TBMM Genel Kurulu Libya tezkeresi için olağanüstü toplandı

TBMM Genel Kurulu Libya tezkeresi için olağanüstü toplandı

TBMM, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmeleri için olağanüstü toplandı.

TBMM Genel Kurulu Libya tezkeresi için olağanüstü toplandı

TBMM, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmeleri için olağanüstü toplandı.

TBMM

TBMM Genel KuruluLibya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresini görüşmek üzere Meclis Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında toplandı.

Canlı izlemek için tıklayınız>>

Şentop, Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmelerinin yapılması amacıyla Genel Kurulun toplanmasına ilişkin çağrı yazısını okuttu. 

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, görüşmelere geçilmeden önce söz alarak, Genel Kurulun çalışmalarına ara verdiği dönemde, Şentop'un toplanma çağrısının "gündem güvencesinin" ihlali anlamına geldiğini, bunun Anayasa ve İçtüzük'e aykırı olduğunu savundu. Özel, Şentop'un, Meclis Genel Kurulunu, "bir kişinin tayin ettiği tarihte toplantıya çağırdığını" da iddia etti.

AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat, TBMM Genel Kurulunun 7 Ocak 2020'ye kadar çalışmalarını hukuken ertelediğini belirterek, Meclisin olağan ve olağanüstü toplantılarının nasıl gerçekleşeceğinin İçtüzük ve Anayasa'da düzenlendiğini, bu bağlamda da Meclis Başkanı Şentop'un Genel Kurulu toplantıya çağırmasının kurallara ve şartlara uygun olduğunu vurguladı.

 

TBMM Genel Kurulu

TBMM Başkanı Şentop da TBMM'yi değil, Genel Kurulu toplantıya çağırdığına dikkati çekerek, bunun Anayasa ve İçtüzük'e uygun olduğunu vurguladı.

Meclisi tatilde ve ara vermede toplantıya çağırmaya yönelik kuralların, Genel Kurulun ara vermesi halinde de geçerli olacağına işaret eden Şentop, "21 Aralık'ta alınan karar, bir tatil ve ara verme kararı değildi. TBMM bir tatilde ve ara vermede değildi. Sadece Genel Kurul toplanmama kararı almıştı. Ben TBMM'yi değil, Genel Kurulu toplantıya çağırdım. Aynı şey değil çünkü 21 Aralık'ta alınan karardan sonra TBMM'de komisyonların çalışmalarını sürdürmelerine bir engel yoktu." diye konuştu.

AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı da "Toplantıyı Anayasa'ya ve İçtüzük'e uygun bir şekilde yaptığınız kanaatindeyim. Buna ilişkin referanslar da verildi. Esasen bugün toplantıya gördüğünüz gibi Meclis de hazır bulunmakta ve yapmış olduğu yoklamada da Genel Kurulun iradesinin de toplanma istikametinde olduğu bir kez daha kayıtlara geçmiş bulunmaktadır. Tezkereyi görüştüğümüzde yeniden Genel Kurulun iradesi tecelli edecektir." ifadelerini kullandı.

TBMM Başkanı Şentop, daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla TBMM Başkanlığına gönderilen Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin tezkereyi okuttu.

İYİ Parti İzmir Milletvekili Çıray: Tezkereye hayır diyeceğiz

Libya tezkeresinin Meclis Genel Kurulundaki görüşmeleri, İYİ Parti Grubu adına İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın konuşmasıyla başladı.

Çıray, iktidarın ekonomik krize karşı ayakta durmaya çalışan Türk milletine yılbaşı tatilini de çok gördüğünü ileri sürdü. Çıray, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin tezkere kararının aceleyle alındığını ve Türkiye'nin şimdiye kadar maruz kalmadığı bir şekilde bölgedeki insanların husumetiyle yüz yüze kalacağını belirtti.

Türk milletine ağır bedeller ödetecek bir oldubittiyle karşı karşıya olduklarını savunan Çıray, Suriye'de yaşananlara değindi.

AK Parti'nin dış politikasını eleştiren Çıray, hükümetin izlediği politikalarla Türkiye'yi derin bir yalnızlığa ittiğini, yaklaşık 5 milyon Suriyelinin Türkiye'ye geldiğini ve 50 milyar dolar para harcandığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önce NATO'nun Libya operasyonuna karşı çıktığını ancak daha sonra İzmir'in NATO'nun operasyon merkezi olmasına izin verdiğini belirten Çıray, "BM, Trablus'taki güçleri meşru hükümet olarak kabul ettiği için desteklediğinizi söylüyorsunuz ama meşruiyet konusunda ilkeli ve inandırıcı değilsiniz. Suriye'de de Esad yönetimi BM'ye göre meşru hükümet idi ancak siz Esad'a değil, ÖSO'ya destek verdiniz." diye konuştu.

"Mehmetçik iç savaşın tarafı haline getiriliyor"

"Ulusal mutabakat hükümetinin yıkılması durumunda mavi vatanın elden gideceği" tezinin de doğru olmadığını ileri süren Çıray, "Hükümet Libya'da basiretsiz bir göçü teşvik etmektedir. Mehmetçik iç savaşın tarafı haline getiriliyor. Türkiye, Arap coğrafyasında nefret objesi haline gelecektir." ifadelerini kullandı.

Libya'nın yüzde 70'ine yakın bir alanı elinde tutan Hafter güçlerine Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin destek verdiğine işaret eden Çıray, "Libyada ahlaksız bir iç savaş yaşanıyor. Bazıları aynı anda iki tarafa silah veriyor. Mehmetçik, bölgede Vietnam gibi bir iç çatışmanın içerisine sokulabilir. Mehmetçiğimizi milli güvenliğimizle hiçbir ilgisi olmayan bir iç savaşın belirsiz ateşi hattına bırakamayız." diye konuştu.

Aytun Çıray, şehitliğin kutsal bir makam olduğunu ancak hiç kimsenin şehitlik mertebesini istismar etmeye hakkının olmadığını vurguladı.

Türk askerinin savaşçı ve cesur olduğunu, Mehmetçiğin bu özelliğinin ancak milli davalarda değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Çıray, milliyetçiliğin ve vatanseverliğin gereği olarak bu tezkereye "hayır" dediklerini ifade etti.

"Libya ile sınırları olan ve milli güvenlik riski taşıyan Tunus, Cezayir ve Mısır neden asker göndermiyor?" sorusunu soran Çıray, "Sokakta vatandaşlar, 'Suriye'de ne işimiz vardı?' diyor, şimdi de 'Libya'da ne işimiz var?' diye soracaklar. Suriye'de PKK'ya devlet kurdurma planları devam ederken şimdi de Libya çıktı. Doğu Akdeniz'de bu kadar dert varken donanmanın gücünü neden ikiye bölüyorsunuz? BM ve uluslarası hukuk açısından büyük bir meşruiyet sorunuyla karşı karşıya kalma riski söz konusu. Bazıları Libya iç savaşında ellerini ovuşturarak bizi bekliyor. İYİ parti olarak milli güvenliğimizin tehdit edilmediği bir yerde bu tezkereye hayır diyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Çıray, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis'e gelerek tezkereyi savunması gerektiğini ancak hükümetten bir bakanın bile tezkere görüşmesine katılmadığını belirtti.

HDP Adana Milletvekili Oruç: Tezkereye net bir biçimde hayır diyoruz

HDP Grubu adına konuşan Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ise tezkereyi "savaş tezkeresi" olarak nitelendirerek, "İktidar, savaş siyasetinden ve savaş merkezli dış politikadan vazgeçmeyeceğini daha senenin ikinci gününde Türkiye ve dünya kamuoyuna deklare etmiş oldu." ifadesini kullandı.

Meclisin olağanüstü toplanmasını yadırgadıklarını belirten Oruç, "Bu tezkereye net bir biçimde hayır diyoruz. Çünkü bu tezkere, iktidarın dış siyasette muhteşem başarısızlığının ve değerli yalnızlığının bir kez daha tescil edilmesi anlamına geliyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı tezkeresinde yer alan gerekçeleri anımsatan Oruç, "Bu yayılmacı siyasetin kendisidir. Uluslararası literatürde diğer bir adı işgal etmektir. Bu iktidar, ülkenin tarihine böyle kara sayfalar eklemeye devam ediyor." dedi.

Doğu Akdeniz'in bütün dünya kamuoyu ve ülkeler açısından önemli bir gündeme dönüştüğünü, doğalgaz rezervlerinin emperyalist güçlerin tamamının iştahını kabarttığını ifade eden Oruç, iktidarın, kendi deniz yetki alanlarını da aşarak ve gerilimi besleyerek Doğu Akdeniz'de inisiyatif almak istediğini öne sürdü.

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin meşruluğunun Türkiye ve dünya kamuoyu açısından bir tartışma konusu olduğunu vurgulayan Oruç, "Uzun zamandan beri BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'ya her iki taraf için de silah ambargosu kararı var. Bunu ilk delen kim? Türkiye. Yıllardan beri Türkiye'nin, ihvancı Trablus hükümetine her anlamda destek sağladığını biliyoruz. Gerek güvenlik ve askeri iş birliği anlaşması gerekse şu andaki tezkere zaten olanı biraz daha açık hale getirmek, mevcut desteği meşrulaştırmak için yapılmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Oruç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu savaşın ülke ekonomisine maliyetini daha önce çokça ifade ettik. Güvenlik ve askeri iş birliği anlaşmasında, 'gönderen taraf bütün maliyetleri karşılar' ibaresi geçiyordu. Şimdi ise Türkiye'de yoksul halk çocuklarından oluşan askerleri oraya gönderecek ve o çöllerde kanlarının akmasının önü açılıyor. Bu rejim kesinlikle tıkanmıştır. Bu rejim, silah sanayisini güçlendirmek, pazar alanını Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da genişletmek, Bayraktarları daha da zengin etmek için Libya seferine çıkmıştır. Bu iktidarın geliştirmiş olduğu rejim, tıkandığını bir kez daha bizlere göstermektedir. Ekonomik, sosyal, siyasal, hukuksal her açıdan tıkanmıştır. Bu tabloda Libya'ya savaş seferi düzenlemek ülkeyi ateş çemberine atmaktır."

MHP Grup Başkanvekili Akçay: Akdeniz'de mavi vatanımızı koruyoruz

Tezkere üzerinde MHP Grubu adına konuşan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise emperyalist emellerini, bölgedeki istikrarsızlığı destekleyerek, Hafter gibi yasadışı aktörleri finanse ederek gerçekleştirmeye çalışan odakların yanında değil karşısında durmanın "milli duruşun kayıtsız şartsız gereği" olduğunu belirtti.

Libya ile yapılan anlaşmaların, Türkiye'nin Akdeniz'deki hak ve hukukunu koruma yolunda atılmış isabetli adımlar olduğunu anlatan Akçay, "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki varlık ve egemenlik hakkının muhafazası, Libya'daki meşru hükümetin varlığını devam ettirmesine, bu ülkenin güvenlik, istikrar ve huzura kavuşmasına bağlıdır." diye konuştu.

Tezkerenin, Libya'nın istikrar, huzur ve güvenliğine destek veren Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarını muhafaza ettiğini ve bölgesel barışa katkı verdiğini kaydeden Akçay, "Doğu Akdeniz dünya jeopolitiğinin önemli bir sahasıdır. Bölgesel gelişmeler Türkiye'nin bu sahada güçlü ve etkili olmasını zorunlu kılmaktadır." ifadesini kullandı. 

"AB'den gelen yaptırım açıklamaları, İsrail, Yunanistan, Mısır'dan gelen ve nazarımızda hiçbir kıymeti olmayan karşı açıklamalar hepimizin malumudur." diyen Akçay, şöyle devam etti:

"Doğu Akdeniz artık, Libya'nın da dahil olduğu daha geniş bir coğrafyayı işaret etmektedir. Anlaşmaları imzalayıp onaylayan Libya Ulusal Mutabakat Hükümetinin iktidarda kalması Türkiye ve Libya açısından olduğu kadar, Doğu Akdeniz'in geleceği bakımından da çok önemli bir meseledir." 

Libya'ya asker göndermenin, silah ve mühimmat ile teknik ve askeri bilgi desteği sağlanmasının uluslararası hukuk açısından meşru olduğunu kaydeden Akçay, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2015 yılındaki 2259 sayılı kararının, Türkiye'ye ve Birleşmiş Milletlere üye diğer ülkelere bu sorumluluğu verdiğini anlattı.

Akçay, uluslararası kuruluşlar aracılığıyla barış ve güvenlik alanında en kuvvetli katkıyı sunan Türkiye'nin, yine uluslararası hukuk bağlamında kendi güvenliğini korumak için sınır ötesi harekatlar gerçekleştirmesinin hiçbir yanlış ya da gayrihukuki yanı olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: 

"Türkiye haklı, hukuki ve meşru bir zeminde faaliyet yürütmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, bütün operasyonlarda dünyaya en güzel insanlık dersleri veren asil ve şanlı bir ordudur. Türk askeri barışın güvercini, savaşın kartalı, kadife eldiven içinde çelik yumruktur. Tezkerenin kabulüyle Libya'yla akdedilen mutabakat muhtıralarıyla elde edilen kritik kazanımlar muhafaza edilecek, Türkiye için kritik öneme sahip Libya'yla ilişkiler güçlendirilecek, AB dahil çeşitli aktörlerin etkin olmaya çalıştığı Libya'da ve Afrika'da her bakımdan etkinliğimiz artacak, Doğu Akdeniz'deki ve Suriye'deki varlık ve politikaları nedeniyle Türkiye'ye karşı faaliyetler yürüten ülkelere karşı durum üstünlüğü elde edilecek ve mücadele yeni bir boyut kazanacak. Akdeniz'de merkezi bir konumda konuşlanma imkanı elde edilecek, Yunanistan'a yönelik çevreleme politikasını yürütme fırsatı daha da bir inisiyatif kazanacaktır."

"İçinde bulunduğumuz coğrafyanın geleceği bölgede tarihi ve emperyal emelleri olan ülkeler tarafından iç karışıklıklar ve vekalet savaşları vasıtasıyla şekillendirilmeye çalışılırken, Türkiye'nin bu duruma kayıtsız kalması akıl dışıdır." diyen Akçay, şu görüşlerini paylaştı:

"Bu tezkereyle Akdeniz'de mavi vatanımızı koruyor, haklarımızın gasbedilmesini engelliyor, kardeş ülke Libya'nın istikrarına ve bölgesel barışa katkı yapıyoruz. Masada oluşan realite bu tezkereyle sahada da perçinlenecektir. Türkiye, Doğu Akdeniz'de meselelere ve gelişmelere mahkum değil, hakim konumdadır ve bu konumunu sürdürmeye kararlıdır. Türkiye, Libya'ya savaşmak için değil, barış ve huzurun tesisi ve Birleşmiş Milletler kararlarında öngörüldüğü üzere, meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne destek vermek için gitmektedir."

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler