
Hayrettin Durmuş
Kudüs’ün Kalbinde Hüzün
İnsanlığın ortak mirası olan, acı tatlı hatıraların yaşandığı peygamberler şehri, mucizeler diyarı, İbrahim’in, Yakup ile oğullarının, Musa’nın, Davud’un yaşadığı, Süleyman’ın mabedini inşa ettiği, Zekeriya’nın, İsa’nın ve nihayet Mirac yolcusu Muhammed Mustafa’nın ayak izlerinin olduğu şehir Kudüs. Bir adı da Darüsselam olan barış ve huzurun yurdu. Sadece Yahudilerin değil, Hıristiyan ve Müslümanların da kutsalı olan semavi dinlerin kalbi olan şehir. Babil ve Roma’nın yağmasına maruz kalan Haçlıların yağmaladığı şehir. Ömer’in adaletiyle dört asır esenlik diyarı olan, Selahaddin’in yurdu. Osmanlı gidince Ortadoğu’yla birlikte hüzne boğulan şehir.
Sezai Karakoç’un Mescid-i Aksa'nın yakılması üzerine “Ey Yahudi” şiirini yazdığı kadim kent.Nuri Pakdil’in “Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum.” ve “Kudüs kalbimin üstünde ince bir tüldü/ Şimdi alın yazım oldu.” dediği zarif kent. Mehmet Akif İnan “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde/ Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu.” demişti. Hâlâ dinmedi gözünün yaşı. Cahit Zarifoğlu’nun “Daralan Vakitler” şiirinde “ El ele tut/ Taş al ve at / Kâfiri bulur.” diyerek umut verdiği kutlu belde.
Asırların davası, müminlerin sevdası olan KUDÜS ESİR BİR ŞEHİR OLAMAZ.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.