Milli Gazete Almanya'da tez konusu oldu
Ünlü Alman Şarkiyatçı Dr. Esther Debus, Millî Gazete'yi konun alan Yüksek Lisans tezini kitaplaştırdı. Dr. Esther Debus'un Milli Gazete yorumu şöyle:
Muharrem Coşkun'un yazısı
Alman Akademisyen Debus, Millî Gazete'yi anlatırken, "Tirajı, onun pek de yaygın olmayan bir gazete olduğunu düşündürse de, yarattığı etki, satış rakamlarının ortaya koyduğundan çok daha güçlüdür" ifadelerine yer veriyor. Debus, gazeteyle ilgili "İslam'ın Türkiye ve yurtdışında kaydettiği ilerlemeleri ve "emperyalizm tarafından ezilen Müslümanların" mücadelesini takip eder" değerlendirmesinde de bulunuyor.
2001 yılıydı. Askerde bir subay sivilde ne iş yaptığımı sormuştu.. "Gazeteciyim" dedikten sonra, peşinden "hangi gazete?" sorusu gelmişti. Bir çok meslektaşımın aksine hiç komplekse girmeden, tavrını da tahmin ederek, Millî Gazete demiştim. Subay bir süre durakladıktan sonra, "Haa, şu bizim sakıncalı gördüğümüz gazete dimi?" dedi. Ben, "anlamadım neden sakıncalı dediniz" diye sorunca, "o gazete dinci, dini yayın yapmıyor mu" diyerek inanılmaz bir karşılık vermişti. Hemen gecikmeden, "İyi de, dinden bahseden bir gazete neden sakıncalı olur ki" diyerek soruyla cevap vermiştim kendisine. Merdivenlerde ayak üstü durumdaydık ve kendisi "bu mevzu uzun, sonra tartışırız" diyerek yanımdan uzaklaşmıştı..
Evet, bazılarına göre Millî Gazete sakıncalı, bazılarına göre tehdit... Millî Gazete bugün Genelkurmay'ın akredite etmediği yayın kuruluşları arasında da yer alıyor. Diyeceğim o ki; Türkiye'de birilerinin sakıncalı gördüğü Millî Gazete, bugüne kadar çok sayıda araştırmaya, makaleye konu edindi. Hakkında yazılar yazıldı, müspet ya da menfi eleştirilerde bulunuldu.
Hatırlar mısınız bilmem; geçtiğimiz yıllarda Fransa'nın ünlü kanalı TV5, 24 Saat İstanbul'u konu alan bir canlı yayın yapmıştı. Daha çok tarihi yarımada ve sur içi İstanbul'unda geçen çekimlerde, kamera bir an gazete bayiine 'zoom'landı ve iki gazeteyi ekrana getirdi. Millî Gazete ve Hürriyet. Her iki gazeteyi de Türkiye'nin 'etkili iki gazetesi' olarak ifade etti Fransız televizyonu. Haksız da sayılmazdı. Biri Aydın Doğan'ın ifadesiyle "Devletin gazetesi", diğeri ise, Milletin gazetesi idi.. (Burada 'millet'ten kasdımız elbette anasır-ı İslam)
Bu kaçınılmazdı da. Zira şu tartışmasız ki; Milli Gazete 38 yıldır bu ülkede, bu milletin değerlerini referans edinerek yine bu milletin hizmetinde olmaya devam ediyor..
Bugün var olan bir çok refikinin olmadığı yıllarda, çarpık sisteme en ciddi eleştirileri, muhalefeti tek başına yürüten, İslami düşüncenin bugünlere gelmesinde emeği geçenlere yer açarak, hem ekol, hem de okul vazifesi gördü. Bugün muhafazakar/İslamcı camiada söz söyleyebilen, yazıp çizen pek çok ismin eğitim yeri oldu Millî Gazete..
Yüksek lisans tezi: Millî Gazete
Millî Gazete'yle ilgili son çıkan eserlerden birini Almanya'dan Dr. Esther Debus kaleme almış. Debus bu çalışmayı Almanya'nın Freiburg, Münih ve Bamberg Üniversiteleri'nde Şarkiyat (Türkoloji ve İslam Bilimi) Öğrenimi gördüğü yıllarda Yüksek Lisans tezi olarak hazırlamış. "Türkiye Cumhuriyeti'nde "Fetva Müessesesi" Çerçevesinde Millî Gazete'de Yayınlanan Fetvalar" çalışması geçtiğimiz günlerde Libra Yayınları arasından çıktı. Kitapta özellikle, 12 Eylül Darbesinin ardından Milli Selamet Partisi (MSP)'nin kapatıldığı dönemde, 1981 yılında gazetenin duruşu ve yayınlanmış onlarca fetvaya yer verilmiş.
İslam Hukukunda fetvaların tarihi ve işlevi, Laik Türkiye'de Fetvalar, Millî Gazete ile Milli Selamet Partisi ilişkisinin bölümler halinde ele alındığı kitapta, Millî Gazete "Fıkıh Köşesi"nde yayınlanmış, Namaz'dan evlenmeye, mirastan, faize, vergilerden resimlere, devlet düzeninden gayr-ı müslimlerle ilişkilere kadar, pek çok konuda sorulan sorulara verilen cevaplar irdeleniyor. Soru sahiplerinin dağılımı, soru tiplerinin de sunulduğu kitapta, Millî Gazete'nin etkisi konusunda da hayli çarpıcı tespitler yer alıyor. Yazar kitapta, sadece fetvalar ve cevaplarına eğilmemiş elbette. Seküler/laik bir devlette yaşayan Müslüman toplumun ruh hali, verilen fetva veya dini görüşlerin o toplum üzerindeki etkilerini de ele almış. Esther Debus'a göre, Millî Gazete, hem verdiği haber, yayınladığı yorum ve içerikle, hem de İslamî noktada duruşuyla seküler sisteme ciddi anlamda tavır almaktadır.
Alman akademisyen Debus'a göre, 1928 yılında Anayasa'dan "devletin dini İslam'dır" ifadesinin çıkarılmasıyla birlikte, Cumhuriyeti yönetenlerin, İslam hukukuna dayanan Osmanlı İmparatorluğu geleneğine yüz çevirdiği, dinin siyasetten tamamen ayrıldığı hatırlatılıyor.
Millî Gazete, 'Resmi Fetvalar'a karşı güvence oldu
Dr. Esther Debus'un yaptığı en çarpıcı analizlerden birini de "fetvaların devlet tarafından kullanılması" ve devletin dine bakışındaki paradoks oluşturuyor. Debus, 11 Nisan 1920 tarihinde Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi'nin verdiği fetvayla, Cumhuriyet'in ilan edildiğini, Ankara Müftüsü Rifat Börekçi'nin fetvasıyla da Cumhuriyet ve devrimlerinin desteklendiğini hatırlatarak, "Cumhuriyet fetvayla kurulmuştur ama Laik devlet, Müslüman halkı kontrol, için denetim altına aldığı din görevlilerini istediği gibi konuşturmuştur" diyor.
Millî Gazete'nin duruşu ve yayınlanan fetvaların bu noktada önemli bir boşluğu doldurduğu, kontrollü dine karşı gerçek ve özgün bir yapı ortaya koyduğunun belirtildiği kitapta, "Millî Gazete'nin fetva köşesinde her türlü konunun hiçbir yaptırımdan çekinmeden, ele alınacağına dair taahhüt, verildiği" hatırlatılıyor.
Aslında kitapta 1 Ocak -31 Aralık 1981 tarihleri arasında konu edilen 410 fetvada ve analizlerde, Millî Gazete'nin Ehl-i Sünnet çizgisinden asla sapmadığı, öte yandan, devletin talebi üzerine Diyanet görevlilerinin verdiği bazı yorumları düzelttikleri de ifade ediliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, 19 Aralık 1960 tarihli CHP'nin talebi üzerine çıkardığı "Nüfus Planlaması ve doğum kontrolü"ne verdiği desteğe, Milli Gazete'nin "fetva aktarıcısı" Yusuf Kerimoğlu'nun, "gebeliğin her türlü önlenmesi haramdır. Tek istisnası kadının onayıyla yapılabilecek "azl"dır" görüşü örnek veriliyor.
Alman Akademisyen Dr. Esther Debus, kitabında sadece fetvalara yer vermiyor. Millî Gazete'nin yüklendiği misyon, Türkiye'de ve İslam dünyasındaki karşılığını da ele alıyor. Debus, Millî Gazete'yi anlatırken, "Tirajı, onun pek de yaygın olmayan bir gazete olduğunu düşündürse de, yarattığı etki, satış rakamlarının ortaya koyduğundan çok daha güçlüdür" ifadelerine yer veriyor. Debus, Millî Gazete'nin iç, dış siyasete, ekonomik, kültürel sorunlara ve olaylara dair yapılan yorumlarda dobra dobra davrandığını belirttikten sonra ekliyor; "Hak geldi, batıl zail oldu" sloganına (ayet) uygun olarak gazete, İslam'ın Türkiye ve yurtdışında (İran Pakistan, Sudan vs.) kaydettiği ilerlemeleri ve "emperyalizm tarafından ezilen Müslümanların" mücadelesini (Afganistan, Sovyet Cumhuriyetleri, Filistin) takip eder."
Türkiye'de, yaşadığı toplumun değerlerine karşı kullandığı aşağılayıcı ifade ve yorumlarda bulunan bazı aydınların aksine, Yazar Esther Debus'un, bu tarz üsluptan kaçındığı, objektif bir dil kullandığı da dikkatlerden kaçmıyor. Yayınevinden, Tarihçi Rıfat Bali'ye Dr. Esther Debus'un Türkiye'ye gelip gelmediğini sordum. "Gelmez" dedi ve ekledi. "Biz o çalışmayı Almanca'dan çevirerek okurumuza kazandırdık." Bu arada, Debus'un doktora çalışmasını da İslamcı düşüncenin ilk yayın organı Sebilürreşad üzerine yaptığını, bu çalışmanın da yine Libra Yayınları'ndan çıktığını ekleyelim.
Milli Gazete
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.