Karne ve Okul Başarısızlığı  

Karne ve Okul Başarısızlığı   
 Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah Allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve...

 

Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah Allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir.


-Getir bakalım şu karneyi
-Al baba
Adam bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf
-Baba: bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, İngilizce kursu dedin. İngilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri ne istersen yapıyoruz.
Ne bu notların hali rezil şey!
-"Çocuk: baba o benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında senin eski karnelerinin birisini bulmuştum..." der.
Ailenin tutumu ve yetiştirme tarzı çocuğun okuldaki başarısını büyük oranda etkiliyor. Bu sebeple karnedekilerin sadece çocuğun değil, ailenin de notlarını ifade ediyor.
Karne başarısı çocuğun akademik alanda, yani ilerde eğitim anlamında başarısına işaret eder. Hayat başarısı ise kabaca, bir alanda meslek sahibi olmak, mesleğinde başarılı olmak, iyi sosyal ilişkiler kurmak olarak tarif edilebilir. Okul notları çok iyi olmayan bir çocuk da birçok meslek alanında çok başarılı olabilir, iyi bir aile kurabilir ve sosyal olarak çok popüler olabilir. Karne notları okullara göre çok değişkenlik gösterse de, yüksek olması çocuğun düzenli, sorumluluk sahibi olduğunu ve zekâsını da iyi kullanabildiğini gösterir. 
Çocuklar için yaşıtları tarafından kabul edilmek, onlarla arkadaşlık kurmak ve duygusal alışverişte bulunmak gelişmeleri açısından çok önemlidir. İlköğretim döneminde çocuklar almış oldukları başarıyı lisede gösterememektedirler, İlköğretimde Teşekkür taktir alırken liseye başladıklarında ise düşük notlarla karşılaşmaktadırlar.
Anne-babaların bir kısmı karnede zayıf gelmesi nedeniyle endişeli olan çocuklarda kaygıyı gidermek yerine daha fazla tepki göstererek kaygı ve korkuyu pekiştirmektedirler.
İlk kez alınan bir zayıf, çocuğun problem çözme becerilerini test edeceği, geliştireceği için faydalı etkileri bile olabilir. Ailenin nasıl çözüm bulunacağı konusunda çocuğa rehberlik etmesi faydalı olur. Öncelikle çocuğun duygularının ifade etmesine imkân verip, neler yaşadığının değerlendirilmesi gerekir. Aşırı koruyucu ve kollayıcı bir yaklaşım sorunun yok farz edilmesine neden olur.
Başarısızlığın nedeninin çocukla birlikte değerlendirilip, başarısızlığın neden olduğunun onun anlaması sağlanmalı, çözüm yolları ile sorunun nasıl aşılacağı çocukla birlikte değerlendirilmelidir.
Çocuğun başarılı olduğu alanlar vurgulanarak, bunu da başarabileceği belirtilebilir. Belli kapasiteleri nedeni ile çocuğun daha fazlasını yapamayacağı düşünülüyorsa, anne-baba sevgisinin karnedeki notlardan bağımsız olduğunun ifadesi çocuk için faydalı olur.
Çocuklarımın okul başarısı nasıl arttırılabilirim? 
Çocuğun duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının yeterince sağlanması, sorumluluk duygusunun gelişmesinin desteklenmesi, ödevlerini düzenli yapmasının sağlanması, iyi davranışların ve notların ödüllendirilmesi başarının artmasına katkıda bulunur. 
Peki; çocukların okul başarısında hangi aile yapıları olumlu, hangi tutumlar olumsuz etki yapar. 
Çocuk ve ergenin başarısını olumlu ve olumsuz yönde etkileyen üç tip aile yapısından bahsedilebilir. Olumsuz etki oluşturan tutumlar açısından aile modelinin ilki aşırı kontrolcü ailelerdir. Bu tür aileler çocuğun diğer bütün davranış ve aktiviteleri gibi, ders çalışma süreçlerini de kontrol altında tutmaya çalışırlar ve çocuklarının her hangi bir işi tek başlarına yapabileceklerine inanmazlar. Çocuğun ödevlerini yaparken yanında durup, birçok ödevi birlikte yapar ve ödevin her şeyini denetlerler veya kendileri ders çalıştırmaya çalışırlar.
Bu durum, çıkan problemleri takip edecek başka birilerinin olması nedeniyle çocukların sorumluluk duygusunu kazanmasını engelleyeceği gibi, tepki olarak derslerin savsaklanmasına da yol açar. Çocukların kişilik gelişimine de bu problem yansıyarak kendine güvensiz bir kişilik gelişmesine neden olur.
Olumsuz etki oluşturan tutumlar açısından aile modelinin ikincisi aşırı koruyucu aile yapısıdır. Bu aileler çocukları ile aşırı ilgili olup, onlara görev vermeyerek ve onların yüklenecekleri işleri kendileri üstlenerek çocukları daha mutlu edeceklerini düşünürler. 
Çocuklarına ödev yapma ve ders çalışma sorumluluğu vermediklerinden sorumluluk duygusunu kazanmalarını engeller ve tembelleşmelerine neden olurlar. Bu durum aynı aşırı kontrolcü ailelerdeki gibi çocukların kişilik gelişimine yansıyarak kendine güvensiz yapıların gelişmesine neden olur.
Çocuk ve ergenin sağlıklı ruhsal yapılar geliştirmesinde olumlu rol oynayan aile modeli destekleyici ailedir. Bu tür aileler küçük yaşlardan itibaren çocuğa yapabilecekleri görevleri verir, bunları yaptıklarında da olumlu pekiştirici söz ve tutumlarla pozitif ve olumlu davranışların ortaya çıkmasına katkıda bulunurlar.
Çocuğu aşırı kontrol etmez, yapamadıkları zaman ise hemen yardım etmektense kendi kendilerine bir çözüm bulmalarını sağlayarak çocukların problem çözme becerilerinin gelişmesine olanak tanırlar.
Çocuğunu kontrol ederken sorumluluklarını hatırlatan destekleyici ve dengeleyici bir davranış gösterirler. Kendilerine güvenildiğinin, kendi başına başarabileceği, yapabileceği duygusunun çocuğa verilmesi çocuğun kendine güven duygusunun gelişmesine katkıda bulunur.

Çocukların okul başarısında etkili olan diğer faktörler nelerdir? 
Çocukların okul başarısında etken olan diğer önemli faktör içinde bulunduğu gelişim dönemidir. Ergenlik dönemi özellikle sosyal ve arkadaşlık uğraşlarının öne çıktığı, ilgi alanlarının geçici olarak başka alanlara kayabildiği normal bir gelişim dönemidir.
Bu dönemde sağlıklı ve uyumu iyi olan bir çocuk bile okulda başarısızlık gösterebilmektedir. Ancak genellikle ergenler tamamen normal ve sağlıklı olan bu uyum sürecinden sonra kısa sürede toparlanarak okul ile ilgili sorumluluklarını yüklenmekte ve kendilerine uyan performansı yakalayabilmektedirler.
Okul dönemi boyunca bazı sınıflarda çocukların uyumda zorlanmaları ve her zaman gösterdikleri başarının altına düşmeleri sık görülür. Bu dönemler ilkokul birinci, ortaokul besinci lise birinci sınıflar olup, birinci sınıfta yeni bir ortama uyum sağlama, arkadaşlarına ve öğretmenine alışmaya çalışma, beşinci sınıfta birden fazla öğretmenle ders yapma ve bazen yeni arkadaşlarla tanışma lise de ise ergenlik dönemi söz konusu olmaktadır.
Çocuklarda okula başlangıçtan itibaren ders başarısızlığı gözlenmesi durumunda öğrenmeyi etkileyen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, özel öğrenme güçlüğü olup olmadığının belirlenmesi önemlidir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu çok sık karşılaşılan gelişimsel bir bozukluk olup, bu durumda olan çocuklar normal ya da normalin üzerinde zeka düzeyleri olduğu halde dikkat sürelerinin kısalığı nedeniyle dersleri uzun süre izleyememekte, ödevleri yapmada zorlanmaktadırlar.

Başarısızlığın tek sorumlusu çocuklar mıdır, aile ve öğretmen nasıl diyalog kurmalı?

Yukarıda bahsedildiği gibi ailenin de başarıda çok önemli rolü vardır.
Anne-babanın eğitim yılı içinde okul ve öğretmen ile yeterince işbirliği yapması, çocuğun sınıf içindeki düzeyini öğrenmesi, çocuğun derse ilgisini, ödev yapmasını izlemesi gereklidir.
Toplantılara düzenli katılmak, öğretmen çağırdığında derhal okula gitmek, verilen önerileri uygulamak tüm yıl boyunca gereklidir.
Bu görevin sadece anne ya da sadece baba tarafından değil, ortaklaşa yapılması da sorumlulukların anne-baba tarafından birlikte paylaşılması açısından önemlidir. Buna karşın, gerekli olmadığı halde sık sık okula gitmek, öğretmenle görüşme talebinde bulunmak öğretmenlerle olumsuz ilişki gelişmesine neden olabilir.

www.saitozdemir.net

SAIT OZDEMIR
UZMAN PSIKOLOJIK DANIŞMAN

AİLE EĞİTİMİ UZMANI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.