Bir beyzadenin hayat hikayesi....

Bir beyzadenin hayat hikayesi....
Erdem Bayazıt, yaşarken başkanlık yaptığı, fikri ve sosyal yönden büyük destek verdiği Maraşder tarafından "Erdem Bayazıt'a armağan" isimli kitapla...

Erdem Bayazıt, yaşarken başkanlık yaptığı, fikri ve sosyal yönden büyük destek verdiği Maraşder tarafından "Erdem Bayazıt'a armağan" isimli kitapla anılıyor

HATİCE SEZGİN
Üstat Necip Fazıl'ın ikliminde yetişmiş, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil ve Maveradaki arkadaşları ile bir dönem kuşağı üzerinde varlığını hissettirmiş olan Erdem Bayazıt, yaşarken başkanlık yaptığı, fikri ve sosyal yönden büyük destek verdiği Maraşder tarafından "Erdem Bayazıt'a armağan" isimli kitapla anılıyor. Şiirleriyle bir neslin ufkunu genişleten, başkalarının kavramları, bilgisi ve aklıyla düşünmeye karşı olan bir öğretmen olarak gençliğe kendi kültürünü, kendi tarihini sahiplenerek bir sanat inşa etmenin en güzel örneklerini veren Erdem Bayazıt'ı, bu eserde öğrencileri, yakın tanıkları, Türkiye'nin önde gelen devlet adamları, edebiyatçıları ve yöneticileri anlatıyor.

BİR HAYÂ ABİDESİ

Usta şairin 1972'de yayınlanan ilk şiir kitabı Sebeb Ey'den itibaren dergilerde ve gazetelerde yayınlanan şiir ve yazılarını yakından takip ettiğini ifade eden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve tanımaktan ve kendisine ağabey diyebilmiş olmaktan büyük bahtiyarlık duyduğunu belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu bir neslin "Erdem Ağabeyi", hiç bilinmeyen yönleriyle karşımıza çıkıyor bu kitapta. Onu yaşıtlarına bile 'ağabey' yapan niteliklerini ve birikimini yol arkadaşları aracılığıyla öğreniyoruz. İlkokuldan başlayarak 60 yılı geçen bir arkadaşlıkları olduğunu söyleyen eski milletvekili Hasan Seyithanoğlu, Bayazıt'ı her hal ve davranışında hayâ içre olmaya özen gösteren bir 'hayâ abidesi' olarak nitelendiriyor.

Maraş Lisesi'nin birinci sınıfında onunla tanıştığını ifade eden Rasim Özdenören ise aralarında Bayazıt'ın da bulunduğu, yaşları 16, henüz 17'ye gelmemiş bir genç arkadaş kümesi olarak mahalli gazetelerde haftalık veya günlük köşe yazıları yazdıklarını belirtiyor. 50'li yılların sonuna kadarki ilk gençlik çağlarında bir yandan mahalli gazetelerdeki çalışmalarını sürdürüp bir yandan da İstanbul'un, Ankara'nın dergilerine ürünlerini göndermeye çalışan bu gençlerden biri olan Bayazıt, Maraş'tan bütün ülkeye sesini eriştirebilmenin yollarını aramaya daha bu yaşlarda başlıyor.

KENDİ KAVRAMLARINIZLA DÜŞÜNÜN

Erdem Bayazıt'ın Kahramanmaraş'ta Kütüphane müdürlüğü yaptığı dönemde gençlerle yaptığı edebiyat söyleşilerine bir lise öğrencisi olarak katıldığını belirten Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, kendisinin ve akranlarının üzerinde büyük emeği bulunan, sanatını davası için kullanmış olan yazardan minnetle bahsediyor: "O yılların kısır siyasi çekişmelerine girmeden sürekli okumamız gerektiğini, doğuyu ve batıyı, kendi medeniyetimizi iyi bilen birer aydın olmamızı öğütlerdi bizlere. Başkalarının kavramlarıyla, başkalarının aklıyla, başkalarının bilgisiyle düşünmeye karşıydı. Erdem ağabey bu minval üzere kendi inancını, kendi tarihini, kendi kültürünü sahiplenerek sanatını, edebiyatını oluşturdu."

Gür ve tok sesli şiirler

Erdem Bayazıt, bir dönem, genç kuşağın dilinden düşürmediği; şiirlerini ısrarla ve dönüp yeniden defalarca okuyarak ezberlediği ender şairlerden biri. Mehmet Gemci, onun şiirlerini sesli okunan, gür ve tok şiirler olarak nitelendiriyor. Mehmet Akif, Necip Fazıl ve Sezai Karakoç'un paralelinde bir şair olarak aralarındaki ortak noktaları vurguluyor... Mehmet Akif'in kitleleri arkasından sürükleyen o haşin sesi, Necip Fazıl'ın derin öfke ve dik duruşu, Sezai Karakoç'un İslam medeniyeti ve coğrafyası ile ilgili algılayış biçimleri ve metafizik çağrışımları Gemci'nin Bayazıt'ın şiirinde gördükleri.

Şiirleriyle bir nesle umut veren Bayazıt'ı "diriliş şairi" olarak nitelendiriyor Murat Soyak. Sabah Koşusu onun insanı aydınlatan şiirlerinden sadece birisi.

"Göğü kapatan çatıları yıkıyoruz ellerimizle
Ve şunu iyi anlıyoruz
En iyisi yürüyerek gidilir yaşamağa."

Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmayan şair, en az ölüm kadar hayata inanıyordu. "Öleceğiz; müjdeler olsun, müjdeler olsun!/ Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!" diyen üstad gibi o da hakikatin verdiği ışıkla aydınlanmıştı.

"Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm,/Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm." mısraları bu gerçeğin en açık göstergesi.

'Erdem Bayazıt'a Armağan', O'nu Anlattılar, Bir Beyzadenin Hayat Hikâyesi, Yakın Tanıkları, Şiir Dünyası, Dostluk Halkası, Basında Erdem Bayazıt, Kendisiyle Yapılan Röportajlardan, Tarihe Düştüğü Kayıtlar bölümleri ile aslında onu tüm yönleri ile tanımak ve bilmek isteyen okuyucuya sunulmuş büyük bir armağan!

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.