Erdoğan TUSKON'da konuştu
Başbakan Erdoğan TUSKON 4. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu...
İşte Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları:
Başbakan Erdoğan, ''Hala şu anda bile bazı muhalif çevreler şunu soruyor, 'Gerçekten normal seçimler gene 2015'te mi olacak?' Ya ne bekliyorsunuz. Zaten istikrarın teminatı o, tabii ki 2015'te olacak. Bunu kaç kere söyledim. Ancak dert başka. Dert acaba kafaları, zihinleri nasıl bulandırırız. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde 16 ayda bir seçim yapan bir ülke var mı? Ancak şöyle bir baktığımız zaman çok partili döneme, 16 ayda bir seçim yapmışız. Böyle yükselmek, böyle büyümek mümkün olur mu? Olmaz. Biz ne diyoruz? Belirlenen, ilan edilen ne ise o tarihte seçim yapılır. Sadece bir cumhurbaşkanlığı seçimini 7 yılda değil de halka gidelim diye böyle bir sözü o zaman parlamentoda grubu olan bir partiye o sözü verdik. Orada 5 yıldan 4 yıla inme noktasında bir anlaşma yaptık. Orada bir yanlış yaptık. Keşke biz onlarla o anlaşmayı yapmamış olsaydık. Yine 5 yılda bir bu ülkede genel seçimler devam etmiş olsaydı. Ancak biz sözümüzde durduk. Onlar sözlerinde duramadıkları gibi birilerinin talimatıyla genel merkezlerinden dışarı çıkamadılar, meclise gelemediler. Biz yine aynı şekilde kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.'' dedi.
Kur'an-ı Kerim'i, duvarlarda kılıflarının içine hapsetme girişimi, dün millet eliyle bozulmuş, bu bozuk zihniyet millet nezdinde bir kez daha mahkum edilmiştir''
Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, ana muhalefet partisinin, aylardır kademeli eğitimle ilgili düzenlemeye karşı çıktığını hatırlattı.
Onların maalesef doğru konuşmadıklarını, bunlardan haberi olmadığını söylediklerini dile getiren Erdoğan, ''Her şeyden de haberi var. Komisyonlarda, alt komisyonda her şeyler konuşuldu ama doğru konuşmuyor'' dedi.
Yasaya karşı olanların aylardır bu düzenlemeye niye karşı çıktıklarını ifade edemediklerini söyleyen Erdoğan, ''Fakat bakla dilin altında çıkıverdi. Komisyonlarda sadece durmadan engellemeyle uğraştılar, saatlerce konuştular ama kademeli eğitime neden karşı çıktıklarını izah etmediler, edemediler. Çıkmış 12 saat konuşuyor. Onu savunuyorlar. Büyüklerimiz güzel söyler, 'Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.' Aynı şeyleri okudular'' şeklinde konuştu.
Yine Genel Kurul'da konuştuklarını ama ortaya tek bir gerekçe koymadıklarını, koyamadıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Grup toplantılarında konuştular, mitinglerde konuştular. İç tüzükte yazar, grup toplantıları Parlemonto'daki grup odalarında yapılır. Gelip de Tandoğan Meydanı'nda ya da başka bir yerde yapılmaz. Ha miting yapacaksan yaparsın o ayrı mesele ama 'Bu hafta salı toplantımızı, grup toplantımızı Tandoğan Meydanı'nda yapacağım' dediğiniz zaman buna kargalar da güler. Kimse bunu yutmaz. Tabii ne oldu? Toplantıyı da yaptılar. Fakat o toplantı da bir şeyi değiştirecek durumda değildi ve sadra şifa olacak tek bir söz ortaya çıkmadı, söylemediler, söyleyemediler. Çünkü bunlar, hiçbir zaman milletle aynı yöne bakmadılar. Hiçbir zaman milletin hissiyatını paylaşmadılar. Bunlar, anne ve babaların feryadını hiçbir zaman duymadılar. Bunlar, başörtüsünü yasaklamanın ne demek olduğunu bilirler ama başörtülü olduğu için üniversite kapısından geri çevrilmenin ne olduğunu bilmezler. Bunlar, ikna odalarını çok ama çok iyi bilirler ama ikna odalarındaki genç kızların hissiyatını bilmezler. Bunlar, imam hatipleri kapatmanın, Kur'an kurslarını yasaklamanın, gençleri milli ve manevi değerlerden uzaklaştırmanın ne olduğunu çok iyi bilirler ama bunlar çocuğunu istediği okula, istediği kursa gönderemeyen, çocuğuna din eğitimi verdiremeyen, çocuğunu Kur'an kursuna gönderemeyen bir annenin, bir babanın yürek acısını bilmezler.''
Ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kur'an-ı Kerim hakkındaki ifadelerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
''Aynen şu ifadeleri kullanıyor. 'Kutsal kitabımız hepimizin baş tacımızdır' diyor. 'Onu evlerimizin en güzel yerine asarız. Annelerimiz oyalı kılıflarla süsler, elimize besmeleyle alırız' diyor. İşte bunların Kur'an anlayışı bu ama İstiklal şairimiz Mehmet Akif'in tanımlaması çok güzel. 'Ya açar nazm-ı celilin bakarız yaprağına/ Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına/ İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyla bilin/ Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için... İşte Akif'teki anlayış bu, sayın Kılıçdaroğlu'ndaki anlayış bu. Neyse yine de süslü kılıflarla evin bir köşesinde duruyormuş. Bunlar, duvarda, kılıfı içinde asılı duran kitaptan hiçbir zaman korkmadılar. Bunlar, o kitabın okunmasından, okutulmasından ve anlaşılmasından korktular. Tarihleri boyunca, Kur'an-ı Kerim'i bir süs olarak, bir dekor olarak, haşa, tarihi bir eser olarak görmek istediler ama iş, onun okunmasına, okutulmasına, öğrenilmesine ve öğretilmesine gelince, bütün yolları kapadılar, yolları engellerle döşediler. İşte dün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, o kapanan yollar açılmış, o yollardaki tüm engeller kaldırılmıştır. Kur'an-ı Kerim'i, duvarlarda kılıflarının içine hapsetme girişimi, dün millet eliyle bozulmuş, bu bozuk zihniyet millet nezdinde bir kez daha mahkum edilmiştir. 1950 yılında millet nasıl ki Adnan Menderes eliyle ezanına kavuştuysa, asli metnine kavuştuysa, bugün de millet, bu hükümet eliyle dinini tam anlamıyla öğrenme özgürlüğüne kavuşmuştur.''
Başbakan Erdoğan, ''Yahu Kur'an-ı Kerim'i öğrenmekten, sevgili Peygamberimizin hayatını öğrenmekten daha güzel ne olabilir?'' diye konuştu.
Kesintisiz eğitimin faturasını en fazla iş adamlarının ödediğini, kesintisiz eğitimin bu ülkenin ekonomisine çok ağır bedeller yüklediğini vurgulayan Erdoğan, 1996-1997 eğitim ve öğretim yılında Türkiye'de meslek lisesi öğrencilerinin toplam öğrenciler içindeki oranının yüzde 46 olduğunu, 2002'de görevi devraldıklarında bu oranın yüzde 32,6'ya düştüğünü anlattı. Erdoğan, meslek liseleriyle ilgili yoğun çabalarının neticesinde bu oranı şu an yüzde 48'e çıkardıklarına işaret etti.
''İnşallah bu yeni yasayla oranı yüzde 60'a kadar, belki de yüzde 65'e kadar yükselteceğiz'' diyen Başbakan Erdoğan, Avrupa'daki o gelinen noktaya gelineceğini kaydetti.
Büyüyen bir ekonominin, gelişen bir ekonominin en büyük ihtiyacı olan kalifiye elemanları artık çok daha yoğun, çok daha donanımlı şekilde yetiştireceklerini, bu alanda Türkiye'de yeni bir dönemi başlatacaklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Artık dayatma yok. Artık eğitimin önünde engel yok. 4 yıllık ilkokulu bitiren öğrenci ya da ailesi, istediği tercihi yapacak ve geleceği hür iradesiyle şekillendirecek. Biz devlet olarak tüm vatandaşımızın önüne, anne ve babalarının önüne seçenekleri, tercihleri koyuyoruz, koyacağız. Seçici olan kim? Anne, baba, öğrenci onlar seçecek. Nereye isterse oraya. Diyoruz ki, artık zihinlerdeki prangaları kırıp atalım, ayaklardaki prangaları bileklerimizden söküp atalım. Bırakalım yavrularımız nereye isterse oraya gitsin. Yahu kazanırsa gidecek, bu bir lütuf değil ki... Kazanırsa, başarırsa gidecek. 4 yıllık ortaokulu bitiren öğrenci ya da velisi tercihini yapacak, geleceğini istediği yönde şekillendirecek. 4 yıllık liseyi bitiren öğrenci, katsayı adaletsizliğine takılmadan, üniversite kapılarında çağ dışı engellere takılmadan geleceği hakkında kendisi kararını verecek.''
Açık lise programı
Bütün bunların yanında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki sıkıntıları göz önünde bulundurarak açık lise programını da bu şekilde başlatmış olacaklarını vurgulayan Erdoğan, sürekli okula gelip gidemeyenlerin açık lisede diplomasını almak isteyenlerin de önünü açtıklarını, böylece onların da dışarıdan imtihanlarını vererek zorunlu 12 yılı tamamlamış olacaklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''Kur'an öğrenmek isteyen, hiçbir dayatmaya maruz kalmadan öğrenecek. Peygamberinin hayatını öğrenmek isteyen, hiçbir baskıya maruz kalmadan bunu öğrenecek. Meslek lisesine gitmek isteyen meslek lisesine, diğer okullara gitmek isteyen bu okullara gidip kaydını yaptıracak'' şeklinde konuştu
Kendilerinin de 9 yıl boyunca olduğu gibi, eğitimin alt yapısını güçlendirmeye, yaygınlaştırmaya, eğitimi en modern imkanlara kavuşturmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şu anda bütçenin yüzde 50'sini eğitime tahsis ettiklerini ve buna da aynen devam edeceklerini söyledi.
Erdoğan, bu ülkenin zeki çocuklarının, zeki ve dinamik evlatlarının, artık dünya çocuklarıyla eğitimde rekabet edebilir bir konuma yükseleceğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, ''Zorunlu 8 yıllık eğitimi savunuyorlar ya... Batılı bütün toplumları değerlendirin, araştırın, bakın çoğunda 12 yıllık eğitimi göreceksiniz. Hele hele Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bunu göreceksiniz. Bu yasanın, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu yasanın, özellikle de sizlere, iş adamlarımıza, yatırımcılara, sanayicilere hayırlı olmasını diliyorum'' diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.