Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Komün ne oluyor komün?


Diyarbakır'da bir şeyler oluyor. Neyin nereye doğru yol aldığının çok farkında değiliz.

Mesela bir Demokratik Toplum Kongresi kuruldu.

Mesela oradan bir "Demokratik Özerklik" kararı çıktı.

Sonra bu "Demokratik Özerklik" ifadesine bir "Kürdistan" eklendi. "Demokratik Özerk Kürdistan" denmeye başlandı.

Bu arada "Öz savunma güçleri" diye bir şeyden bahsedilmeye başlandı.

Ardından "Özerk Kürdistan"ın bir de bayrağı olsun" dendi.

Sonra "Fiilen iki dilli bir yönetimi başlatalım" çıkışı yapıldı.

Sonra konu, Diyarbakır'da "Demokratik Özerklik Çalıştayı" ortamında farklı kesimden kanaat önderlerinin tartışmasına sunuldu.

Çalıştaya 8 alanda örgütlenmenin önerildiği bir "Özerklik projesi taslağı" ile gelindi.

Taslakta neler var?

Mesela taslakta, "Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi, demokratik Türkiye Cumhuriyeti parlamentosuna kendi temsilcilerini göndererek ortak vatan politikalarına dahil olur. Demokratik Özerk Kürdistan kendisini temsil eden özgün bayrak ve sembollere sahiptir" ifadelerine yer veriliyor.

Buradaki "Demokratik, Özerk, Kürdistan" kelimeleri mesela sizin için ne anlam ifade ediyor? Türkiye parlamentosuna temsilci göndermek ne demek, ortak vatan ne demek, özgün bayrak ne demek?

Taslakta 8 alanda örgütlenmeden söz ediliyor dedik.

Mesela şöyle bir ifade var taslakta:

"Demokratik Özerklik'te siyasi yönetim, tabandan başlayarak köy komünleri, kasaba, ilçe, mahalle meclisleri, kent meclisleri biçiminde demokratik konfederal temelde örgütlenmesini yaparak üstte toplum kongresinde temsiliyetini bulur."

Mesela bu ifadedeki "köy komünleri" sizin için nasıl bir anlam taşıyor?

Kürt kültürünün neresinden çıktı bu komün yapılanması?

Sakın, PKK'nın Marksist-Stalinist dünyasından çıkmış olmasın?

Ama, bu iş adım adım ilerliyor.

Mesela Öcalan, "Yüksekova'yı örnek alın, bunu yaygınlaştırın" çağrısında bulundu.

Aslında "Demokratik Toplum Kongresi" de, bir hayli ilerlemiş bir temsiliyet kurumu olarak ete kemiğe bürünmüş durumda.

Bu konuda, mesela hükümetin tavrı ne?

Daha önemlisi bu ülkenin insanları olarak bizim tavrımız ne?

Bu hamleler, ülkenin bir bölümünü yeniden tanımlamaya ve orada kendi inisiyatiflerinde bir yapı oluşturmaya doğru ilerliyor.

Ben bir ara sormuştum:

"Kürdistan'ın sınırı nasıl belirlenecek?"

Neresi Kürdistan oluyor? Neresi Türkiye oluyor?

Bu projede, ayrıca başka bölgeler de öngörülüyor.

Projeyi hazırlayanlar, "Kürdistan" tanımlamasını kullanmayı sevmiş gözüküyorlar. Bayrak olarak da Kuzey Irak'la aynı bayrağın kullanılması öneriliyormuş.

Peki başka bölgelerin adı ne olacak, oraların bayrağı ne olacak, oraların öz savunma güçleri ne yapacak?

Bu soruları sormak gerekmiyor mu bu vatandaşlarımıza?

Bu vatandaşlarımız, İstanbul için de, Mersin için de, İzmir ya da Antalya için de, yani nerede bir Kürt varsa orası için de söz söyleme hakkı istiyorlar, iyi güzel de, bunları konuşmaya başladığımızda, Diyarbakır'daki Kürt olmayan vatandaş için söz söyleme hakkı konuşulmayacak mı? Benim memleketim Kahramanmaraş nereye düşer o zaman, Malatya nereye düşer, diyelim Ağrı, böyle bir şeye razı olmazsa, Kürdistan'dan ihraç mı edilecek?

Sanki Doğu-Güneydoğu, birilerinin babasının çiftliği...

Başka bir ağalık düzeni devreye sokulmak isteniyor sanki...

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu, "Bu yapılanma ileride Kürt'ün Kürt'e tahakkümü aracına dönüşebilir" demiş.

"Kömün nereden çıktı komün" diye sormak gerekmiyor mu?

Taslakta, "Öz savunma güçleri"nin misyonu anlatılırken şu ifadelere yer verilmiş:

"Şehir, kasaba, mahalle ve köyde yaşayan tüm halklar faşist, gerici ve soykırımcı saldırılara karşı bilinçli ve duyarlı olur, öz savunma esasında bu yönelimler karşısında toplumsal direnişi ifade eder."

"Faşist kim, gerici kim, soykırımcı kim" Sormak gerekmiyor mu?

Çok sorulmuyor.

Bayrak vs. dendiğinde tansiyon yükseliyor, sonra her şey sönüyor. Ama orada fiilen bir yapı oluşuyor.

Ben, özet olarak derim ki, olan biteni önemsemeliyiz.

İstanbul benim babamın malı olmadığı gibi, Diyarbakır da Öcalan'ın babasının malı değil. Bu ülkenin İstanbul'u nasıl Türk'ün, Kürt'ün bu ülkede yaşayan herkesin ise Diyarbakır da öyledir. Hiç kimse, bu ülkenin şurası burası için kendi kafasına göre isimlendirme yapamaz. Yapmamalı.

Bu işin içinde, küresel hesabın dışına çıkan Türkiye ile oynama ve onu hizaya getirme hesabı var. Türk de Kürt de, herkesin kaybedeceği bu oyuna prim vermemeli.

Ahmet TAŞGETİREN

atasgetiren@bugun.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.