Milletimiz, 150 yıldır demokrasi özlemi çekmektedir. Demokrasi, ancak sivil ve demokratik bir anayasa ile mümkündür.

Türkiye?de demokrasi, çok partili rejim, insan hakları, ekonomik kalkınma ve kültürel gelişmenin önündeki en büyük engel: Vesayet rejimidir. Kendi imtiyazlı konumlarının devamı için, oligarşik bürokratlar, Tanzimat'tan beri Türkiye'yi vesayet rejimiyle yönetmiştir.

Osmanlı?nın yükseliş devrinde, yargı, İstanbul?u feth eden Fatih Sultan Mehmed Han?ı yargılamış ve mimarın kolunu kestirmesini haksız bularak sultanın kolunun kesilmesine karar vermişti. Davacının isteği üzerine diyet ödeyerek bu ceza icra edilmemiştir. Hukukun üstün olması, toplumun sağlıklı olduğunu ve dolayısıyla devletin de güçlü olduğunu gösterir. Yargı herkese hesap sorabilmelidir; yargı, tabanda işlerken, tavanda duruyorsa, o ülke için bir felaket haline gelir..

Milletimiz, 150 yıldır demokrasi özlemi çekmektedir. Demokrasi, ancak sivil ve demokratik bir anayasa ile mümkündür. Tarihteki Tanzimat dahil her kaos, darbe ve karışıklık, dünya güçlerinin taşeronu oligarşik bürokratların eseridir: Sultan Abdülaziz Han?ı gayr-i meşru şekilde tahtan indirip Dolmabahçe Sarayı?ndan alarak Topkapı Sarayına hapsettiler. Daha sonra Ortaköy Feriye Sarayı?nda Kur?an-ı Kerim okurken şehit ettiler ve bu cinayete intihar süsü verdiler. Yargı, bu tarihi cinayetin suç ortağıdır.

Emperyalizmin taşeronu oligarşik bürokratlar, Sultan Abdülhamit Han?ı da gayr-i meşru şekilde tahtan indirerek Selanik?e sürdüler. Yahudi Alati?nin Köşküne hapsettiler. Sultan Abdülhamit Han yaklaşan Birinci Dünya Savaşı?nı fark etmiş ve Osmanlı?yı savaşta tarafsız pozisyonda tutma politikası güdüyordu. Osmanlı?nın yıkılması ve ileride Filistin?de İsrail?in kurulması için buna karşı çıkan Sultan Abdülhamit Han?ın tahtan indirilmesi gerekiyordu.

31 Mart Vakası ve Yıldız Sarayı?nın yağma edilmesi oligarşik bürokratların işidir. 1919?da İkdam gazetesi Yıldız Sarayı?nın yağmalanmasında hangi politikacı ve askerin olduğunu yazmış idi. (Sadece bir kısmını) Yıldız Sarayı?nın meşhur arşiv ve kütüphanesinin yağma ve imhasını Yıldız Sarayı?nda görevli Arnavut asıllı bir Osmanlı vatandaşının Balkanlı komitacılara direnmesi önledi. Ama kıymetli eşyalar ve bilhassa mücevherler yağma edildi. Yargı, Sultan Abdülhamit Han?ın tahttan indirilişinin, Osmanlı?nın Birinci Dünya Savaşı?yla yıkılıp yağmalanışının ve yakın tarihteki pek çok kaos, darbe ve karışıklığın suç ortağıdır..

Oligarşik sivil asker bürokrasi, Türkiye?yi dünya güçleri adına vesayet rejimiyle bugünlere getirdi. Yakın tarih, pek çok komployla, dolayısıyla onun anlatımı olan tarih de yalanlarla doludur. Üniversiteler ve medya, yalan üretim merkezleri halinde işlemektedir: Milli Mücadele?nin ilk zaferi, Birinci İnönü değil, Kazım Karabekir Paşa?nın Doğu?da kazandığı zaferdir; Karabekir Paşa?yı Erenköy?deki köşküne hapsettiler. Yargı, bu suçun da ortağıdır. Yakın tarihte düzmece Menemen olayı da bir çadır yargısı oyunudur..

27 Mayıs yargıyı politize etti; yargıyı kendi ideolojisine göre yapılandırdı. Demokrasi üzerinde yargısal vesayeti 27 Mayıs kurdu. 27 Mayıs darbesine uygun yargı için 520 hakim ve savcı emekli edildi. 27 Mayıs 1960 darbesi ve diğerleri, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat da oligarşik bürokratların sahneye koyduğu bir çadır yargısı oyunudur ve vesayet rejimine hizmet etmiştir..

Milletimiz, 150 yıldır demokrasi özlemi çekmektedir. Demokrasi, ancak sivil ve demokratik bir anayasa ile mümkündür. Türkiye anayasa değişikliğiyle vesayet rejimi prangasından kurtulacak; hukuk üstün hale gelince, oligarşik bürokratların tahakkümü sona erecek ve milletimizi kırbaçlayan yargının yerine adalet dağıtan yargı gelecektir.

Mustafa Yürekli - Haber 7