Erdoğan o kampanyayı ifşa etti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TT Arena'da düzenlenen ve Aziz Babuşçu'nun tek aday olarak seçime girdiği İstanbul İl Kongresi'nde konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
BİZ İSTANBUL?A SEVDALIYIZ
Başbakan Erdoğan, Türk Telekom Arena Stadı'nda düzenlenen AK Parti İstanbul İl Kongresi'ndeki konuşmasına, İstanbul'un bütün ilçelerini, semtlerini, mahallelerini, ve bütün İstanbullular'ı selamlayarak başladı.
Şair Necip Fazıl Kısakürek'in, ''Canım İstanbul'' adlı şiirinin ''Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar/Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar/İçimde tüten bir şey, hava, renk, eda iklim/O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim/Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur/Ay ve güneş, ezelden iki İstanbullu'dur/Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale/Ve kavuşmuş rüyalar onda, onda misale/Her şafak hisarlarda oklar çıkar yayından/Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayı'ndan/Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;/Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar.../Gecesi sümbül kokan/Türkçesi bülbül kokan/İstanbul, İstanbul...'' dizelerini okuyarak konuşmasına devam eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''İşte biz bu şehri böyle seviyoruz. Biz bu şehrin sokaklarını seviyoruz. Biz Boğaziçi'ni, Boğaziçi'ndeki o vapurları seviyoruz. Biz, bu şehrin kuşlarını, asırlık çınarlarını, bu şehrin kedilerini seviyoruz. Bu şehrin kulelerini, bu şehrin göğe uzanan minarelerini, biz bu şehrin ezanlarını seviyoruz. Biz bu şehrin Türkçe'sini seviyoruz, biz bu şehrin tüm dillerini, tüm renklerini, havasını, suyunu seviyoruz.
Biz İstanbul'un türbelerini, İstanbul'un mezarlarını, o mezarlar üzerinde yükselen o selvilerini, o kabirlerde yatan sahabelerini, alimlerini, erenlerini, ulu insanlarını seviyoruz. Biz bu şehirden gurur duyuyoruz. Bu şehrin Fatih Sultan Mehmed'inden gurur duyuyoruz. Bu şehrin Yavuz Sultan Selim'inden gurur duyuyoruz. Bu şehrin Kanuni Sultan Süleyman'ından gurur duyuyoruz. Bu şehrin hem tarihinden, hem işte bugününden, hem geleceğinden gurur duyuyoruz.
Ez cümle; biz bu şehre aşığız. Biz bu şehrin insanlarına aşığız. Biz sizlere sevdalıyız, Türkiye'nin, özü, özeti olan İstanbul'a sevdalıyız. İşte onun için, buradan sadece İstanbul'u değil, buradan tüm Türkiye'yi, tüm dünyayı selamlıyorum.?
ULUDERE KAMPANYASI ULUSLARARASI BİR KAMPANYA
''Uludere olayı üzerinden, Türkiye'de bir istismar siyaseti, bir istismar kampanyası yürütülüyor. Şunu da buradan açık açık söylüyorum. Uludere üzerinden yürütülen kampanya, sadece ulusal değil, uluslararası bir karalama kampanyasıdır. Bu uluslararası karalama, uluslararası istismar kampanyasının içinde, PKK terör örgütü var, BDP var, CHP var, bir de belli medya kuruluşları var. Uludere'de hepimizi üzen bir hata yapılmıştır. Bakın, olay sınırımızın dışında olduğu halde, bu kişiler terör bölgesinde bulundukları ve yasal olmayan bir iş yaptıkları halde, hataen vurulan bu insanlar konusunda devlet yapması gereken neyse hepsini yapmaktadır. Bugüne kadar sıkıntılarına çare olmak üzere girişimler yapıldı, aileler en üst düzeyde ziyaret edildi.''
Ziyarete eşinin, kızının ve ilgili bakanın eşinin de gittiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Yasal tazminatın dışında hesaplarına tazminat ödendi. Mesele orada bırakılmadı. Birileri anlamak istemiyor, görmek istemiyor ama Uludere konusunda adli, idari soruşturma başlatıldı, onlar da şu anda devam ediyor. Mesele kapanmış değil, meselenin üzeri örtülmüş değil, vicdansızca, insafsızca, cahilce yazdıkları gibi, söyledikleri gibi tazminat ödenip kapatılmış değil'' şeklinde konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Mayıs Salı günü, AK Parti'nin grup toplantısında Uludere meselesine daha ayrıntılı şekilde girecek, neyin ne olduğunu, kimin nerede durduğunu, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu daha açık şekilde ortaya koyacağını belirtti.
Erdoğan, partisinin 4. İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, bugün burada, çok önemli bir konuda hissiyatını, düşüncelerini paylaşmak istediğini belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''Salı günü, AK Parti'nin grup toplantısında bu meseleye (Uludere)daha ayrıntılı şekilde girecek, neyin ne olduğunu, kimin nerede durduğunu, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu daha açık şekilde ortaya koyacağım'' diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ama bugün burada, şu Uludere konusuyla ilgili olarak, samimi duygularımı, samimi düşüncelerimi sizlere aktarmak istiyorum. Bakın ben medyaya konuşmuyorum. Ben, bu konuda, bir siyasetçiden, bir Başbakan'dan öte, bir insan olarak, baba olarak, sizin bir kardeşiniz olarak, sadece ve sadece milletime konuşuyorum. Uludere konusunda, kimin ne yazdığını, ne söylediğini, hangi istismarın peşinde olduğunu, hangi odaklara uşaklık yaptığını zerre kadar önemsemiyorum. Bizi, milletimiz anladı, anlıyor ve anlayacak. Onun için biz milletimizle konuşuyoruz. Biz, milletimizle, milletimizin diliyle, gönül diliyle konuşuyoruz. Bugüne kadar biz, aziz milletimizle birlikte yürüdük, milletimizle yürümeye devam ediyoruz.''
KARDEŞLİĞİMİZİN YIPRATILMASINA ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Uludere istismarıyla, kardeşliğimizin yıpratılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Kardeşliğin, birliğin, beraberliğin düşmanlarına, Türkiye'nin hasımlarına asla ama asla fırsat vermeyeceğiz. Burada tekrar ediyorum. Demokrasiden, demokratikleşmeden, reformlardan, yatırımlardan asla taviz yok. Aynı şekilde, terörle kararlı şekilde mücadeleden asla taviz yok'' dedi.
Erdoğan, 4. İstanbul Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, askerin de polisin de hem çok büyük bir gerilim, hem de çok büyük bir dikkatle işlerini yaptıklarını anlatarak, şöyle dedi:
''Cuma günü, jandarma, trafik kontrolünden kaçan araca silahlı müdahalede bulunmadı, bulunamadı. Bakın, bu gerilimi, bu dikkati herkes görmeli, herkes anlamalı. CHP Genel Başkanı, dün, 'o araç o kadar mesafeyi nasıl gitti?' diye soruyor. Hadi o Kemal Kılıçdaroğlu, aklına ne gelirse söylüyor. Akşam bir başka söylüyor, sabah bir başka söylüyor. Ama bu ülkede, sorumluluk sahibi olanların, akıl, vicdan, izan sahibi olanların, bin düşünüp, bir söylemesi gerekiyor.
Eğer o gün jandarma, araca silahlı müdahale etse, aracın içinden siviller çıksa bir felaket olacaktı. Ama eğer, jandarma o aracı takip etmese, o aracı kovalamasa, o zaman da belki bir büyük şehrimizde daha büyük bir felaket yaşanacaktı. Araçta siviller öldürülse, istismarcılar ayağa kalkacak, güvenlik güçlerine var güçleriyle saldıracaklardı. Hantepe'de, Gediktepe'de olduğu gibi. Nasıl orada saldırdılar biliyorsunuz. 'Niye katırları vurmadınız?' dediler, 'Niye seyrettiniz?' dediler. Diyenler işte şu anda farklı yazarlar farklı konuşanlardır. Allah korusun, büyük şehirde bir canlı bomba eylemi olsa, herkes susacak, bazı kendini bilmez BDP'liler de çıkacak, 'savaşta böyle şeyler olur' diyeceklerdi.''
Bunu şu anda BDP'li milletvekillerinin dediğini ifade eden Erdoğan, ''Uludere konusunda, kendini bilmez, terbiye yoksunu, edep yoksunu, güya isminin başında da milletvekili sıfatı olan biri çıkıyor, hem de Meclis çatısı altında, çok çok af edersiniz, 'O emri hangi hayvan verdi?' diyor. Sen, eğer insaniyetten sukut etmiş birilerini görmek istiyorsan, Uludere sonrasında zil takıp basın toplantısı düzenleyen, kahkahalar atan arkadaşlarına bak, orada görürsün onları'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, şunları dile getirdi:
''Ben bunlara, bunların kullandığı sıfatla karşılık vermeyeceğim. Ben bunlara, kendilerine çok ama çok yakışan bir sıfatla karşılık vereceğim. Çok da ağır konuşacağım. 'O emri hangi hayvan verdi?' diyenler, Uludere olayında, olayın hemen arkasından zil takıp oynayanlar, 'dağdakiler inmesin' diyenler, 'savaşta olur böyle şeyler' diyenler, bu sıfata dahi layık olmayanlar nekrofillerdir. Yani ölü sevicilerdir. Bu kadar ağır konuşuyorum.
Çünkü bunlar, sadece ve sadece ölüler üzerinden siyaset yürütürler, ölüm olmasa, bunlar siyaset üretemezler. Bakın bir de akbabalar var. Medyada, ölüler üzerinden kampanya yürütenler var. Partiler arasında, acı ölümler üzerinden siyaset yürütenler var.
On yıllardır, demokrasiye müdahale edenlere, kendi alanı dışına çıkanlara çanak tutanlar, bugün kalkmış, bu ülkenin şerefli askerlerine dil uzatıyorlar. Ya siz kimsiniz? Siz, daha düne kadar, birileri karşısında hazırola geçip, selam çakıp, aldığınız emir doğrultusunda köşe yazısı yazıyordunuz. Daha düne kadar, üniformalılar sizi arayıp, yazdıklarınızdan, söylediklerinizden dolayı sizi azarlıyordu. Bunları bu tasmalarından kurtaran biz olduk. Ama bunların boynundaki tasma dün ulusaldı, bugün terfi ettiler, uluslararası tasmaları boyunlarına taktılar.''
''Maskelerini tek tek düşürmeye devam edeceğiz''
Başbakan Erdoğan, salı günü Uludere konusuna tekrar gireceğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Salı günü inşallah bu Uludere konusuna tekrar girecek, grubumuzla bu meseleyi paylaşacak ve ardından da meseleyi artık yargıya bırakacağız. Ama, bu meseleyi istismar edenlerin, bu meseleden rant devşirmeye çalışanların da maskelerini tek tek düşürmeye devam edeceğiz.
Bakın buradan, Uludereli, Şırnaklı kardeşlerime sesleniyorum. Buradan, bütün Kürt kökenli kardeşlerime sesleniyorum. Buradan, tüm Türkiye'ye, dünyaya sesleniyorum. Biz sizinle, biz milletimizle aracısız konuşuruz. Biz, birbirimizin dilini anlarız. İstismarcılara kulak vermeyin, Uludere üzerinden, ölüm, kan, gözyaşı üzerinden siyaset yapanlara kulak vermeyin.''
9,5 yıldır gönül diliyle konuştuklarını, bundan sonra da gönül diliyle konuşacaklarını, Türkiye'de yaşayanların arasına nifak sokmayacaklarını, yanlarına fitne, fesadı yaklaştırmayacaklarını belirten Başbakan Erdoğan, ''Uludere istismarıyla, kardeşliğimizin yıpratılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Kardeşliğin, birliğin, beraberliğin düşmanlarına, Türkiye'nin hasımlarına asla ama asla fırsat vermeyeceğiz. Burada tekrar ediyorum. Demokrasiden, demokratikleşmeden, reformlardan, yatırımlardan asla taviz yok. Aynı şekilde, terörle kararlı şekilde mücadeleden asla taviz yok'' diye konuştu.
''Pınarbaşı'nda şehit olan kardeşimizi buradan bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun diyorum. Ailesine, milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralılarımıza Rabbımdan şifa diliyorum'' diye konuşan Erdoğan, Uludere'de ölenleri de buradan bir kez daha rahmetle yad ettiğini kaydetti.
Erdoğan, sınırda nöbet tutan, operasyonlarda vatanı için göğsünü siper eden güvenlik güçlerimize Allah'tan sabır, güç, cesaret niyaz ediyorum. Allah onların yar ve yardımcıları olsun diyorum'' dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.