Yavaşlamada sektörel dönüşüm bilinci
Bu yılın ilk yarısında 652 milyon dolar rekor seviyeyle un ihracatında dünya birincisi olan Türkiye, sadece tarım tarafında değil, sanayide de birçok ürün ihracatında dünya ve Avrupa birincisi. Bunlardan biri bakır ürünleri…
Bakır alaşımları ihracatında Avrupa’da ilk sırada yer alan ve dünyada ikinci büyük ülke olan Türkiye; bakır teller ihracatında hem Avrupa hem dünyada şampiyon.
Bilgisini veren İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Çetin Tecdelioğlu. Tamamlayıcı sektörlerde Türkiye’nin dünyada önemli bir yer tuttuğunu belirten Tecdelioğlu, bu yıl Ocak – Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre bakır ihracatında yüzde 11,25’lik bir artış ile 2 milyar doları aşan bir dış satım gerçekleştirdiklerini söylüyor.
Ekonomide temkinli bir yavaşlama olduğunu söyledik belki ama birçok sektörümüzün performansını sürekli yükselttiğini de sıcağı sıcağına belirtelim…
Yine kaynak İDDMİB… Bakırın peşinden hemen tamamlayıcı sektörleri sıralayayım…
2022 Ocak – Ekim döneminde armatür ihracatında yaşanan artış yüzde 9,56. Armatör tek başına Türkiye’ye 3,3 milyar dolar döviz getirmiş. Diğer tamamlayıcı sektörümüz döküm ihracatı yüzde 3,76 artışla 8,1 milyar dolara yükselmiş.
Alüminyum sektörü ihracatında yüzde 36,52’lik artış yaşanırken, döviz geliri 5,4 milyar doları aşmış. Yüzde 11,9’luk artışın yaşandığı hırdavat sektöründe de 2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilmiş.
Aynı döneminde genel mutfak sektörü ihracatında yaşanan artış yüzde 0,07 olmuş. İhracat miktarı 4,9 milyar dolar. Yapı malzemeleri sektörü ihracatı yüzde 14,18 artış ile 29,4 milyar dolar olurken, metal ambalaj sektörü ihracatı yüzde 26 artış ile 417,3 milyon dolar olarak kayıtlara geçmiş.
Fotoğraf; demir ve demir dışı metaller sektörünün 10 aylık sürede yüzde 22’lik bir ihracat artış başarısı yakaladığını gösteriyor. Bu, Türkiye ekonomisine 10 ayda 12,3 milyar dolarlık bir katkı ve toplam ihracatın yüzde 5’i anlamına geliyor.
Bakırdan yola çıkmışken demir ve çelikten bahsetmemek olur mu?
Yılın ilk 10 ayında 209,5 milyar dolara çıkan Türkiye ihracatının 30 milyar dolardan fazlasını demir-çelik sektörleri omuzlamış. Çelik söz konusu dış satımıyla toplam ihracattan yüzde 16,3 pay almış.
Ekim’de aylık bazda Türkiye geneli sektörel ihracatta en büyük payı 203 milyon dolar ile Almanya’nın olduğu gözlenmiş. İhracatını giderek artıran ve 150,8 milyon dolara ulaşan ABD ile 134,1 milyon dolarlık ihracata imza atan İtalya ikinci ve üçüncü sırada yerini almış. İlk 10 ülke arasında ihracatta en fazla artış da yüzde 10 ile Irak pazarı olmuş.
Sektör yalnızca ilk 10 ayda değil, yılın yarısı itibariyle de toplam ihracata katkısı yüzde 16 seviyelerine yakın. Sektör ilk 6 aylık dönemde 2022 yılı Türkiye genelinden yapılan toplam demir ve demir dışı metaller sektörü ihracatını yüzde 37,6 artışla 7,8 milyar dolara, çelik sektöründen yapılan ihracatını yüzde 30 artışla 11,9 milyar dolara taşımış. Demir ve demir dışı metaller sektörü, Türkiye ihracatından yüzde 6,2, çelik sektörü yüzde 9,5'luk pay almış.
Bir de bu yüksek trendin yılsonunda nasıl gerçekleşeceğini düşünün!
Kur riski taşıyacaksınız, enerji maliyetleri ve emtia fiyatları artacak, tedarik sorunları zirve yapacak, bölgenizde enerji ve gıda ambarlarından Rusya ile Ukrayna savaşı yaşanacak, enflasyonunuz tavan yapacak… bu kadar siyasi, ekonomik kargaşa ve olumsuzluklar içinde ihracatınızı başarılı şekilde artıracaksınız… Hakikaten tebrik edilmesi gereken bir iş.
Herhâlde şimdi işin en zor tarafı bu artışı sürdürülebilir hale getirebilmek olmalı.
Geçen yıldan bu yana konjonktürel faktörlere karşılık artan ivme ile ihracat artışı devam ediyor. 2023 yılında da ihracat artışı hızını kaybetmeden sürer mi, o da sektör temsilcilerinin gücüne, iradesine ve çelik bileğine kalmış.
Küresel değişim ve normalleşmelere karşılık kabuk değiştiren Türk ekonomisinde rekabetçiliği öne çıkaran her hamle sürdürülebilirliğin en güçlü destekçisi…
Mevcut pazarları korumak, eldeki pazarlara yenilerini eklemek, alternatif pazarlarda yeni arayışlara yönelmek, üretim, erken teslim, fiyat, coğrafi yakınlık, kalite ve diğer rekabetçi unsurlarımızı kuvvetlendirerek sanayi ve büyümelerin durduğu dünyada Türkiye’nin avantajlarını en iyi şekilde sunabilmek sürdürülebilir ihracatın temel direkleri olsa gerek.
Fevkalade önemi haiz bir gelişmeyi haber vereyim…
Yeni dönemde demir çelik sektörünün olmazsa olmazı ham madde için uygun ortam oluşuyor. Dolayısıyla küresel hurda ve cevher fiyatları düşüşünden azami şekilde istifa edebiliriz. Velhasıl bu minvalde sürdürülebilirliğin sağlamlaştırılması için, teknolojik yatırımlarla ve ulusal seviyede ekonomik katkılarla topyekûn sektörel dönüşüm bilinci oluşturabiliriz.
Binâenaleyh, demir ve çelik sektörlerinde küresel bir daralma var ancak Avrupa’nın ve ithalatçı ülkelerin üretimi kısması Türkiye’nin siparişlerinin artışı açısından avantajlı gelişmeler.
Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) Başkanı Fuat Tosyalı da dünyadaki daralmanın süreceğini, talepler düşse de genişlese de kazançlı çıkacak ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini belirtiyor.
Fuat Tosyalı, “Talebin canlanacağı dönemde siparişlerin Türkiye’ye gelmesi muhtemel. Avrupa yeşil dönüşümü ikinci plana atmış görünüyor. Ancak önümüzde ‘Yeşil Mutabakat’ gibi iddialı bir hedef de bulunuyor. Coğrafi yakınlık, uygun navlun imkânı, üretim kabiliyeti ve Avrupa ülkelerine göre daha düşük enerji fiyatı ile kış dönemi bizler için pozitif geçebilir. Tedbirleri elden bırakmayarak, yeşil üretimi önceliklendirirken, yeni pazarlara odaklanarak kendimizi oluşabilecek her türlü riske karşı korumalıyız” diyor.
ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, uluslararası standartlarda üretimde belirledikleri değişim süreçlerini önemsediklerini ve uygulama sahasına aldıklarını, söz konusu değişimin meyvelerini ilerleyen en kısa zamanda almak istediklerini ifade ediyor.
Kalkınma ve refah yolunda sektörel dönüşüm bilincine râm olup, kâra koşalım!
bursatv.com.tr/yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.