Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Mısır-Türkiye paralelleri

 


 

Mısır'da neler oluyor ya da Mısır Devlet Başkanı Mursi'yi nasıl bilirsiniz?

 

"Mursi Firavunluğa özendi" yorumları sizin için ne anlam ifade ediyor?

Tahrir Meydanı'nda Mursi'ye karşı yapılan gösteriler nasıl değerlendirilmeli? Bu Tahrir Meydanı, şu eski "özgürlük için ayaklanılan" Tahrir Meydanı mı, yoksa "çakma" bir meydan mı oluşturuldu?

Kafalar karışık belli ki...

 

Aslında, yalnız Mısır için değil, diktatörlerin devrildiği ve yeni yapılanmalara gidilen tüm Ortadoğu İslam ülkelerinde olan bitenler konusunda kafalar karışık.

Neden diye sorarsanız, Türkiye'ye bakın derim.

 

AK Parti iktidarının 5'inci yılında bile, yüzde 47 oy almasına rağmen, "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak" suçlamasıyla kapatma davası açılmış ve parti, kapatılmak yerine "Hazine yardımının kesilmesi" cezasına çarptırılmış ve deyim yerindeyse ipten dönmüştü.

 

MGK'nın, Askeri Şûra'nın değişmesi için yıllar geçmesi gerekti.

HSYK'nın değişmesi için yıllar gerekti.

 

Şimdi bakın Türkiye'ye, bazı çevreler, formatlarına aykırı hareket ettiği için Tayyip Erdoğan'dan da bir "otokrat" üretmeye yöneliyorlar.

 

Eksen kayması iddiaları, Avrupa'dan, Amerika'dan Türkiye'ye neden ithal edilmişti?

Muhafazakarlaşma ithamları nedendi?

 

AK Parti'nin Avrupa Birliği'ni boşladığı sorgulamaları neyin nesidir?

Ahmet Davutoğlu ve "stratejik derinlik" ufku neden boy hedefi ve sistemli karalama sebebidir?

AK Parti camiası içinden tepelerde muhalefet üretme hesapları nedendir?

Kürt ya da Alevi sorunu neden kaşınıp durulur?

 

Biraz küresel odaklarla ters düştüğünüz, özgün politika uygulamaya yöneldiğiniz, ülkenin Müslüman karakterini öne çıkardığınız zaman, birileri ayaklarına basılmış gibi feveran ediyorlar.

Sizi kullanmak üzere oturttukları şablonu zorlamış oluyorsunuz.

İslam ülkelerinde diktatörlükler sona ersin, demokrasi gelsin...

 

Bu, Amerika'dan Avrupa'ya tüm Batı dünyasının arzusu olarak görülüyordu.

Bunun için Washington mahfellerinde Ortadoğu İslam coğrafyasına yönelik "Büyük Projeler" hazırlanmıştı.

Çünkü "Özgürlükçü Demokrasi" Batı'nın geliştirdiği "evrensel bir norm" idi.

 

Özgürlükçü demokrasiyi hayata geçirmenin en klasik yolu ise, halk iradesine başvurmaktı.

Ama bir kaygı vardı: Bu ülkelerde halkın büyük çoğunluğu Müslüman'dı ya sandığa gidildiğinde, Müslüman çoğunluğun iradesine uygun kadrolar iktidara gelir, onlar da sistemi İslami istikamette yapılandırmaya yönelirlerse..

 

1994'te Cezayir'de iktidara İslami Selamet Cephesi'nin geleceğini görünce askeri darbeye destek verdi Batı dünyası... Kanlı bir süreci göze alarak...

 

1996'da, Refah Partisi Türkiye'de iktidara gelince, 28 Şubat postmodern darbesine arka çıktılar. İktidar devrildi, parti kapatıldı ve kebapçıları yeşil sermaye kara listesine alacak ölçüde İslam'ı azaltma operasyonu devreye sokuldu.

 

Bana göre, halk oyu ile iktidara geleceği muhakkak görünen Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına "Dur bakalım ne olacak" psikolojisi ile yaklaştılar. Bu kadro da onlara "Sizi korkutacak bir şey yapmayacağız" güvencesini verdi. Verdi ama gözaltı hali de devam etti, hatta ediyor. Batı'nın içerideki lobileri de aynı gözaltı hassasiyetini içeriden sürdürüyorlar.

 

Suriye konusunda Batı dünyası neden ikircikli davranıyor? Esed sonrası ne olacak, konusu netleşmediği için...

Mısır'a gelirsek...

 

Mısır'ın neredeyse Mursi dışındaki tüm yapısı henüz Mübarek'ten kalma özellik taşıyor.

Mübarek halk iradesi karşısında dayanamadı devrildi, Mursi seçimle iktidara geldi.

Mursi şimdi bir anayasa yaptı ve halk oyuna sunuyor.

 

Her şey, demokratik usuller içinde cereyan ediyor.

Ama Mübarek'in "kalıntı"ları sistem içinden, Batı'nın uzantıları sokaktan, Mursi'nin halkta derin karşılığı bulunan "Müslüman kardeşler" yanını budamak için seferber olmuş durumdalar.

O yüzden, Mısır'daki gösterilere bakınca, bizdeki Cumhuriyet mitinglerinin hatırlanması boşuna değil.

Şu söylenebilir:

 

Yargı her zaman yargı değildir.

Medya her zaman medya değildir.

Aydın her zaman aydın değildir.

Özgürlükçülük her zaman özgürlükçülük değildir.

 

İZİN: Bir hafta süreyle izin istiyorum.18 Aralık'ta buluşmak dileğiyle.

 

Ahmet TAŞGETİREN

atasgetiren@bugun.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.