Erdoğan'dan İsrail'e tarihi çağrı?
İki günlük ziyaret için gittiği Lübnan? da ?Hoşgeldin Sultan? pankartıyla karşılanan Başbakan Erdoğan, Türkmen köyünde halka seslendi.
Konuşmasında İsrail'i kastederek, "Gerektiğinde katile katil diyeceğiz" ifadesini kullanan Erdoğan İsrail hükümetini hatalarından dönmeye, özür dilemeye ve barışa davet etti. Coşkulu karşılama İki günlük resmi bir ziyaret için beraberindeki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanları Zafer Çağlayan, Faruk Çelik ve geniş bir heyetle Lübnan'a giden Erdoğan'ı Beyrut Havalanı'nda Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin yanı sıra Lübnan bakanlar kurulu üyeleri ve Beyrut'ta bulunan yabancı ülkelerin büyükelçileri karşıladı.
Havalimanından Cumhurbaşkanlığı Sarayına geçen Erdoğan Cumhurbaşkanı Misel Süleyman ile görüştükten sonra Milli Meclis Başkanı Nebih Berri ile bir araya geldi. Berri ile görüşmesinden ardından yaptığı açıklamada, "Lübnan ne zaman kendisini toparlıyor, birileri bir çomak sokuyor. Buna fırsat vermemek lazım. Burada bir olmamız lazım, diri olmamız lazım. Lübnan'ı güçlü olarak yarınlara taşımak lazım" diyen Erdoğan daha sonra, Hariri ile birlikte helikopterle Kuzey Lübnan'ın Akkar bölgesinde bulunan, Türkmenlerin yaşadığı Kuvaşra köyüne gitti.
Ayakta alkışlandı
Erdoğan, platformdan alanda bulunan 20 bin civarındaki Türkmen'i selamladı. Lübnan Başbakanı Hariri tarafından konuşma yapmak üzere kürsüye çağrılan Erdoğan Türkmenler tarafından uzun süre ayakta alkışlandı. Sözleri sık sık "Türkiye" sloganları ile kesilen Erdoğan, Mavi Marmara saldırışım hatırlatarak İsrail'e sert mesajlar gönderdiği konuşmasında özetle şunları söyledi:
Hesabım sorarız
"Mavi Marmara'daki 9 Türk'ün acısını yüreğimizde hissettik. Akdeniz'de korsanlık yapanlara masum sivilleri katledenlere karşı hakkı savunmaya devam edeceğiz. Biz barış diyeceğiz, adelet diyeceğiz, uluslararası hukuk diyeceğiz. Biz gerektiğinde katile katil diyeceğiz, katilden de Allah'ın izniyle hesabını soracağız. İsrail hükümeti şunu görmelidir, bu bölgede barış olursa kendisi de kazanır. Bu bölgede savaş, çatışma olursa kendi vatandaşları da zarar görür. İsrail hükümetini bir kez daha hatalarından dönmeye, özür dilemeye kendisi ve bölge için barışa gelmeye davet ediyoruz. İsrail, bölgeyi de dünyayı da ateşe atacak provokatif faaliyetlerini durdursun. Bölgedeki barış senin de yararına. Biz sadece barış istiyoruz. Dünya kamuouyunun da bölgede barış için elini yüreğine koyması gerekir. Biz her alanda Lübnan'ın yanında olacağız."
Zalimlere karşı her zaman iri ve diri olacağız
Başbakan Erdoğan, Türkmen Köyü Kuvaşra'da yaptığı konuşmada Türkiye ile Lübnan arasındaki işbirliğini güçlendiren adımlar atılacağını söyledi. "Türk ve Lübnan halkları vizelerin kalkmasıyla yüz yıllık bir hasrete son verdi, özlemle kucaklaştılar. Ortak tarihi birlikte yazdık. Şunu asla unutmayınız, bu coğrafyanın insanlarını tarih birbirine kardeş eylemiştir. Bizi birbirimizden soğutmaya kimsenin gücü yetmeyecektir" diyen Erdoğan şöyle devam etti:
İnsanlığın gereğini yapıyoruz
"Lübnan'da yaşanan acıları biz de yüreğimizde hissettik. Beyrut kuşatma altındayken biz de kendimizi kuşatma altında hissettik. Refik Hariri şehit edildiğinde acısını biz de yaşadık. Lübnan'a acımısızca yağan bombalar, çocuklara yapılan saldırılar bizim de yüreğimizi sızlattı. Biz insanlığımızın gereği olarak sesimizi yükseltiyoruz. Vicdanımızın sesine kulak veriyor, onun için sesimizi yükseltiyoruz. Kim ne derse desin, biz haksızlık karşısında sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Zalimlere karşı her zaman diri olacağız. Bir olalım, iri olalım diri olalım."
"Birruh biddem nefdik ya Erdoğan"
Başkent Beyrut'tan askeri bir helikopterle yaklaşık 45 dakikalık bir uçuşla geldiğimiz Kwachra beldesine doğru alçalmaya başladığımızda, bizi şok bir manzara karşıladı. Binlerce insan ellerinde Türk ve Lübnan bayraklarıyla Kwachra meydanında toplanmışlar. Helikopterlerin tozu dumana katmasına rağmen coşkuyla "Türkiye Türkiye" ve "Tayyip Tayyip" sloganları atıyorlar. Manzara Türkiye'nin herhangi bir yerindeki mitingden farksız.
Hatta "Erdoğan buradan aday olsa kazanır" demek abartılı olmaz. Aslında bu tablolar, Türkiye'nin bu coğrafyada nasıl algılandığının en yalın belgesi. Benzer görüntüleri Balkanlarda da yaşamıştık. Engebeli arazilerden yürüyerek gelen Lübnanlı ve Türkmen kökenli Kwachralılar'ın hali görülmeye değerdi. Aralarında Hıristiyan din adamları da vardı kalabalığın. Gençler, yaşlılar çocuklar...
Aksakallı bir din adamı gözyaşlarıyla, elinde Türk bayrağı Erdoğan'ı alkışlıyordu. Bu esnada kalabalıktan "Birruh biddem nefdik ya Erdoğan" sesleri yükseliyor. "Kanım canım sana feda olsun ya Erdoğan" diyor kalabalıklar. Önce Hariri konuştu, sonra Başbakan Erdoğan. Her iki konuşma da coşkuyla izlendi. Fakat dünkü tabloda konuşulanlardan çok ortamın kendisi tarihiydi. Çünkü bugüne kadar Lübnan'ın bu bölgesine yabancı bir devlet adamı hiç gelmemiş.
İlk gelen Başbakan Erdoğan, o da sanki kendi devlet başkanlarıymış gibi karşılandı. Üstelik Erdoğan yalnız da değildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da yanındaydı. Yani Türkiye'nin il- gisi üst düzeydi. Meydandaki kalabalık aslında konuşmaların içeriğiyle çok da ilgili değildi. Başbakan, Türkiye'nin bölgeye bakışını, İsrail'e olan tepkisini, adalet anlayışını anlattı.
Erdoğan'ın konuşmasını bol bol alkışlamalarından memnuniyetleri gözüküyordu. Fakat aslolan 100 yıl sonra Türkiye'den bir devlet adamının gelmesi. Türkiye'nin yaptırdığı okuldan çok Lübnanlıları memnun eden, "Erdoğan ve Türk hükümetinden gördükleri yakınlık" demek yanlış olmayacaktır. Kısacası Lübnan'ın kuzeyindeki bu Türkmen kasabası, dün tarihi bir gün yaşadı.
HABER ANALİZ: Adem Yavuz ARSLAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.