Abdülaziz Tantik: Davaya Adanmış Bir Ömür Ziya Yürekli Hoca

Abdülaziz Tantik: Davaya Adanmış Bir Ömür Ziya Yürekli Hoca
Hoca, öğrencilerini seviyor ve onların iyi birer insan, iyi birer Mümin, iyi Müslüman olma yanında şuurlu birer millet evladı olmalarını da istiyordu. Bunu anlatarak yapacağına, yani irşada, emri bil marufa olan inancı kesindi.

1974 yılında Adana İmam Hatip Lisesi’ne kayıt yaptırdıktan sonra; okuldaki ortamın, beni çok etkilediğini, tepeden tırnağa değiştirdiğini söylemeliyim; dini eğitim aldık ve İslam kültürüyle yetiştik. Hocalarımın bu değişimdeki payı ise elbette ki çok büyüktür.

Okulda üst sınıftaki öğrencilerin alt sınıflara ağabeylik ederek etkileşime girmeleri; güzel söz ve davranışlarla örnek olmaları; doğruya, iyiye ve güzele yönlendirmeleri kayda değer özelliklerindendir.

İnsan ömründe ergenlik adı verilen 12- 18 yaş arası, değişimin en yüksek olduğu dönemdir. Değişimin, doğru istikamet kazanması, gelişim haline gelmesi biraz da kişinin yakın çevresine bağlıdır. Okul zaten anlayış, ahlak, kişilik ve kimlik gelişimi bakımından aileden sonraki en önemli çevre ve ortamdır.

Burada hocalarımızın her birinin kendi çapında ciddi bir şekilde öğrenciler ile ilgilendiklerini, yetiştirme, olgunlaştırma, daha iyi insan olma amacı doğrultusunda yardımcı olduklarını, gereken şeyleri yaptıklarını belirtmem gerekir.

12 Eylül 1980 askeri darbesine giden süreçte, ideolojik çatışmaların ve gençlik olaylarının şehirleri kan gölüne çevirdiği bir ortamda, hocalarımızın candan ilgisiyle gerçekten terörün dışında kaldığımızı, burnumuzun bile kanamadığını, okul ortamının biz öğrenciler için çok büyük bir sığınak olduğunu özellikle belirtmek isterim..

Hocalarımın içinde biri vardı ki o duruşuyla bir başkaydı. Konuşması, hep bir bilgi bombardımanıydı; muhatabının sabrını zorlayacak kadar uzun, ayrıntılı ve örnekleri çoğaltarak ama heyecanla anlatırdı. Bu elbette olumsuz bir durum değildi; o yıllar ideolojik savaş, fikir mücadelesi dönemiydi; aktarmak istediği millet hayatındaki temel problemlerdi; öğrenciler açısında büyük, karmaşık ve ağır konulardı..

Muhatabı ortaokul öğrencisiydi, bilemedin lise öğrencisi olduğu halde; ara vermeden, her zeminde, her fırsatta aktarma çabası içindeydi. Öğrenciler, tabii ki onu betimlediğinde bu özelliği öne çıkmaktaydı..

Sınıfta, bahçede, okul dışında yakaladığı bir öğrenciye muhakkak bir şeyler anlattığı görülürdü. Bende kalan Ziya Yürekli hocanın silueti bu..

Ziya Hoca benim derslerime de girdi. Sınıfta onun dersi olduğunda her öğrenci bilirdi ki hoca, şimdi bir konuyu uzun bir şekilde anlatarak yine o konudan öğrencileri için dersler çıkarırdı. Bu da o yaş grubu için tabii ki yorucu ve sıkıcı gelirdi.

Ancak, Ziya Hoca, bıkmadan, usanmadan, yılmadan anlatmayı severdi. Hatta kendini öyle anlatmaya kaptırırdı ki, bazen zilin sesini duymazdı da biz öğrenciler bağırarak ‘zil çaldı, hocam’ diyerek uyarırdık.

Ziya Hoca, sınıfta ve bahçede dolaşırken, dışarıda onu gördüğümüz zaman kişide ilginç bir duygu oluştururdu. Örneğin, korkutucu hocalar vardı okulda. Ama Ziya Hoca’dan asla korkulmazdı. Onu sessiz ve sedasız görürdünüz. Rahatsızlık vermeden varlığını hissederdiniz.

Ancak, konuyu aktarırken, sürekli yeni örnekler vererek ve rahatsız edecek derecede ayrıntılara inerek, tekrar ederek ve bazı inceliklere dikkat çekerek o yaşta bizleri eğitmek, yetiştirmek istediği çok açık…

Ben, şimdi bu zamandan geriye dönüp baktığımda Ziya Hoca’nın yapmak istediğini daha doğru anlamaya başlıyorum. Çünkü Hoca, öğrencilerini seviyor ve onların iyi birer insan, iyi birer Mümin, iyi Müslüman olma yanında şuurlu birer millet evladı olmalarını da istiyordu. Bunu anlatarak yapacağına, yani irşada, emri bil marufa olan inancı kesindi. O yüzden sürekli Ziya Hoca’yı bir şeyler anlatırken görürdük.

Hoca’nın öğrencileri ile ilişkisi sertlik üzerine değil, ikna üzerine kurulu idi. Bu da hocaya karşı bazen öğrencilerden beklenmeyen hareketlerin doğmasına neden olabiliyordu. Hoca, çok olgun ve sabırlı bir öğretmen olarak her öğrencinin bir gün doğruyu bulacağına olan inancını muhafaza ettiğini hoşgörüsüyle gösterirdi.

Ziya Hoca, hafızamda, konuşkan, yumuşak bir dil, gülümseyen bir yüz, inançlı, umutlu, hep bir şeyler aktarmak isteyen bir öğretmen olarak kalıcı özel bir yere yerleşmiştir . Allah razı olsun hocadan…

Benim bugün bu davaya sahip çıkmamda ve bunu süreklileştirerek devam ettirmemde, bilgi ile bu kadar içli dışlı olmamda elbette ki her hocam ve ağabeyim gibi Ziya Hoca’mın da katkısı çoktur.

Ben hocamdan razıyım, Rabbimin de razı olacağını umuyorum… İnşallah Ziya Yürekli hocam ile cennette buluşuruz ve okul günlerini yâd ederiz…

Kaynak:Adanapost

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.