Beşir Atalay ABD'ye Gezi'yi anlattı

Beşir Atalay ABD'ye Gezi'yi anlattı
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Gezi Parkı odaklı gelişmelerin, 10 yıllık birikimi katletmeye, tasfiye etmeye, 10 yıldır özene bezene inşa edilen...


Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Gezi Parkı odaklı gelişmelerin, 10 yıllık birikimi katletmeye, tasfiye etmeye, 10 yıldır özene bezene inşa edilen Türkiye'ye yönelik sistematik yıpratmaya dönüştüğünü savundu.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Gezi Parkı odaklı gelişmelerle ilgili, "Yaşanan bir hadise adeta 10 yıllık birikimi katletmeye, tasfiye etmeye, 10 yıldır özene bezene, tırnağımızla kazıya kazıya her türlü riski göze alarak ama her defasında milletin desteğini alarak inşa ettiğimiz gerçek Türkiye'ye yönelik adeta sistematik bir yıpratmaya da dönüştü" dedi.

Atalay, Middle Institute adlı düşünce kuruluşu tarafından düzenlenen Türkiye konulu toplantının ana konuşmasını yaptı.

Konuşmasında Gezi Parkı odaklı gelişmelere değinen Atalay, "Biz bugün burada bu soruları niçin konuşuyoruz? Yani niçin farklı kesimler Türkiye'de gelişmelerin alacağı boyutları derinlemesine bilmek istiyor, bunun üzerinde de biraz durmak lazım. Ne oldu da Türkiye'deki bazı iç ve dış gelişmeler başlı başına meraklı soru işaretlerinin bir parçası olarak ortaya çıktı? Niçin Türkiye'de siyasi iradenin aldığı, alacağı kararlara ilişkin analizler, beklentiler, öneriler öne çıkıyor? Türkiye'de yaşanan herhangi bir olayda niçin sadece iç siyasi dengeler değil, aynı zamanda hem bölgesel hem de küresel dengelerin etkilenme ihtimalleri ve biçimleri konuşuluyor? Bunlar tabi önemli sorular ve aslında konuşacağımız konuları ele alma biçimini de içeriğini de etkileyen, hatta belirleyen sorular" diye konuştu.

Türkiye ve ABD ilişkileri veya gündemde olan tüm bu konuların farklı şekillerde geçmişten bu yana sürekli olarak konuşulan, tartışılan, değişik mecralarda ele alınan şeyler olduğunu ifade eden Atalay, "Fakat bugün konuşurken, farklı bir bağlamda, farklı bir çerçevede konuşuyoruz. Farklı dinamiklerle, farklı beklentilerle, farklı öngörülerle konuşuyoruz. Daha da önemlisi Türkiye'nin herhangi bir konuda aldığı veya alacağı tavır, hem civar ülkeleri hem de küresel dengeleri doğrudan bir şekilde bugün etkileyebiliyor. Bu farkı değişik şekillerde anlatmak da mümkün. Bu fark bizim yeni Türkiye dediğimiz farktır. Eskiden Türkiye'yi konuşma biçimleri ile bugün konuşma biçimleri arasında farkın temeli de burada yatıyor. Bu fark Türkiye'de son 10 yılda yaşanan, bizim sessiz devrim diye de nitelediğimiz değişimde yatıyor" ifadelerini kullandı.

Bugünlerde özellikle de Gezi Parkı olayları vesilesiyle üzerinde soru işaretleri oluşturulmak istenen bir Türkiye'den bahsedildiğine işaret eden Atalay, "Gezi Parkı tartışmasıyla başlayan olaylar ve bu olayların özellikle uluslararası basında yer alma biçimi tabi bizi bu yüzden de çok rahatsız etti" ifadesini kullanarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Çünkü yaşanan bir hadise adeta 10 yıllık birikimi katletmeye, tasfiye etmeye, 10 yıldır özene bezene, tırnağımızla kazıya kazıya her türlü riski göze alarak ama her defasında milletin desteğini alarak inşa ettiğimiz gerçek Türkiye'ye yönelik adeta sistematik bir yıpratmaya da dönüştü. Biz Türkiye olarak, hükümet olarak Gezi Parkı olayları başladığında, tabi yanlışlar var, polisin yaptığı yanlışlar var, bazı yanlış tutumlar var. Onlara karşı tabi tepkimizi dile getirdik en ileri düzeyde ve buradaki gerekli soruşturmaları da yapıyoruz. Yürüyor şu anda, hükümet onları yürütüyor, yerel yönetimler yürütüyorlar. Ama özellikle de tabi eski Türkiye ve yeni Türkiye'nin farkını açıklarken bugün konuşacağımız konuları daha serinkanlı ve titiz bir analizle inceleyebiliriz diye de düşünüyorum. Yani biz Gezi Parkı'nı çok iyi analiz ediyoruz, önce onu ifade edeyim. Bu son günlerde, son iki haftada meydana gelen olayları, buradaki katılım profilini, gerekçelerini, sebeplerini çok iyi analiz ediyoruz. Buradan tabi alacağımız dersler var, tedbirler var. Yani o konuda çok dikkatliyiz."

Atalay, Gezi Parkı'yla ilgili dün gece bir açıklamanın yapıldığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın temsilcilerle iki gündür görüşmeler yaptığını hatırlattı. Son görüşmede de Gezi Parkı'yla ilgili yargı kararıyla ilgili sürecin beklenmesinin kararlaştırıldığına dikkati çeken Atalay, "Eğer yargı kararı, belediyenin lehinde sonuçlanırsa, o devam ediyor belli bir safhası, zaten mesele plebisiteye, oylamaya sunulacak. Eğer yargı kararı parkla ilgili şu andaki toplumsal gençlerin talebine dönük sonuçlanırsa, ki şu anda o yönde yargı kararı, çünkü yürütmeyi durduran bir karar, o zaman burası park olarak kalacak. Yani o yargı kararının sonucu bekleniyor. Orada yeni birşey yapılmayacak. Zaten park olarak kalacaktı, ama içinde tarihi bir mekan yapılacaktı. Orada bir alışveriş merkezi falan sözkonusu değil, yanlış bilgilendirmeler oldu. Yani şu anda biz Başbakanımızın iki gündür temsilcilerle, heyetle görüşmesi, sonunda alınan karar, varılan sonuç bunun tabi artık bittiği yönünde diye değerlendiriyoruz" diye konuştu.

-"Bu sadece masum Gezi Parkı olayı değil"

Atalay, Gezi Parkı'yla ilgili çok iyi araştırmalar da yaptırdıklarını belirterek, "Burada masum, çevre hassasiyeti içindeki protestoları, parkı sahiplenmeyi biz de çok değerli görüyoruz. Çevre hassasiyeti önemli. İlk iki günde İstanbul'da güvenlik birimlerinin bu insanlara karşı tutumunu da asla onaylamıyoruz, onlarla ilgili soruşturma sürüyor" dedi.

Ancak bunun sadece "masum Gezi Parkı olayı" olmadığını ifade eden Atalay, "Her ülkede iktidarların muhalefetleri olur. Biz de 11 yılımızdayız, tek başına hükümetiz. Gayri memnun olan birileri olacaktır. İşte bu zeminler, o manada da değerlendiriliyor. Birazcık Türkiye'de güçlü bir muhalefetin olmayışı da doğrusu bir faktör, bizde güçlü bir muhalefet yok şu anda. Yani ana muhalefet partisi de işte bu sokak olaylarından medet umuyor. Yani güçlü bir muhalefet yapmıyor. O da doğrusu vatandaşlar açısından böyle dönemlerde bir faktör olarak ortaya çıkıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Gezi Parkı odaklı gelişmelerle ilgili, "Türkiye, evet Ortadoğu'da bir İslam ülkesi, ama Arap Baharı'nın zinciri değil. Bunu çok iyi ayırt etmek lazım. Türkiye, demokratikleşmesiyle, sistemiyle, diğer Arap Baharı'ndaki gelişmelere örnek, model oluşuyla farklı bir konumda. Türkiye'nin içindeki olup bitenleri tabi değerlendirebiliriz ama Arap Baharı'nın bir parçası ve Kahire'deki bir olay gibi Türkiye'de, İstanbul'da bir parktaki gelişmelerin takdim edilmesi tabi Türkiye'yi birazcık tanımamak oluyor" dedi.

Atalay, Middle East İnstitute adlı düşünce kuruluşu tarafından düzenlenen Türkiye konulu toplantının ana konuşmasını yaparken Gezi Parkı odaklı gelişmelere değindi.

Dış basında, analiz ve değerlendirmelerde Türkiye'deki bu gelişmeleri Arap Baharı'nın bir zinciri gibi algılama ve takdim etme durumunun olduğunu belirten Atalay, şunları kaydetti:

"Tabi bunu bir haksızlık olarak biz görüyoruz. Türkiye'yi biraz bilenler, Türkiye'nin evet Ortadoğu'da Türkiye bir İslam ülkesi, ama Arap Baharı'nın bir zinciri değil. Bunu çok iyi ayırt etmek lazım. Türkiye farklı bir konumda. Demokratikleşmesiyle, sistemiyle, diğer Arap Baharı'ndaki gelişmelere örnek, model oluşuyla Türkiye farklı bir konumda. Türkiye'nin içindeki olup bitenleri tabi değerlendirebiliriz ama Arap Baharı'nın bir parçası ve Kahire'deki bir olay gibi Türkiye'de, İstanbul'da bir parktaki gelişmelerin takdim edilmesi tabi Türkiye'yi birazcık tanımamak oluyor."

Atalay, "Türkiye'deki bu gelişmelerin değerlendirmelerini, analizlerini yaparken, özellikle bir çevre hassasiyetiyle duyarlı olan masum bir tepkinin olduğunu ve bunları ayırmak gerektiğini" vurguladı. Bunun yanında, daha çok illegal örgütler şeklinde epeyce bir radikal unsurların olduğunu ve çevreye zarar veren, tahribat yapanların da onlar olduğunu belirten Atalay, "Bir de belli bir muhalefeti olan, ana muhalefet partisinin milletvekilleri, teşkilatları gibi, hükümete karşı tavrı olanlar var, bunların hepsini ayrı ayrı ele alıyoruz. Gezi Parkı olayında bunların hepsini ayrı ayrı değerlendiriyoruz" dedi.

-"(Gezi Parkı olaylarında) Ulusalcılar en aktifidir"

Atalay, Gezi Parkı olaylarında "bir ulusalcı kesim"in de bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bunlar bizim çözüm sürecine de Kürt sorunu ve terörü bitirme yönündeki çözüm sürecine de çok şiddetle karşı koymuş, akil adamlar mekanizmasına karşı koymuş, onları gittikleri yerlerde protesto eden kesimler. Onlar burada en aktifidir. Bir manada Arap Baharı ülkelerinde değişimi isteyen insanların hareketi, sokağa dökülmesi, karşı çıkışı söz konusu, Türkiye'de ise biraz statükoyu korumak isteyenlerin bize muhalefeti var ve başından beri öyledir ve o statükoyu korumak isteyenlerin hepsi birleşirler. Biz yapıyı değiştirmek isteyen bir hareketiz ve burada aksine biraz daha koruyan, yani bizde ana muhalefet en tutucusudur. Yeni anayasada mesela uzlaşma henüz kolay sağlanamıyor, sebebi şu; yeni anayasayı istemiyorlar, mevcut anayasa çok değişsin istemiyorlar. Mevcudu korumak, yapıyı korumak muhalefet için daha önemli."

Gezi Parkı odaklı olarak diğer şehirlerdeki olayların bittiğini ifade eden Atalay, hükümetin ve İstanbul Valiliğinin Gezi Parkı'ndaki protestocularıyla görüşmelelerinin sürdüğünü belirterek, "Son görüşmelerle artık çözülmüş oluyor, bunun da bitmiş olduğunu düşünüyoruz ve biz kendimiz doğrusu buradan da ilerisi için almamız gereken dersleri de aldık, halen de onları değerlendiriyoruz" dedi.

Atalay, "Gezi Parkı gösterilerinde polisin şiddet kullanımına ve alkol yasasına" yönelik soru üzerine, "Türkiye'de, her yerde, bazen bazı yanlışlıklar olur, giderilir. Şu sırada olan polisin tutumunu biz de onaylamıyoruz ama yani demokratikleşme yönündeki biz o devrimci, reformist ruhumuzu AK Parti olarak, hükümet olarak koruyoruz, bundan emin olun, yani o bittisinde AK Parti'nin misyonu biter" dedi.

-"Alkol yasası yasaklama değil düzenleme"

Alkol yasasının bir yasaklama değil düzenleme olduğunu belirten Atalay, şunları söyledi:

"Bazen uzayan iktidarların muhalefeti herşeyi kullanır, belki o algıyı yönetmede, bunları iyi açıklamada çok başarılı olamamış olabiliriz. Alkol ile ilgili bir yasaklama değil asla, Türkiye açık bir toplum. Türkiye'de biz bütün renklerin, farklılıkların özgürce yaşamasını çok önemli görüyoruz. İşte yılların biriken Kürt sorununu çözüyoruz. Diliyle, değerleriyle herkes orada özgürce, huzurlu yaşasın istiyoruz ve ekonomik durumumuz da rahatlıyor, Türkiye'de 2002 yılında kişi başı milli gelir 2.500 dolardı, şimdi 11.000 dolar. Türkiye bir anlamda hayat standardı yükseltiyor. Alkol yasası sadece bir düzenlemedir. Biz bu konulardaki düzenlemelerimizde AB standartlarını esas alırız. Yoksa katiyen yasaklama, hayat tarzına müdahale ile bir ilgisi yok."

Haber 7

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.