İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Barzani şansını çok zorluyor,

2016 Ocak ayında bağımsızlık için referandum kararı alan, sınırları çizerek, bölgenin güneyinde sınırların geçeceği Türkmen ve Araplar, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY)'nin Irak anayasasına göre tartışmalı bölgeler olarak bilinen, Musul, Kerkük, Salahaddin ve Diyala illerinin sınırlarını kapsayacak şekilde hendek kazma başlayan, Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, Türkmenleri endişelendirmişti.  Irak Meclisi Savunma ve Güvenlik Komitesi üyesi Macid Garravi ise IKBY'nin ülkenin içinden geçtiği güvenlik durumu ve IŞİD ile savaşı fırsat bilerek böyle bir hamleye kalkıştığını ifade ederek, merkezi Irak yönetiminin buna müsaade etmeyeceğini söylemişti.

 

Bu manevrasından sonuç alamayan Barzani, geçtiğimiz Nisan ayında Kerkük İl Meclisi’ne, Türkmen ve Arapların boykot ettiği oturumda kentin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne bağlanması için referandum yapılması kararı aldırdı. Türkiye’nin tepkisi, Merkezi Irak yönetiminin bu kararı onaylamayacağını duyurması üzerine yelkenleri indiren Barzani Başkanı bir kez daha gelen tepki ve itirazları göz ardı ederek, Mısır el-Ehram gazetesine yaptığı açıklamada, bir kez daha tarih vererek IKBY’nin Merkezi Irak yönetiminden ayrılık mesajı verdi. Barzani 25 Eylül'de yapılacak referanduma işaret ederek, Bölgede ayrılık referandumunun düzenlenmesine vurgu yaptı. Barzani referandumdan amacın Kürtler'in talep ve isteklerine ulaşmak olduğunu ileri sürdü.

Irak Türkmen Cephesi’nin, referandumu boykot kararının yanı sıra K.Iraklı Hıristiyanlar da Mesut Barzani'nin karşısında yer alarak, ayrılık referandumunu reddediyorlar.

 

IKBY’nin ayrılık planının altında K.Irakta Türkmen varlığını yok etmek yatmaktadır;

2003'ten sonra Irak'taki siyasi sürecin en büyük kaybedeni Türkmenler oldu. Türkmenler, oynanan oyunlar karşısında kimlik, coğrafya ve tarihini kaybetti. Türkmenleri siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda bilinçli olarak dışlayan çevreler oldu.

Geçtiğimiz Nisan ayında IKBY Kerkük ve Türkmen illerinde resmi dairelere Peşmerge bayrağı asma cüretini gösterdi. Ankara ve Bağdat gecikmeli de olsa tepkilerini ortaya koyma. Kerkük’ün Kürdistan bölgesine bağlı olmadığını ve Kürt bayrağının da asılmasının anayasaya aykırı olduğunu belirtmeleri BM Irak İnsani Yardım Komisyonu YUNAMI’nin kınamasını sağlamıştı.

Kerkük bir Türkmen Şehridir;

22 Ocak 1932 tarihinde Milletler Cemiyeti’nin hazırladığı ve Irak Millet Meclisi’nce onaylanan deklarasyonun 9.Maddesinde Kerkük bir Türkmen şehri olarak resmen tescil ettirilmiştir. 
11 Mart 1970’de özerk bölge beyannamesiyle ilgili olarak Saddam’la Baba Barzani arasında yapılan görüşmeler Kerkük’ün aidiyeti konusunda kilitlenmiştir. Her iki taraf şehrin bölge içine dâhil edilip edilmeyeceği konusunda referandum başvurulması üzerinde anlaştıysalar da, bölgede çoğunluğun Türkmenlerden oluştuğu bilincinde oldukları için referanduma yanaşmadılar. 

1991’de Irak resmen olmasa da fiilen ikiye bölündü. Türkmenler politik denge dışında tutulmalarına rağmen IMTP ve ITC başarılı çalışmalar yapabilmiştir. 

Hali hazırda problemin ana kaynağı 2003 ve 2014’te yaşananlardır. 6 Şubat ve 19 Mart 2003 tarihlerinde Ankara’da yapılan toplantıların akabinde Kürt grupları, yayınlanan deklarasyona ve bir nüshası Ankara’da Dışişleri Bakanlığı arşivinde bulunan taahhüde sadık kalmayarak Kerkük ve Musul’a girdiler.

Yalnız girmeyle de kalmadılar, planlı bir şekilde illegal nüfus kaydırıldı, tapu ile nüfus daireleri tarumar edildi ve sahte belgeler dağıttılar. Bu husus, ABD’nin Kerkük sorumlusu General Maywill’e sorulduğunda “sizler de getirin” demiştir. İşgal öncesi Kerkük’ün 800 bin olan nüfusu işgal sonrası 1,5 Milyonu aşmıştır. 10 Haziran 2014’te Musul’u savunmadan silahlarıyla birlikte DEAŞ’a terk eden Irak ordusu benzer kaçışı Kerkük’te de gerçekleştirdi. Yani Kerkük, DEAŞ’a değil KYB’ye teslim edildi. 
Yaşanan bu olaylara Ankara dâhil Irak’taki tüm paydaşların sessiz ve seyirci kaldığını söylemek elbette yanlış olmaz. 

Öte yandan her iki parti (KYB ve KDP) IKBY sınırlarını fiilen genişletmek için çaba harcamaktadırlar. KDP (Barzani Yönetimi) Musul’u DEAŞ’tan kurtarma bahanesiyle Sehl Neynova’yı ele geçirdi. KYB (Talabani Yönetimi) ise Kerkük ve diğer Türkmeneli bölgeleri üzerinde hâkimiyet kurdu. 

 

Kerkük’ün selameti için Bağdat, Ankara ve uluslararası camianın katkılarıyla, Irak Meclisince 22 Temmuz 2008’de Kerkük’te otoritenin Arap, Kürt ve Türkmen gruplardan her birinin eşit temsil edilmesi hususunun alınan kararın yürürlüğe konulması sağlanmalıdır.

 

Barzani haddini aşmaktadır;

11 Mart 1970 de kurulan 1991 ve 2003 Körfez savaşları ile Irakta oluşan yönetim boşluğundan istifade eden 2005 Irak anayasası ile Kuzey Irak Kürt Bölgesel yönetimi adını alan IKBY’nin Başı Peşmerge Mesut Barzani bölgedeki kaos ve ABD’nin desteğini de arkasına alarak K.Irak’ta statüsü antlaşmalarla belirlenmiş Türkmen varlığını tehdit etmektedir.

Barzani’ye bir daha aşamayacağı şekilde haddini bildirmenin zamanı gelip geçmektedir. Manevralarla verilen mesajlar iyi analiz edilmelidir. Bugün IKBY’nin üzerinden Türkiye tehdit edilmektedir.

IKBY’nin Kerkük’ü referandumla IKBY’ne bağlama, Irak’tan ayrılma hatta Irak’tan ayrılıp Türkiye’ye bağlanma girişimleri Türkiye’nin güneydoğu bölgesini ve K.Suriye’yi de içine alan Büyük Kürdistan projesinin bir ayak sesleridir.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

15.08.2017/adana

twitter.com/ihalilsipahi

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.