Beşir Atalay'ın "Kürtçe eğitim" şartı

Beşir Atalay'ın "Kürtçe eğitim" şartı
Beşir Atalay, Kürtçe eğitime ilişkin soru üzerine, bütün bunların ajandalarında, demokratikleşme ve milli birlik ve kardeşlik projesinin içindeki konular...



Beşir Atalay, Kürtçe eğitime ilişkin soru üzerine, bütün bunların ajandalarında, demokratikleşme ve milli birlik ve kardeşlik projesinin içindeki konular olduğunu söyledi.

Atalay, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Suriye'de yaşanan olayları hatırlatılarak, Türkiye'ye geçişler konusunda özellikle de kitlesel göç karşısında alınan önlemlerin sorulması üzerine Atalay, son günlerde Suriye sınırındaki hareketliliğin arttığını bunun sebebinin de Suriye'de yaşanan ''zulüm ve kıyım'' olduğunu söyledi.

Türkiye sınırına yakın İdlip kentinde rejimin baskısının giderek arttığına dikkati çeken Atalay, bu nedenle buradan geçişlerin de fazla olduğunu söyledi.

Türkiye'de bulunan Suriyeliler'in sayısının bir ara 7-8 bine kadar indiğini anımsatan Atalay, ''Şu anda tekrar 15 bine kadar çıktı sayılır, 15 bin civarında'' dedi.

Türkiye olarak yaşananları çok yakından takip ettiklerini anlatan Atalay, şöyle konuştu:

''Suriye yönetimi bir yandan da sınırda mayınlamalar yapıyor, Türkiye'ye geçemesinler diye önlemler alıyor. Geçenlere silahlı müdahale oluyor, epey hayatını kaybeden de oluyor. O olmasa daha fazla kitlesel geçiş olur, o riskler sebebiyle biraz daha az. Esasen Suriye'den Türkiye'ye geçmek isteyenler de biraz daha Hatay'dan Refahiye tarafına kaydı. Sınırda daha güvenli mayınsız alanları bularak Türkiye'ye geçiyorlar. Türkiye olarak bizim Suriye ile 910 kilometre sınırımız var, çok ciddi bir sınır komşusuyuz. Geçen hafta cumartesi günü Başbakanımızın başkanlığında İstanbul'da bir güvenlik toplantısı yapmıştık orada da ağırlıkla Suriye konusunu değerlendirmiştik. Güvenlikle ilgili değişik konular görüşüldü ama Suriye konusu da değişik boyutları ile gündeme gelmişti. Şuanda Hatay'da yaklaşık bu gelenleri yerleştireceğimiz alanlar mevcut, 5 tane çadır kentimiz var. Bilindiği gibi daha önce duyurmuştuk, Kilis'te 10 bin kişilik bir konteyner kent oluşturuyoruz. O da en geç bir iki hafta içinde bize verilen bilgiye göre bitecek.''

-''Son 24 saatte bin 100 kişi geçti''-

Atalay, yeni gelenlerden 270 kişinin de Gaziantep'te bir spor salonuna yerleştirildiğini anımsatarak, ''İnşallah sorunlar çabuk çözülür, çok fazla ülkemize geçiş olmaz ama olabilecek geçişleri de yönetme açısından, hem insani yardımlar olarak hem diğer konularda Türkiye elinden gelen çabayı gösteriyor'' dedi.

Geçen hafta BM'nin insani yardımlardan sorumlu temsilcisinin de Türkiye'de olduğunu anımsatan Atalay, uluslararası kuruluşların da Suriye'de neler olup bittiğini, Türkiye'nin bu konuda neler yaptığını bildiklerini kaydetti.

Atalay, bir soru üzerine son 24 saatte Suriye'den bin 100 kişinin Türkiye'ye geçtiğini önümüzdeki saatlerde bunun devam edecek gibi göründüğünü bildirdi.

Suriye yönetiminin geçişleri önlemek için sınırda aldığı önlemleri yineleyen Atalay, geçişler konusunda her ihtimali göz önünde bulundurarak tedbirleri de ona göre aldıklarını söyledi.

Atalay, başka bir soru üzerine şuana kadar 7 generalin de Türkiye'ye geçiş yaptığını belirtti. Önemli isimlerin geçişi sırasında Suriye yönetimi ile ilgili bir sorun bekleyip beklemediklerinin sorulması üzerine ise Atalay, sorun beklemediğini kaydetti. Atalay, alt rütbelerde de geçişlerin fazla olduğuna dikkati çekti.

-''Türkiye'nin bu konularda tecrübesi çok fazla''-

''Geçişler bu kadar yoğun olursa, terörist grupların da Türkiye'ye sızması olası olacaktır. PKK'nın da sızabileceği iddiaları basına yansımıştı, bu iddialar doğrultusunda nasıl bir planınız var?'' yönündeki soru üzerine ise Atalay, ''Çok dikkatliyiz, şuanda ilk zamanlar gibi değil, geçişlerle ilgili dikkatli denetim yapılıyor, kampların yönetiminde daha iyi tedbirler aldık. O konuların hepsini gözetiyoruz'' dedi.

''Kitlesel göç karşısında özel bir tampon bölge oluşturulması gündemde mi?'' sorusu üzerine de Atalay, ''Türkiye muhtemel gelişmelere karşı, sadece Türkiye'de değil, bir Arap Birliği var burada, uluslararası camia var, hepsiyle irtibat içinde ama daha çok Arap Birliği ile irtibat içinde içerdeki gelişmeleri, orada olayların bitirilmesi konusunda üzerine düşeni aktif şekilde yapmaya çalışıyor'' ifadelerini kullanıyor.

Sadece Türkiye'ye değil diğer ülkelere de geçişler olduğunu anımsatan Atalay, ilerleyen süreçte tampon bölge gibi konuların da değerlendirilebileceğini söyledi.

Türkiye'nin bu konularda tecrübesinin çok fazla olduğunu hatırlatan Atalay, stratejilerini de bütün boyutlarıyla yürüttüklerini kaydetti.

-MİT mensupları hakkında soruşturma izni talebi-

''MİT mensuplarının soruşturulma izni için Başbakan'ın ne zaman karar vermesini bekliyoruz? Ayrıca Hükümet, MİT ve Emniyet arasında bir karmaşanın, bir tartışmanın olduğu ifade ediliyor? Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Atalay, ''Başbakan'dan savcılık soruşturma izni verilmesini istedi. Bu konularda normal çalışma şöyledir; Bizim için de daha önce oluyordu bu yani Bakanlığımızda çalışanlarla ilgili falan savcılık istediğinde kendi teftiş birimimize konuyu havale ederiz, onlar bir dosyayı bütün boyutuyla çalışırlar.

Önce bir görüş getirirler, bizde ona göre kararımızı veririz... Başbakanlık'ta teftiş kurulumuz var, herhalde teftişe verecektir savcılığın talebini, dosyaları, gerekçeleri inceleyecekler ve Başbakanımıza bir görüş verecekler ve Başbakanımızda ona göre verecektir. Bunun bir zamanı yok zaten, bir süresi yok onu Başbakanımız kendisi takdir edecektir. Sorunun ikinci kısmı ile ilgili de şunu söyleyeyim; son günlerde gerek MİT'le ilgili çıkan olaylar, gerek basında MİT Müsteşarı ile Emniyet Genel Müdürü arasında olduğu söylenen bir itilaf, bir tartışma ki orada sanki benim başkanlığımda bir koordinasyon kurulu toplantısında böyle bir şey olmuş gibi haberler çıktı. Şunu çok açık şekilde ifade edeyim; Türkiye'de terörle mücadele ve güvenlik konusunda, koordinasyonda en iyi olduğumuz dönemi yaşıyoruz.''

Her ülkede istihbarat birimleri arasında zaman zaman istihbarat paylaşımı ile ilgili sorunlar olabileceğini hatırlatan Atalay, şunları kaydetti:

''Bu tartışmalar daima olur. Ama şu anda bizim birimlerimiz arasında böyle bir tartışma da olmadı. Benim Başkanlığımda yapılan toplantıda MİT Müsteşarı ile Emniyet Genel Müdürü arasında bir olay da olmadı ve biz en kritik güvenlik konularını, terörle mücadeleyi yürüttüğümüz böyle ortamda onlara asla müsaade de etmeyiz. Bu tür sorunlar çıkaranlar olursa onlar oralarda duramazlar. Biz bu konuda en ileri tedbiri alırız, en ileri tasarrufta bulunuruz.

Ben terörle mücadelenin koordinasyonunu da sağlayan kişi olarak bu konuda çok dikkatliyim. Biz koordinasyon toplantılarımızı çok sıklaştırdık biliyorsunuz, ayrıca şu anda yeni bir uygulama var, 1-1,5 yıldır. İstihbarattan sorumlu birimlerimizin yöneticileri ayda bir biraraya geliyorlar. Orada paylaşım oluyor. Şu anda bizim Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'nda biliyorsunuz stratejik istihbaratın koordinasyonu, terörle ilgili sadece, orada o birimi oluşturduk. İlgili kurumlardan da eleman isteyerek, o birim orada çalışmaya başladı. Yani kurumlarımız arasında o manada, bazen kamuoyuna da yanlış şeyler yansıyor vatandaşlarımız güvenlikle, terörle mücadele ile ilgili bunlar olumsuzluğa sebep olabilir diye düşünebilir, bu manada bir endişe söz konusu olmasın.''

-Başbakan Yardımcısı Atalay: (2)

-''Türkiye'de devlet yakın tarihte vatandaşının adeta güvenini

kaybetmek için çok şey yapmış. Kürt kökenli vatandaşlar da bunlardan

biri. Güven zedelenmesi olmuş. O güveni kazanmak için çok çaba

sarf ettik. AK Parti dönemi o vatandaşı tekrar kazanmaya çaba dönemidir''

-''En derin üzüntüler ifade edildi. Yürüyen bir yargı süreci de var.

Bu kadar üzüntünün belirtilmesi her şeyi içine alır zaten. Eşi ve

kızlarının orada eşini çocuğunu kaybetmiş annelerle, hanımefendilerle

bir araya gelmesi en önemli paylaşma değil midir?''

-''(Gazeteciler Şener ve Şık'ın tahliyesi) Türkiye doğrusu son aylarda hak

etmediği olumsuz imajla suçlandı. Bu uluslararası alana da taşındı. Bu

kadar demokratikleşme çaba ve adımlarından sonra Türkiye'nin böyle

suçlanması büyük bir haksızlık. Onun için ben bu tahliyelerden memnun oldum''


ANKARA (AA) - 15.03.2012 - Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, ''Türkiye'de devlet yakın tarihte vatandaşının adeta güvenini kaybetmek için çok şey yapmış. Kürt kökenli vatandaşlar da bunlardan biri. Güven zedelenmesi olmuş. O güveni kazanmak için çok çaba sarf ettik. AK Parti dönemi o vatandaşı tekrar kazanmaya çaba dönemidir'' dedi.

Atalay, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Atalay, ''Uludere ziyaretinizde sizden özür istendi mi?'' sorusu üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan ve eşi Yıldız Atalay ile yaptığı ziyareti ''anneler buluşması'' olarak nitelendirdi ve ziyaretin çok sıcak bir atmosferde gerçekleştiğini söyledi.

Ziyareti ve oradaki ortamı önemsediklerini ifade eden Atalay, şöyle konuştu:

''Biliyorsunuz daha önce orada farklı partilerin yanlış tahrikleri oldu. Bu sefer öyle değildi. Vatandaşlarımızın en önemli beklentisi şu; bu olay aydınlatılsın, öncesi, sonrası. Bu neden oldu? Sorumluları bulunsun. Biz de zaten bu konuda olanca hassasiyetimizi ifade ettik. Bunu sizden çok biz istiyoruz dedik. Devlet eski devlet değil, hükümet eski hükümet değil. Hiçbir şey kapalı kalsın istenmiyor. Türkiye'de artık her şey şeffaflaştı. Bu olay belki başka zamanlar olsaydı farklı tepkiler verilirdi. Devletin belki tepkisi belki farklı olurdu. Üstü belki örtülüp giderdi. Bu olay olduğunda ilk Genelkurmay Başkanı açıklama yaptı, 'bir hata oldu' dedi.''

Genelkurmay Başkanlığı'nın Uludere olayıyla ilgili raporunun sorulması üzerine Atalay, henüz bir rapor ortaya çıkmadığını, yargı ve soruşturma boyutunun devam ettiğini, kendilerinin de bunu beklediğini bildirdi.

Vatandaşların dertlerini, acılarını, duygularını paylaşmak, onlara destek vermek için çaba sarf ediklerini dile getiren Atalay, özür konusunda ise ''En derin üzüntüler ifade edildi. Yürüyen bir yargı süreci de var. Bu kadar üzüntünün belirtilmesi her şeyi içine alır zaten. Başbakanımız da mesajını iletti. Eşi ve kızlarının orada eşini çocuğunu kaybetmiş annelerle, hanımefendilerle bir araya gelmesi en önemli paylaşma değil midir?'' diye konuştu.


-''Soruşturma devam ediyor''


Beşir Atalay, ''Uludere'de vur emrini kim verdi?'' sorusu üzerine, olayla ilgili adli ve askeri yargının soruşturmasının devam ettiğini belirtti. Kendilerinin de bu süreci beklediğini bildiren Atalay, ''Şu anda bu konuda idare olarak söyleyeceğimiz bir şey yok. O sonuç çıksın, hepimiz bunu paylaşırız, kamuoyuyla da bunu paylaşırız'' dedi.

''Uludere olayından sonra bölgede devlete ve güvenlik güçlerine karşı bir güvensizlik söz konusu mu, diyaloğu nasıl sıkılaştıracaksınız?'' sorusu üzerine, Atalay, AK Parti olarak kamuoyu nabzını çok iyi tuttuklarını söyledi.

Kendisinin de bilimsel alanından dolayı bu konuya yakın olduğunu ifade eden Atalay, siyasetin en önemli denetleyicisinin vatandaş olduğunu belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın her ay araştırma yaptırdığını ve vatandaşların icraatları nasıl değerlendirdiği konusunda bilgi sahibi olduğunu kaydeden Atalay, bu konuda da yeni yaptırdıkları bir çalışma bulunduğunu aktardı.

Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye'de devlet yakın tarihte vatandaşının adeta güvenini kaybetmek için çok şey yapmış. Güvenini kazanma çalışmaları yapmamış, hele belli dönemlerde. Kürt kökenli vatandaşlar da bunlardan birisi. Güven zedelenmesi olmuş. O güveni kazanmak için biz biz çok çaba sarf ettik. AK Parti dönemi, o vatandaşı tekrar kazanmaya çaba dönemidir. Bu demokratikleşme, bölgeye götürülen hizmetler, vatandaşla diyalog... Biz vatandaşın içinde olmayı çok istiyoruz. Başbakanımızın bölgede siyaset yapan milletvekillerimize, teşkilatlarımıza en önemli talimatı budur. Vatandaşın içinde olacaksın. Biz de parti ve hükümet olarak yeni bir çalışmayı başlatmak istiyoruz. Onun plan ve programını yapıyoruz. Bunu yakın zamanda başlatacağız. Gerek hükümet üyeleri, gerek parti yöneticileri ve gerekse milletvekilleri köylere kadar gidip anlatmak istiyoruz.

Vatandaş devletin samimiyetini biraz daha yakın bilsin istiyoruz. Gidip yüzyüze görüşmenin yerini hiçbir şey tutmuyor. Vatandaşın gözlerinin içine bakarak bunları anlatmak gerekiyor. Terörle mücadelenin bir boyutu da vatandaşa sahip çıkmak. Götürdüğünüz hizmetlerle, onların önceleri hayal bile edemeyeceği adımlar atıldı. Onları iyice anlatmak gerekiyor. Vatandaşla bütünleşme dediğimiz bu. AK Parti'nin temel vizyonu, her bölgede vatandaşla daha fazla yüz yüze gelme.''

''Anketten çarpıcı bir sonuç çıktı mı?'' sorusu üzerine Atalay, vatandaşın devlete güveninde artış olduğunu bildirdi. Atalay, vatandaşın şeffaflığın ve hukukun arttığının, eskiden görülen adaletsizliğin, işkencenin, baskının ve faili meçhullerin olmadığının, hakkın, hukukun korunduğu bir sistemin geliştiğinin farkında olduğunu bildirdi.

Kürtçe eğitim

Beşir Atalay, Kürtçe eğitime ilişkin soru üzerine, bütün bunların ajandalarında, demokratikleşme ve milli birlik ve kardeşlik projesinin içindeki konular olduğunu söyledi.

Kürtçe eğitimin ''özel olarak oturulup karar verilmiş bir konu olmadığını'' dile getiren Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Biz şuna çalışıyoruz; Türkiye'de çoğulcu bir yapıyı gerçek manada kurmak, gerçek bir demokratik yapı. Bunun için de herkes hakkına, hukukuna tam anlamıyla sahip olsun ama bunun için tarafların samimi olması lazım. Bir yandan Türkiye'de birlik ve bütünlük korunacak. Bir yandan da herkes istediği her hakka sahip olacak. Burada samimiyet olacak. Ülkenin bölünmez birliği, bütünlüğü, kimse bunlarla uğraşmayacak. Terör olmayacak. Bakın terör olmasın bu konularda daha hızlı mesafeler alınır ama terör olduğu sürece atılacak adımların birçoğu atılmaz.''

Nevruza yönelik özel bir çalışmanız olacak mı? sorusu üzerine Atalay, Türk dünyasında Bahar Bayramı olarak kutlanan Nevruz'u devlet olarak da bütün boyutlarıyla kutladıklarını bildirdi.

Vatandaşların Nevruz'u şenlik içinde kutlamalarını isteyen Atalay, Nevruz'u siyaset platformu olarak görenlerin yanlış yaptığını dile getirdi. Atalay, ''Devlet olarak nerede ne oluyor farkındayız, her şeyi takip ediyoruz ama şu anda öyle çok endişe edici şeyler görmüyoruz. Vatandaşlarımız barış ve huzur içinde nevruzu kutlayacak, biz de onların güvenle kutlaması için tedbirimizi alacağız'' diye konuştu.

Gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutukluluk halinin son bulması ve tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili soru üzerine, Atalay, Meclis ile ilgili olduğu için milletvekillerinin durumu hakkında konuşmak istemediğini bildirdi.

Atalay, ''Gazeteciler ve basınla ilgili, Türkiye doğrusu son aylarda hak etmediği olumsuz imajla suçlandı. Bu uluslararası alana da taşındı. Bu kadar demokratikleşme çaba ve adımlarından sonra Türkiye'nin böyle suçlanması büyük bir haksızlık. Onun için ben bu tahliyelerden memnun oldum. Umarım bizim de yeni çalışmalarımız var özellikle şiddet içermeyen her düşüncenin ve ifadenin daha da özgür olması yönünde çalışmalarımız var. Umarım bu alan genişler. Düşünce özgürlüğü sonuna kadar sağlansın. Ben Türkiye'nin uluslararası imajını da düşünerek bu tahliyeleri olumlu buluyorum'' diye konuştu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.