalizmin kırbacına dönüşmüştür. Bu bağlamda Batı?daki ?tahlil ve tenkit?in görevi, emperyalizmin devamını sağlamaktır.
Bu cümlede, benim asıl dikkatimi çeken ?geri düşünce? deyimidir. Peyami Safa, bir sonraki cümlede ?geri düşünce? deyimini şöyle açar: ?Hele tanrılaştırmayı hiç affetmeyen batı medeniyeti ve ?Allah?tan başka Allah yoktur? diyen İslamiyet adına bir adamı tanrılaştırmak ve onu kutsal tanımak sağcı ve solcu bütün akidelere aykırı bir geri düşünce alametidir.?
Peyami Safa, ?tanrılaştırmayı hiç affetmeyen batı medeniyeti? tespitinin ne kadar yanlış olduğunu bilecek kadar düşünce dünyasından elbette haberdardır. Modern düşünce, parayı, teknolojiyi ve gücü putlaştırma üzerine kuruludur ve modern paganizm noktasına varmıştır. Tarih boyunca Batı düşüncesi beşeri kaynaklıdır, Hz.İsa?yı bile tanrılaştırmıştır ve efendiler ile köleler arasında geçen mücadeleye sahne olmuştur.
Tevhit inancı, insanı putlaştırmayla elbette bağdaşmaz. Geri düşünce, cahiliye düşüncesidir, pagan düşüncesidir. İslam?da peygamberlere, alimlere, salihlere muhabbet ve hürmet Allah sevgisinden gelir..
Rahmetli Peyami Safa?nın ?Önüne gelene tapma huyuna kadar soysuzlaşan bu zihniyet bir Osmanlı şairine şu beyti söyletmiştir: ?Ne dalkavuk köpekleriz / Kimi görsek etekleriz!? tespiti, bozgun döneminde, Tanzimat sonrasında Batıcı devlet adamı ve aydınlarda görülen bir durumdur.
Osmanlı?nın ihtişam dönemlerinde İslam halifesinden dağdaki çobana kadar tüm Müslümanlar, Batıyı hayran bırakacak kadar sağlam karaktere sahiptir, abide şahsiyetlerdir ve Allah?tan başka kimseye boyun eğmezdi.. Soysuzlaşma zihniyeti, maalesef Batılılaşma ile toplumumuza girmiştir ve toplumun Batı ile temasında çürümüş kesimini oluşturur.
?İnsanları Tanrılaştırma Zihniyeti? yazısında sağı ve solu kapsayacak bir büyük denklem kurma hevesine düştüğü anlaşılan Peyami Safa, ?Bizde mücerret insanı tanrılaştıran kozmopolitler, Atatürk?ü tanrılaştıran devrimbazlar, Said-i Kürdi?yi tanrılaştıran nurcular, Marx?ı tarlaştıran mahutlar, Mevlana?yı tarılaştıran hayranları, Shakespeare?i tanrılaştıran mütercimler görülmüştür.? derken yine iki büyük çam devirmiştir: Mevlana?nın ve Bediüzzaman Said Nursi?nin sevenleri tarafından tanrılaştırıldığını iddia etmiştir.
Peyami Safa ?Mevlana?yı hayranlarının tanrılaştırdığı? yargısında bulunurken gerçeği çarpıtmaktadır. Mevlana hayranları, pozitivistler gibi vahyi inkar edip dine bayrak açmazlar. Mevlana?nın putlaştırıldığını gösteren tek bir kelime, tek bir cümle yoktur. Peyami Safa da bilir bu gerçeği. Bu yüzden hayranlarının Mevlana?yı putlaştırdığını ispat etmek için ?Mevlana?yı zikrederken elleri titreyenlere ve gözleri yaşaranlara şahit oldum.? demekten öte gidemez. Mevlana sevgisinden şirke düşülmez, bunu yazar da bilir.
Peygamberleri, alimleri ve salihleri sevmek, Allah sevgisinden kaynaklanır. Allahu Teala, Kur?an-ı Kerim?de surelere ismini vererek peygamberlerini uzun uzun anlatmıştır; ayrıca muhabbet, rahmet, bereket ve feyiz için sadık ve salih kullarıyla birlikte olmayı öğütlemiştir.
Peyami Safa, talebeleri ve sevenlerinin Bediüzzaman?ı tanrılaştırdığını iddia ederken de maksadını aşan bir ifade kullandığının farkında olmalı ki Bediüzzaman?ı putlaştırmanın kanıtı olarak söyleyebildiği ?Said-i Kürdi?den önünü ilikleyerek ve gözlerini süzerek ?efendi hazretleri buyururlar ki? diye bahsedenler görülür.? cümlesinden başka bir şey değildir.
Mevlana ve Bediüzzaman sevenlerinin sevgi tezahürlerini ele alıp onların tanrılaştırıldığını ileri sürmek yanlış bir yaklaşımdır: Ömrünü tevhit düşüncesini Kur?ani ve akli delillerle savunmaya adamış, emperyalist Batı?nın entelektüel saldırılarını Risale-i Nur Külliyatı ile durdurmuş, Kur?an-ı Kerim?i iman esasları odaklı tefsir etme ve İlay-ı Kelimetullah?tan başka davası olmayan Bediüzzaman?ın tanrılaştırıldığını iddia etmek ciddiye alınacak olursa gerçekten rahmetli Peyami Safa için tirajı komik bir durum olmaz mı?
Milletimiz Mevlana?yı ve Bediüzzaman?ı severek okur, ikisinin de eserleri ülkemizde en çok okunanlar arasındadır. Bu Allah dostları, bu büyük alimler, gönülleri aydınlatmaya kıyamete kadar devam edeceklerdir.
Peyami Safa?nın Nurcuların Bediüzzaman?ı tanrılaştırdığı iddiası ne zaman aklıma gelse, kendimi tutamam, gülümserim.. Peyami Safa?nın Nurcuları tasviri olarak, ?önünü ilikleyerek ve gözlerini süzerek ?Bediüzzaman hazretleri buyururlar ki? cümlesi ayrı bir değer kazanır gönlümde. Zaman zaman takılırım Nurcu kardeşlerime, ?Peyami Safa Nurcuları nasıl tasvir ediyor, biliyor musun?? diye sorarak.. Birlikte gülüşürüz..
Mustafa Yürekli - Haber 7
mustafayurekli@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.