Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Kılıçdaroğlu'nun gafı da komplo mu?

Bilmem şu sıralar CHP içinde birileri Kılıçdaroğlu'na "Bir çuval inciri berbat ettin" gibi bir tepki gösteriyor mudur?

Bilmem şu sıralar Baykal, Kılıçdaroğlu'na bakıp ne düşünüyordur?

Kılıçdaroğlu baksın bakalım, "güzellemeci" vatandaşlara, bir teki kendisinin o komplo iddiasına "Helal olsun, nasıl da keşfettin" türü yazı yazıyor mu?

Gaf bu, başka bir şey değil sadece gaf!

"27 Nisan muhtırası, AK Parti'yi mağdur duruma düşürmek ve seçimi almasını sağlamak için Büyükanıt'la Erdoğan'ın ortak komplosudur!"

Bugüne kadar böyle bir şeyi hiç kimse keşfedememişti, Kılıçdaroğlu'nun yolsuzluğa odaklanmış zihin dünyası bunu keşfetti.

Keşfetti ama lime lime dökülen bu iddia Kılıçdaroğlu'nu vurmaya başladı.

Birçok şey yazıldı bu abukluğu ifade babında "O zaman CHP grubu da bu komploya dahil Anayasa Mahkemesi de Kanadoğlu da medyanın büyük bölümü de..." denildi.

Ama bir şeyi daha söylemek lazım; tazecik bir komployu.

Üstelik Kılıçdaroğlu'nun kendisinin yazıp kendisinin oynadığı ama tıpkı 27 Nisan muhtırası gibi AK Parti'ye ve Tayyip Erdoğan'a yarayan komployu.

Kim söyletti o abuk, o akla mantığa sığmayan, o en safdillerin bile inanamayacağı, o sadece söyleyeni komik duruma düşüren, o kargalara kahkaha attıran cümleyi Kılıçdaroğlu'na?

Kim var bu komplonun arkasında?

Ya biri de çıkıp, bizatihi Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı'na getirilmesi bir komplodur, derse ne denilecek?

Bakın bakalım:

Kılıçdaroğlu, neredeyse birebir AK Parti'nin "demokratikleşme projeleri"ni dile getiriyor. Üstelik ön almak için gayret sarf ederek.

AK Parti kırk yıl çalışsa, mesela Baykal'a, 35'inci madde konusunda ileri bir adım attıramayabilirdi. Kılıçdaroğlu, içine düştü nerdeyse konunun.

Başörtüsü konusunda CHP'nin başını döndüren gelgitleri oldu Kılıçdaroğlu'nun...

Hele, 27 Nisan'la ilgili gafı Baykal asla yapmazdı.

Baykal'ın zihin kodları, "statükonun koordinatları" konusunda oldukça belirlenmişti.

Kılıçdaroğlu, oturmamış bir zihin dünyası ile CHP gibi kurulu düzenin en katı siyasi kurumunun başına getirildi.

Kılıçdaroğlu'nun, Ankara bürokrasisinin "yolsuzluk dedikoduları" konusunda üstat olabileceği konusunda şüphe bulunmayabilir.

Ama ana muhalefet liderliği başka bir şeydir.

Ben şöyle baktığında, Kılıçdaroğlu'nun, neredeyse hiçbir konuda billurlaşmış bir kanaati olduğu izlenimi edinemiyorum.

Erdoğan'la Kılıçdaroğlu'nu, referandum konuşmalarında, şöyle yan yana bir ekranda dönüşümlü olarak seyredin.

Ne görüyorsunuz?

Tayyip Erdoğan'ı birçok sebeple eleştirebilirsiniz ama hele Kılıçdaroğlu ile devlet adamlığı farkı gün gibi ortada.

Baykal da çok eleştiri almıştır. Çok statükocudur, şudur budur ama Baykal'ın bile koordinatları vardır, yani kendi içinde bazı şeyleri süzmüştür, çerçevelemiştir, Kılıçdaroğlu'nda, her şey "tuluat" gibi görünüyor. Nitekim şu 27 Nisan komplo teorisi de kendisini öyle bir "tuluat kurbanı" yapmış bulunmaktadır.

Tayyip Erdoğan'ın, referandum çerçevesinde yaptığı birkaç konuşmayı dinledim, o konuşmalar, bir stratejiye dayanıyor.

Ya Kılıçdaroğlu'nun konuşmaları? Anlaşılıyor ki, "Tayyip Erdoğan'a vurursan, onu küçük düşürücü bir dil üretirsen malı götürürsün" demişler kendisine, o da esip savuruyor. Bu mudur ana muhalefet liderliği? Vatandaş, şu halk oylaması kampanyasında konuşan Kılıçdaroğlu'dan nasıl bir "siyasi profil" algılamalı?

Kılıçdaroğlu'nun dış politika konularına dair sözlerine bakıyorum, -bunların hiçbiri bugüne kadar ciddiye alınıp da irdelenmedi- hiçbiri birbiriyle tutarlı değil. İran konusunda söyledikleri varıp, Amerikan politikasına angaje oluyor, Mavi Marmara'da İsrail'e eklemleniyor, AB konusunda yalpalıyor, Kıbrıs'ta ortalarda dolaşıyor vs...

Kılıçdaroğlu, şu sıralar, otobüs üstünde, karşısındakileri "Tayyip Erdoğan karikatürleri" ile güldürürse, kendisini başarılı görüyor. Belki bu, etrafındakilerin dudaklarında da muzip tebessümler oluşturuyor. Ama bu görüntünün makyajının çabuk döküleceği kesin. Yürümez bu.

Kılıçdaroğlu, "Anlamlı bir oy yükselişi olmazsa giderim" dedi. Yüzde 21'den 23'e çıkışı da çok "anlamlı bir yükseliş" olarak görmediğini belirtti. Bu takvim, seçimle ilgili. Keşke halk oylaması için de bir çıta koysaydı. "Üç retçi parti şunu alamazsak..." türü bir çıta...

Elhasıl, Kılıçdaroğlu ile CHP de Türkiye de ilginç bir deneyim yaşıyor. "Tuluat siyasetçiliği"nin ser encamını seyredeceği Kılıçdaroğlu CHP'si ile.

Kılıçdaroğlu'nda, bir "derin odaklar komplosu" varsa, o derin odakların gerçekten çok zor durumda olduklarını söylemek mümkün.

İZİN: 10 gün süreyle izin yapmak istiyorum. Ramazan'ın ilk günü yeniden buluşmak dileğiyle...

Ahmet TAŞGETİREN

atasgetiren@bugun.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.