Eyüp Sultan İmamından Eyüp Sultan...

Eyüp Sultan İmamından Eyüp Sultan...

İstanbul'da Ramazan ayında Eyüpsultan Camii ve türbesi, yalnız İstanbul'un değil çevre illerin de ilgi odağı. Eyüpsultan Camii imamı Erhan Mete, Eyüp...

İstanbul'da Ramazan ayında Eyüpsultan Camii ve türbesi, yalnız İstanbul'un değil çevre illerin de ilgi odağı. Eyüpsultan Camii imamı Erhan Mete, Eyüp Camii ile ilgili Nursel Tozkoparan'ın her sorusuna cevap verdi.

Nursel TOZKOPARAN'ın röportajı

İstanbul?da Ramazan ayında yoğunluğun en çok yaşandığı yerdir Eyüp Sultan Camii ve Türbesi.

Hakikaten oranın manevi havası bambaşkadır.

İstanbul içinden olduğu kadar yurdun dört bir yanından akın akın ziyarete gelir insanlar. İftar açmak, teravih namazı kılmak için yarışırlar. Dolayısıyla Eyüp Cami ve Türbesinde iftara doğru ve sonrasında izdihamlar başlar.

Havaların sıcak olması ile avlu piknik alanı görüntüsüne bürünür. Namazda yer bulmak zordur, özellikle kadınlar için bu daha da meşakkatli olmaktadır.

Dikkatimi çeken diğer bir mevzu da paket paket şeker dağıtılması. Sözümona dilekleri kabul olanlar adadıkları şeker ya da lokumları tek tek dağıtırlar.

Düşündüm uzun uzun? Zihnimden yüzlerce soru geçti.

 Bunların dini açıdan bir anlamı var mıdır?

Şekerden, lokumdan adak olur mu?

Gerçekten iftarı Eyüp Sultan cami avlusunda açmak daha mı sevaptır?

Akşam namazını ve teravih namazını yine aynı şekilde burda kılmak daha mı sevaptır?

İnsanların ısrarının bir anlamı var mıdır?

Eyüp Sultan Hazretlerinin türbesi nasıl ziyaret edilmeli?

Türbe ziyaretlerinde yapılan yanlışlar nelerdir?

Eyüp Cami İmamı Erhan Mete Hocayı buldum. Aklıma takılan, merak ettiğim tüm bu soruları sordum. Eyüp Sultan tutkunlarına tavsiyem bu sohbeti kaçırmasınlar?

EYÜPSULTAN PEYFAMBERE EV SAHİPLİĞİ YAPTI

İstanbul?da ramazan denilince eminim herkesin aklına Eyüp Sultan Cami ve türbesi geliyor. Eyüp Sultan Camisi ve Türbesi neden bu kadar yoğun ziyaretçi akınına uğruyor?

Eyüp Sultanı böyle güzide bir mekân haline getiren buraya adını veren, Hz. Peygamberi evinde misafir olarak ağırlamış, O?nun la bütün büyük savaşlara katılmış, O?nun sancaktarlığını yapmış, büyük bir sahabenin burada olmasıdır. O?nun manevi gölgesinin altında bulunmaktayız. İnsanların bu güzide mekâna teveccühü de burada metfun bulunan Eyüp El-Ensari?den dolayıdır. Sadece Ramazanla sınırlı değildir. Kandil gecelerinde, dini bayramlarda veya özel günlerde de kalabalık olur. Sünnet ettirilen çocuklar buraya getirilir, düğünü olan gençler buraya gelirler. 

TÜRBELER MEDET UMMA KAPISI DEĞİLDİR

Eyüp Sultan Türbesini ve Camisini ziyaret adabı nasıl olmalı?       

 Cami ve türbe ziyareti adabı sadece Eyüp Sultan ile sınırlı değil, bütün camilerde ve türbelerde aynı hassasiyeti göstermemiz lazım. Her şeyden önce türbeler bir medet umma kapısı değildir. Bir beklenti yeri değildir. Türbeler mübarek insanların meftun bulunduğu yerlerdir. Bizlerde onları güzelliklerinden dolayı ziyaret ederiz. Hz. Peygamberimiz, büyük sahabeler gibi veya ülkemizde metfun bulunan diğer peygamberler gibi,Onların kabirlerini ziyaret ederek biz aslında kendi manevi hayatımıza yön vermiş oluyoruz. Kendimizi tedavi etmiş oluyoruz. Yani onlardan bir şey beklemek manasında değil, medet ummak için değil, hâşâ böyle bir niyetle giden insanlar Allah?a şirk koşmuş olurlar. Sevap kazanayım derken şirke dönüştürmüş olurlar. Kazancımız yerine zararımız olur.

BURAYA GELEN, SELAM VEREREK TÜRBEYE GİRMELİDİR

Peki, Hocam türbe ziyaretlerinde nelere dikkat etmek lazım?                                                                 
 
Ben ecdadımızın bu konudaki hassasiyetini hep göz önünde bulundururum. Medine-i Münevvere?ye tren yolu yapılırken, Medine?ye birkaç km mesafede rayların altına keçe döşemişler orada metfun bulunan yüce Peygamberimiz rahatsız olmasın diye. Mesela Eyüp Sultan Hazretleri?ni ziyarete gelen bir kimse ta bahçe kapısından hal ve hareketlerine, konuşmasına, yürüyüşüne dikkat ederek içeri girmeli. Bu aynı zamanda bir cami adabıdır. İçeri selam vererek girmek, kabirdeki insana Kur?an okumak, sevabını onun ruhuna bağışlamak ve eğer şefaat edebileceğine inanıyorsak Yüce Allah?tan da O?nun şefaatini dilemektir. Veya feyzinden himmetinden nasiplenmeyi dilemektir. Orada yatanın hürmetine yüce Allah?tan dilemektir. Orada yatan zattan bir şey dilemek yanlış olur.

?Eyüp Sultan?ın yüzü suyu hürmetine beni affeyle ya da şu dileğimi yerine getir? diye dua etmek doğru mudur?                                                                                                                                                                     Yüzü suyu hürmetine aslında bizim Türkçede kullanılan bir cümledir. Burada sözün söylenmesi birazcık da niyete bağlıdır. Tamamen oradaki insanın ulviliğine, duasının makbul olduğuna veya Allah indinde çok sevildiğine inanıyorsak onun hürmetine yine Mevla?dan isteriz. Bunu her türbede her kabirde söylemek doğru değildir.

?YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE? SÖZÜNÜ EYÜP SULTAN HAZRETLERİ İÇİN SÖYLEYEBİLİRİZ 

Peki Eyüp Sultan için söylemek doğru mu?

Eyüp Sultan Hazretleri için söyleyebiliriz çünkü Peygamberimiz (S.A.V) bir Hadis-i Şerifi?nde ashabını kandile benzetmiştir. Bu nedenle insanları aydınlatacağına, hem bu dünyada hem de ahrette çevresinde bulunan insanlara faydası dokunacağına yani şefaat edeceğine dair yorumlar var.  Buna binaen yüzü suyu hürmetine cümlesini kullanırız. Ama ulviliğine, Allah indindeki derecesine güvendiğimiz bildiğimiz şahıslar olursa. İşte Eyüp Sultan Hazretleri, peygamberler gibi? Her kabirden de aynı şekilde temennide bulunmak doğru değildir. 

 TÜRBE İÇERİSİNDE FAZLADAN SEVAP KAZANACAĞIM ÜMİDİYLE NAMAZ KILINMAZ 

Eyüp Sultan Türbesi?nin içinde namaz kılmak doğru mudur?

Türbenin içerisinde namaz kılınabilir ama fazladan sevap kazanacağım ümidiyle namaz kılınmaz. Çünkü orada kılınan namazın sevabı neyse, camide, evde, dışarıda kılınan namazın sevabı da aynıdır. Ancak büyük sevap elde edilen yerler bellidir. Mesela Kabe-i Muazzama?da, Ravza-i Mutahhara?da kılınan namazlardan elde edilen sevap farklıdır. Bunu da yine Peygamberimiz?in Hadis-i Şeriflerinden çıkartıyoruz. Onun haricinde yeryüzünde nerede namaz kılınırsa kılınsın hepsinin derecesi aynıdır, yeter ki biz kalben Allaha bağlanmış olalım. 

Türbe ziyaretlerinde yapılan yanlışlar nelerdir?

Türbe içerisinde nerede, kimin huzurunda olduğumuzu unutup edebe aykırı hareketlerde bulunmak yanlıştır. Allah?tan dilemek yerine orada yatan insandan bir şey istemek. Türbenin taşına toprağına el yüz sürmek, bir şeyler ummak. Bunlar istisna da olsa yapılıyor. Eskisi kadar yok. Çünkü gerek türbedar arkadaşlarımız, gerek danışma bürosundaki hocalarımızın insanları uyarıp, bilgilendirmesi ve cami görevlililerinin gayretleriyle eskiye nazaran yanlış alışkanlıklar azaldı. Ama istisnalar oluyor. 

ŞEKERİN LOKUMUN ADAĞI OLMAZ  

Peki adak adayıp, şeker dağıtanlar var. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Cami bahçesinde, kapısında elinde bir kutu şekerle veya bir kutu lokumla gelip de adak adadım diyerek insanlara bir şeyler sunmak yanlıştır. Şekerin, lokumun adağı olmaz. Adak Cenab-ı Hakkın zikrettiği hayvanlardan kesilir. Onların üzerine verilmiş söz adak olur. Onun haricinde yapacağımız başka iyilikler, güzellikler bizim halisane niyetlerimizdir. Şeker, lokum dağıtmanın bir faydası da olmaz zaten. 

Mesela ziyaretçi Eyüp Sultan Hazretleri?nın yüzü suyu hürmetine bir dilek dilemiş ve dileği gerçekleşirse şeker dağıtacağına dair söz vermişse bunu yerine getirmesi gerekmez mi?

Şimdi çok geçerli olabilecek bir söz değildir. Çünkü onun Allah katında bir ibadet gibi yeri yoktur. 

Ama bir söz vermiş ve onu yerine getirmek istiyor? O sözü nasıl yerine getirebilir?

Mesela bir kutu şekeri aldığı zaman her insana tek tek dağıtmak yerine bir fakire verirse daha makbule geçer, hem o fakirin ihtiyacı karşılanmış olur hem de yaptığı bu iyilikten dolayı sevap kazanmış olur.  

Ramazan?da insanlar teravih namazını Eyüp Sultan?da kılmak için yarışıyorlar. Teravih namazını burada kılmanın ayrıca bir sevabı var mıdır?

Bu teravih namazı, nafile ya da vakit namazı da olabilir fark etmez. Özellikle burada kılınan namazın sevabı fazladır diye bir beklenti içinde olamayız. Sevabı fazla olan yerler bellidir. Onun haricinde hepsi aynıdır. 

NAMAZ KILINDIĞINDA SEVABI FAZLA OLAN YERLER KABE-İ MUAZZAMA, RAVZA-İ MUTAHHARA VE MESCD-İ AKSA? dır. 

Sevabı fazla olan yerler sadece Mekke ve Medine midir?

Öncelikle Kabe-i Muazzama, Ravza-i Mutahhara sonra da Mescid-i Aksa.

Burada insanların gelip toplu olarak namaz kılması bir güzelliktir. Eyüp Sultan Hazretleri?nin yanında, o manevi atmosferin altında kalabalıkla, aynı ruh hali içerisinde Allaha yönelmesi güzeldir. Burayı cazip kılan insanların buraya aynı duygularla, aynı mutluluklarla gelmesidir.  Yoksa kılınan namazdan fazla sevap beklemek yanlış olur. 

Avluda kadınlar ve erkekler neredeyse yan yana namaz kılıyorlar. Sevap kazanayım derken günaha girmiyorlar mı?

Aslında çok önemli bir konuya değinmiş oldunuz. Burada her sene yaşadığımız sıkıntılardan birisidir. Bilhassa güvenlikçi arkadaşlarımız bu durumda bayağı bir zor durumda kalıyorlar. Çünkü kadınlara ayrılan yer belli. Dolduğu zaman illa de cami avlusunda veya içerisinde namaz kılmak için ısrarcı oluyorlar. Bu defa aradaki mahremiyet kalkmış oluyor. Yani erkeklerle yan yana veya arda arda, yeri geliyor kadınlar erkeklerin ön tarafında namaza durmuş olabiliyorlar. Tabii ki bu ibadetin ruhuna aykırıdır. Sevap kazanmak yerine günaha giriliyor. Peygamberimiz (S.A.V) cemaatin saf düzenini belirtmiştir. Erkekler, kadınlar, çocuklar diye. Bu bir zaruret değil. Yer varsa kılınır, yoksa başka bir yerde kılınır veya beklenir. Erkeklerle böyle omuz omuza, önlü arkalı durmak ibadetin özüne ruhuna aykırıdır. 

Kadınların daha rahat ibadet edebilmesi için tedbirler alındı mı?

Elbette. Kadınlara başka camilerde buradaki kadar yer tahsisi edildiğini zannetmiyorum. Kapalı yer olarak kadınlara tahsisi edilen yer ayrıdır, avlu olarak da yine kadınlara ayrılan büyükçe bir alan vardır. Ama camimiz genel itibariyle bakıldığı zaman alan olarak küçüktür,

Bir Sultanahmet,  Süleymaniye Camii ile kıyaslandığı zaman ebadı ve avlusu küçüktür. İnsanların yoğun teveccühü de olunca izdihamlar yaşanıyor. Veya namaz kılma noktasında sıkıntı oluyor. Bu durumda tedbir alınıyor. İçeride kadınların yeri bellidir. Dışarıda kadınların namaz kılabileceği yerler demir parmaklıklarla gösterilmiştir. Halkımız buna itibar etmiyor. İlla ben namaz kılmak istiyorum diye ısrar edince o üzücü durum ortaya çıkıyor. 

KADININ ALLAH?IN ÇİZDİĞİ MAHREM SINIRLARI DIŞINDA NAMAZ KILMASINDANSA EVİNDE HUŞU İÇİNDE KILMASI DAHA SEVAPTIR

Kadınlar orada izdihama neden olacağına evlerinde kılmaları daha makbul olur diyebilir miyiz?

Kesinlikle. Kadının Allah?ın çizdiği mahrem sınırların dışında namaz kılmasındansa evinde huşu ve huzur içinde namazını kılması daha büyük sevaptır. 

Ramazanda insanlar buralara yemek getirip, avluda iftar açıyorlar. Bunu doğru buluyor musunuz?

Buna hem güzel yönüyle hem de tasvip etmediğimiz yönüyle bakmak istiyorum. Güzel olan yönü insanların Ramazan coşkusunu, o manevi havayı toplu olarak yaşamasıdır. Cami avlusunda toplu olarak iftar etmek güzel bir şeydir. Ama bunu ölçüsünde yaptığımız zaman güzeldir. Son zamanlarda biraz daha ayyuka çıkmış bir gelenektir bu. 

EYÜP SULTAN DA ORUÇ AÇMANIN AYRICA BİR SEVABI YOKTUR 

Sakıncaları yok mu?

Elbette var. İnsanlarımız buraya gelirken herkesin aynı imkânlara sahip olmadığını göz önünde bulundurmalı. Benim imkânım vardır evde her türlü yiyeceği hazırlarım, buraya gelip soframı kurarım. Ama belki yanında iftar edecek Müslüman kardeşimin o imkânları yoktur. Bir de çoluk çocuğunu getirirse göz hakkı vardır bunda. Daha mütevazı bir şekilde, sadece Allah rızası için oruç açmak için buraya gelinirse daha iyi olur.

Bir diğer sorun da buraya tüp, tencere getiriliyor. Bu kadar abartmaya gerek yok. Çünkü bu kadar kalabalık gelinirse geride bırakacağı çöpü, pisliği de fazla olur. Maalesef her sene bunu da üzülerek görüyoruz. Gelenler yemeğini yedikten sonra çöplerini öylece bırakıp gidiyorlar. Oysa o mekanda biraz sonra namaz kılınacaktır.

Ayrıca Allah korusun tüp patlayabilir.Çocuklar koşturuyorlar, tüplerin üzerindeki tencereler dökülebilir. Bir kaza meydana gelebilir. Hoş değil. Eyüp Sultan Camii?nin avlusunda oruç açmanın da ayrıca bir sevabı yoktur. Bundan da fazla sevap ummak büyük bir yanlıştır. 

Sadece toplumsal bir güzelliktir. Nasıl ki namazlar toplu halde kılındığında güzel oluyorsa, iftar da öyle bir şeydir. Bunun buradan başka yerle olduğunu sanmıyorum. Diğer camilerde insanlar lokantalarda falan yiyorlar. Ya da dışarı da bile olsa belli bir nizam içerisindeler.  

Ramazan?da Eyüp Sultan Camii?nde neler yapacaksınız?

Camimizde sabah namazından teravih namazı bitinceye kadar yoğun bir program devam ediyor. Sabah namazında, ezandan sonra namaz kılınıncaya kadar hatim okunuyor. Öğlen namazından önce vaaz oluyor. İkindi namazından önce mukabele, yatsı namazından önce sohbet ve teravih namazı. Bununla beraber hafta sonları öğlen namazından önce sohbet,  ikindi namazlarından önce mukabele ve Ramazan boyunca her Pazar Kur?an ziyafeti programı tertipledik. Normalde biz Eyüp Müftülüğü olarak her ayın son Pazarı bu programı gelenek haline getirmiştik. Ama Ramazan?da her Pazar Kur?an ziyafeti var. Teravih namazları camimizde 5 ayrı makamla kılınıyor. Yani her 4 rekatta başka bir makam. Bu da Osmanlı?dan beri devam eden bir güzelliktir. Camimizde bu yaşatılmaktadır, cemaatin de ilgisini çekmektedir. 

ORUÇLU İKEN DENİZE GİRMEK MEKRUHTUR 

Ramazan yaza geldiği için en çok sorulardan biri de oruçluyken denize girilir mi?

Bir işin fetvası ayrıdır, takvası ayrıdır. Daha önce de sakız çiğnemek sorulmuştu. Denize girmek de bunun gibidir. Denize giren bir kişi kendini koruyabilirse yani vücuduna su girmezse orucu bozulmaz. Ama denize girmek nedir diye sorarsak mekruhtur. Çünkü denizde orucun bozulma ihtimali yüksektir. Denize girmek bir zaruret değildir, eğlenceden ibarettir. Bu yönüyle de mekruhtur. Gerek sıcaklardan bunaldığından, gerekse temizlik maksadıyla olsun denize giren bir kimse o üzerindeki tuzlu suyu artmak için yine suyun altına girmiyor mu? Denize gireceğine öyle serinlesin. Çok bunalmışsa gölgede, serinde o hararetini giderir. Bu da denize girmek için mazeret değildir. Oruç hem bedeni hem de nefsi terbiye etmektir. Yani oyundan, eğlenceden, nefsimize hoş gelen şeylerden uzak durup nefsimizi terbiye etmek, bir şey yemeden içmeden iftar vaktine kadar bekleyerek bedenimizi terbiye etmektir. Bunu bir maratona benzetebiliriz. Düşünün ki yarışa yüzlerce kişi katılıyor. Herkesin hedefi birinci olabilmek ya da dereceye girmektir. Sonucu doğru yaklaşıldığında birinci, ikinci, üçüncü bellidir. Biraz daha ortalarda kalanlar dereceye girmese de yakın bir merhalede bitirmiş olur. Yani dereceye girmeye namzettir. En geride kalanlar da artık yarışmanın ötesinde sadece formaliteyi tamamlamaktadır. Bunun da bir kıymeti yoktur. Yani insanlara rezil olmamak için formalite icabı o yarışmayı tamamlamaktır. Oruç da aynı şekildedir. Yani hedefimiz dereceye girmektir. Formalite icabı aç susuz kalmanın bize faydası yoktur. 

Çok ağır işlerde çalışanlar var. Sıcaktan bunalıp terini atmak için duş alması oruca zarar verir mi?

Dinimizin özünde temizlik var. Ağza, burna, kulağa su kaçırmamak lazım. Oruçluyken abdest alırken dahi biraz daha dikkatli olmak gerekir. Orucumuzu bozmayacak şekilde aldığımız duş hem temizliğimizi sağlamış olur hem de serinletir. Ama denizde olan kimse yüzmek isteyecektir. Ve suyun kaçma riski fazla olacaktır. Tehlike arz ettiğinden dolayı mekruh olur. Böyle bir durumda oruç bozulursa da kefaret gerekir. 

Eyüp Sultan Camiini yabancılar özellikle de başka ülkelerin liderleri ziyaret ediyorlar mı?

Az da olsa geliyorlar. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad gelmişti. Güney Afrika?dan heyetler geldi. Ülkemizdeki büyükelçiler ziyaret etmişlerdir. Sanatçılar, ünlü kişiler geldi. 

EYÜP SULTAN CAMİİNE MÜSLÜMAN OLMAK İÇİN GELENLERİN SAYISI ARTTI 

İslamı seçip de burada Kelime-i Şahadet getirenler oluyor mu?

Evet oluyor. Hatta artış da var. Daha önce senede bir kişi olurdu veya olmazdı. Bu sene Müslüman olmak için gelen 3 kişi hatırlıyorum. Çok güzel bir duygu. 

Böyle bir camide herkes imam olamaz. Eyüp Sultan Camii?nde imam olmanın koşulları nelerdir?

En başta hafız olmak gerekir. Sonra sesi, edası, sedası yerinde olmalı. Beşeri münasebetlerde iyi olmalıdır. Yani kendini kabullendirecek cemaate hitap edecek düzeyde bilgi ve becerisinin olması gerekir. Bununla beraber İlahiyat Fakültesi mezunu olması ve kıraat ilmini bitirmiş olması da tercihen ön plandadır. 

Tecrübe gerekiyor mu?

İlk defa göreve başlayan bir kimse büyük camilere verilmiyor. 10 yıl görev yapmış olması gerekiyor. 

Erhan Mete Hocamız kimdir?

Ben daha öncesinde yine Eyüp içerisinde Emniyettepe Cami?sinde müezzinlik yapıyordum. 2007?de buraya başlamak nasip oldu. Hafızlığımı Erzurum?da tamamladım. Sonra İstanbul?da Fatih Çolak Hocamızdan tashih-i huruf talim derslerini aldık. Fatih?te hala kıraat derslerine devam ediyorum.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler