Kur?an?a Karşı Görevlerimiz ve Kur?an-ı Öğrenme...


 

 

Kur?an-ı Kerim, Allah kelamı olduğu için kelamın en yücesi ve en güzelidir. Dünya ve ahirette mutluluğa götüren yol, hiç şüphe yok ki Kur?an-ı Kerim?in gösterdiği yoldur.  Bu kutsal yolun pusulası da şüphesiz onu öğrenmektir.


Nitekim Hz. Peygamber Kur?an-ı Kerimi öğrenenleri överek ?Sizin en hayırlınız, Kur?an?ı öğrenen ve onu öğretendir.? hadisi ile bu kutsal kitabı öğreneni insanların en hayırlısı olarak nitelendirmiştir.


Aynı zamanda Kur?an, kendisini öğrenip okuyanlara ahiret gününde şefaatçı olacaktır. öyleki Hz. Peygamber bu hususta şöyle buyurmaktadır: ?Kur?an okuyunuz; zira Kur?an, okuyanlara, kıyamet gününde şefaatçı olarak gelir.?


Kur?an gibi muazzam bir vahiy kitabını öğrenmeyen, kalbinde bir ayetine yer vermeyen kimse Hz. Peygamberin ifadesi ile ?yıkılmış harabeye dönüşmüş bir ev gibidir."


Söz konusu bu hadislerden de anlaşıldığı gibi insanlığa kıyamete kadar yol gösterecek olan Kur?an?ı öğrenmek ve öğretmek hem hayırlı bir iş hem de Allah indinde değer kazanmaya bir vesiledir. Dolayısıyla Allah?ın, kitabının öğrenme ihsanına erişmiş bir mü?min bundan dolayı Allah?a şükredip elinden geldiği kadar bu ilahi vahyi insanlara da öğretmeye çalışmalıdır.


Son ilahi kitap olan Kur?an-ı Kerim?i öğrenip öğretmek önemli ve güzel olduğu gibi bir güzellik daha var ki o da okuduğumuz ilahi mesajı anlamamızdır. Gazzali İhya?sında bunu şöyle ifade etmektedir:

?Kur?an?ı okumaktan maksat, manasını kavramak verilmek istenilen mana ve maksadını düşünüp ona göre yaşamaktır.?


Tarihi misyonu gereği ne zaman ve nerede bulunursa bulunsun, müslümanın, her şeyden önce Kur?an?ı öğrenmesi ve anlaması zorunludur. Onu anlamadan atacağı her adımı beraberinde bir problem getirebilir. Hele günümüz müslümanı Kur?an?ı anlamaya çok daha fazla muhtaçtır.


Peygamber efendimiz Kur?an-ı Kerim?in yolunda yürümenin neticesini şu hadisi ile ortaya koymaktadır:  ?Şüphesiz Allah, bu kitapla amel eden toplumları yükseltir, onula amel etmeyenleri de alçaltır.?


Düşünelim asırlarca yükselerek devam eden, üç kıt?a üzerinde hakimiyet sağlayan medeniyetin kaynağı ne idi?

Küçük kabilelerden dünyanın en büyük imparatorluklarını çıkaran gittikleri yerlere ilim, medeniyet, ahlak ve fazilet götüren, idare ettikleri ülkeleri emsalsiz bir adaletle yöneterek düşmanların bile hayranlığını kazanan Müslümanlar gücünü ve ilhamını nereden alıyordu?

Tarihi bir gerçektir, Kur?an?a sarılanlar mutlak kurtulmuşlar ve Kur?an?ın hakkını gözetip onu yüce tutup yolunda yürüyen milletler yükselmiş ve aziz olmuşlardır. Tıpkı misafir kaldığı odada, Kur?an-ı Kerim bulunduğu için hürmet gösterip ayaklarını uzatıp yatmayan ecdat gibi.

Yedi yüz yıla yakın hükümranlık ve cihan sultanlığının temelinde bu hürmetin mükâfatı yatmaktadır. Ama Allah?ın bu çağlar üstü kitabının yolunda yürümeyen, hürmet etmeyen milletler de zelil duruma düşmektedirler. Tıpkı günümüz İslam ülkeleri gibi.

İnsan sosyal bir varlıktır. Bunun için Kur?an, toplu olarak yaşamak durumunda olan insanlara; ahlak, idari, iş, hukuk, inanç, amel? gibi davranışlarla ilgili temel kurallar getirmiştir. Getirdiği bütün bu kurallar ile Kur'an-ı Kerim, emir ve yasaklar, helaller ve haramlar, öğüt ve tavsiyelerle fert ve toplumları en doğru yola iletir.


İslam?ın temeli Kur?an olduğuna göre her müslümanın birinci vazifesi bu Kur?an?ı öğrenip, anlamak sonra da bunu yaşamında pratiğe döküp yolunda yürümektir. Aksi bir davranış eksik ve yanlış olur ki İslam Düşünürü Muhammed İkbal bunu şöyle özetlemektedir:

?Eğer İslam?ı yaşamak istersen: Kur?an-a sarıl. Çünkü Kur?an-sız İslami hayat mümkün değildir.?


Onun için bu yaz tatilini fırsat bilip geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı kur ?an ile buluşturalım. Onları Kur?an Kurslarına, camilere, işin ehli insanlara, götürüp önlerinde diz çöktürüp kur? an-ı öğrenmelerine vesile olalım. Ağaç yaşken eğilir misali çocuklarımızı daha zihinleri ve fıtratları kirlenmemişken küçük yaştayken onları Kur?anla buluşturalım.


Zira küçükken alınan kur?ani terbiye insana ömür boyu ilham, ışık ve yol olur. Kur?an?ın ışınlarından mahrum kalan bir neslin de huzuru ve mutluğu yakalaması görev ve sorumluluğunun idrakinde olması da pek mümkün değildir.


Unutmayalım ki nasıl ki çocuklarımızı diğer konularda eğitiyorsak ve bunun için bir çok fedakarlık yapıyorsak aynı şekilde ve daha fazlası ile bir baba olarak bizim sorumluluğumuzda olan çocuklarımıza da dini terbiyeyi, dini vecibeleri ve dinimizin kitabı olan Kur?an-ı öğretmek de bir görevdir. Ki efendimiz bunu şöyle ifade etmektedir: ?Hepiniz çobansınız ve hepiniz de sürünüzden sorumlusunuz.?


Bu sorumluluk yerine getirilmediğinde ahiret gününde evlatlarımız yakamıza yapışacak, hesabını soracak vebalini de bize yükleyeceklerdir.

O halde biliyorsak öğreteceğiz. Bilmiyorsak bilene götürüp evladımızın dini görev ve sorumluluğunu, dinivecibelerini ve de kitabını öğrenmesine imkan sağlayacağız.


Yüce Mevla, bizi ve çocuklarımızı Kur?an güneşinin ışınlarından mahrum bırakmaması duası ile?

 


M. Zeki Uyanık, 20.06.11, adana




Önceki ve Sonraki Yazılar