Hala AB’ye girmek istiyormusunuz?
Türkiye’nin 54 yıldır kapısında beklediği son 30 yıldır da, AB’nin üyelik için ortaya sürdüğü zor şartları yerine getirmeye çalışmasına rağmen. AB Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile Avrupa da Türkiye’den daha az gelişmiş ekonomisi çalkantılı, medeni yapısı zayıf ülkeleri AB çatısı altına alırken. Türkiye’yi hala oyalamakta, tam üyelik müzakerelerini yokuşa sürmek, müzakereleri durdurmak için de, havadan nem kaparcasına sudan bahaneler ortaya sürmeye devam ediyor.
Buda yetmiyor AB’de söz sahibi ülkeler ülkemizin belalısı PKK’lı teröristleri ülkelerinde barındırıyor, terör örgütüne silah ve lojistik destek sağlıyorlar.
Bir “Hırıstayan Kulubü” olduğuna vurgu yapılan AB ülkelerinde İslam dini ve onun peygamberini ve Müslümanların terörist gösterilmesine, hakaret edilmesine, verdikleri sözleri her seferinde yerine getirmekten kaçınmalarına rağmen. Bizim iktidarlar hala ısrala AB’ye girmek için kapı aşındırıyor, el ovalıyorlar.
Türkiye 6 Mart 1995 yılında “Gümrük birliği” antlaşmasını imzalamak suretiyle AB Türkiye’den alacağını aldı. Türkiye bir anlamda AB kapısını kendi eli ile kapattı. Çünkü Türkiye’nin AB içerisinde yer alması onlar için bir anlam taşımıyor.
“Ortak Pazar millete mezar” sözü her geçen gün haklı çıkıyor.
Hep olmayacak, gerçekleşmesi imkânsız bir hayal sunuldu bu millete. Çok söylendi, ama dinleyen olmadı. Sürekli olarak bir takım haksız suçlamalarla karşı karşıya kaldık. Kendilerini AB’nin avukatı olarak gören çevreler, söylemediklerini bırakmadılar.
Sonuç olarak ikiyüzlü AB her fırsatta Türkiye’yi sırtından vurmaya kalkıştı.
AB ülkeleri şimdi yine insanlık dışı yüzlerini gösteriyor. Söz vermişlerdi Suriyeli sığınmacıları başımıza musallat ederken. Güya Türk vatandaşları Avrupa’ya vizesiz giriş yapılacaktı? Bakın işlerine gelmeyince terör örgütlerine toplantı, eylem yapma izni veren Almanya ve Hollanda bakanlarımızı ülkelerine almıyorlar.
Önce Almanya’da Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve Dışişleri Bakanı Mevlit Çavuşoğlu’nun katılacakları referandum toplantıları da farklı gerekçelerle iptal edildi. Sonra Almanya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Kaya Sayan’ın toplantısını iptal etti.Ardından
Avrupa’daki Türk bakanlara uygulanan siyasi propaganda toplantılarına Almanya’dan sonra bu defa Hollanda da katıldı. Hollanda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağının Hollanda’ya inmesine izin verilmedi. Bu skandalın çalkantıları sürerken Almanya’dan karayolu ile Hollanda’ya geçmek isteyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Kaya Sayan Hollanda’ya alınmak istenmedi. Türkiye’nin Hollanda büyükelçisi gözaltına alındı.
Türkiye’yi Suriyeli sığınmacılar konusunda, sınır komşularımızda çıkan sorunlarda sorun yüklenici, askeri muhafız olarak gören AB. Türkiye de her türlü itibar ve iltiması görmelerine rağmen Avrupa’da Türk diplomatlarına uluslar arası diplomasi ahlakına sığmayan davranışlarda bulunuyorlar.
AB ile müzakerelerin her sıkıntıya girmesinde Avrupa’dan gelen her türlü kahpeliklerin ardından “Eyy Heyy” çekerek AB’ye yüksek tondan sözler sarf etmek, “Ben size sonra sorarım, gösteririm” dercesine rest çekmekle bu iş sonuca bağlanamaz. Türkiye AB konusunda dik ve kararlı olmalıdır.“
Türkiye, ağzıyla kuş tutsak bile bu iş olmayacak. Türkiye bu yapı içinde yer almayacak ya da alamayacak. Üstelik biz ne yaparsak yapalım,
Onlar her gün sizin aleyhinize bir şeyler üretilecek. Ne kadar düşmanınız varsa onlarla işbirliği yapacaklar. Söz verecek, ama yerine getirmeyecekler. Sürekli olarak sizi istemediklerine dair mesajlar verecekler. Arkanızdan kuyunuzu kazmaya çalışacaklar. Zaman zaman da küstahlaşacaklar. Vesaire, vesaire…
Siz ise, onlarla birlikte olmak için kendinizi paralayacaksınız. Ne yaparlarsa yapsınlar, sineye çekeceksiniz.
Olabilir mi böyle bir birliktelik?
Elbette olamaz. Olamayacağına göre, AB ile ilişkiler de böyle yürümez. Bu böyle devam edemez.
Peki, hala AB’nin bu aşağılık muamelelere katlanmak zorunda mıyız?
AB’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilcilerine yaptığı muameleye sessiz kalacak mıyız?
Peygamberimize, Dinimize, Müslümanlara yaptıkları hakaretleri sindirmek zorunda mıyız?
AB’nin Haçlı zihniyetinin küstahlığına katlanmak zorun damıyız?
Bunların hiçbirini bu millet hak etmiyor ve bunların hiç birine katlanmak zorunda değiliz.
Almanya ve Hollanda’da yaşanan diplomatik ahlaksızlığın ardından Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın “Bunlar Nazi kalıntısı; bunlar faşist...” ve “Bakalım bundan sonra onların uçakları nasıl inecek” gibi bu iki ülke ile ipleri kopartırcasına sarf ettiği sözler sonrası iktidar hala AB sevdasında devam edecek mi? Bunu zaman gösterecek.
Ancak AB’nin bu bardağı taşıran son damlasıdır. Artık bundan sonra bu macera önce askıya alınmalı, sonrasında gereği yapılarak Türkiye yoluna yeni bir birlik kurarak o birlik içerisinde lider olarak devam etmelidir.
İbrahim Halil SİPAHİ
13.03.2017/adanapost.com
twitter.com/ihalilsipahi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.