Halil Berktay: Aydınlar KCK'ya gösterdikleri ilgiyi sivil vatandaşlara göstermiyor...
Sabancı Üniversitesi'nden öğretim üyesi Prof. Dr. Halil Berktay, KCK'ya arka çıkan aydınları eleştirerek, devlete kolayca 'hayır' diyenlerin söz konusu PKK, KCK ve BDP olunca hayır diyemediğini söyledi.
Haberturk televizyonundan Belkıs Kılıçkaya'nın sunduğu Doğru Açı programına konuk olun Prof. Dr. Halil Berktay, gündemdeki KCK operasyonları hakkında konuştu ve aydınların bu operasyonlara bakış açısını değerlendirdi.
Berktay, KCK yapılanmasını silahlı terör örgütünün ortaya çıkardığının açık olduğunu söylerken, aydınların bu operasyonlara karşı gösterdiği ilgiyi Siirt'te bir aracın içinde öldürülen dört genç kız ya da Bingöl'de canlı bomba tarafından öldürülen sivil vatandaşlar için göstermediğini belirtti. Berktay, aydın kesimin devlete çok kolay 'hayır' derken PKK, KCK ve BDP'ye 'hayır' diyemediğini belirtti.
Berktay şunları söyledi: "PKK intihar saldırısı düzenliyor, 18 yaşındaki genç kızın sırtına bomba koyup fedai yapıyor. Sonuç olarak siviller anneler ve çocukları ölüyor. Hatice Belgin adında bir kadın ölüyor. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakol'un tutuklanmasına imza veren pek çok insan o ölen kadın hakkında, çocuklar hakkında ağzını açmıyor. Sert duruş sergileyemiyor. O vahşetin karşısına net biçimde dikilmiyorlar. Sadece devlete hayır demeyi esas alıyorlar ki biz de BDP siyaset akademisinde ders vermek istiyoruz diyorlar. BDP siyaset akademisi nedir? Orda neler oluyor? Ne konuşuluyor, hangi genel çizgi doğrultusunda kadro yetiştiriliyor sormuyorlar. "
"Biz de Siyaset Akademisi'nde ders vermek istiyoruz diyenlere gelin verin deseler ne yapacaklar? Öyle eski solcular var ki kendi kendilerine yalan söylüyor. Bunları diyenler 60'ların 70'lyerin legal illegal mücadeleden geçtiler. Bizim bildiğimizin 10 kat fazlasını devlet biliyor. Legal illegal nedir bunları hepimiz biliyoruz. İkisi nasıl iç içe geçer. BDP'nin realitesi nedir? PKK'nın BDP ile KCK'nın BDP ile içiçeliği nedir. Buralarda hiç riyakar ikiyüzlü olmanın anlamı yok. Parti okulu nedir hepimiz biliriz."
İçişleri bakanı çıkıp konuşuyor, bir yandan tamamen insanda muazzam bir haksızlık hissi uyandıran uygulamalar var, diğer yanda bir yanda devlet bir yanda PKK radikal Kürt hareketi kürtlerin hakları, mağduriyetleri vs. böyle bir muazzam sıkışma söz konusu ve pek çok bence demokrat insanda nerede duracağına neye hayır diyeceğini bilemiyor özelliklede neye hayır diyeceğini bilememek devlete çok kolaylıkla hayır demek orada bir problem yok. Milliyetçi, devletçi militalist olmayanlar devlete çok kolay hayır diyebiliyorlar ama PKK' ya KCK' ya BDP' ye o kadar kolay hayır diyemiyorlar. Hayır diyemeyişin olgularını sıralayalım. PKK savaşı tekrar başlattı ve pek çok sol çevrede bunun adı konamıyor, bunun adını sadece Taraf gazetesi ve Taraftaki bazı yazarlar koyabiliyor. PKK intihar saldırıları düzenliyor, 18 yaşında genç kızların sırtına bomba sarıyor ve onları fedai olarak bombalamaya gönderiyor ve sonuç olarak siviller de ölüyor anneler ve çocukların da ölüyor ve Hatice Belgin adında bir kadın ölüyor ve hakikaten imza veren Büşra Ersanlı, Ragıp Zarakoğlu'nun aşikar haksız yere bende imza verdim, tutuklanmalarına imza veren veya bu konuda yazıp çizen pek çok insan bu intihar saldırısı hakkında ölen kadın hakkında ve ölen çocuklar hakkında ağızlarını açmıyor. hiç birşey söylenmiyor, sert bi duruş sergilenmiyor yani PKK'yı KCK'yı onun karşısına dikilmiyorlar. tam tersine devlet ile PKK arasında sıkışmışlık halinde o kadar fazla sadece devlete hayır demeye esas alıyorlar ki ben yazdım ve eleştirdim bizde BDP siyaset akademisinde ders vermek istiyoruz diye bildiriye imza atabiliyorlar. Buna imza atarken BDP siyaset akademisi nedir yani orda ne konuşuluyor hangi genel çizgi doğrultusunda kadro yetiştiriliyor bunu hiç sormuyorlar kendilerine.
Böyle bir ortamda sormak kolay mı sizce?
Evet sorulabilir, kendi misyonları kendi zihinsel, duygusal karışıklıkları olmasa pekala sorabilirler. bir şeye imza atmanın bir sorumluluğu olmalı, ortada bir imzalanacak metin enflasyonu var bu başlı başına düşündürücü çünkü hiçbir şeye yaramıyor. fakat ben kendi payıma mesela önüme bir metin geldiğinde şunu yaparız bunu yapmaya bizde varız diye metin geldiğinde ciddi düşünüyorum ben buna imza atacak olsam gerçekten bunu kastediyor muyum diye. bir örnek vereyim bundan bir iki yıl önce
Ahmet Türk'e karşı (radikal kürt hareketinin önemli isimlerinden) bir şey olmuştu kimsenin evini kiralamak istemediği Ankara'da ortaya çıkmıştı ve "evim evindir" imzası ortaya çıkmıştı, şimdi ben ona imza atacağım zaman önüme geldiğinde düşündüm evim metnine imza atacağım Ahmet Türk evinize misafir olabilir miyim dediğinde gerçekten onu yatırabilir miyiz onu misafir edecek yerimiz var mı diye düşündüm somut olarak, muhtemelen bu metne imza atan başka kimse bunu düşünmemiştir. çünkü ona tamamen sembolik bir jest olarak düşünmüşlerdir. Ben bunu pratik sonuçlarıyla birlikte düşündüm ve evet ben Ahmet Türk'ü misafir edebilirim diyebildim.
BDP siyaset akademisinde bizde ders vermek istiyoruz, tutun ki dediler buyurun gelin hepimiz şunu söyleyeyim ortada öyle bir eski solcu nesil var ki kendi çok iyi bildiği realite hakkında bir kendi kendine yalan söylüyor ve iki yüzlü davranıyor. Hepimiz muazzam sayıda insan 1960'ların 70'lerin 80'lerin Legal, illegal, yarılegal mücadelelerinden geçtik yani bizim bildiğimiz şeyleri ve 10 katını devlette biliyor tabi dolayısıyla devlete bilmediği şeyleri öğretecek haklimiz yok ama legal örgüt nedir, illegal örgüt nedir, ikisi nasıl içiçe geçer bunları hepimiz biliyoruz, yani BDP'nin realitesi nedir PKK'nın BDP ile KCK'nın BDP ile içiçeliği nedir KCK diyince biz bu örgütün ne olduğunu anlıyor muyuz filan bu konularda hiç riyakar ikiyüzlü olmanın alemi yok.
Söylemek istediğim şu. BDP siyaset akademisinde ders vermek istiyoruz, parti okulu nedir, bir radikal sol veya herhangi anlamda bir radikal sert şekildeki kadro örgütünün parti okulu nedir hepimiz biliyoruz. peki bunun bir vitrin kısmı vardır birde iç salon kısmı vardır. hani Kudüs deki tapınağın da bir mahremin mahremi bölümü vardır ya prestijli aydınlar gelir vitrin kısmında kadın hakları, feminizm, servantes, Tanzimat romanı.
Türk edebiyatı, vs. anlatırlar ve hem deyim yerindeyse o örgütün öğrencilerine kültür verirler hem de isimlerini bir şekilde orasıyla ilişkilendirmiş ve oraya bir prestij kazandırmış olurlar, iyi yol arkadaşları olurlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.