Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Erdoğan ve Gül'e karşı operasyon


Belli ki önümüzdeki dönemin siyasetinde belirgin bir yoğunlaşma, Gül ile Erdoğan'ın ilişkisi etrafında olacak.

Bu, Erdoğan ve Gül'ün, siyasi konumlarının yeniden belirlenmesi zaruretinin doğurduğu sonuç olmanın ötesinde, "AK Parti'den rahatsız olan çevreler"in, ondan kurtuluş için, başka çıkar yol bulamıyor olmalarından da kaynaklanıyor.

"Gül ve Erdoğan yeni statülerini tayinde anlaşamadıkları için çatışacak, bu, tabana yansıyacak o da AK Parti'ye zaaf olarak dönecek!"

Hesap bu.

Hesabın medya aktörleri, bunun için iki boyutlu, bir anlamda "psikolojik harp" stratejisi yürütüyorlar:
Bir: Farkları derinleştirmek. Bir süredir bunun işaretleri medyaya yansıyor.

Başbakan'ın "Çift başlılık" konusundaki sözleri medyanın o kesiminde, "tavır almak" olarak nitelendi ve bir ölçüde sevinç de oluşturdu.

Aynı şekilde, Gül'ün Financial Times'a verdiği son demeç, "Onun -Erdoğan'ın- söylemi benimkinden farklı... Ben, Cumhurbaşkanı olarak siyasetçi değilim... Ben, resme daha geniş bir açıdan bakıyorum veya -onu- temsil ediyorum ve herkesi kucaklıyorum..." cümlesi tarafsızlık vurgusundan koparılıp, "Erdoğan'ın söylemi benimkinden farklı" sözü öne çıkarılarak, "Fark derinleştirme" hesabına monte edildi.

Gül-Erdoğan kıyaslamaları

İki: Stratejinin ikinci boyutu, Gül'e oynamak şeklinde somutlaşıyor. Erdoğan sert, Erdoğan dominant, Erdoğan radikal, Erdoğan İslamcı, Erdoğan AB karşıtı, Erdoğan Ortadoğucu vs... Gül AB'ci, Gül ılımlı, uzlaşmacı, Gül diyalogdan yana...

Belki bir başka kurguyu, "Erdoğan gerçek lider, oyları o getiriyor, o olmazsa başkaları sıfır" söyleminde görmek gerekiyor.

Bu kıyaslamalar yola birlikte çıkmış bu iki insanın moral dünyasını nasıl etkiler bilemiyoruz, ama tahmin etmeye çalışırsak, çok güçlü bir nefsi disiplinin dizginlemesi durumu hariç, iz bırakmaması zordur. Böyle durumlarda, işin içine, kişinin kendisinden başkaları da girer ve kendi çıkarlarına göre öndeki insanın "ben"ini zorlar.

Görüntü nedir?

"Gül yandaşlığı, Erdoğan karşıtlığı"dır.

Bu, Gül için de handikaptır, Erdoğan için de...

Bu, Gül'ün kendisine ve Erdoğan'a bakışını etkiler, Erdoğan'ın kendisine ve Gül'e bakışını etkiler.

Gül'de "Bak beni dünya seviyor, Erdoğan tepki görüyor" duygusu oluşturabilir.

Erdoğan'da, "Misyon karşıtları Gül'ü karşıma çıkarıyor" duygusu oluşturabilir.

Gül'e tuzak-Büyük sınav

Benim şu ana kadar gözlemlediğim bir başka husus, temelde AK Parti karşıtı olan ve onun iktidarının devam etmesinden rahatsız olanların "Gül taraftarlığı" rolü oynadıklarıdır.

Bunun, bizatihi Gül'ün siyasi geleceği için bir tehdit olduğunu düşünüyorum. Bu, Gül'ü, ilerlemesi ve Gül'den karşılık bulması halinde onu Abdüllatif Şener rolüne sürükleme riski taşıyor.

O çevre, asla Gül ile siyasi paralellik taşımamakta, Gül'e sadece ön kesici bir rol biçmektedir. Gül'ün Cumhurbaşkanı adaylığı sırasında en derin muhalefetin bu çevrelerden geldiği, Hayrünnisa Hanım'ın üniversiteye başvurusu sırasında kıyameti bu çevrenin kopardığı açıktı.

Bir şey daha: Abdullah Gül, mesela Cumhurbaşkanlığı sonrası AK Parti ve hükümet bünyesinde etkin bir sorumluluk üstlendiğinde, kendilerini, hülyaları kursaklarında kalmış hissedecek olan çevrenin de bu çevre olduğu açıktır.

Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül... Önümüzdeki süreçte, hayatlarının en büyük sınavını vereceklerdir.
Ben bu süreçte Gül'ün konumunun, daha zor olduğunu düşünüyorum. Yan yana duracağı kişileri tayin, onun için en hayati sınavdır.

Erdoğan da, dost gibi görünenlerin seslendirdiği "Sen, sen, sen"leri "ben, ben, ben"lere dönüştürme-me sınavı ile karşı karşıyadır.

Ne diyeyim, Allah yardımcıları olsun.

 

Ahmet TAŞGETİREN

atasgetiren@bugun.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.