İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Hani o silahlar Türkiye'ye karşı kullanılmayacaktı?

Hani o silahlar Türkiye'ye karşı kullanılmayacaktı?

ABD yönetiminin, Suriye’deki müttefiki(!) PKK/PYD terör örgütünü ağır silahlar, roket ve füzeler ile donattığı süreçte, bu silahların terör örgütü tarafından Türkiye’ye karşı kullanılacağı gerekçesiyle; Türkiye yönetimi buna şiddetle karşı çıkmış, ABD yönetimi ise; PKK/ PYD terör örgütüne bu silahların DEAŞ’a karşı kullanılacağı, dolayısıyla, Türkiye’ye karşı kullanılmayacağı, yönünde açıklamalarda bulunmuştu.

Oysa ABD yönetiminin bu açıklamasından kısa bir süre sonra, ABD’nin Suriye’de PKK/PYD terör örgütüne verdiği ağır silah ve uçaksavar füzelerinde oluşan yaklaşık 2 bin 500 parça   geçtiğimiz temmuz ayında Diyarbakır, Siirt, Şırnak, Hakkari ve Mardin’de PKK terör örgütüne yönelik operasyonlarda ele geçirilmiş, dahası K.Irak’tan ve Türkiye’ye PKK tarafından yapılan saldırılarda kullanılmıştı.

 

ABD’nin Türkiye’ye karşı kullanılmayacak dediği roket ve füzeleri PKK/PYD Türkiye’ye atıyor;

PKK/PYD terör örgütü Afrin’i işgal ettikten sonra Türkiye sınır karakolları, Reyhanlı ve Kilis’e olmak üzere 700 saldırı düzenlemişti. Zeytin Dalı Harekâtı’nın başlaması sonrasında ise; Terör örgütü, ABD’nin verdiği silah ve mühimmatlarla Kilis’e 82 roket attı. Bu roketlerden 7 sivil vatandaşımız şehit oldu. 100’e yakın vatandaşımız yaralandı, camiler, binalar hasar gördü. Reyhanlı ve Kilis’e atılan Terör örgütünün sivillere karşı kullandığı mühimmat ve silahlar ABD menşeli SA-18 füzesi BGM-71 TOW-Anti tank füzeleri, ABD’nin Rusya’dan alarak örgüte verdiği 9M113 KONKURS füzelerinden ve yine ABD’nin İsveç, Almanya’dan gibi ülkelerden temin ederek terör örgütüne verdiği envanterden.  

 

Sözde müttefikimiz ABD, hiçbir zaman Türkiye’nin dostu olmamıştır;

Türkiye’nin 35 yıldır PKK terör örgütüne yönelik operasyonlarında sürekli terör örgütünden ve yandaşlarından yana tavır alan ABD yönetimi. İkinci körfez savaşı ve 2003’de Irak’ı işgal ettikten sonra K.Irak’ta konuşlanan, PKK terör örgütüne yönelik, Türkiye’nin meşru müdafaa hakkına, sürekli mani olmaya çalışmış. Türkiye’nin K.Irak’a yönelik operasyonları rıza gösterdiği dönemlerde sözde Türkiye’ye istihbarat desteği ile terör örgütünün kamp, cephanelik, sığınak vb. yerlere ait koordinatlar vermişti. Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarımız ABD tarafından verilen hedefleri vuruyordu.

Bu hava operasyonları hakkında TSK tarafından yapılan açıklamalarda, sürekli PKK terör örgütüne ait kamp, cephanelik ve sığınakların yerle bir edildiği söyleniyordu. Ancak yıllardır K.Irak’ta PKK yerleşkelerine yapılan bombardımanlar ile Kandil dağının dümdüz olması, bir tek teröristin kalmaması gerekirken, dağ yerinde duruyor, teröristler geliç otu gibi çoğalıyordu. ABD’nin istihbarat ve hedef koordinatı verdiği dönemlerde, ABD’nin TSK’ni yanlış yönlendirdiğini söylemekten dilimizde tüy bitti. Zaten bu işin mantığı da yoktu. Bir ana-babanın evladını ateşe atmayacağı gibi, Türkiye’ye karşı elinde sürekli koz olan PKK’yı, ABD’nin ateşe atması mümkün müydü? Elbette değildi!

 

Türkiye’ye bedelli ve şartlı, PKK/PYD’ye koşulsuz, şartsız hibe silah;

Türkiye ikinci dünya savaşı sonrası güvenlik kuvvetlerinin takviyesi için ABD’den askeri yardım talebinde bulunmuş, bu yardım kongresinin onayı ile kabul edilerek 12 Temmuz 1947’de Askeri ve ekonomik anlaşma imzalanmıştı.

12 Temmuz 1947’de Askeri ve ekonomik anlaşmasının 4.Maddesi aynen şöyle; Türk Hükümeti, yapılan yardımı, tahsis edilmiş bulunduğu gayeler uğrunda kullanacaktır… Türkiye Hükümeti, Birleşik Devletler Hükümetinin onayı olmadan, bu neviden hiçbir madde ve bilginin mülkiyet ve zilyetliğini devredemeyeceği gibi, aynı onay olmadan Türk Hükümetinin Subay, memur veya ajan sıfatını haiz bulunmayan bir kimseye açıklanmasına ve maddeler ve bilgilerin verildikleri gayeden başka bir gayede kullanılmasına müsaade etmeyecektir denilmekteydi. Bu maddenin ne anlama geldiği, 1963-1964 Kıbrıs olaylarında Türkiye garantörlük haklarını kullanıp adaya müdahaleye hazırlandığında anlaşıldı. Başkan Johnson’un 3 Haziran 1964 tarihli İnönü’ye yazdığı mektupta. ABD’nin Türkiye ile Yunanistan arasında çatışma istenmediği, anlaşmanın 4. Maddesi gereğince, ABD’nin verdiği silahları Türkiye’nin Kıbrıs’ta Rum’lara karşı kullanılamayacağı bildiriliyordu.

 

Türkiye, geçtiğimiz yıllarda da ABD’den PKK/PYD’ye verilen füze ve füze rampalarını satın almak istemiş. Ancak ABD yönetimi Türkiye’ye parası ile vermediği o silahları PKK/PYD’ye hibe olarak vermişti, hem de 4 bin 900 tır, 2 bin uçak dolusu…

ABD yönetiminin PKK/PYD’ye silahları verirken, 1947’de Türkiye ile yaptığı askeri yardım anlaşması benzeri bir anlaşma yapmadı. Gerçi böyle bir anlaşma olsa dahi karşıdaki zaten eli kanlı bir terör örgütü, meşruiyeti yok. ABD’nin sadece söz ile PKK/PYD’ye verilen silahları Türkiye’ye karşı kullanılmayacağını deklare etmesine rağmen bugün o roket ve füzeler Türkiye’ye yönelmiş ve sivil halkı vuruyor.

 

Türkiye yönetimi işi başta sıkı tutamadı;

ABD’nin PKK/PYD terör örgütüne silah ve askeri eğitim vermesinin sadece Suriye’de DEAŞ’a yönelik kullanılacağını söylemesi ta başından inandırıcı değildi. Türkiye, ABD’nin gerçek yüzünü 1963’den bu yana, Kıbrıs başta olmak üzere, terörle mücadele konusundaki yaklaşımlarından tanımaktadır. Türkiye yönetimi ABD’nin terör örgütüne silah vermeye başlamasının tespiti üzerine ABD yönetimine sadece sözde uyarılar yapmakla yetinmiş, gereken diplomatik yaptırımlar başta olmak üzere bugün PKK/PYD’ye yönelik yaptığı “Zeytin Dalı” harekâtı benzeri bir operasyonu başlatmalıydı.

Türkiye’ye karşı hiçbir dönemde dostluğunu göstermediği gibi her seferinde ikiyüzlü davranmıştır. Atalarımız; “Ayıdan post, gâvurdan dost olmaz” diye boşa söylememiştir. Tarihen bu söz haklılığını her zaman ortaya koymuştur.

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

03.02.2018/adanapost.com

twitter.com/ihalilsipahi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi