Taner Yıldız: Halk Bankası illegal bir iş yapmaz!

Taner Yıldız: Halk Bankası illegal bir iş yapmaz!
  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM'den canlı yayınla gerçekleşen Söz Bitmeden programına konuk oldu.Elif Çakır'ın sorularını...

 

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM'den canlı yayınla gerçekleşen Söz Bitmeden programına konuk oldu.

Elif Çakır'ın sorularını yanıtlayan Taner Yıldız, Kuzey Irak petrolü konusundaki son gelişmeleri ve spekülasyonlar sonrası Halk Bankasının son durumunu değerlendirdi.

Taner Yıldız'ın açıklamalarından bazı satır başları:

KUZEY IRAK PETROLÜ KONUSUNDA NELER OLUYOR?


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM'den canlı yayınla gerçekleşen Söz Bitmeden programına konuk oldu. Elif Çakır'ın sorularını yanıtlayan Taner Yıldız, Kuzey Irak petrolü, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Doğu Asya gezisi sırasında imzalanan anlaşmalar ve daha bir çok konuya açıklık getirdi.

Bir kısım git-gel'leri burada görüyoruz. Bizden kaynaklanmayan git-geller var. Bildiğiniz gibi bizim Aralık başında hem Bağdat hem de Erbil ziyaretlerimiz olmuştu ve o ziyaretlerimiz sırasında güçlü bir mekanizma istiyor olmaları halinde kurabileceğimizi söylemiştik. Yani Türkiye'nin, Merkezi Irak hükümetinin ve Kuzey Irak'ın bulunduğu bir mekanizma.. Biz her zaman hazır olduğumuzu, pozitif yönde katkı koyabileceğimizi, buradaki petrollerin kendilerine ait olduğunu, oluşacak gelirden de yine Irak halkının istifade edeceğini söylemiştik. Bir mutabakat sağladık bunda. Bağdat'ın bazı kaygıları vardı. Biz de o kaygıları giderecek bazı cümleler kullandık.

Meselenin 3 temel noktası var. Kuzey Irak'tan çıkacak petrollerin miktarı ne kadar? Bu miktarı Bağdat ve Erbil'in yanı sıra Türkiye'den de yetkililer gelsin ve iki noktadan ölçüm yapsınlar.Bu ölçümleri de hergün Bağdat'a bildirsinler.

Sonra bunun paralandırılması lazım. Ne üzerinden? Bu ancak dünya piyasaları üzerinden paralandırılabilir. Peki şu anda Irak'a hangi fiyattan satılıyor? İç ticaret açısından baktığımızda 60 dolar civarında yapılıyor. Biz Irak'a bir artı sunuyoruz. Diyelim ki 100 dolarlık bir gelir oluşacaksa bunun % 1'i taşıma paylarıyla beraber Türkiye'nin, diğer kısmı da Irak'ın olacak.

Peki bu paralar nerde toplanacak? Bağdat'ta bize 'Bu paralar ABD'de toplanabilir mi?' dediler.

TÜRKİYE'Yİ DEVRE DIŞI BIRAKAN PROJELER

Bizim bu projeyi yapıyor olmamız diğer projelere yorum yapıyoruz anlamına gelmesin. Yapıyorlarsa yapsınlar. Ama biz şunu sağlıyoruz. Türkiye istikrarlı bir ülke ve buradan geçecek petrolün geçişi ile ilgili garanti veriyoruz. Gerek Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattından gerekse Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattından akan petrol çok ciddi rakamlara ulaştı.

HALK BANKASI İLLEGAL BİR İŞ YAPMAZ

Bu para bir kamu bankasında olacaktı. Halk Bankası olsun dedik. Bunun bir kamu bankası olmasını istedik. İster Vakıfbank ister Ziraat Bankası isterse Halkbank.. Halk Bankası üzerinde bu derece spekülasyonlar yapılınca 'Acaba kredibıl mıdır? Yoksa zayıflamak üzere midir? 1.6 milyar kaybetti acaba zayıflamış mıdır?' gibi cümleler edilmeye başlandı. Biz de diyoruz ki kamu bankasıysa o zaman Halk Bankası.. Çünkü bizim geçen yıl İran'dan aldığımız yaklaşık 7.6 milyar dolarlık doğalgaz ve petrol karşılığı ödeme var. Bunlar şimdi illegal ödemeymiş gibi gösteriliyor. Halk Bankası üzerinden yapılan ödemeler resmi ödemelerdir ve Halk Bankası zaten illegal bir iş yapmaz!

KİM TALEP EDİYORSA O GELSİN..

Biz Bağdat'a kendilerinin ABD Bankası olmasını isteyip istemediklerini sorduk. Onlar da kendilerinin böyle bir talebi olmadığını söyledi. Biz de onlara "O zaman bunu talep eden gelsin" dedik. Kim talep ediyorsa gelsin bize söylesin. Desinler ki 'Biz Halk Bankasını istemiyoruz. ABD Bankalarını istiyoruz.'

TÜRKİYE HALK BANK KONUSUNDA GERİ ADIM ATAR MI?

Bu bir pakettir (Gelişen olaylar neyi gösterir bilemem ama) Bu paketin içersinde miktarların Bağdat'la paylaşılması var. Çünkü bu petrol Türkiye'nin değil Irak'ın petrolü.. Bunun paralandırılması ve her gün Bağdat'a bildirilmesi.. Ve Birleşmiş Milletler'e savaş tazmini olarak ayrılan % 5 payın yine bu bankalardan ayrılması. 'BM kararları bizi bağlar' diyoruz ve bunun yapılacağını taahhüt ederek '% 5 buradan verilecek' diyoruz.Şimdi hal böyleyken niçin kalkıp başka bir arayışa girelim? Kardeşiz, komşuyuz ve dostluklarımızı geliştirmek üzere biz bu yapıyı kurmuşuz. O yüzden şu anda gittiğimiz yol bu yol..

İŞTE TANER YILDIZ'IN ELİF ÇAKIR'IN SORULARINA VERDİĞİ CEVAPLAR...

Elif Çakır: Kuzey Irak'ta 13 sahada petrol araması vardır. Sekteye uğrar mı?


Taner Yıldız: Devam edeceğiz, Türkiye bir petrol ülkesi değil, bu bizim açımızdan önemli. Türkiye'de petrol vardır ama ihtiyacımızı karşılayacak kadar yoktur. Siyasi sınırlarımız baki kalmak vasıtasıyla ekonomik sınırlarımızı genişletmemiz geremektedir. Çünkü Türkiye'nin 2013 yılındaki büyüme rakamı, Türkiye yüzde 4'ler civarında büyüdüğünü düşünelim ama enerji onun 1.5-2 katı civarında büyüyor. Biz bunları enerji tasarrufu ve verimliliğiyle kısıtlamaya çalışıyoruz. Türkiye'nin 2013 yılında 7 bin megawatlar civarında 10 ülke kadar büyüdüğünü gördük. Hava kirliliği olmadığından memnunsak bunun en önemli kaynağı doğalgazdır. Vazgeçilmezdir, yerli kaynak yapmak istiyoruz. Bizim Irak'ta yaptığımız budur. AK Parti olarak şeffafız.

E.Ç.: Son yaşanan olaylar dış yatırımcıların durumunda endişe yaratıyor mu?

T.Y.: Açık konuşmam gerekiyorsa yaşanıyor. Siyasi istikrar ve sürdürülmesi konusunda sıkıntı yok. Halka açık şirketler 120 milyon dolar değerinde eridi, siyasi iklim açısından kendimize bahar muamelesi yapamayız, şiddetli bir kış yaşıyoruz. Bunun önleminin alınması lazım. Halen Türkiye'nin büyüme hedefleri, yurtdışından kazandığı paralardan çok. Bu nedir, ya borç alacaksınız, ya uluslararası sermaye ile büyüyeceksiniz. Türkiye'nin büyümesi için 150 milyon dolara ihtiyaç var, biz bunu Hazine'den almıyoruz. Güvenliğe gidiyor. Muhalefet anlayışıyla sizi özel sektörden biriyle görmüşler diyorlar, 15 kişiyle de görürler, görecekler. Onlarla beraber biz bu sektörü yapılandırıyoruz. Şimdi bizim 2012'de 14.5 milyar TL'lik ihale yapmışız, 5 bine yakın. Biz o yüzden bunu bu yapıyla beraber yürütüyoruz. O yüzden siyasi istikrarsızlıktan kaynaklanan yapı olursa, kış şartları olursa bundan uluslarası yatırımcılar rahatsız olur.

E.Ç.: Malezya dahil birkaç ülkeye 5 günlük bir gezi düzenledik. Bu gezilerin yapılması ve Japonya'daki Japon-Türk işadamlarının katıldığı toplantıda Erdoğan ısrarlı şekilde siyasi istikrar, ekonomik istikrar ve güven ortamından bahsetti. Oradaki yatırımcıya yönelik mesaj mı vardı?

T.Y.: Çok dominant ve baskın bir Başbakan'ın söyleyeceği önemli, Türkiye böyle görünüyor. Orada Aralık ayında bir şey oldu dediler, çok bilmiyorlar. Biz dedik ki, ülkenin istikrarıyla ilgili bir operasyon oldu, kısaca anlattık olanları. Onlar bir hükümet değişikliği olarak görmüyorlar. Diyorlar yatırımlarla alakalı bir sıkıntı var mı, normalleşme öyküsü anlatıldı. Herhangi bir yatırımla ilgili sıkıntı olmadığını söyledik. Yapı olarak bizi biliyorlar, muhafazakarız biz. Mistubishi ve Fransızlarla beraber gerçekleştireceğimiz, Japonya hükümetinin de imzaladığı IGA ile bununla alakalı teknik bir üniversitenin kurulmasıyla ilgili birçok işlem oldu. Bu 17 Aralık'tan önce planlanan bir geziydi. Ertelenebilir mi diyorlar, hayır biz işimize bakacağız. Ve Japonya'da biz nükleer santrallarla ilgili ev sahipli anlaşmasıyla ilgili konuştuk. Abe ile görüştük.

E.Ç.: Nükleer enerji santralinin önemi nedir?

T.Y.: Bu bir teknolojik üründür, bunun yapılması 10 yıllık bir süreç, 60 yıllık işletmesi var. Biz 70-80 yıllık bir ortaklıktan bahsediyoruz. Bunun yerli kaynaklardan üretiliyor olması önemli. Bir nükleer santral 500 bin parçayı geçiyor, bunların Türkiye'de imal edilmesi sözkonusu. Biz bunların her birini piyasaya sunacağız, onlar bunu yerli kaynak olarak üretecek. Enerjide Japonya devreye giriyor, elektrik santrali olacak, 7.2 milyar dolarlık daha az doğalgaz ithalatı yapacağız. 52 milyar dolar paranın yüzde 55'ini ulaşım sektöründe kullanıyoruz, yüzde 45'ini enerji sektöründe kullanıyoruz. Nükleer santral yapmak yerli kaynaklara olan bağlılığı artırır, ihracatı azaltır. Bu bir teknolojik üründür, zihinle alakalı bir konudur. Biz hep nükleer fizikçiler, atom fizikçileri yetiştiririz, bunlar hep yurtdışına gitti, onları da ülkeye çekmeyi düşünüyoruz. Bilim ve teknoloji üniversitesi ve AR-GE merkezi kurulacak Tuzla civarında. Bizim insanlarımızı nasıl Rusya'ya gönderiyoruz, Japonya'dan hocalar getireceğiz, gösterecekler.

E.Ç.: Japonya ile yapılmasının özel bir anlamı var mı?

T.Y.: Rusya ile yapılan anlaşma çok clear-temiz bir anlaşma. Putin ve Başbakanımız irade koymuştur. Batıda bizim hedeflediğimiz oranda anlaşılmadı. Japonya, Türkiye'nin doğusunda olan Batı ülkesidir. Bizim Japonya ile bunu gerçekleştiriyor olmamız algı değişikliğine yol açtı. Bazı Batılı ülkelerin bize bakışlarının değiştiklerini gördük. Bu bir katkıdır. Yalnız AB'nin hala o siyasi çemberi kıramamış olması, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bir oy hakkı olması, azınlığın çoğunluğa tahakkümü vardır. İlerleme raporu yayınlandı, enerjiyle ilgili çok olumlu düşünceler var. Fiili çalışmalar başladı. Bugün Paris'te elektrik üretene birisi Bilecik'te mal satabilir, böyle bir çalışmadan bahsediyoruz. AB siyasi yaklaşımlarını bırakmak zorunda.

E.Ç.: Bu nükleer enerji tartışması da oldu Japonya'da?

T.Y.: Biz dünyada bütün santrallerin yarısı ABD'de, diğer yarısı diğer ülkelerde. Japonya 58 nükleer santraliyle ciddi bir atılım yapmıştır. Japonya'nın petrole ve doğalgaza olan bağımlılığı yüzde 100'dür ama enerjiye olan bağımlılığı yüzde 100 değildir. Nükleer santrale daha çok bağımlı olmuyoruz. Hazine garantisi vermiyoruz, gel üret ve sat diyoruz. Japonya Fukuşima ile beraber kendi politikalarını tartışmaya başladı. Ama 40 milyar dolar fark verirseniz, bunu tartışmak zorundasınız. O yüzden Türkiye bizim barışçıl amaçlarla yaptığımız bir anlaşma var.

E.Ç.: Nükleer silahlanma konusunda endişe var mıydı?

T.Y.: Biz daha sonra her iki ülkenin de gerek görmesi halinde böyle bir çalışma yapılması gerekir dedik. Biz uranyum zenginleştirme yapmıyoruz. İran gibi olmayız. Bizim amacımız nükleer yakıtla çalışan nükleer santralleri kurmaktır.

E.Ç.: Rusya'da çıkmayan bu tartışma burada neden çıktı?

T.Y.: Fukuşima onların nükleer programını tartışır hale getirdi. Teknoloji Japonlar'da, biz onlara güveniyoruz. Altının 4.5 katına satılan orada ürün var, o teknoloji boşuna oluşmuyor. Aynı zamanda Çekoslovak'yadan başlayın Suudi Arabistan'da kadar o hat üzerinde bir teknoloji üssü lazım, sayın Başbakanımız daha geniş çalışmak istediklerini belirttiler. Bulunduğumuz Ortadoğu, Balkanlar ve Doğu Avrupa'ya geniş bir teknoloji üssü yapılması planlanıyor. Bunu oturtmaya çalışıyoruz. 10 yıllarda görebileceğiz ama. Japonlar çok teknik ve duygusal insanlar. Dürüst davranıyoruz, bunlar onu karşılıksız bırakmaz.

E.Ç. Singapur ve Malezya'yı gördük ama Singapur'u bir yere koyamadık.

T.Y.: Singapur tamamen ticaret üzerine. Biz para alabiliriz, 200 milyar dolar bir sermayesi var, yatırım yapacak yer arıyorlar, Türkiye var içlerinde. Türkiye'nin büyüme hedeflerini hala koruyor olması önemli. Bugün yüzde yarım büyüyen, küçüyen ülkeler var Avrupa'da. Bizim ülkemizde her yıl 1 milyon nüfus devreye giriyor, bunun bütün ihtiyaçlarını karşılamanız lazım. Singapur, limanlarla dolu olan dünyanın ikinci büyük liman şehri. Aldığı sattığına bakınca Türkiye'nin GSMH'sı kadar. Biliyorsunuz Mersin limanını 3 katına çıkardılar, 1 milyonun üzerine çıkardılar, bu 2-3 milyon tona çıkarılabilir. Bu şehir, bizim şehirlerimiz 3'te biri kadar ama özgül ağırlığı çok yüksek. Dünyanın bütün gemileri, Uzakdoğu ile alakalı buraya uğramadan geçemiyorlar, 32 milyon tonluk bir ticaret hacimleri var. Singapur Mersin Liman'ın ortağıdır.
Malezya'da Petronas denen dünyanın sayılı petrol şirketlerinden biri var. Onların Hazar'da daha çok bulunmak istiyor olması, Türkmenistan gazlarıyla ilgili. Lübnan'daki denizdeki petrol ihalesine beraber girmek istiyoruz. Haftaya gelecekler. Mersin'e, İskenderun'a petrol aramasına davet ettik.

E.Ç.: Gezinin 17 Aralık tartışmalarıyla yapılmış olması oldukça anlamlıydı. Oradaki Asya Kaplanları'nın Türkiye'ye bakış açısı nasıl?

T.Y.: Türkiye'ye duyulan güven bozulmadı açıkcası. Hükümeti tehdit eden unsurlar yatırımcı için de tehdiddir. Gemi su aldığından başlarına gelecekleri tahmin edemiyor olabilirler ve biliyorlar. Siyasi istikrar kadar çatı bir yapıdır. Bu çatının bozulmaması, çatlatılmaması lazım. Biz şunu görüyoruz, 17 Aralık'tan sonra Türkiye'nin siyasi istikrarına borçlu olanlar, sadece iktidar değil, STK'lar, muhalefet partilerinin de borçları vardır. Sanayiciler, işadamları... Biz şimdi Türkiye'nin GSMH'ını 3 katına çıkardığımızda AK Partililer hariç şöyle durun mu diyoruz, biz herkese hitap ediyoruz, hizmet götürürken kanalizasyon şuraya gitsin, bu buraya gitsin demiyoruz. Bundan tüm halk yararlanıyorsa, herkes siyasi istikrarı korumalı. Bir insan AK Partili olmayabilir ama siyasi istikrara güvenmeli, bozmamalıdır. "Ben AK Partili değilim ama bu hükümeti görmek istiyorum" diyenlerin oranı yüzde 73'lere ulaşmıştı. Halk AK Parti yok derse, buna da uyarız. Bu siyasi istikrarı koruma görevi sadece iktidar partisinin görevi değildir, siz daha iyisini yaparsanız buyurun siz yapın deriz. Biz usulsüzlüğe karşı çıkarız demek zul geliyor, 150'ye yakın bununla ilgili AK Partili belediyelere dönük soruşturma var, AK Partili diye yapmıyor değiliz. Vatandaşlarımız müsterih olsun, biz Allah'a inanan halkımızdan gücünü alan bir partiliyiz.

E.Ç.: Döviz yükseliyor, doğalgaza zam olabilir mi?

T.Y.: Kötü, siz dövizle bir mal alıyorsunuz, evinize araç alıyorsunuz, döviz artarsa size maaliyeti artırır. Evet ödivz fiyatlarının yükselmesi bize maaliyeti artırdı. Ama bunu vatandaşa, sanayiciye yansıtmamak için direniyoruz. Su var, birisi diyor, işiniz Allah'a kalmış, evet doğru Allah'a kalmış, yağmur verirse Allah, barajlar doluyor, ona göre elektrik üretiyoruz. Burada bu tip alaycı tavırların gerçekle bağdaşmadığını da söylemek isterim. Biz yerli kaynaklarımızı güçlendiren ve enerjide doğalgazın payını azaltan bir ülkeyiz. Enerji sektörü ne kadar teknikse o kadar diyalektiği de bu yönde olan bir alandır. Yoksa maaliyetleri yükseldi, bu fiyatların 1 yıl devam etmesi halinde, diyelim doların kuru 2.18, petrol 110 dolar dersek, bu bize 7 milyon dolar artı maaliyet yazıyor. Biz çok badireler atlattık, herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. Star

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.