Türkiye bugün Cumhuriyet tarihinde ilk defa halk oylaması ile partilerin belirlediği ve halk?a buyurun seçin diye dayattığı üç adaydan birisi için tercihini ortaya koyacak.

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girildiğinden bu yana bu seçim hakkında yazıldı çizildi, konuşuldu.

Âcizane bizde buradan düşünce ve görüşlerimizi yansıtmaya çalıştık. 

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kanunlaştığında bugün yaşananları tahmin etmek aslında zor değildi.

Bu seçim teoride Cumhurun başkanını seçmesine yönelik bir seçim olması gerekirken gelinen noktada cumhurun başkanını tercih etmesine zorlandığı bir seçim olmuştur. 

Bugün halk Cumhurbaşkanını seçiyor gibi görünse de, üç adaydan birisini tercih edecek.

Ve kazanan kim olursa sözde halk seçmiş olacak!. 

Adaylar cumhurbaşkanlığı seçimi propaganda çalışmalarını yaparken sözleri, tavır ve davranışları, hitabetleri ile ülkenin en üst ve saygın makamına aday olmadan ziyade sıradan bir seçimde adaymışçasına bir görünüm sergilediler.

Artık bizim bu saatten sonra söyleyecek bir sözümüz yok.

Son söz sandıkta yapılacak tercihle söylenecek.

Yalnız içime sinmeyen ve beni üzen en önemli husus, tarihte eşine pek rastlanmayan büyük bir fedakârlık ve kahramanlık göstermek sureti ile verilen bir Milli Mücadele neticesinde.

Bin bir zorluklarla kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en üst ve saygın makamının ilk temsilcisi Gazi M.Kemal ATATÜRK kadar olamasa da onun açtığı yolda gösterdiği hedef?te yürüyebilecek bir Cumhurbaşkanı adayın çıkarılamamış olması ve Turgut Özal ile başlayan Çankaya değişiminin bugünden sonra da aynı tarzda devam edeceğidir. 

Bugün tercih edilecek Cumhurbaşkanının hiç olmasa o makama çıkması ve o koltuğa oturması ile makamın gerektirdiği asaleti, dirayeti, feraseti ve saygınlığı üzerine toplaması ve bununla iştigal etmesini temenni ederek milletimize hayırlı olmasın diliyorum.

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı Yazar

10.08.2014/adanapost.com