İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Terör saldırıları ve arka planı;

 

Salı akşamı İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar bölümünde üç terörist tarafından yapılan silahlı ve bombalı saldırı iki nedene dayandırılıyor.

Bir, İsrail ile Türkiye’nin Mavi Marmara saldırısının ardından askıya alınan ilişkilerinin, yeniden düzeltilmesi yönünde yapılan anlaşma.

İki, Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın Rusya devlet başkanı Putin’e gönderdiği başsağlığı ve iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeltilmesine yönelik mektubu.

İsrail’in resmi olmayan özrü ve Mavi Marmara’da ölenlere, fon’dan vereceği para karşılığında, iki ülke arasında imzalanan, analaşma ile ilişkilerin normale dönmesinin hemen ardından. Erdoğan’ın Putin’e mektubu ile Türkiye tarafından geçtiğimiz Kasım ayında düşürülen Rus uçağı nedeniyle gerilen ilişkilerin yeniden normalleştirilmesi yolunda atılan adımların ard arda gelmesi. Türkiye’nin dış politikada İsrail ve Rusya ile tazelediği nikâhın birilerini rahatsız ettiği. Bu nedenle terör örgütü IŞİD’in bu birilerinin emri ile Atatürk havalimanındaki 43 kişinin hayatını kaybettiği hain saldırıyı düzenlediği. İktidar ve iktidara yakın yayın kuruluşları tarafından kamuoyuna servis edilince. Kamuoyunda yine böyle bir görüş hâkim oldu.

 

Başbakan Binali Yıldırım’ın, "Ülkemizin bölücü terörle amansız bir mücadele verdiği ve önemli ölçüde başarı sağladığı bir dönemde, ayrıca komşularımızla normalleşme sürecinin başladığı bir anda böylesine alçakça bir terör olayının gerçekleştirilmesi manidardır" demesi bu saldırının böyle  algıladığını göstermeye çalışıldığına dair bir ifadedir.

Saldırıyı henüz üstlenen bir örgüt ortaya çıkmadı. İç işleri bakanı Efkan Ala’nın açıklamasına göre bulgular IŞİD’i gösteriyormuş.

PKK, DHKP-C, El-Kaide, IŞİD ve diğerleri hepsi emperyalist devletler, silah tüccarları, küresel ekonomiye yön vereler tarafından kullanılan terör örgütleri. PKK, DHKP-C ve IŞİD Türkiye’de konuşlandırılmış ve eylem için en çok tercih edilen örgütler.

 

Atatürk Havalimanı saldırısında neden? IŞİD;

İŞİD sözde Müslüman ya, İsrail’de Filistin’i işgal etmiş, Arap ve Müslümanların baş belası. Rusya Suriye’de IŞİD’i yok etmeye çalışıyor. Türkiye’nin bu iki ülke ile yakınlaşması doğal olarak IŞİD’i rahatsız edecek. Üstelik birkaç gün önce IŞİD’in canlı bombaları yakalandı, hücre evleri basıldı. İşte bu minvalde Türkiye’de bombalı saldırıları yapmak için en çok IŞİD’in nedeni var.

 

Her terör olayının ardından dış güçler olarak tanımladığımız malum yerleri sorumlu tutuyor ve onların Türkiye’nin ekonomide, dış politikada güçlü, bölgede söz sahibi olmasını istememelerine bağlarız. Elbette bu görüşün doğruluk payı çok yüksektir. Bu son olayda da saldırıyı yine aynı yere bağladık. Nasıl olsa milletin alıştığı ve kolayca da kabullenerek bu güçlere lanet okuyacağı garanti. Uyuyanları uyandırmak, akıllara karpuz kabuğu düşürmemek gerekir.

 

Nedense bardağın birde diğer tarafından bakmak bilenin işine, bilmeyenin aklına gelmiyor.  Aslında bardağın diğer tarafı oka dar karalık ki, şöyle ucundan bir bakalım.

Hoca’nın evine hırsız girer, tedbir almadığı için ev sahibi olan Hoca’yı suçlarlar, Hoca dayanamaz ‘yahu bu hırsızın hiç mi? suçu yok’ der” Bütün bu saldırılar için önceden tedbir almayan.  Bu olay için de, iki hafta önce büyük bir saldırının yapılacağının istihbaratı alınmasına rağmen tedbirlerin alınmamasında, devleti yönetenlerin hiç mi suçu yok? Devleti yönetenlerin halkının güvenliğini sağlaması, bahane değil çözüm üretmesi gerekiyor.

 

Artık bu milleti aptal yerine koymaktan vazgeçilmelidir.

Bir yıldır, güneydoğuda artan terör, büyükşehirlerde patlayan bombalar hayatını kaybeden binlerce insan için yapılan tek şey, dillere pelesenk olan; “olayı kınamak” ve faillerine “misli ile karşılık verileceğinin sözü” dür.

Hemen her olay öncesinde eylem hazırlığında olan birkaç terörist yakalanıyor, yabancı istihbaratlardan uyarı yapılıyor.  Bütün bunlara rağmen yine saldırı meydana geliyor. Bu defa da saldırı sonrasında da önceden istihbarat alındığına dair raporların olduğu, gerekli yerlere bildirildiği söyleniyor. En dikkat çekeni ise, saldırıyı önleyemeyen istihbarat ve güvenlik güçleri saldırının hemen ardından, birkaç saat içerisinde, saldırı ve saldırıyı yapanların tüm bilgileri, barınakları ve ailelerini ortaya çıkarılıyor. Olayla ilgisi olanları bulunarak gözaltına alıyor.

Mevcut rejim Türkiye’nin (benim) önünü tıkıyor diyerek mutlaka başkanlık sistemine geçilmesi için mücadele veren Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın, 20 Temmuz 2015’de hızla canlanan PKK terörü üzerine. Saldırıları 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’ye 400 milletvekili vermemeye ve Kendisinin Başkan yapılmamasına bağlaması. Muhalif medyada “Ya başkanlık, ya Kaos” olarak değerlendirilmişti.

 

Son bir yıldır yaşanan terör olayları dikkatlice incelendiğinde tesadüf olmadığı ve ülkenin sürekli bir kaos ortamında, milletin de korku içinde yaşamasının hedeflendiğini gösteriyor..

Patlamaların olduğu yerler özenle seçiliyor. Miting alanı, Tren garı, Havalimanı, Servis araçları, yabancıların yoğun olduğu cadde ve meydanlar vb. zaman olarak da, İşe gidiş ve çıkış saatleri, Yolcuların yoğun olduğu saatler.

Birileri tarafından (içimizden birileri) Yerine ve zamanına göre seçilen terör örgütleri aldıkları istihbarat ve bir plan dâhilinde saldırılarını gerçekleştirmekte olduğuna dair önemli ipuçları var.

Biz bunu söyledik ya bizi şimdi, ortaya çıkınca içlerindekileri paralele bağlarlar. Oluşturulan milli ihanet topluluğu odaklandırıldıkları bir amaç uğruna ülkeyi kaos ortamında tutmaya çalışıyorlar. Buda akıllara başkanlık gelmeden patlamaların ve kaosun bitmeyeceğini getiriyor.

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

30.06.2016/adanapost.com

twitter.com/ihalilsipahi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.