Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

CHP: Sorunlar yumağı...

-12 Haziran'da 70 milletvekili çıkaracak olan İstanbul gibi bir il.

CHP'nin yeni yönetimi olarak, üstelik İstanbul'dan belediye başkan adayı (Kemal Kılıçdaroğlu) iradesiyle, üstelik İstanbul'un eski il başkanı (Gürsel Tekin) iradesiyle, daha 53 gün önce, üstelik, Doğan Grubu'nun başından alarak ve bir yığın eleştiriyi göğüsleyerek bir il başkanı tayin ediyorsunuz ve o şahıs istifayı basıyor. İstifayı basarken, "Hem beni il başkanı seçtiniz hem de arkadan iş çeviriyorsunuz" gibi bir suçlamada bulunuyor. Nasıl bir yönetim bu?

-Kılıçdaroğlu, Mustafa Balbay'ın CHP'den aday olmasına "Mustafa Balbay adaylık için CHP'yi tercih ederse bundan memnun oluruz" diyerek yeşil ışık yakıyor. Böylece Süheyl Batum'un "Ergenekon sanıklarının adaylığı" konusundaki kefaletine ilk onay verilmiş oluyor. Nasıl bir avukatlık bu?

-Kılıçdaroğlu ODATV'nin sahibi Soner Yalçın gözaltına alındığında Meclis Grup konuşmasında "Yandaş değildir adı gibi Yalçın'dır" takdiminde bulunuyor. Nasıl bir kefalet bu?

-Ve İklim Bayraktar (Kaleli) ismi etrafındaki olaylar...

Soner Yalçın'ın Halk TV'yi alma girişimi.

Yalova Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin, rivayete göre "kafayı bulmuş halde" İklim Bayraktar'ın "kapısına dayanması", o günkü MYK toplantısında olan bitenden dolayı genel başkanına yönelik öfkesini seslendirmesi, Bayraktar'ın CHP'yi korumak maksadıyla bunu haber yapmadığını söylemesi... (Nasıl bir milletvekilliği bu, nasıl bir gazetecilik bu?)

İklim Bayraktar'ın Baykal'la görüşmesi... Görüşme ile ilgili "asılma" iddiası.

Asılmayı, kocasının tavsiyesi üzere, İklim Bayraktar'ın (sadece) Gürsel Tekin'e söylemesi, oradan Soner Yalçın'a uçması, bu arada Soner Yalçın'ın telefonları dinlendiği için meselenin polise-savcıya intikali...

Baykal'ın, bir kere daha olan biteni "komplo" olarak tanımlaması... Taciz iddiasını reddi.

Taciz iddiasının, Soner Yalçın çevresi tarafından, Halk TV'nin hisselerini elinde bulunduran Baykal ve yakınlarına (Halk TV'nin hisseleri nasıl geçmiş Baykal ve yakınlarının üzerine, o da ayrı bir mesele) yönelik şantaj olarak kullanıldığı iddiası.

İklim Bayraktar'ın Habertürk'te Fatih Altaylı'ya, "Her şey dinleme kayıtları halinde savcının elinde tespit edilmiş durumda. Yarın bunlar açıklanırsa Gürsel Tekin istifa edecek mi bakalım" diyerek meydan okuması...

Bütün bunların başına, Baykal'ı genel başkanlıktan eden, Kılıçdaroğlu'nu CHP'nin başına geçiren malum kaset operasyonundaki belirsizliği koymak gerekiyor...

Baykal diyor ki:

"Bu son taciz iddiası, eski kaset operasyonunun da Kemal Kılıçdaroğlu ile alakalı olduğunu ispatlamak için oluşturulmuştur."

Bu da belirsizliği gidermiyor ne yazık ki... Aktörlere bakıldığında Baykal'ın izah tarzında kim nereye oturuyor, çözmek mümkün değil.

İklim Bayraktar kim, Kılıçdaroğlu işin neresinde, Gürsel Tekin neresinde, Soner Yalçın neresinde, senaryoyu kim yazdı, neden operasyonda Kılıçdaroğlu genel başkanlığa layık görüldü, neden Baykal alta düştü, Soner Yalçın, bunca gizli dünyaya vukuf marifetine sahipken, neden bu işin dinlemeye takılacağını akıl edemedi, yoksa dinlemeye takılsın diye mi telefon trafiğine servis yapıldı, yoksa bir başka güç, herkesle mi oynuyor, herkesi mi senaryoda istihdam ediyor?

İş bu manzara bizde ana muhalefet manzarası...

Yani, üç ay sonra yapılacak seçimde, Türkiye'yi yönetmeye hazır olduğu farz edilmesi gereken kadronun manzarası...

Çıksın söylesin Sayın Kılıçdaroğlu, eğer olan bitene gerçekten vakıfsa, ne olup bittiğini...

En önce de, Baykal nasıl bir kaset operasyonuna maruz kaldı ve o operasyonun içinden birkaç saat aralıkla neden kendisi çıktı, onu izah etsin.

Evet, CHP sorunlar yumağı. CHP toz duman.

Ne fikirler planında durulmuşluk ve ahenk söz konusu, ne ilişkiler planında...

Bu yapıya Türkiye'nin emanet edildiğini düşünün bir.

Yandı gülüm keten helva denir bu durumlarda.

Seçimlerde CHP iktidar olsun, Süheyl Batum seçilsin ve Adalet Bakanı yapılsın...

Ne olur?

Ya Ergenekon davasının sanıkları seçildiğinde ne olur?

İnsan ister istemez "Yazıldıysa bozulsun" demekten kendini alamıyor.

Gurbetçi oyları:

Milliyet "Gurbetçi oyundaki AK Parti hesabı" başlığını atmış. Ardından "AK Parti'nin 'Elçiliklerde oy kullanılsın' ısrarının sırrı çözüldü" ifadesinden sonra, Avrupa'da 2 milyon 556 milyon seçmen olduğu, gurbetçi seçmen oy kullanabilirse, bunun AK Parti'ye 2-3 puan artı oy getireceğinin hesaplandığı belirtiliyor. Gazete haberi, AK Parti sanki kötü bir hesabın içindeymiş gibi sunuyor. Böyle bir haber mantığından yola çıktığınızda pekâlâ bahaneler üreterek "gurbetçiye oy kullandırmama" işinin de kötü bir hesapla alakalı olduğu sonucuna varabilirsiniz. Değil mi?

Ahmet TAŞGETİREN

atasgetiren@bugun.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.