İnandığından Ummak

Cumartesi Yazıları – 28

“ Sarıkamış’a... Senden sonra ney’in sarı bir kamıştan yapıldığı anlaşıldı, inlemesinden...”



İNANDIĞINDAN UMMAK


İnsanın mevsimi düşleridir. Güle düşmek de gazele dönüşmek de düştendir.

Umudu düşe yazmak,
aşkı düşe yazmak,
amasız dostluğu düşe yazmak,
inandığın her şeyi düşe yazmak,
sonra da acıya düşeyazmak nedir, unutmak...

İnandığından ummak,
inandığından beklemek,
inandığını özlemek... Çadırda doğan çocuk sesiyle, köşkte doğanın sesi aynıdır, unutmamak!
Yalıdan çıkan cenaze ile barakadan çıkana anaların yaktığı ağıt aynıdır, unutmamak!
İnandığın yer nere ise inadına ısrar da aynı yere olmalıdır, bunu da unutmamak!

Hangi zenginin iki dili, üç gözü olmuş; hangi fakirin dili çürümüş, gözü sönmüştür? Neye sahip olursak artık ihtiyacımız kalmayacak nefese? Nereye ulaşırsak veya yükselirsek, gönülsüz de olur?
Umduğumuz neyse,bulduğumuz da o değil midir; umduğumuz ile bulduğumuzun aynı yerden geldiğine inanıyorsak?

Bizi gördüğüne inandığımızın gözlerinin varlığını inkar ne acı! Haklı olan kuşların, haksız filleri yendiğine inanıp yine de duadan kuşları olanların fillerden korkması ne acı!

İnandığından umarsan, bulduğunla onarsın.
Her şeyi inandığına yazmak, düşe yazmak...
Mevsimi hep bahara, acıyı gazele yazmak...

 

Hayati Koca

23.12.2017, Adana

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.