Erdoğan'da batıya: Tabiki obez olursunuz!
' İnanın pantolonlarının duble paçası içindeki kırıntıları versen a yağa kalkar Afrika' diyen Başbakan Erdoğan, batı dünyasının açlık için duyarsızlığına ateş püskürdü..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünyada şu anda 193 BM üyesi ülke olduğunu belirterek, bunun 5 tanesini bir tarafa koyduğunuz zaman, 188 üye, 5 üyenin ağzına bakıyor. Bütün kaderler onların elinde. BM, böyle adalet dağıtabilir mi? Güney Afrika'da, Somali'de orada hali görüyoruz. Sefalet... İnanın pantolonlarının duble paçası içindeki kırıntıları versen oraya ayağa kalkar Afrika'' dedi.
Erdoğan, İstanbul Üniversitesinin yeni akademik yıl açılışı dolayısıyla Fen Fakültesi Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu'nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, çatısı altında bulunmaktan onur duyduğu bu abidevi eğitim ocağının, Türkiye'nin tarih yolculuğunda müstesna bir yere sahip olduğunu söyledi.
Tarihi 558 yıl öncesine, İstanbul'un fethedildiği günlere kadar uzanan ve Türkiye'nin ilk üniversitesi unvanına sahip olan İstanbul Üniversitesinin, tarihi boyunca ülkenin öncü kurumlarından biri olduğunu ifade eden Erdoğan, bu Üniversitenin, sadece eğitim alanındaki öncülüğüyle değil, toplumsal hayata yön veren pek çok ilmi, fikri ve kültürel açılımın zemini ve menşei olmasıyla da tarihinin hakkını veren çok değerli bir irfan ocağı olduğunu vurguladı.
Darul Fünun'dan bugünlere, bu çatı altında nice değerli ilim adamı, aydın, sanatçı, her biri kendi alanında üstat kabul edilen hocaların burada eserler verdiğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Hepsi bu ülkeye hizmet eden öğrenciler yetiştirmiş, nice nesilleri aydınlatmış, hizmetleri ve fikirleriyle bugünlere de ışık tutan izler, eserler bırakmışlardır. Halide Edip'ten Tanpınar'a, Ziya Gökalp'ten Mustafa Şekip Tunç'a, Necip Fazıl'dan Orhan Pamuk'a, Süheyl Ünver'den Ahmet Yüksel Özemre'ye, Lütfi Kırdar'dan Feza Gürsey'e, Nihat Çetin'den Ahmet Ateş'e, Mina Urgan'dan Faruk Kadri Timurtaş'a, Ali Nihat Tarlan'dan Semavi Eyice'ye kadar dünya ölçeğinde saygınlığı olan pek çok ismi burada zikredebiliriz. Dahası bu parlak listeyi iftiharla uzatabiliriz.
Hepsi bu ülkenin ilmine, fennine, kültürüne, düşünce hayatına çok değerli katkılar yapmış, gençlerimizin dünyasında yeni ufuklar açmışlardır. Bu misyon bugün de yaşıyor, İstanbul Üniversitesi çatısı altında pek çok değerli isim bugüne ve geleceğe ışık tutmaya, tıptan işletmeye, hukuktan ekonomiye kadar her alanda ülkemizin gelişimine katkıda bulunmaya devam ediyor. Siyaset dünyasında da hem geçmişte hem bugün bu çatı altında yetişmiş pek çok isim görev yapmış, ülkelerine hizmet etme imkanı bulmuştur. Bugün benim de kabinemde İstanbul Üniversitesinde yetişmiş bakanlarımız görev aldı, şu anda grubumda, komisyonlarımda bu çatı altında görev yapan arkadaşlarım var, hala benimle beraber hizmete devam ediyorlar. Eğitim dünyamızın adeta çınarı olan bu tarihi üniversitemizden geleceğe dönük beklentilerimiz de elbette bu parlak geçmişle orantılı olarak büyüktür. Ben inanıyorum ki bu çatı altında Türkiye Cumhuriyeti'nin hem yüzüncü kuruluş yıl dönümüne, hem sonrasındaki yüzyıllarına damga vuracak nice öncü nesiller yetişecektir. Bugün tarihin öyle bir sayfası önümüzde açılıyor ki Türkiye'nin umudu olan o kuşaklar, yakın gelecekte insanlığın da umudu olacaklar.''
-''Pek çok toplum ve ülke hazırlıklı değil''-
Başbakan Erdoğan, ülkelerin tarihlerinde parlak dönemler olduğu gibi, zorlu ve sıkıntılı dönemler de olabildiğini ifade ederek, her zorluğun altından kalkabilecek donanıma sahip, her gelişmeyi öncesinde görebilecek birikim ve dikkate sahip gençler yetiştirilmesinin zorunluğuna işaret etti.
''Diyebilirim ki bu hepimiz için bütün diğer sorumluluklarımızdan çok daha önemli, hem de daha öncelikli bir sorumluluğumuzdur'' diyen Erdoğan, insanlığın, bugünden yavaş yavaş şekillenmeye başlayan ve nimetleri olduğu gibi mutlaka külfetleri de olacak yeni bir dünyaya doğru koşar adım gittiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, gelecekte insanlığı neyin beklediği konusunda pek çok toplum ve ülkenin ne yazık ki yeterince hazırlıklı olmadığını ifade ederek, ''Bunu dolaştığımız ülkelerde görüyoruz. İnanın biz çok iyi durumdayız ve çok daha iyi durumda olacağız. Biz şu anda tırmanıyoruz, birileri tırmandı ve şu anda onlar gelen rüzgarlarla düşüşlerini bekliyorlar. Düşmeye de geçmiş durumdalar. Ama biz tırmanıyoruz, onun için iyiyiz, güçlüyüz ve daha güçlü olacağız'' dedi.
Bugün gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bütün dünyayı etkileyen büyük bir ekonomik kriz yaşandığını belirten Erdoğan, son birkaç yılda yaşananlara bakıldığında, ortaya çıkan bu ağır ekonomik faturanın, bu sarsıcı dalgalanmaların birçok ülkede şok etkisi meydana getirdiğinin görüldüğünü anlattı.
-''Daha iyi bir noktaya geleceğiz''-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:
''Amerika'nın haline bakın. Borçta dünyada birinci sırada. Japonya ikinci, İtalya üçüncü sırada. Hamd olsun bizim bunların arasında yerimiz yok. Şu anda yaptıkları ne? Karşılıksız para basmak suretiyle bankalarının açıklarını kapatıyorlar. Şu anda Avrupa Merkez Bankası aynı yola başvuruyor. O da Avrupa'yı kurtarma gayretleri içinde. İspanya'nın hali... İşsizlik yüzde 22'lere ulaştı. Amerika işsizlikte yüzde 10'a dayandı. Ama bizler şu anda 9,2'deyiz ve daha iyi bir noktaya geleceğiz. Bütün tablolar, geçen birkaç on yılda dünyanın geleceğine ilişkin orta ve uzun vadeli öngörülerini iyi yapamadığını gösteriyor. Her ülke ilerlemeyi elbette ister. Ancak bu ilerleme mantığının doğru bir hesaba, sürdürülebilir politikalara ve bütün insanlığın esenliğini kollayan bir anlayışa dayanması şarttır. Bugün yaşanan bütün küresel ve toplumsal sıkıntıların altında, bu hesabın özellikle son 50 yılda yanlış ve adaletsizce yapılmış olması yatıyor.''
BM'nin yapısını eleştiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''İşte BM... Daimi üyeler ve geçici üyeler... Daimi üyeler ikinci dünya savaşının koşulları altında belirlenmiş ve değiştirilmesi söz konusu değil. Yani dünyada şu anda 193 BM üyesi var, bunun 5 tanesini bir tarafa koyduğunuz zaman, 188 üye, 5 üyenin ağzına bakıyor. Bütün kaderler onların elinde. BM, böyle adalet dağıtabilir mi? Sonra BM Güvenlik Konseyi, bir ülke hakkında 89 yaptırım kararı alıyor, uymuyor, baskı yok. Genel Kurul, 247 tane karar alıyor, bakıyorsunuz, yaptırım, baskı yok. Ama bakıyorsunuz, gidiyorsunuz Sudan'a hemen yaptırım, baskı. Verilen cevap ne? 'Onlar aralarında anlaşsın.' Yaptırımı, baskıyı yaptın da anlaştı. İran'a yaptırım, baskı uyguladın, mecburen direniyor. Ama gelip İsrail'e aynı yaptırım ve baskıyı uygulayamıyorsun. Niye? Uygula bak İsrail-Filistin sorunu nasıl çözülecek? Bunları BM'de konuştuğum, bunları sayın Obama'ya anlatığım için burada rahat rahat konuşuyorum. Bizler adil bir milletin torunlarıyız, adaletle kıtalara, akıllara hükmetmiş bir ecdadın torunlarıyız, bu çatı o insanları yetiştirdi. Onun için bunu bu şekilde konuşmak durumundayız.
Güney Afrika'da, Somali'de orada hali görüyoruz. Sefalet... Bunlar anlatmakla anlaşılmaz, yerinde gezilip görüldüğü zaman anlaşılır. İnanın pantolonlarının duble paçası içindeki kırıntıları versen ayağa kalkar Afrika... Böyle bir durum var. Ama onların oraları gördüğü filan yok, görün oraları ne var, nedir, bu sefalet neyin nesi? Sonra tabii ki kendileri obezite oluyor, ne olacak başka? Başka bir şey olmaz. O insanlara artık elimizin ulaşması lazım. Üzülerek ifade edeyim ki özellikle gelişmiş ülkelerin yönetimleri bu mantığı sadece kendi kısa vadeli menfaatlerini gerçekleştirmek adına ürettiler. Bu yanlış hesap, kaçınılmaz olarak çatışmayı, güç savaşlarını, sömürüyü ve adaletsiliği doğurdu. Ruanda'da ne vardı? Fransa'nın sömürüsü vardı. Öbür tarafta İngiliz, öbür tarafta İtalya vardı. Yıllarca sömürdüler. Şimdi yine aynı hesabı yapıyorlar. Bakıyorlar orada pırlanta nasıl ışıldıyor. Oraya nasıl el koyarız, bunun hesabını yapıyor. Öbür tarafa petrol kuyuları var, oraya nasıl el koyarız, bunun hesabını yapıyorlar. Yoksa oraların halkının demokrasi ve özgürlük yoluyla nasıl yardımcı oluruz, böyle bir hesap yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.