

Mustafa Yürekli
Ontolojik uçurumda..
Türkiye'de, İslam düşüncesi, 2013 yılındaki Gezi olayları, 17 ve 25 Aralık darbe girişimleriyle, içinde bulunduğu ontolojik bunalımın en sert sarsıntılarından geçmiştir.
Düşünceyle eylem arasındaki kopukluk, İslam düşüncesine vücut veren bütün paradigmaların gözden geçirilmesine yol açmıştır.
Osmanlı döneminde, 31 Mart darbesi, sadece bir iktidar değişimi olmamış, İslâm'ın Batı karşısındaki mağlubiyetiyle sonuçlanmıştır; İslam medeniyeti tüm kurum ve kuruluşlarıyla tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalmıştır.
Hilafet merkezi İstanbul'da İslam düşüncesi iktidarda olduğundan Tanzimat'tan İkinci Meşrutiyet'e kadar, 70 yıl direnebilmiştir. Ne var ki askıdaki Osmanlı Anayasası'nın, 24 Temmuz 1908'de yeniden ilân edilmesiyle başlayan ve 6 Kasım 1922'de Osmanlı Devleti'nin tasfiyesiyle sona eren İkinci Meşrutiyet döneminde, İslam düşüncesi, iktidardan muhalefete inmiş, büyük bir ontolojik sarsıntı geçirmiştir.
Sultan Abdülhamit'in tahttan inişiyle iktidardan düşen ve muhalefete geçen İslam düşüncesi, devletin, Balkan bozgunundan sonra Birinci Dünya Savaşı'yla kapanmasıyla, büyük bir darbe almış, Cumhuriyet döneminde, tamamen yasak hale gelip içine kapanmıştır. Halifesizlik, modern / postmodern siyasal anlayış, beşeri anayasa, laik hukuk, medrese ve dergahların kapalı oluşu gibi büyük sorunlar, İslam düşüncesini felç hale getirirken, düştüğü ontolojik bunalımı daha da derinleştirip büyütmüştür. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat süreci, Müslüman aydınları mevcut ontolojik uçurumda, daha doğrusu boşlukta tutma çabalarıydı.
Müslüman aydınlar, Batı'nın müdahalelerinin anayasa, hukuk, bürokratik oligarşi, finansal mobilizasyon, komitacılık gibi olgularla gerçekleşmesinin anlamını topluma açıklamadıkları sürece, bu sürdürülemez boyutlara ulaşan dev sorunda kayalara çarpa çarpa parçalanacaktır. Gezi olayları, 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri de bu bağlamda ele alınmalı, İslamcıları ontolojik uçurumda parçalama çabası olarak okunmalıdır. 28 şubat sürecinde Ali Bulaç'ın, AK Parti iktidarı sürecinde Mümtazer Türköne'nin Zaman gazetesi sayfalarında ?İslâmcılık hareketi?nin bittiğini dile getirmeleri, sözkonusu bölücü / parçalayıcı bunalıma hizmetten başka bir şey değildir.
İslamcılık hareketi, 2013 tecrübesinden sonra, ciddi bir sorgulamanın ortasında bulmuştur kendini; bundan sonra varlığını sürdürmesi de bu sorgulamada paradigmalarının sağlam kalmasına bağlıdır. 21. yüzyılın girişinde, modern ve postmodern dönemin siyasal anlayışıyla devam edilip edilemeyeceği sorusunun cevabı birdenbire hayati önem kazanmıştır. 30 Mart seçim sonuçları da buradan okunup anlamlandırılmalıdır..
Mustafa Yürekli - Haber7

Uluslararası Barış Ordusu kurulmalıdır
11 Ekim 2025 Cumartesi 12:39Bekir Karlığa’nın medeniyet perspektifi
10 Ekim 2025 Cuma 07:09Bekir Karlığa’nın İstanbul’da Roger Garaudy’le görüşmesi
05 Ekim 2025 Pazar 17:09İslam medeniyeti tarihine adanmış bir ömür: Bekir Karlığa
01 Ekim 2025 Çarşamba 11:01BM’yi insanlığın ufkuna taşımak..
24 Eylül 2025 Çarşamba 11:19Netanyahu ne Silvan Yazıtı’nı ne de Gazze’yi alabilir
20 Eylül 2025 Cumartesi 13:45İslam İş Birliği Teşkilatı’na Güvenlik Konseyi gündemde
17 Eylül 2025 Çarşamba 15:04Küreselleşmiş suç örgütleri ve yasadışı ekonomi
13 Eylül 2025 Cumartesi 14:43Küreselleşme ve suçun değişen yüzleri
10 Eylül 2025 Çarşamba 16:46Emperyalizmin kirli işleri
06 Eylül 2025 Cumartesi 11:54




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.