İsrail özür dilemesse.....

İsrail özür dilemesse.....

Bu propaganda faaliyetinin ne manaya geldiğini biz biliriz. Bu propaganda faaliyetleri, Türk tarihini bilenler iyi bilirler, birilerinin darbe ya da demokrasi...

Bu propaganda faaliyetinin ne manaya geldiğini biz biliriz. Bu propaganda faaliyetleri, Türk tarihini bilenler iyi bilirler, birilerinin darbe ya da demokrasi dışı yolları kışkırtmasından ibarettir" dedi.

AK Parti'nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, İsrail'in Gazze yardım gemilerine saldırısı konusunda özür dilememesi ve uluslararası bağımsız soruşturma komisyonunun kurulmasına izin vermemesi halinde, iki ülke arasındaki krizin daha da derinleşeceği ve iki ülkenin uluslararası her siyasi ve hukuki platformda karşı karşıya geleceği uyarısında bulundu.

Çelik, Washington temaslarının ardından AK Parti heyetiyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, Washington'daki temaslarının amacına ulaştığını düşündüklerini ve bu formattaki ziyaretleri artırmayı planladıklarını söyledi. Çelik, ABD'ye bu tür seyahatleri artırmayı, hatta değişik ekiplerle İngiltere, Almanya ve diğer ülkelere bu gezileri yapacaklarını kaydetti.

Washington'da biraraya geldikleri kişilerin Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde "hayır" oyu vermesinin anlamını ve bunun krize işaret edip etmediğini sorduklarını belirten Çelik, Türkiye'nin İran ile yürüttüğü müzakerelerden ve Tahran anlaşmasından muhataplarının sürekli haberdar olduğunu, görüşmelerinde ABD Başkanı Barack Obama'nın 20 Nisanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği mektupla anlaşmanın içeriğinin yüzde 100 uyumlu olduğunu anlattıklarını söyledi.

Bunun yanında Türk-Amerikan ilişkilerine yönelik perspektiflerini dile getirdiklerini belirten Çelik, "Türkiye ile ABD arasında kriz var diyen muhataplarımıza, iki ülke arasında belli olaylarda yöntem farklılığı olduğunu ama esasa ilişkin bir kriz olmadığını söyledik" dedi.

Türkiye'nin dış politikasının önceki dönemlere çok daha dinamik ve boyutlu hale geldiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:

"Geçenlerde bir muhalefet lideri, Sayın Başbakan'ın Brezilya'ya gidişini, 'haritalarda yerini bile bulamayacağınız ülkelerde ne işiniz var" diye sordu. Halbuki Brezilya haritada çok kolay görünüyor. Bizim dış politika anlayışımıza göre ise esasında sorgulanması gereken bunca yıllar boyunca bu ülkelerin neden ihmal edildiğidir."

-"İSRAİL ÖZÜR DİLEMEZSE..."- 

İsrail'in Gazze'ye giden yardım gemilerine saldırarak 9 Türk vatandaşını öldürmesini "Tük tarihinin en trajik olaylarından bir tanesi" olarak nitelendiren Çelik,, "Bizim bunu hiçbir şekilde unutmamız ya da bu olayın ağırlığını hafifletmemiz mümkün değil" dedi.

Türkiye'nin net pozisyonunu görüşmelerde muhataplarıyla açık şekilde paylaştıklarını ifade eden Çelik, "Eğer İsrail özür dilemezse ve uluslararası bağımsız soruşturma komisyonunun kurulmasına izin vermezse, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki kriz daha da derinleşecektir ve Türkiye ve İsrail uluslararası her siyasi ve hukuki platformda karşı karşıya gelecektir" diye konuştu.

Geminin Türk makamları tarafından bütün suç unsurları ve hukuk açısından en ayrıntılı şekilde arandığına dikkati çeken Çelik, geminin tamamen insani yardım gemisi olduğunu ifade etti.

Gemidekilerin terör örgütleriyle bağlantısının kurulmaya çalışıldığını hatırlatan Çelik, "Böyle birşey olsaydı zaten İsrail makamlarının bu kişileri serbest bırakmayacağına'' işaret etti.

Çelik, Türk hükümeti ve devletinin bu geminin sponsoru veya destekleyicisi olmadığını, geminin devlet tarafından gönderilmediğini anımsattı.

Türkiye'nin de insani bir yardım gemisini engellemeye hakkı olmadığını belirten Çelik, "Hatta BM'nin insani yardım gemilerini teşvik ettiğine" dikkati çekti.

-"DEVLET KORSANLIĞI"- 

İsrail makamlarıyla yapılan görüşmelerde de geminin kendi karasularına girdiği takdirde Aşdod limanına çekileceğini ve insani yardım malzemesini boşaltacağını söylediklerini ifade eden Çelik, "Bu olay herhangi bir olay, kaza değildir" diyerek, İsrail'in uluslararası sulardaki bu tutumunun "devlet korsanlığı" olduğunu söyledi.

İsrail askerlerinin gemilerdekileri infaz ettiğini, gemide herhangi bir çatışma olmadığını ifade eden Çelik, "gemideki insanlar, üzerlerine silahla gelen İsrail askerlerine karşı, kendilerini pet şişelerle korudular diye İsrail kara propaganda yapıyor" dedi. 

-"BU ÇATIŞMA DEĞİL, İNFAZ"-

Çelik, yapılan incelemeler sonucunda ''bütün öldürülenlerin 2 metrelik mesafeden ve sadece iki silahtan kafalarına kurşun sıkıldığını, bunun çatışma değil, infaz olduğunu'' kaydetti.

Çelik, "Bir devlet, başka bir devlete bu kadar açık bir saldırı olmasa bile herhangi bir sebeple, istenmeyen bir sebeple bile olsa bir başka devletin vatandaşlarından 9 kişinin ölümüne sebebiyet veriyorsa, özür dilemesi bu kadar zor mudur, bu kadar büyük bir mesele midir, burada özür dilemiyorsa demek ki kötü niyet vardır" dedi. 

-"NATO'DAKİ MÜTTEFİKLERİMİZ OLUMLU TAVIR SERGİLEMEDİ"- 

Türkiye'nin NATO'daki müttefikleriyle dünyanın her yerinde fedakarlık yaptığını, ortak değerler uğruna mücadele ettiğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti:

"Bugün açık denizlerde Türk insanları saldırıya uğramış ve öldürülmüştür, ama maalesef uluslararası bir soruşturma komisyonunun kurulmasına destek verme konusunda NATO'daki müttefiklerimiz olumlu bir tavır sergilememişlerdir. İsrail'in kendi kendine kuracağı bir komisyonun da bizim açımızdan hiçbir kredibilitesi yoktur. 'İsrail, açık bir demokrasidir, gelişmiş kurumları vardır' deniyor. 'Kendi kendine soruşturma yapacak kuvvete sahiptir' deniyor. Türkiye çok daha gelişmiş bir demokrasidir, çok daha gelişmiş kurumlara sahiptir, sadece kendi milli mekanizmalarıyla değil, başka uluslararası mekanizmalarla da işbirliği yaparak bu soruşturmayı yapabilecek kabiliyete Türkiye de sahiptir ama biz Türkiye ve İsrail'in iki ayrı soruşturma komisyonuyla bu işi yürütmesinin sağlıklı olmadığını düşünüyoruz. BM Genel Sekreteri'nin gözetiminde bağımsız ve kredibilitesi yüksek bir komisyon kurulmalıdır. Kongre'deki muhataplarımıza, diğer yerlerdeki Türkiye uzmanlarına bu bağımsız komisyonun kurulması noktasında destek vermelerini istedik. Aksi takdirde Türk-İsrail ilişkilerinin normalleşmesine hizmet etmiş olmazlar. Tam tersine daha da kötü duruma gelmesine katkı sağlamış olurlar ve Orta Doğu barışına da çok ciddi zarar vermiş olurlar"

-"DEVRİMDEN BU YANA İLK ANLAŞMA"- 

Çelik, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yeni yaptırımlar oylamasında "hayır" oyu kullanarak, kendi müttefiklerine karşı İran'dan yana bir tercih kullanmadığını söyledi.

Şimdiye kadar hiçbir yaptırım kararının sonuç alamadığını, tek yolun İran'ı uluslararası toplumla açık bir müzakere masasına oturtmak olduğunu belirten Çelik, "Devrimden bu yana ilk defa İran'ın bu konuda taraf olduğu tek anlaşmanın Tahran Bildirisi olduğunu hatırlattı.

"Biz bu diplomatik müzakere yolunu bu kanallara açarken, bütün Batılı ülkeler desteklerini vermişlerdir" diyen Çelik, Türkiye'nin verdiği oyla yön değiştirdiği veya eksen kayması yaşadığı yönündeki sözlerin sadece "retorikten ibaret" olduğunu, içeriğinden söylenenlerin hepsinin "boş ve boşa çıkacak" olduğunu kaydetti. 

-"EKSEN YERLİ YERİNE OTURDU"-

Türkiye, Suriye ile diyaloğu geliştirmeye başladığında da aynı sözlerin söylendiğini, ancak sağlanan ilerlemeyle gelinen noktada ABD'nin de Suriye'ye büyükelçi atadığını ifade eden Çelik. "Dolayısıyla Türkiye'nin bütün girişimleri, esasında sahip olduğumuz ortak değerlere hizmet etmektedir, ortak amaçları gözetmektedir. Bu açıdan baktığınızda eksen kaymasından değil, tam tersine eksenin yerli yerine oturmasından bahsedebiliriz. Eksen yerli yerine oturmuştur, omurgadaki bazı disk kaymaları tedavi edilmektedir"

Türkiye'nin Orta Doğu ile ilişkilerini geliştirmesine hiç kimsenin itiraz etmesinin mümkün olmadığını anlatan Çelik, Türkiye'nin bu girişimlerinin AB'ye üyelik perspektifiyle de yüzde 100 uyumlu olduğunu söyledi

BİR MÜDDET SONRA GÖRECEKSİNİZ

AK Parti'nin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, İran'a yaptırımların işe yaramadığının tekrar görüleceğini belirterek, "Bir müddet sonra göreceksiniz ki uluslararası toplumun elindeki en önemli ve en saygın mekanizma, Türkiye'nin Brezilya ile birlikte Tahran'da gerçekleştirdiği bu anlaşma olacaktır, Türkiye'nin diplomasi ve müzakere kanallarını açık tutması, uluslararası toplumun elindeki en saygın ve en etkili mekanizma olacaktır" dedi. 

Çelik, Washington'daki temaslarının ardından, heyetle birlikte düzenlediği basın toplantısında, Tahran Deklarasyonunun her şeyi kapsadığını düşünmediklerini, ancak çözüme giden yolda "kesinlikle heba edilmemesi ve iyi değerlendirilmesi" gereken bir fırsat olduğunu söyledi.

Bu fırsata uluslararası toplumun yer ve zaman tanıması gerektiğini ifade eden Çelik, ancak hemen yaptırım kararı alınmasının, Türkiye'ye "Tahran anlaşmasını öldürmemek için Güvenlik Konseyi'nde "hayır" oyu vermekten başka seçenek bırakmadığını'' kaydetti. 

Çelik, "Eğer Türkiye 'hayır' oyu vermeseydi, Tahran anlaşması şu anda yaşıyor olmasaydı, İran ile batı toplumu arasındaki yegane temas noktası bu yaptırımlar olsaydı, bugün İran ve Batı toplumu arasındaki bu gerilim yüzünden, Irak'ta istikrarsızlıklar tetiklenmeye başlayacaktı, Lübnan'daki hükümet bundan olumsuz etkilenecekti ve bütün bu Orta Doğu coğrafyasında yeni çatışma alanları ortaya çıkacaktı" dedi. 

Türkiye'nin Orta Doğu'yu herkesten daha iyi bildiğini belirten Çelik, Türkiye'nin müttefikleriyle arasında yöntem farkı bulunduğunu, farklı yöntemlerin de çatışma değil, ortak amaçlara yürürken zenginliğe işaret ettiğini söyledi.

Türkiye'nin girişimlerinin bir müddet sonra Batılı dostlar tarafından daha iyi anlaşılacağını belirten Çelik, bazı büyükelçilerin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu ziyaret edip, Türkiye'nin diplomasiye devam etmesine yönelik desteklerini dile getirdiklerini ifade etti. 

Çelik, "Bir müddet sonra göreceksiniz ki uluslararası toplumun elindeki en önemli ve en saygın mekanizma, Türkiye'nin Brezilya ile birlikte Tahran'da gerçekleştirdiği bu anlaşma olacaktır. Türkiye'nin diplomasi ve müzakere kanallarını açık tutması, uluslararası toplumun elindeki en saygın ve en etkili mekanizma olacaktır. Yaptırımların işe yaramadığı tekrar görülecektir" ifadesini kullandı.  

-"PKK, ERMENİ KARTI GELİR DENMEYE BAŞLANIRSA..."-

Çelik, Kongre'de iki partiden milletvekillerinin Türkiye'ye yönelik basın toplantısı düzenlemesi ve Davutoğlu'na yönelik bir mektubun imzaya açılmasıyla ilgili soru üzerine, mektubun "basiretsiz ve içeriği yanlış" olduğunu söyledi. 

Türkiye'ye yönelik, "NATO'dan çıkarılması ve müttefiklerini ihanet ettiği" gibi bazı "şirazesinden çıkmış açıklamalar" bulunduğunu ifade eden Çelik, bunların konu hakkında yeterince bilgi sahibi olmayan insanların lobi faaliyetleri nedeniyle ortaya çıktığını söyledi. Çelik, "O mektuba imza atan bazı kişilerle de görüştüm. Konu hakkında hiçbir bilgi sahibi değillerdi, baştan sona o mektuba imza atan bazı kişilerin konunun detayını da bizden öğrendiklerini gördük. Hatta imza atanlardan bazılarının, bizim anlattığımız çerçevenin son derece anlaşılır olduğunu da kabul ettiklerini gördük. Ama tabi burada yerel siyasetle ilgili gelişmeler var, seçimler yaklaşıyor, lobi faaliyetleri var. Siyasetlerin seçimlere gözeterek ya da başka unsurları düşünerek verecekleri tepkiler başkadır, ama işin esası her zaman başkadır" dedi. 

Milletvekili olarak "kimseden uyarı kabul etmeyeceklerini, ancak dostların önerileri ve görüşlerini dinleyeceklerini" belirten Çelik, "Ama bazıları 'Siz böyle bir ilişki sürdürürseniz, PKK, Ermeni kartı gelir' demeye başlarsa, bu karşımızdaki kişi siyaseti anlayan veya siyasetin nezaketine sahip bir muhatap olmaktan çıkar, bizim onunla çok paylaşacağımız bir şey kalmaz" dedi. 

Çelik, temaslarında da muhataplarıyla İsrail ve İran konusunda anlaşmazlık olabilse bile Türkiye'nin pozisyonunun anlaşılır bulduklarını ve bu durumun değerlendirilmesine dair çok ciddi geri dönüşümler olduğunu kaydetti. 

-"PROPAGANDA FAALİYETLERİYLE KENDİNİ HAKLI ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR"- 

Çelik, bir soru üzerine, muhalefetin eleştirilerini hatırlatarak, heyetin TBMM değil, parti heyeti olduğunu, diğer partilerin de TBMM'den heyet gönderilmesini talep edebileceğini ve kendileri gibi gelip temaslarda bulunabileceklerini söyledi. 

Washington'a geldikten sonra programlarının genişlediğini, görüştükleri kişi sayısının 3 katına çıktığını ve heyetin bölünmek zorunda kaldığını belirten Çelik, "ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın TÜSİAD'ı kabul edip, kendilerinin görüşemediğine yönelik bazı sözler duyduklarını" dile getirerek, Clinton'dan randevu talepleri olmadığını ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Clinton ile sürekli görüştüğünü, TÜSİAD'ın görüşmesini ve sonrasındaki açıklamaları da son derece olumlu bulduklarını kaydetti.

Çelik, "İsrail'in saldırıdan sonraki her adımını Beyaz Saray'a danıştığı" yönündeki sözlerin hatırlatılması üzerine, ABD ile İsrail'in Gazze'nin işgali ve yeni yerleşim yerleri kurulmasıyla ilgili aynı fikirde olmadığını belirterek, "İsrail şu anda uluslararası hukuk ve siyaset bakımından kendini anlatmıyor, sadece propaganda faaliyetleriyle Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıda haklı çıkmaya çalışıyor" dedi. 

İsrail'in BM'nin kararlarını tanımadığını anlatan Çelik, şunları kaydetti: 

"Bu mekanizmaları tanımayan bir devletin, kendisinin kurduğu mekanizmanın dışında bir meşruiyet arayışı yoksa, o zaman uluslararası toplumun bunun arkasında olmasında bir sakatlık vardır. Esas olan budur. Eğer İsrail kendisine güveniyorsa, tezlerinde haklıysa, bir takım filmler, fotoğraflar üreterek, kara propaganda faaliyetleriyle bu işin üzerine gidilmez. Bu işi geçmişte yaptığı gibi siyaseten veya hukuken örtmeye kalksa bile Türkiye bunun peşini bırakmaz, propaganda faaliyetiyle galip gelmeye çalışırsa da bu insanlık vicdanında kabul görmez.

Biz hakkaniyet ve adaletle davranmak isteyenlere, 'buyrun uluslararası bir komisyon kuralım' diyoruz. Ama meşru mekanizmaları şu anda dünya düzeninin kurucusu, dinamiği durumundaki mekanizmaları bile bir devlet tanımıyorum diyorsa, o devletin tanımında ve meşruiyetinde başka bir sorun var demektir." 

İSRAİL TÜRKİYE ABD İLİŞKİLİRENİ AMBARGO KOYMAYA ÇALIŞIYOR

AK Parti'nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, "İsrail, mevcut sorun Türkiye'den Başbakan Erdoğan'dan kaynaklanıyor gibi propaganda faaliyeti yapıyor. Bu propaganda faaliyetleri, birilerinin darbe ya da demokrasi dışı yolları kışkırtmasından ibarettir" dedi. 

Çelik, Washington temaslarının ardından düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

"Görüşmelerinde kendilerine belirtilen eleştirilerin Türkiye'ye mi yoksa AK Parti'ye mi yönelik olduğuna ilişkin" soru üzerine Çelik, ''İsrail'in mevcut sorunun Türkiye'den değil, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan kaynaklandığına dair propaganda yaptığını'' söyledi. 

Çelik, "Bu propaganda faaliyetinin ne manaya geldiğini biz biliriz. Bu propaganda faaliyetleri, Türk tarihini bilenler iyi bilirler, birilerinin darbe ya da demokrasi dışı yolları kışkırtmasından ibarettir" dedi. 

Uzun süredir hiçbir konuda anlaşamayan TBMM'deki partilerin, ilk kez bu konuda ortak deklarasyon imzaladığını hatırlatan Çelik, "Bu gösteriyor ki Türkiye'de ortaya çıkan irade, Türk milletinin, Türk devletinin tamamının iradesidir. Başbakanımızla devletin duruşu arasında ayrım ortaya koymaya çalışmak sadece siyasi manipülasyon faaliyetidir. Bu Türkiye'nin milli meselesidir, Türk egemenliğine, Türk insanlarının hayat haklarına saldırı olmuştur ve Türkiye buna her zeminde direnme ve karşılık verme hakkına sahiptir" ifadesini kullandı. 

-"NETANYAHU HÜKÜMETİNİN ÜSLUBU SALDIRI KADAR VAHİM"-  

Tepkinin İsrail devleti veya milletine karşı olmadığını, anti-semitizm ile alakasının bulunmadığını ve Türkiye'deki Musevi vatandaşlarının güvenliğine dönük herhangi bir kaygı bulunmadığını belirten Çelik, tavırlarının "Netanyahu hükümetinin saldırgan tutumuna" yönelik olduğunu ve Netanyahu hükümetinin üslubunun da saldırı kadar vahim olduğunu kaydetti.

Çelik, "Netanyahu hükümetiyle Erdoğan hükümetini kim aynı kefeye koymuşsa, bunlar insanlarımızı öldüren İsrail askerleriyle öldürülen insanlarımızı aynı kefeye koyuyor demektir. Burada hakkaniyet sahibi ve adaletli olmak lazım, bir insan hem zalimden hem mazlumdan yana olamaz" dedi. 

Bir soru üzerine, Türkiye-ABD ilişkilerinde tek taraflı bilgilendirme olduğunu gördüklerini belirten Çelik, Washington'daki temaslarının daha çok karşılıklı pozisyonu anlamaya dönük olduğunu ve çok olumlu havada geçtiğini söyledi. Çelik, hatta bazen Türkiye karşıtı denilen bazı uzmanlarla görüşmelerinin daha olumlu geçtiğinin görüldüğünü bildirdi. 

Çelik, ABD Temsilciler Meclisi'nde Ermeni tasarısının gündeme getirilmesi gibi bir duruma yönelik soru üzerine, "Türkiye'nin İsrail ile ilgili haklı pozisyonunda destek görmesi gerekir. Bunun yerine Türkiye'nin önüne bir eleştiri getirilirse, olayla alakası olmayan bir şekilde Kürt, Ermeni meselesinden bahsedilirse, bu dostluğa sığmaz, dostlar birbirine şantaj yapmazlar. Şantaj kelimesini özellikle vurguluyorum. Çünkü birbirinden bağımsız ve bağlantısız konulardır" dedi. 

-''İSRAİL HALKINA...' 

Bir takım propaganda faaliyetleriyle İsrail'le sorunla, İran'a yaptırımlara Türkiye'nin "hayır" oyu kullanmasının bağlantılandırılmaya çalışıldığını da belirten Çelik, "Buradan kalkarak İsrail'in, Türk-Amerikan ilişkilerine bir ambargo koyma gibi bir faaliyeti var, buradan gözlemliyor ve tespit ediyoruz. Buradaki muhataplarımıza, İsrail'in Türk-Amerikan ilişkilerine ambargo koyma şeklindeki girişimini engellemelerini ve bu tavrı, İsrail'in saldırganlığını cesaretlendirmemeleri gerektiğini söyledik" dedi. 

Kategorik olarak, İsrail-Türkiye ilişkilerinin iyi olması, İsrail'in güvenliği ve var olma hakkının sağlanması gerektiğini ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Karşımızdaki muhatap bizim insanlarımızı öldürdükten sonra ve ondan sonra da olumsuz tavrını devam ettirdikten sonra, biz şu çağrıyı yapıyoruz. İsrail devleti ve milletine: Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler tarihi ve siyasi önemdedir, bazı basiretsiz politikacılara bu tarihi perspektifi ve büyük işbirliğini feda etmemelisiniz. ABD'deki muhataplarımıza da bunu fedalarca belirttik. Bir takım basiretsiz politikacıların, şirazesinden çıkmış bir takım beyanlarının Türk-İsrail ilişkilerinin devlet düzeyinde ve Türk-Amerikan ilişkilerinin önemini ve Orta Doğu ile dünya barışına katkısını bilmeyenlerin, bir takım günlük tepkileriyle bu ilişkilerin zedelenmesine gidecek bir takım yolun açılmaması gerekir. Burada sağduyu ve basiret gösterilmesi ve Türkiye'nin hassasiyetleri karşılayacak mekanizmaların kurulması gerekir."

-"TAZMİNAT KONUSU VAZGEÇİLMEZ ŞARTLARDAN BİRİ"- 

Çelik, bir soru üzerine, Türk-Amerikan ilişkilerinin kötüye gitmesini istemeyeceklerini, bunun Orta Doğu ve dünya barışını ilgilendiren bir mesele olacağını söyledi. 

Türkiye'nin İsrail'in saldırısıyla ilgili olarak tazminat talebinde bulunup bulunmayacağıyla ilgili soru üzerine Çelik, tazminatın da vazgeçilmez şartlardan bir tanesi olduğunu söyledi. 

Temaslarında Hamas'ın gündeme gelip gelmediğine yönelik soru üzerine, Hamas'ın seçimlere girmesini ABD'nin desteklediğini belirterek, "Bir örgüt terörist örgütse, seçimlere girmesini kabul etmezsiniz" diyen Çelik, ancak Hamas galip çıktıktan sonra, seçim sonuçlarını kabul etmemek için terörist olduğunun söylendiğini ifade etti. 

Türkiye'nin El Fetih ile Hamas'ı birleştirmek ve İsrail ile müzakerelere başlamasını istediklerini dile getiren Çelik, "Bu rolü oynamayalım mı dediğimizde kimse oynamayın demiyor. Türkiye'yi çok iyi tanıyan bir eski Amerikan büyükelçisi, 'bütün bu konularda ABD size karışık ve birbiriyle çelişik sinyaller gönderiyor' dedi" ifadesini kullandı. Benzer durumun Tahran Deklarasyonu konusunda da yaşandığına dikkati çeken Çelik, Türkiye'nin temel ve doğru maddi bilgilerle hareket ettiğini kaydetti. 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler