Devlet Adamlarından Örnek Davranış Tarzı
Değerli okuyucularım, geçenlerde sosyal paylaşım sitesinde bir paylaşıma rastladım. Paylaşımın konusu, İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad?ın Cumhurbaşkanlığı görevinin son bulması ile eski işi olan Öğretmenliğe geri dönmesi ve halktan sıradan biri olarak işine otobüse binip gitmesi ile ilgiliydi. Geçtiğimiz Nisan ayında da İngiltere?den benzer bir olay basına yansımıştı. Haberde, İngiltere?nin Başbakanı David Cameron?un, makamına giderken metroyu kullandığı ayrıca hiçbir ayrıcalık tanınmadan ayakta yolculuk ederek bir yandan da gazetelere göz gezdirdiği resmedilmişti. Cameron?un, mütevazı kişiliği ve davranışları ile tüm dünyaya örnek teşkil etmesi gerektiği de dile getiriliyordu.
Öyle düşünüyorum ki, şu anda bu yazımı okuyanların içerisinde, İslam Cumhuriyeti (Şii) ile yönetilen İran?ın eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad?ın davranışı hakkında yaptığım olumlu yanıtı beğenmeyenler olacak. Burada söz konusu İran?ın ve Ahmedinejad?ın etnik, kültürel ve dini konumları yaşam tarzları değil, insan olma özelliğinin verdiği davranış tarzını ortaya koymasıdır. Pek alışık olmadığımız bu davranışları sergileyen devlet adamlarına geçmişte de zaman zaman rastlamıştık. İsveç başbakanı merhum Alofe Palme ve merhum Venezüella devlet başkanı Hugo Chavez vb.gibi.
Bizim Türk milleti olarak böyle olayları yadırgamamız aslında gayet doğal. Çünkü bırakın görevde olan, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Kuvvet Komutanları ve üst düzey devlet erkânı bunların, görevlerinden ayrıldıktan sonra ölene kadar kendilerinin vefatından sonra eşleri vefat edene kadar altlarında özel şoförlü makam araçları ve yanlarında korumaları eksik edilmiyor. Koltuğa bir defa oturma bölgeniz değmeye görsün öyle bir saltanat başlıyor ki, bu saltanatı ne cihan padişahları, Fatih Sultan Mehmet Han, ne Kanuni, nede Yavuz Sultan Selim yaşadı.
Seçimle iş başına gelinen her görev devlet yönetiminde, milletin temsili, sivil toplum kuruluşlarında, spor küplerinde üyelerin, apartmanlarda kat maliklerinin temsili ve benzeri kuruluşlarda temsili olarak fahri bir görevdir. Özgürlükçü demokrasilerde seçilmişin seçenlerden görevi dışında kişisel üstünlüğü yoktur. Kürsü dokunulmazlığının dışında dokunulmazlık zırhı ise eşitliğe aykırıdır.
Bu tür görevleri yerine getirenler, görev süreleri biti itibari ile sıradan bir vatandaş gibi hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeleri en doğal bir davranış biçimi olmalıdır. Nasıl bir Spor kulübü başkanı, bir sivil toplum örgütü başkanı, bir apartman yöneticisi, görevi biti itibari ile normal yaşantısına dönüyorsa, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Kuvvet Komutanları ve üst düzey devlet görevlileri de aynı uygulamaya tabi olmalıdırlar.
Yukarıda iki farklı bölge, kültür ve inanca sahip, birisi halen görevi başında diğeri ise görevi son bulmuş ülke yöneticilerinin davranış tarzı bu bağlamda takdir edilmekle beraber olması gereken bir davranış tarzı olarak da inşallah emsal teşkil eder. Ne diyelim bize tebrik etmek düşer.
İbrahim Halil Sipahi
08.09.2013/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.