Garip Paşa

Garip Paşa

Kur'an, Allah'ın son kutsal kitabı, kesin emridir.

Kur'an, Allah'ın son kutsal kitabı, kesin emridir.

114 sûre ve 6236 ayetten oluşan Kur'an, Allah'ın son kutsal kitabıdır, Kur?an'ın Allah sözü ve bütün hükümlerinin doğru ve insanlığın yararına olduğuna iman etmek Allah'ın kesin emridir. Kur'an'da zikredilen hususlar, özellik ve nitelikler çerçevesinde iman etmek gerekir.

     Mü'min olabilmek için, Kur'an'ın bütün ayetlerini şeksiz şüphesiz kabul etmek şarttır, Kur?an'ın ayetlerini, emir ve yasaklarını, helâl ve haramlarını, hüküm ve tavsiyelerini inkâr etmek, yalanlamak, küçümsemek, beğenmemek ve alaya almak zulüm ve küfürdür. (Hakim Kitab?ül Menakıb 3. cilt)

     ?Kur'an'ın bir kısmını kabul edip bir kısmını kabul etmemek iman ile bağdaşmaz. Kur'an'ın  tümünü inkâr anlamına gelir.?(Hicr, 91)

 

  Kur'an'ın rehber olabilmesi, insanların dünya ve ahiret saadetini sağlayabilmesi için bütün hükümlerine, uyulması, Kur'an'ın hayata geçirilmesi gerekir.

     Kur'an; sadece Hz. Peygamber dönemine ait bir kitap değil, varlığını ve rehberliğini dünya durdukça sürdürecek olan, çağları aşan ve kucaklayan bir kitaptır. Sadece ilk indiği Arap toplumunun değil bütün insanların kitabıdır.

     Kur'an; zamanın geçmesiyle eskiyen değil daima tazeliğini ve güncelliğini koruyan, insanları geriye değil daima ileriye götüren, ilim, teknik ve gelişme- lerle çatışan değil örtüşen ve kucaklaşan bir kitaptır. Emir ve yasakları, helal ve haramları, hüküm ve tavsiyeleri, öğüt ve ilkeleri, misal ve kıssaları, va'd ve vaidleri, geçmişe, geleceğe, Allah'a, insana ve diğer varlıklara dair bildirdiği gerçekler, bilgiler ve tanımlar, zamanın geçmesiyle değişmez ve değerini yi tirmez.

     Kur?an'in amacı; hangi milletten olursa olsun bütün insanları aydınlatma yeryüzünde cehalet, sefahat, küfür ve sapık inançlara kapılarak karanlıkla r içinde kalan, nereden gelip nereye gittiğini bilemeyen bütün insanları sapıklık ve dalaletten, sefahat ve rezaletten kurtarıp iman nuru ile doğru yola sevk etmektir. (Hamdi Yazır, Hak Dini Kur?an Dili 1976-İstanbul)

     İnsanın Allah ve kâinat ile alakasını temin eden, manevî ve maddî ihtiyaç- larını bildiren Kur'an'dır. Kur'an, bu amaçla cüz'î ve külli kurallar, emir ve yasaklar getirmiştir. Bu kuralların, emir ve yasakların amacı; aklı, canı, malı ve nesli korumak, böylece insanın huzur ve mutluluğunu; kişisel, ailevî ve sosyal nizamını sağlamak; iyi insan ve iyi bir toplum oluşturmaktır.

     Kur'an'ın ana konusu; Allah ve insandır. Kur'an, Allah'ı ve insanı tanıtır. Allah'ın emir ve yasaklarını, helâl ve haramlarını, öğüt ve tavsiyelerini, hüküm ve sınırlarını, va'd ve va'îdini, iman, ahlâk ve ibadet kurallarını, iman edip sâlih amel işleyenlerin mükâfatlarını, inkâr ve isyan edenlerin ahiretteki cezalarını, ibret alınması için geçmiş kavimlerin kıssalarını ve ahiret ahvalini anlatır. İnsanın kendisine, Yaratıcısına, insanlara, çevreye ve diğer varlıklara karşı görevlerini bildirir. 

     Kur'an, insanın işlerini ve görevlerini, dinî ve dünyevî diye ayırmaz, insanın her inanç, söz, fiil ve davranışının hem bu dünya hem de ahiret ile ilgili, boyutu vardır. Allah'a, fertlere, topluma, canlılara ve çevreye karşı görevi insanın hem dünya hem de ahiret mutluluğu içindir. Ferdî görevlerin, topluma toplumsal görevlerin de ferde etkisi vardır.

     Kur'an'ın bildirdiği Hak Din; sadece ferdin özel ve aile hayatı ile ilgili de ğildir. Çünkü insan, tek başına veya sadece ailesi ile birlikte değil, toplum ha yatında yaşar. İnsan, sosyal bir varlıktır.

     Bunun için Kur'an ve Sünnet; toplu olarak yaşamak durumunda olan insanların; sosyal, ekonomik, ahlâkî, idari ve hukukî ilişki ve görevleri; inanç, amel, iş, söz, fiil ve davranışları ile ilgili temel kurallar getirmiştir. 

Kur?an okumak ve okurken uygulanması gereken on gizli amel; 

Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:

?Ümmetimin (yapacağı) en üstün ibadet, Kur'an okumaktır."

?En hayırlınız, Kur'an-ı öğrenip öğreteninizdir."

(Buhari,Fedailü?l-Kur?an,21;Ebu Davud,Vitir,14.)

 ?Ehl-i Kur'an (Kur'an ilmi ile uğraşanlar, Kur'an ezberleyip okuyanlar), Allah (c.c.)'ın seçkin ve has kullarıdır."

?Seni kötülükten alıkoyduğu sürece Kur'an-ı oku. Eğer seni kötülükten alıkoymuyorsa, Kur'an okumuş sayılmazsın."

(Buhari,Fedailü?l-Kur?an,37; (Darimi,Fedailü?l-Kur?an,7) 

1. Sözün Aslını Anlamak;

Yüce Allah (c.c), kendi sözünün anlamını, lütuf ve keremi ile yarattıklarının anlayabilecekleri bir şekilde sunmuş ve kendi kadim sıfatını, sıfatı olan harf ve ses şeklinde insanlara ulaştırmıştır.

2.  Sözün Sahibine Saygı Göstermek;

 Kur'an okumaya başlayan kimse,  öncelikle bunun insan sözü olmadığını düşünerek,   sahibi olan Yüce Allah (c.c.)'ın büyüklüğünü hatırlamalı ve O'nun sözünü okumanın önemini kavramalıdır.

Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki:

?(Kur'an'a), temizlerden (abdestli olanlardan) başkası dokunamaz."(Vakıa, 79) 

3. Kalben Huzur İçinde Olmak ve Başka Düşüncelerden Kopmak;

Okuyan kimse eğer anlayabilirse, Kur'an baştan sona kadar kalbin yakınlık duyacağı ayetlerle doludur. Böyle olduğuna göre, Kur'an okurken kalp başka şeylerle nasıl meşgul olabilir? Kur'an okuyan bahçelerde, kırlarda ferahlamaya çıkmış gibidir. Böyle zevk ve eğlence yerlerinde dolaşan, başka yerleri düşünüp arzu etmez. 
 

4. Okuduğunu Düşünmek;

Okumaktan amaç, ayetler üzerinde düşünmektir. Bunun için Kur'an'ı  ağır okumak sünnettir.

5. Kur'an'ı Anlamağa Çalışmak;

Kur'an okuyan kimse, okuduğu her ayeti, kendi imkanları oranında anlamaya çalışmalıdır.

Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki:

"İnsan kendisini nutfeden nasıl yarattığımızı görmez mi ki, şimdi bize apaçık bir düşman kesilmektedir?"(Ya-sin, 77)

İnsan, hayret verici olan bu sıfat üzerinde düşünmeli ve bundan daha büyüğüne, yani akıllara durgunluk veren bu muazzam sanattan çıkana, tefekküre yükselmelidir. Bundan sonra da esere bakıp, yaratıcısını düşünmelidir. 

6. Anlamaya Engel Olan Durumlardan Kurtulmak;

Birçoklarının Kur'an'ın manalarını anlamamaları, şeytanın kalpleri üzerine örtü germesinden ileri gelir. Bu yüzden insanlar Kur'an'ın manalarını anlayamazlar. Nitekim,

Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:"Eğer şeytanlar insanoğlunun kalplerinde dolaşmasaydı, onlar melekut alemini görürlerdi." 

    Kur'an'ın manasını anlamaya engel olan iki perde vardır:

    a. Bütün gayretini harflerin mahreçlerini çıkarmaya harcamak. Bu görevi yerine getirmek için, Kur'an okuyucularına musallat olmuş bir şeytan 
vardır.

    b. Bir günahı sürekli işlemek, kibirli olmak veya nefsin dünya ile ilgili 
herhangi bir arzusu peşinden gitmek. Bunların hepsi kalbin kararmasına 
ve paslanmasına sebep olurlar. Kalpten dünya düşünceleri azaldığı oranda 
da Kur'an'ın manalarını anlamak mümkün olur. 

    7. Kur'an Okuyanın, Kendisine Hitab Edildiğini Bilmesi;

    Kur'an okuyan kimse emir veya yasak ayetlerini okuduğu zaman, müjdelenen veya korkutulanın bizzat kendisi olduğuna inanmalıdır.

    Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki:

    ?(Habibim de ki:) Bu Kur'an sizi ve sizden sonra ulaştığı kimseleri uyarman için vahyolundu." (En'am, 19)

    Bu düşünce ile Kur'an okuyan kimse, Kur'an'ı efendisinden kölesine yazılmış bir mektup gibi okumalıdır. 

    8. Etkilenip Üzülmek;

    Kur'an okuyan kimse ayetlerden etkilenmelidir.  Üzüntü, korku, ümit ve benzeri ayetleri okudukça farklı durumlara girmeli ve kalbinde heyecan, arzu meydana gelmelidir. Kur'an'ı anlama oranında, korku hali de artar.

    Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki:

    ?Bununla beraber, şüphesiz ki ben, tevbe edip iman edenleri, iyi iş ve hareketlerde bulunanları, sonra da hak yolunda dayananları elbette çok bağışlayıcıyım." (Ta-ha, 82)

    Ayette açıkça görüldüğü gibi, bağışlamayı dört şarta bağlamıştır, aşağıda görüleceği gibi hüsrandan kurtulmayı da yine dört şarta bağlamıştır:

    Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki:

    ?Asra yemin olsun ki, iman edenlerle güzel iş ve hareketlerde bulunanlar, bir de birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler dışında, muhakkak ki insanlar zarardadır." (Asr, 1, 2, 3) 

    Peygamberimiz İbn-i Mesud'a :?Oku da dinleyelim." buyurdu. Ibn-i Mesud okuyup Nisa Sûresinin :

    ?Her ümmetten bir şahit, onların üzerine de seni şahit olarak getirdiğimiz zaman (durumları) nasıl olur?" (Nisa, 41) ayetine geldiği zaman, Rasulüllah'ın gözleri yaş ile doldu ve : "Şimdilik yeter" buyurdu. Zira o durumun düşüncesi kalbini kaplamış ve tahammülü kalmamıştı. 

    Sahabeden birisi Kur'an öğrenmek için ders alıyordu.

    "Zerre kadar iyilik işleyen, mükafatını; zerre kadar fenalık işleyen de cezasını bulur." ayetine geldiği zaman; "Yeter, daha fazla okumağa gerek yok." diyerek oradan ayrıldı. Peygamberimiz onun için: "Alim olarak buradan ayrılmıştır." buyurdu. Değerli olan budur. Yani okuduğu ayetten etkilenip, onun dediklerine uymaktır. 

    Kur'an'ı  Kerimi hakkı ile okumak demek dil, akıl ve kalbin ortaklaşa okuması demektir. Dil, doğru okumağa gayret ederek, ağır ağır okur; akıl, anlamını düşünür; kalp ise emir ve yasaklardan etkilenerek kendine çeki düzen verir. Kısacası dil okur, akıl tercüme eder, kalp ise ders alır. 

    9. Kur'an'ı Yüce Allah (c.c.)'tan dinliyormuşçasına Okumak;

    Kur'an okuyan, bizzat Yüce Allah (c.c.)'ın onu görerek lütfü ile seslendiğine, kendisinin de ona yalvarıp istekte bulunduğuna inanmalıdır. Bu anlayış ile Kur'an okuyan kimse, utanarak ve saygı duyarak Kur'an'a eğilir ve onu anlamağa çalışır.

    Baktığı  her şeyde Yüce Allah (c.c.)'ın sınırsız gücünü görmeyen, başkasını görüyor demektir. Oysa kul, Yüce Allah (c.c.)'tan başka neye ilgi gösterirse, orada gizli bir şirk vardır. Gerçek tevhid, her şeyde Yüce Allah (c.c.)'ın gücünü ve büyüklüğünü görmektir.

    10. Allah (c.c.)'ın Büyüklüğü  Karşısında Kendi Varlığını  Unutup Hiçe Saymak. (İmam-ı Gazâlî,İhyâü Ulûmu?d-dîn) 

 

Garip Paşa , 26.06.10, Adana

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Garip Paşa Arşivi