Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Dağda ölene de ağlamak


Şaşırtıcı bir söz, evet.

Bunu kim söylese dikkat çeker, kulak kabartılır, hatta tepkiye hazırlanılır.
Bunu, bir emniyet müdürü söylerse daha çok şaşırılır.
Hele bunu Diyarbakır Emniyet Müdürü, bir de yeni tayin edilen emniyet müdürü söylerse, gazetecilik diliyle manşet olur.
Evet, bunu Siirt'ten Diyarbakır'a yeni tayin edilen bir Emniyet Müdürü, Recep Güven söylüyor ve o hemen bütün medyada ilk sıra haberler arasına giriyor.
Onun sözlerini buraya alacağım; diyor ki:
"Hiç olmasaydı dediğimiz, zor bir süreçte Diyarbakır'da hizmet vermeye çalışmıştım.
Boşaltılan her köyün aslında geleceğimize tehdit olduğunu biliyorduk. Meçhule giden insanların herhangi bir sisteme tabi olamayacağını da biliyorduk. Belki bir mecburiyetti, belki acil bir karardı... Kimimiz susarak, kimimiz uygulayarak, kimimiz kaçarak, kimimiz vurarak bu sorunu el birliğiyle büyüttük. Kendi insanımızla aramızda kocaman sorunlar çıkardık. Şimdi işte toparlamaya ve normalleşmeye çalışıyoruz. Sadece polisle çözülmeyecek bir sorun olduğunu da biliyorum. 20 yıl istihbaratta görev yaptım. Biz o zamanki sistemin hem mağduru hem mahkumu hem mecburu olmuştuk.
2005'te 'Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız, insan değilsiniz' demiştim. Ama eline silah alıp çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de enterne edemiyorsanız devlet değilsiniz. Ben bu iki cümle arasında gidip geliyorum."

Benim yitik evladım

"Benim yitik evladım dağa çıkmış keşke ulaşabilseydim, keşke ona normal bir hayat sunabilseydim. Keşke terörize olmasına mani olabilseydim diye ağlarım. Yani her teröriste de içim ezilir. Bir çocuk dağa çıkıyorsa hepimizin payı var. Benim karakoldaki memurumun kötü davranmasıyla, kontrollerimde yaptığım bir aşırı güçten ötürü...
Biz bir adım gitsek Diyarbakır halkı bize koşarak gelir, bunu biliyoruz. Geldiğimden bu yana tüp bombayı da, asayiş şubesine yönelik saldırıyı da, vatandaşımızın sayesinde engellemiş olduk. Halktan beni şaşırtacak kadar ihbar geliyor. İnsanlar huzurlarına sahip çıkıyorlar... Önce vatan değil, önce insan. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. En büyük sorun annelere ve çocuklara ulaşmak.
Rahmetli Gaffar Ağabey gibi çok zor zamanda gelmedik. O, konuşmanın bile zor olduğu bir zamanda geldi, herkesin gönlünde taht kurdu. İkinci Gaffar diyorlar, ikinci Gaffar olmak kolay değil. Onun seviyesine ulaşmak öyle her babayiğidin harcı da değil. O en zor zamanda, en zor kararları verebilen vizyon sahibi güzel bir insandı."

Kalbin sesi

Şaşırtıcı sözler, evet.
Ama bence doğru sözler. Kalbi sözler.
Bence çözümü içinde barındıran sözler.
Öldürmeye değil, yaşatmaya azmetmiş olanlar çözer sancıyı.
Empati yapabilenler, "dağa çıkan her çocukta bizim payımız var" diyebilenler, köy boşaltmaların insanları nasıl bir meçhule doğru sevk ettiğine kafa yoranlar ve "eline silah alıp çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de enterne edemiyorsanız devlet değilsiniz" diyebilenler çözer.
Şefkatle devlet kararlılığı arasında gidip gelenler...
Evet, bu gidiş gelişi başarabilenler...
Ne şefkate saplanıp eli silahlı caniyi göremeyen ne de öfkeye kapılıp "insan"ı, dağa çıkan evladı için gözyaşı döken "anne"yi, "Siz bir adım gittiğinizde size koşarak gelecek olan Diyarbakırlı"yı ıskalayanlar değil.
"Gaffar Okkan olmak kolay değil" diyor Recep Güven ama o yola girmiş görünüyor. Dua edelim Allah korusun kendisini ve hizmet etsin. Çünkü o toprakların ve oranın güzel insanlarının bu şefkate ve Türkiye'nin orada gerçekleşecek olan sevgi iklimine büyük ihtiyacı var.

 

Ahmet TAŞGETİREN

atasgetiren@bugun.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.