Başbakan Erdoğan'dan İsrail'e sert uyarı

Başbakan Erdoğan'dan İsrail'e sert uyarı
  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüştü.  Başbakanlık Merkez Bina'da basına kapalı gerçekleşen...

 

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüştü.

 

 

Başbakanlık Merkez Bina'da basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık 1 saat sürdü.

 

Erdoğan, Abbas'ı, Başbakanlık Binası'nın merdivenlerinde karşıladı.

 

Başbakan Erdoğan ve Abbas, tokalaşırken basın mensuplarına poz verdi.

 

Erdoğan ve Abbas, görüşmenin ardından, Filistin'in BM'de gözlemci üye ülke olması dolayısıyla Filistin'in Ankara Büyükelçiliği tarafından Swiss Otel'de onurlarına verilecek akşam yemeğine katılmak üzere birlikte Başbakanlık Merkez Bina'dan ayrıldı.

 

Başbakan'dan İsrail'e sert uyarı

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin meselesinin tüm mazlum toplumların yaşadığı acıların bir sembolü olduğunu belirterek, 'Bizler Filistin halkının bugüne kadar çektiği acıların sızısını her zaman kalbinde hissetmiş, yapılan haksızlıklar, insanlık dışı muameleler ve zulümler karşısında hiçbir zaman sesiz kalmamış bir milletiz' dedi.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin'in BM'de 'Üye olmayan gözlemci devlet' statüsü elde etmesi dolayısıyla Filistin'in Ankara Büyükelçiliği tarafından Swiss Otel'de, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile onurlarına verilen akşam yemeğine katıldı.

 

Kur'an-ı Kerim'in okunması ve Türkiye ile Filistin milli marşlarının çalınmasının ardından, konuşmasına besmele çekerek başlayan Başbakan Erdoğan, öncelikle bir kez daha Filistin'in 29 Kasım'da BM'de yapılan oylamada, gözlemci devlet olarak tanınmasından dolayı tüm Filistinlileri tebrik ettiğini söyledi.

 

Bu sevindirici gelişmenin ardından, ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye'ye gerçekleştiren Abbas'a bundan sonraki çalışmalarında başarılar dilediğini belirten Erdoğan, 'Bu vesileyle buradan tüm Filistinli kardeşlerimize gönülden selamlarını şahsım, milletim adına gönderiyorum' diye konuştu.

 

Filistin'in, BM'de devlet olarak tanınmasını kutladıkları bu anlamlı yemeğin, Türkiye ile Filistin arasındaki dostluk ve kardeşlik dayanışmasının güzel bir örneğini teşkil ettiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

 

'Her şeyden önce burası Filistin'in ve Filistinlilerin misafir olduğu bir mekan değil, burası Filistinli kardeşlerimin ikinci bir evidir. Filistin de bizim için ikinci bir evimizdir. Biz hep böyle gördük, tarih boyunca böyle gördük, dersi de böyle aldık. Filistin'in ve Filistinli kardeşlerimizin haklı davasının, Türk halkının gönlünde ayrı ve anlamlı bir yeri vardır.

 

Bizler Filistin halkının bugüne kadar çektiği acıların sızısını her zaman kalbinde hissetmiş, yapılan haksızlıklar, insanlık dışı muameleler ve zulümler karşısında hiçbir zaman sesiz kalmamış bir milletiz. Filistin meselesi, bizim milletimiz için tüm mazlum toplumların yaşadığı acıların bir sembolü olmuştur. Filistin'den gelen her kötü haber bizleri acıya boğmuştur, her güzel haber yüreğimizi ferahlatmıştır. Aramıza hangi engeller konmuş olursa olsun gönülden gönüle bir yol olduğu inancıyla biz Filistin'le, Filistinli kardeşlerimizle irtibatımızı hiçbir zaman kesmedik. Tarihimizden, kültürümüzden, inancımızdan, insanlığımızdan kaynaklanan müştereklerimizi asla unutmadık. Biz biliyorduk ki Müslümanlar kardeştir.'

 

-'Filistin'in davasını davamız addetmeye devam edeceğiz'-

 

Hükümet olarak, Filistinlilerin sıkıntılarını ve sorunlarını Türkiye'nin uluslararası politikasının ayrılmaz bir parçası olarak gördüklerini ve her platformda Filistin'in haklarını savunduklarını ifade eden Erdoğan, 'İnşallah bundan sonra da millet olarak, Hükümet olarak daima Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya, davasını davamız addetmeye devam edeceğiz' dedi.

 

BM'de 1947'den itibaren Filistin meselesiyle ilgili alınan kararlarda, Filistin halkının kendi devletine sahip olma hakkının hep tescil edildiğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

 

'Ancak hepimizin bildiği sebeplerle Filistin bu haktan yararlanamadı. BM'nin 193 millete tanıdığı bir hakkı, Filistin'den mahrum bırakması uluslararası toplumun vicdanını rencide eden bir durum olarak yıllardır süre geldi. Nihayet 29 Kasım 2012 tarihinde ki bu önemli bir tevafuktur da BM Genel Kurulu'nda yapılan oylamayla bu haksız tutum sona erdi. Uluslararası toplumun büyük bir desteğiyle alınan kararla Filistin geç de olsa devlet olarak kabul edildi, elhamdülillah. Bu başarı sadece Filistinli kardeşlerimiz bakımından değil bu davaya kendini adamış bizler için de büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı oldu.'

 

Başbakan Erdoğan, BM'de, Filistin halkına güçlü destek sağlayan tüm ülkelere buradan bir kez daha teşekkürlerini ve şükranlarını ifade ederek, çekimser oy kullanan ülkelere de uluslararası toplumun mesajını doğru okuyarak, vicdan muhasebesi yapmaları ve Filistin'in devlet olma gerçeğini bir an önce kabul etmeleri çağrısında bulundu.

 

-'İsrail yönetimi eğer barış istiyorsa değişimi doğru biçimde değerlendirmeli'-

 

'Elde edilen netice önemli olmakla birlikte işimiz henüz bitmiş değil' ifadesini kullanan Erdoğan, 'Uluslararası toplum, Filistinlilere yönelik vicdani, hukuki, siyasi borcunu ancak Filistin BM'ye tam üye olarak kabul edildiği gün ödemiş olacaktır. Türkiye olarak bize inanan ve güvenen dostlarımızla birlikte Filistin'in tam üyelik başvurusunun bir an önce olumlu şekilde sonuçlandırılması için gayret göstermeye devam edeceğiz. Filistin bayrağı, BM'de tam üye devletlerin bayrakları arasında dalgalanıncaya kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz' diye konuştu.

 

Filistin'in devlet olarak tanınmasıyla atılan bu adım sonrasında artık bölgede kalıcı bir barışın tesis edilmesinin zamanın da geldiğine inandığını belirten Erdoğan, bunun yolunun da öncelikle Filistin halkına yönelik baskılara son verilmesinden ve 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti'nin kurulmasından geçtiğini ifade etti.

 

'Uzlaşmaz ve yıkıcı politikalarıyla kalıcı barışın zeminini yok eden İsrail'in, bölgenin eskisi gibi olmadığını ve artık oyunun bu şekilde devam edemeyeceğini anlaması gerekiyor' diyen Erdoğan, şunları söyledi:

 

'Artık şartlar eski şartlar değil, artık şartlar çok değişti. Bölgemizde tarihi değişimler yaşanıyor. İsrail yönetimi eğer barış istiyorsa her şeyden önce bu değişimi doğru biçimde değerlendirmeli. Bugün tüm dünya İsrail'den yapıcı ve uzlaşmaya hazır bir yaklaşım ortaya koymasını bekliyor.

 

Arka arkaya iki oylama çok önemlidir. Birinci oylamada 138 oyla BM, Filistin'i kalkıp gözlemci devlet olarak kabul etti. Ardından yine BM'de dikkat edin, İsrail'in nükleer silah tesislerinin incelenmesine yönelik yapılan oylamada da 176 evet, 6 hayırla çok önemli, tarihi bir karar daha alındı. Bu, ne demektir biliyor musun? 'Ey İsrail kendine gel.' İsrail demiş ki 'Ben bunu kabul etmiyorum.' Kabul etsen ne yazar, etmesen ne yazar. Bundan sonraki değerlendirme çok daha farklı olur, çok daha farklı olacak. Neden? Çünkü BM'nin almış olduğu bu karar, farklı yerlerdeki yaptırımları da şimdi farklı bir şekilde değerlendirmeyi gündeme getirecektir.'

 

-'Bunlarda her oyun var'-

 

İsrail'in, uluslararası hukuku ayaklar altına alan yasa dışı yerleşim faaliyetleriyle bölgede kalıcı ve adil barış zeminini bilinçli bir şekilde tahrip etmekten vazgeçmediğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

 

'Ben şimdi buradan Şimon Peres'e de sesleniyorum; ey Peres, sen bir zamanlar bana 'Bu topraklarda Türkiye olarak siz konut yapımında başarılısınız, Filistinlilere konut yapma noktasında siz bilginizi, ben de parayı temin edeyim, burada Filistinlilere konut yapalım' diyen insan değil miydin? Sen bu teklifi bana yapan insandın. Şimdi Cumhurbaşkanı olunca mı değişti bu? Ama bu İsrail akşam başka, sabah başka. Bunları iyi tanıyın. Bunlarda her oyun var. Son olarak İsrail yönetimi, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da toplam 3 bin ilave konut inşa edilmesine onay verdi. Bu kararla iki devletli çözüm vizyonunu tehlikeye atacak şekilde Batı Şeria'daki stratejik bir bölgede imar planını ilerletme kararı aldı. Ama ben burada ABD'li dostlarımıza da sesleniyorum; Ortadoğu'da iki devletli sistemi isteyenler siz değil miydiniz? İki devletli yapıyı isteyen siz değil miydiniz?

 

Şimdi ne oldu da Filistin'in devlet olmasına karşı durdunuz? Bunu anlamak mümkün değil. Bir yıl önce 'Önümüzdeki yıl BM'de Filistin'in bayrağını göreceksiniz' derken, öbür yıl maalesef orada bir manevra yapılıyor. Ben bunları kendilerine söylediğim için şu anda rahat söylüyorum. Yani bunlar kapalı kapılar arkasında konuşulmamıştır, bunu biliniz. Bunlar bizzat yüzlerine söylenmiştir. Uluslararası toplumun tüm uyarılarına rağmen sergilenen bu tutum, BM Genel Kurulu'nda alınan kararın, İsrail yönetimince doğru algılanamadığını gösteriyor. İsrail, Filistinlilerin hak ve hukuklarını ayaklar altına alan tek taraflı politikaları ile amacına ulaşamayacağını artık idrak etmek zorunda.' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Filistin'in kalkınması ve refahına katkıda bulunmak amacıyla yaptığımız yardımları bundan sonra da devam ettireceğiz' dedi.

 

Erdoğan, Filistin'in BM'de, 'Üye olmayan gözlemci devlet statüsü' elde etmesi dolayısıyla Filistin'in Ankara Büyükelçiliği'nce Swiss Otel'de, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile onurlarına verilen akşam yemeğine katıldı.

 

Yemekteki konuşmasında, hangi yerleşim projeleri devreye sokulursa sokulsun, Filistinlilere ne kadar baskı ve şiddet uygulanırsa uygulansın, Batı Şeria ve Gazze'nin Filistinlilere ait olduğunu ve sonsuza kadar da öyle kalacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

 

'Bugün Filistin'de 4,3 milyon insan yaşıyor. Dışarıdaki Filistinlilerle beraber ele aldığımız zaman toplam 11 milyon Filistinli var. 11 milyon Filistinli, topraklarında yaşama hakkına sahiptir. Onları o haktan mahrum edenler, şüphesiz ki tarihe de insanlığa da bunun hesabını vereceklerdir.

 

Buradan Filistinli kardeşlerime sesleniyor ve diyorum ki; Türkiye, Türk milleti daima sizin yanınızdadır, yanınızda olacaktır. İşgale ve zulme son verilmesi, barışın tesis edilmesi, Filistin devletinin güçlendirilmesi için sarf ettiğiniz çabaları biz samimiyetle destekliyoruz. Filistin halkının topraklarını hastalıklı bir ur gibi saran İsrail yerleşimlerinin durdurulması mücadelenizde yanınızdayız. Kudüs'ün tarihi dokusunun ve kültürel karakterinin korunması mücadelenizde yanınızdayız. Gazze'ye yönelik insanlık dışı ablukanın kaldırılması, Filistin'in kalkınması ve refaha kavuşmasına engel olan kısıtlamalara son verilmesine yönelik mücadelenizde yanınızdayız. Filistin'in kalkınması ve refahına katkıda bulunmak amacıyla yaptığımız yardımları bundan sonra da devam ettireceğiz.'

 

-'Omuz omuza mücadele'-

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Filistin'i finansmanla terbiye etmeye çalıştığını bildirdi.

 

Filistinlilerden omuz omuza çalışmalarını isteyen Erdoğan, şöyle konuştu:

 

'En doğal en tabi hakkı olan parayı dahi şu anda İsrail bloke ediyor, vermiyor Filistin yönetimine. Bazı ülkelerin verdikleri sözler de yerine gelmiyor, nedir; finansmanla terbiye etme metodu.

 

Ancak şunu iyi bilelim, şu hususu bir kez daha altını çizerek vurgulamak istiyorum. Biz inanıyoruz ki Allah'ın yardımı yakındır. Ama biz inanıyoruz ki Filistin'de bölünmüşlük de olmasın, biz Filistin'de bölünmüşlük görmek istemiyoruz. Biz Filistin'de nifak görmek, kardeşin kardeşe husumetine şahit olmak asla istemiyoruz. Bilesiniz ki bu ayrılığı isteyen başta İsrail'dir, bu oyuna gelmemek gerekir.

 

Bu temennilerimizi her fırsatta Filistinli kardeşlerime ifade ediyorum. Filistinli kardeşlerimizin de dünya milletlerinin Filistin'in BM'deki zaferine verdikleri güçlü destekle ifade ettikleri, aralarındaki sorunları halletmeleri yönündeki mesajı aldıklarına inanıyorum. Bundan sonraki süreçte Filistinli kardeşlerimiz hedef ve gönül birliği içinde el ele ve omuz omuza mücadelelerini sürdüreceklerine inanıyorum. Filistinli kardeşlerimizin aralarındaki anlaşmazlıkları geride bıraktıkları, birlik ve beraberlilerini güçlendirdikleri takdirde çok daha büyük başarılara imza atacaklarından şüphe etmiyorum.'

 

'Filistin'in başarısını sadece Filistin'de değil tüm Ortadoğu'da yıllardır arzu ettiğimiz barış, istikrar ve huzura giden yolun anahtarı olarak görüyoruz' diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını BM'de 29 Kasım'da alınan 'tarihi kararın' Filistinlilere hayırlı olmasını dileyerek tamamladı.

 

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında yaralanarak Türkiye'de tedavi altına alınan Mona al Shawwa'nın kocası Başil el Shawwa'nın masasına giderek, eşinin sağlık durumunu sordu.

 

Yemeğe, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi ve yabancı misyon şefleri de katıldı. Filistin Devlet Başkanı Abbas: Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, gelecek dönemde önceliklerinin Filistin'de ulusal uzlaşıyı sağlamak olacağını ifade ederek, 'Parçalanma bitmeli. Artık bütün dünya Filistin'e bakarak tek devlet görmeli' dedi.

 

Filistin Devlet Başkanı Abbas, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve çok sayıda bakanla birlikte, Filistin'in BM'de 'üye olmayan gözlemci devlet' statüsü elde etmesi dolayısıyla Filistin Büyükelçiliği tarafından verilen kutlama yemeğine katıldı.

 

Gecenin açılışında konuşan Filistin'in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf, Abbas'ın Filistin'in BM'de 'üye olmayan gözlemci devlet' statüsü kazanmasının ardından ilk resmi ziyaretini Türkiye'ye gerçekleştirdiğine işaret ederek, 'Abbas, Türkiye'ye ve Türk diplomasisine bizim Filistin devleti olarak tanınmamız için gösterilen çabalardan dolayı teşekkür etmeye gelmiştir' dedi.

 

Abbas, burada yaptığı konuşmada, çok mutlu olduğunu ifade ederek, Türkiye ve Filistin arasındaki ortaklık ve sağlam ilişkilerin 29 Kasım'da BM'de yapılan oylamada meyvelerini verdiğini söyledi.

 

Türkiye'nin bu süreçte gösterdiği çabaları öven Abbas, Ankara'nın farklı düzeyde pek çok toplantıyla, yalnızca Arap ve İslam dünyasını değil, tüm ülkeleri Filistin'in BM'deki yeni statü talebini desteklemeye çağırdığını anlattı.

 

Abbas, 'Bizi en derinden etkileyen durum da, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'nın BM'de elinde bir dosyayla bütün üye ülkelerle görüşerek bize oy vermeleri için ikna çabasında bulunmasıdır' diye konuştu.

 

Filistin Devlet Başkanı Abbas, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, bu geceye katılarak gelişmeleri kendileriyle birlikte tekrar kutladığı için teşekkür etti.

 

-'Ulusal uzlaşının tesisi acil'

 

Bundan sonraki süreçte atılacak adımlara değinen Abbas, 'Bizim politikamız bu aşamadan sonra Filistin'de bir ulusal uzlaşıyı acilen tesis etmektir' dedi.

 

Abbas, 'Aramızdaki mevcut sıkıntıların artık bitmesi gerekiyor, parçalanma bitmeli. Artık bütün dünya Filistin'e bakarak tek devlet görmeli. Coğrafi, siyasi, beşeri birliktelik gerekiyor. Bunun yakında gerçekleşeceğine söz veriyorum' diye konuştu.

 

Uzlaşı çabalarının yanı sıra, birtakım yasal adımlar atmaya da başladıklarını kaydeden Abbas, şunları söyledi:

 

'Uluslararası teşkilatlarla, BM'ye bağlı 16 teşkilatla ve yine çok sayıdaki protokollerle BM'ye tam üyeliği gerçekleştirmek için çaba göstereceğiz. Burada yine Türkiye'nin diplomatik ve yasal deneyimlerine ihtiyaç duyuyoruz.

 

Devletin kurumsal yapısını da güçlendirmeye başlayacağız. Devletimizin sağlam kurumları olmalı, en yakın zamanda bir anayasaya ihtiyaç duyuyoruz.'

 

-'Müzakereler başlamalı'

 

Dünyaya barış müzakerelerin başlaması çağrısında bulunacaklarını belirten Abbas, 'Biliyoruz ki işgalin tamamen bitmesi müzakerelerle mümkündür' diye konuştu.

 

Müzakereler için gerekli yasal zeminin bulunduğunu dile getiren Abbas, İsrail'in 1967'de işgal altına giren topraklardan Kudüs dahil olmak üzere geri çekilmesi, tutukluların serbest bırakılması ve Yahudi yerleşim bölgeleriyle ilgili sorunun çözülmesi gerektiğini belirtii.

 

İsrail'in yerleşimlerinin başından beri meşru olmadığını kaydeden Abbas, 'Genişleme hala devam etmektedir, bunu kabul etmemiz mümkün değildir. İsrail'i yerleşim yerlerinden vazgeçmeye çağırıyoruz' dedi.

 

Abbas, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

'İsrail barış istiyorsa bu yollara başvurmalı, bunu istemezse bizim de yasalarla söyleyeceklerimiz olacaktır. Barışçıl direnişe devam edeceğiz. Bu bizim hakkımızdır, uluslararası hukukun bize verdiği bir haktır.

 

Filistin halkının temsilcileri olarak başkenti Kudüs olan bir devletin inşası için elimizden geleni yapacağız. İnşallah yakında Filistin'in başkenti Kudüs'te sizi karşılamayı arzulamaktayız. Çünkü Kudüs-ü Şerif'e 'Kudüs' adını veren sizlersiniz.

 

Filistin ve Türkiye'nin bayraklarını Kudüs'te dalgalanırken görmek isterim. Kudüs'ün duvarlarında, surlarında, kiliselerinde ve camilerinde dalgalanmasını arzulamaktayım. Şüphesiz bu gün yakındır, Kudüs'süz bir Filistin düşünülemez.'

 

-Büyükelçi, dans ederek kutladı

 

Başbakan Erdoğan'ın yanı sıra, çok sayıda bakan, siyasetçi, parlamenter ve diplomatik misyon temsilcisinin katıldığı kutlama gecesinde, Türk ve Filistin bayrakları taşıyan halk oyunları ekibi bir gösteri sundu. Filistin Büyükelçisi Nebil Maruf da ekibe eşlik ederek bir süre dans etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.