İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Soykırım yalanı, Terör ve Büyük Ermenistan hayali,

Soykırım yalanı, Terör ve Büyük Ermenistan hayali,

 

 

Türk milletinin top yekûn İstiklal mücadelesi verdiği döneminde Rusya’nın destek ve kışkırtmaları Rus Taşnak’ların Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenileri kışkırtarak harekete geçirmesi Trablusgarp  ve Çanakkale savaşları münasebetiyle Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde  meydanı boş bulan Ermenilerin halka saldırması ve öldürmeleri üzerine bu bölgedeki Ermeniler batıya göç ettirilmiştir. Bir kısmı göç ederken bir kısım Ermeniler bölgede Kürtlerin yaşadığı köylere yerleşmiş zamanla Kürt kimliği altında kendilerini gizlemişlerdir. 

Ermeniler, Türk halkı ve askeri ile çatışmalar sırasında Ermeni çetecilerinden ölenleri,  göç sırasında hastalanan ve hayatını kaybedenleri ve Kürt köylerine sığınan Ermenilerin Türkler tarafından öldürülerek soykırım yapıldığı yalanını ortaya sürmektedirler. Sözde öldürülen Ermeniler hakkında ortaya atılan sayı ise o tarihte Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan Ermeni taba’sının çok çok üzerinde bir sayıdır.

Lozan Antlaşmasından 1970’li yıllara kadar sözde soykırım diye bir konu gündeme gelmemiştir. 1970’li yılların ortalarında nasıl olduysa bir sözde soykırım yalanı ortaya atılmaya başlandı ve Ermeni diasporası tarafından organize edilen başlarında aşırı milliyetçi ve Marksist Agop Agopyan’ın bulunduğu ASALA terör örgütü piyasaya çıkartılarak Türkiye’nin dış temsilciliklerine ve diplomatlarına karşı saldırılarda bulunmaya başladı. Bununla birlikte ABD ve Avrupa’da Ermeni lobisi oluşturularak 1915 de yaşanan olayları sözde soykırım olarak nitelendirmek sureti ile Türkiye aleyhine propaganda çalışmaları başlatıldı.

Lozan antlaşması ile Osmanlının Avrupa ve Rusya ile bütün hesapları kapatılmıştır. Sözde iddia edilen soykırım olsaydı Lozan’da hesabı sorulurdu. O gün bu konuyu dile getirmeyenler şimdi çıkmışlar,  Cezayir’de, Filistin’de, Irak’ta, Doğu Türkistan’da, Myanmar’da, Bosna’da, Kosova’da, Afganistan’da, Vietnam’da Afrika’da vs. Dünyanın birçok yerinde yaptıkları soykırımın hesabını vermeden.  İstiklal mücadelesi veren bir milletin tam tersine yaşlı, kadın ve çocuklarını fırsattan istifade ederek katleden Ermenilerin sözde uğradıkları soykırım yalanını kendileri de kabul ederek Türkiye’yi de kabul etmeye zorluyorlar.

25 Nisan 1915 olaylarının 100.yılında daha da hareketlenen Ermeni lobisinin baskıları,  Papa Françesko’nun  20'nci yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde yaklaşık 1,5 milyon Ermeni'nin öldürülmesinin yüzyılın ilk büyük “soykırımı” olduğunu ifade etmesi. Ve bunu Pazar ayininde, "Geçen yüzyılın ilk soykırımına, Katolik ve Ortadoks Suriyeliler, Süryaniler, Keldaniler ve Yunanlarla birlikte siz Ermeniler maruz kaldınız"  diyerek sözde soykırım yalanını tastiklemesinin ardından;

AB parlamentosu ve Avrupa ülkeleri de Ermenilerin soykırım yalanı birer birer kabul edilmeye başlandı.

Bütün bu gelişmeler özelliklede Papa’nın sözleri aslında üstü kapalı bir savaş kararıdır. Sözde soykırım kararı Türkiye’ye kabul ettirilirse ardından tazminat ve toprak talepleri teker teker gündeme gelecektir.

Türkiye,  sözde Emeni soykırımı yalanlarına karşı yıllardır uluslar arası kamuoyunda kendisini ifade edememiştir. Buna karşılık Ermeni diasporası soykırım yalanlarıyla oluşturduğu lobiler ile ABD ve Avrupa’da kendisine taraftar bulmuş ABD ve Avrupalı parlamenterleri buna inandırarak desteklerini almayı başarmıştır.

11 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan ziyareti, Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık döneminde soykırım iddialarının gün yüzüne çıkarılması için Türkiye’nin arşivlerini açtığını,  Ermenistan’ında arşivlerini açarak bağımsız bilim adamları ve tarihçilerin oluşturacağı bir kurulun bu konuda çalışma yapması teklifine Ermenistan devlet yetkilileri tarafından olumlu cevap gelmemiştir.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanının İyi niyetli yaklaşımları, Her 25 Nisan’da taziye sunmaları Ermenistan’ı yumuşatmaktan ziyade Türk devletini suçluluk psikolojisinde göstermeye neden olurken, Ermenistan’ı yalanlarının arkasında daha da hırslandırmaktan başka bir işe yaramamıştır.

Öyle ki Türkiye,  Ermenistan ile ilişkilerini düzelmek için aynı millet ayrı devlet olan kardeşimiz, soydaşlarımız Azerbaycan halkı ve yönetimini gücendirmiştir. Türkiye’nin bu tutumu halen Ermenistan işgali altında olan Karabağ’da Ermeniler tarafından 1990-1992 yapılan ve sıcaklığını koruyan katliamların acısı Azerbaycan halkında pekiştirmiştir.

Türkiye sözde soykırım yalanının ortaya atıldığı ilk yıllardan itibaren kendisini batı dünyasında ifade edememiş, gerekli tedbirleri alıp bir soykırım varsa asıl o dönemde savunmasız Türk halkına karşı yapılan katliamların bir soykırım olduğunu anlatamamış ve dünya kamuoyundaki yanlış yönlendirme karşı gerçekleri ortaya koymamıştır. İşte bu nedenle her geçen gün Ermeni lobisinin baskısı dünyada taraf bulmuştur.

Sözde soykırım yalanının boyutu önlenemez bir hal almadan Türkiye’nin arşivlerindeki belgeler hazırlayacağı her türlü tanıtım gereçleri ile dünya kamuoyu karşısına çıkarak bu yalana bir son verdirmelidir.

Ermenistan soykırım yalanları ile dünya kamuoyunu meşgul ederken faaliyetini durdurmuş gibi görünen ASALA Ermeni terör örgütünün 1983 yılında eylem planı ve militan kadrosunu devrettiği PKK tarafından Türkiye’ ye karşı eylemlerini sürdürmektedir. PKK ASALA’nın devamıdır.

Türk istihbaratının Erivan’da ASALA örgütünün üst düzey dört yöneticisini infaz etmesi üzerine ASALA lideri Agop Agopyan’ın ellerini kıran bu operasyonun ardından büyük bir katliam planlayan Agopyan’ın15 Temmuz 1983 ‘de Fransa’nın Paris Orly havalında 8 kişinin öldüğü ve 55 kişinin yaralandığı bir saldırıdan düzenlemesi ABD ve Avrupa’da büyük tepki toplamıştı.

Bu saldırıda ABD’li, İsveç ve Fransız vatandaşlarının da hayatını kaybetmesi üzerine ASALA’yı  ABD’nin terör örgütü olarak tanımlaması ve Avrupa’dan büyük tepki görmesi üzerine eylemsizlik kararı alan ASALA örgütü en büyük destekçisi Suriye devlet başkanı Hafız Esad’ın Şam’da Abdullah Öcalan ile bir araya gelerek yaptığı antlaşma ile militan kadrosunu ve Türkiye’ye karşı eylem planını PKK’ya devretmiştir.

Bugün PKK –KCK ve HDP’nin Türk hükümetini “ barış ve çözüm süreci” adı altında masaya oturtması ve talepleri Ermenistan’ın 1983 yılında ASALA- Hafız Esad- Öcalan antlaşmasının ürünüdür.  Amaç Kürt halkının meseleleri değil asıl hedef büyük Ermenistan’ dır.

İbrahim Halil SİPAHİ

26.04.2015/adanaost.com

Twitter.com/ihalilsipahi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi