Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Kılıçdaroğlu'nun güven sorunu?

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu güven veriyor mu?

Bence bu alanda ciddi sorun yaşıyor Kemal Bey.

Sorunun birinci kaynağı, bizzat CHP'deki belirleyicilik konumu.

Herkes biliyor ki Kılıçdaroğlu'nun CHP'deki gücü, önemli ölçüde Önder Sav'la dengeleniyor.

Bu öyle bir denge ki, "CHP'de gerçek iktidar kim, Kemal Bey mi Önder Bey mi" sorusunu sordurabiliyor.

Mesela şu anda CHP'de gerçekleştirilen "Baykalcı kıyımı" Kemal Bey'in inisiyatifinde mi yürüyor yoksa Önder Bey'in inisiyatifinde mi ya da şöyle soralım: "Şu örgütün ipi çekilecek" kararı çıktığında bunun altında en azından "ikili" bir imza mı var yoksa Önder Sav iradesi mi?

CHP'de uzun vadede bir "Kemal-Önder kapışması"nın gerçekleşeceğine kesin gözüyle bakılabilir. Bunu Kemal Bey'in görmemesi mümkün değil. Önder Bey'in, Kemal Bey'in bunu algılamayacağını düşünmesi mümkün değil ve şu an kurulan dengenin "hesabi" bir ilişkinin ürünü olduğunu her iki tarafın bilmemesi mümkün değil. Yani bir oyun oynanıyor ve herkes bunun farkında.

Belki şu söylenebilir: Kemal Bey, Önder Bey operasyonu ile genel başkan olduğunu, ona bir genel başkanlık borçlu olduğunu ama bu borcun Önder Bey'in, kader arkadaşı Baykal'ı tasfiye operasyonu ile gerçekleştiğini, siyasette bu tür birlikteliklerin, hesaplar tuttuğu ölçüde yürüyeceğini hesaba katarak bir gelecek planlaması yapacaktır.

Bu konu, sadece CHP içi bir problem olmanın ötesinde bir anlam taşıyor.

"CHP politikaları nereye doğru evrilecek" sorusu da, bu iç egemenlikle yakından ilgili.

Mesela Kemal Bey, "Başörtüsü sorununu çözeceğiz" gibi çok su götürür bir söz söylediğinde, bu sözün CHP'yi sürükleyecek bir politikaya dönüşebileceğine inanabilir miyiz?

Baykal'ın "Anadolu solu" vs. şeklindeki sözlerinin ya da Ecevit'in "inançlara saygılı laiklik" söyleminin nasıl CHP katılığına tosladığı biliniyor.

Kemal Bey'in, diyelim "inançlı kesime açılım" anlamı taşıyacak "başörtüsü söylemi", CHP dünyasının laik fanatizmi ile nerede karşılaşacağı ve nasıl bir şekle bürüneceği sorusudur bu.

Kemal Bey'in söylemlerine yönelik güven sorunu, asıl söylenenlerin gerçekten dolu bir düşünce-birikim zeminine oturmadığı kanaatinden kaynaklanıyor.

Mesela "Kürt sorununu biz çözeriz" dediğinde ve buradaki referansı "89 raporunun arkasındayız"a bağladığında, 89 raporunu gerçekten inceleyip incelemediği, orada söylenenlerle, AK Parti'nin attığı ilk adımların bile, "bölünme suçlaması"na maruz kalması arasında münasebet kurup kurmadığı konusunda bir karara varamıyorsunuz.

Şöyle düşünüyorsunuz:

Kemal Bey, bu sorun üzerinde yeterince düşünmüş değil.

Sorunun Kürt ayağındaki değişim-dönüşümü yeterince görmüş değil.

Terör örgütünün geldiği noktayı ve bağlantılarını görmüş değil.

Babalığını CHP'nin yaptığı kurulu düzenin parametrelerini görmüş değil.

Dış ilişkilerin bu konuyu ne ölçüde etkilediğini görmüş değil.

Türk ve Kürt toplumlarındaki yansımaları yeterince ölçmüş değil.

Kemal Bey, Gediktepe'ye gidip çömelmeden poz verirse, bu sorunun çözülüvereceği gibi bir izlenim veriyor.

Bu görüntü, Kemal Bey'in fevkalade vitrine oynadığı intibaını bırakıyor.

Geniş kitleleri etkilediği umulan "bir rüzgar esiyor" görüşü var ya, tüm söylemler hatta jest ve mimikler, bu rüzgarla bağlantılı görünüyor.

"Çiftçinin sorununu biz çözeriz. İşçinin sorununu biz çözeriz. Emeklinin sorununu biz çözeriz. Sanayicinin sorununu biz çözeriz. Gençliğin sorununu biz çözeriz."

Bir siyasetçinin, tabii ki huzuruna çıktığı her toplum kesimine "sizin sorununuzu biz çözeriz" demesi beklenir.

Beklenir de, bu sorunların çözümü kimi zaman ötekinin sorununu çözülemez hale getiriyorsa, yani birinin beklentisi ötekinin beklentisine ters düşüyorsa ne yapacaksınız?

Alın mesela kıdem tazminatı meselesini...

Nasıl çözeceksiniz hem işçiyi, hem işvereni, hem ülke ekonomisini memnun ederek?

İşverene "Biz Avrupa sosyal demokratlığını benimsiyoruz. Sanayiciyi dışlamıyoruz" demişsiniz. İyi güzel. Hadi artı bir şey koyun AK Parti politikalarının üzerine hem işçiyi hem işvereni mutlu edecek?

Emekliye ne vereceksiniz? Sosyal güvenlik sistemini nasıl işleteceksiniz? İşsize nasıl iş açacaksınız? Üniversite sınavlarını ne yapacaksınız? Mezun olan her gence nasıl iş imkânı sağlayacaksınız?

Otobüs üzerinde klasik siyasetçi görüntüsü içinde işaret parmağını sallayarak "Bize oy vermeyen emeklinin yakasına yapışacağız" diye bağıran bir namuhalefet lideri...

Bir kısım medyadaki rüzgar ve "Sol"un yeniden iktidar olma umudu ya da "Tayyip Erdoğan'ı yok etme" hesabı... Tamam.

Ama bu her şey değil.

Ahmet TAŞGETİREN

atasgetiren@bugun.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.