İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Hakan Atilla Davası’nda konuşulmayanlar,

ABD’de görülen Reza Zarrab davasında Zarrab’ın  FBI ve savcılıkla işbirliği yaparak itirafçı olması ile sanık durumundan tanık durumuna geçmesi üzerine, davanın bir numaralı sanığı Halkbank genel müdür yardımcısı M.Hakan Atilla olmuştu.

Zarrab konusunda daha önceki yazılarında da ifade ettiğim üzere Zarrab, ABD’ye tutuklanacağını bilerek, yani açıkçası bu davadan kurtulmak üzere anlaşmalı olarak gitti. Zarrab gitti gitmesine de, Türkiye’de Zarrab’ı mahkemede aklatanlar bunu nasıl akıl edemedi de, Zarrab’ın gidişine seyirci kaldı. Yâda gidişine neden göz yumdu?

Bu sorunun benzer bir şekilde Hakan Atilla içinde sorulması gerekir. Atilla’nın Reza Zarrab’ın tutuklanmasından sonra adı, Zarrab vasıtasıyla bu dava ile ilgili olarak geçmesine, bundan dolayı tutuklanacağı aşikâr olmasına rağmen neden? New York’taki toplantıya gönderildi?

Burada iki soru akılları kurcalıyor. Atilla ya, Zarrab gibi bu davadan kurtulmak için ABD’ye gitti. Yâda kendilerini kurtarmak isteyenler Atilla’yı kurban seçti. Atilla’nın ABD’ye gittiği 23 Mart günü değil de, resmi görevini tamamlayarak 28 Mart’ta Türkiye’ye hareket etmek için JFK havaalanına gittiğinde, uçağa binmeden hemen önce FBI tarafından gözaltına alınması, ayrı bir soru işareti.

 

Hakan Atilla davası sonuçlandı;

ABD’deki mahkeme sonuçlandı, Jüri Atilla’ya isnat edilen altı suçtan beşinde Atilla’yı suçlu buldu. Nihai karar Nisan ayında açıklanacak.

Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan ve AKP kabinesi Reza Zarrab’tan haber alamayınca akıbetini öğrenmek için ABD’ye nota vermiş, Zarrab’ın itirafçı olarak tanık pozisyonuna geçmesi üzerine “Hain” ilan etmiş, davayı FETÖ’ye bağlamıştı.

Dava’nın sonuçlanması ve kararın açıklanması ile birlikte yine Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP kabinesi, davayı FETÖ’ye bağladı. Dava hâkiminin daha önce Fethullah Gülen’ile ilişkisi olduğu, Zarrab’ın yalan söylediği, bu davada mahkemeye sunulan belgelerin FETÖ firarisi eski polis müdürü Hüseyin Korkmaz tarafından Türkiye’den kaçırıldığı, 17-25 Aralık’a ait kumpas belgeleri olduğu, mahkeme heyetinin bu belgelere dayanarak yargılamanın yapıldığı, dolayısıyla hukuki olmadığını söylüyorlar.

Gülen’in hâkimle ilişkisi, Zarrab’ın kendini kurtarmak için yalan söylediği, Korkmaz’ın 17-25 Aralık’a ait belgelerinin sahteliği. Bunlar doğrudur. Ancak Zarrab ve Atilla ABD’de 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk davasından yargılanmadılar. ABD’nin, mahkemenin peşine düştüğü şey; Türkiye’deki bakanların rüşvet alması, yolsuzluk yapması, Halkbank genel müdürünün evinde milyon dolarları saklaması değil. Hakan Atilla’da bundan yargılanmıyor, suçlamalar arasında böyle bir suç yok, kaldı ki ABD’nin Türkiye’deki yolsuzluk ve rüşveti neden sorgulasın, üstelik onlar için Türkiye’de kaos olacağı için bu sevindiricidir de.

Hakan Atilla “insani yardım” ve “yiyecek” adı altında, sahte belgelerle İran’a ambargoyu delmekle, ABD'yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve karapara aklama suçlarından yargılanıyor. Atilla bunlardan dolayı ceza aldı. ABD’nin yargılanmak üzere Türkiye’den istenilen eski bakan Zafer Çağlayan ve Halkbank genel müdürü Süleyman Aslan’da aynı suçlarsan dolayı gıyabında sanık durumunda. Yani 17-25 Aralık’taki rüşvet ve yolsuzlukla uzaktan yakından alakası yok, yani açılan dava 17-25 Aralık belgelerine dayalı değil. ABD Zarrab’ı ve şirketlerini takip etmiş Zarrab, Atilla ve Aslan’ı dinletmiş. Deliller Zarrab'ın ve şirketlerinde çalışanların kimi e-mailleri ve daha da önemlisi para dekontları. Bunları ABD kendi izlemiş ve ortaya dökmüş.

Atilla, İran’a ambargoyu delmekten 20 yıl bankaları dolandırmak ve sahtecilik gibi diğer suçlardan 30 yıl olmak üzere toplam 50 yıl cezası söz konusu. Bazı uluslar arası hukuk uzmanları ve CHP’lilerin iddiasına göre Zarrab ve Atilla’nin İran’a ambargoyu delmek, ABD’yi dolandırarak uğrattıkları zarardan dolayı 10 milyar dolar Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm edeceklerini iddia ediyorlar.. Bu konu hakkında fazla bir bilgi sahibi olmadığımı ifade etmekle birlikte şayet doğruluk payı var ise ve ABD Türkiye’den böyle bir talepte bulunursa bunun faturasının millete yükleneceği muhakkaktır. Dileriz bu sadece bir iddia sınırında kalır.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

05.01.2018/adanapost.com

twitter.com/ihalilsipahi

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.