Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yastığa başımızı koyarken bile...

 

Böyle yazıyor bir bayan okuyucum: "Yastığa başımızı koyarken bile söz bitmiyor." İsterseniz kendi ifadeleriyle okuyalım:

"Nedir bu yazılanlar? Nedir bu toptan silip süpürüp atma... Herkes tarafgirlik çılgınlığına tutulmuş, haklılığın ölçüsü bizden olması olmuş.

Ben de evde eşimle her akşam tartışıyorum bir aydır. Yastığa başımızı koyarken bile sözlerimiz bitmiyor."

Kayseri'den yazıyor. Tartışmanın aynı yastığa baş koyanlar arasında bile cereyan ettiği bir süreci yaşıyoruz. Bunun bir boyutunda "tartışma" varsa, diğer boyutunda tartışanların böylesine birbirine yakın olduğu gerçeği var.

O mailde beni öylesine sarsan ifadeler var ki... Gelin bir bölümünü okuyalım ve kendi kendimize ne diyeceksek diyelim:

"Hocam, İfk hadisesinde Hz. Aişe'yi ve sahabeler arası yaşanan bölünmeyi siz daha iyi bilirsiniz. Kalplere düşen sui-zan en büyük sorunumuz.

Kardeşler birbirlerini bu kadar vazgeçilebilir, saçlarından tutup yerlerde sürüklenebilir, tekme basılabilir gördüklerine göre gerçekten iman problemimiz var. Kalpler hasta hocam. Birbirini sevmeden iman ettiğini sanan insanlar topluluğu olarak gerçekten akıbetimizden korkuyorum.

Cemellerden, Sıffinlerden korkmamak, çekinmemek de beni ayrıca ürkütüyor. 'Başlar' ettikleri lafların, ayaklarda nasıl tepkilere varacağını düşünmüyorsa, Allah'a sığınıyorum.

Ben tarafgirlikten beriyim.

Ben kardeşini vazgeçilebilir görmekten beriyim.
....

Müminlerin birliği, dirliği, bütünlüğü, uhuvveti, huzuru HAK değil miydi? Hakkı savunma zarureti duyanlar, Peygamberin böylesi ayrıştırmadan, bölünmeden, ötekileşmeden rahatsız olacağını düşünmez mi?"

Kediler anladı

Pazar günkü "Besmele çekin" ara başlığı altında yazım şöyle bitiyordu:

"Bazen derim ben: Birisine hakaret edeceğiniz zaman bir besmele çekin önce. İnanıyorum ki besmele çekerek birisine hakaret edilmez. Eşinize bir olumsuz söz söyleyeceğiniz zaman besmele çekin. Söyleyemezsiniz. Bir mümini içimizde yıkarken, yola besmele çekerek çıkmalıyız, eminim bizi süzecektir besmele.

"Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz."

Sanıyorum sınavımız, savaşı durduracak sözü bulmak.

Sevgili dostlar, bize din ne zaman lazım?"

Yazının gazetede çıkmasının ardından Belkıs Kılıçkaya Hanımefendi'den bir mesaj aldım. Çok gülümsedim. Siz de okuyunca gülümseyeceksiniz. Mesaj şöyleydi:

"Elinize sağlık Ahmet Bey... İnşallah besmele çekip susarız artık. Dün sokakta iki kediyi bağrış çağrış, karşılıklı saldırı kavga halinde gördüm. Euzü besmele çekip 'n'apıyorsunuz, ne oluyor' dedim duyuracak şekilde. Vallahi seslerini kısarak hırlaşmaya geçtiler aynı anda. Selam ve hürmetler."

Ne dersiniz?

Kediler besmeleyi anlamışlar mıdır?

Bence anlarlar. Yeter ki siz, taa yüreğinizin içinden onların yüreklerine yöneltin sesinizi.

Geçmiş zamanlarda hocanın biri seyahate çıkmış. Yolda eşkıya çevirmiş. "Ya canını ya malını" demiş çete lideri. Hoca "Ben hocayım, malım mülküm yok" demiş. Çete lideri bu defa "Madem hocasın, o zaman beni oku, bana kurşun geçmesin" diye üstelemiş. Hoca "Kurşun geçirmeyen dua olmaz vs." dediyse de eşkıya dinlememiş. "Yoksa canını alırım" demiş. Hoca çaresiz bir dua okumuş. Bunun üzerine eşkıya belinden tabancasını çıkarıp hocaya vermiş, "Al, sık bana" demiş. Hoca "Olmaz, m'olmaz" dediyse de dinletememiş, tabancayı ateşlemiş. Aaa, ne görsün, evet adam ölmemiş. Bunun üzerine eşkıya "Ver o silahı, bu defa kendin için oku, ben sana sıkacağım" demiş. Hoca, çaresizlikten kıvranmış, kıvranmış, kıvranmış...

Anekdotun gerisini bilmiyorum. Ama sonu bilinmese de bu, orada herkesin yüreğinde ne olup bittiğini anlamaya mani değil.

Din bize her yerde lazım ama ona yüreğimizi vermek şartıyla...

Ahmet TAŞGETİREN

atasgetiren@bugun.com.tr

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.