İ. Halil Sipahi: 'Söylemler ve eylemler..'
ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını açıklaması ile İslam coğrafyası ve tüm dünyada başlayan protestolar devam ederken. Terörist İsrail askerlerinin Filistin halkına orantısız güç kullanması ile protestolar öfke ve nefrete dönüştü.
Kudüs oyunu karşısında İslam ülkeleri ile birlikte batılı birçok ülke Trump ve İsrail’in tepki koyarken, en yüksek tondan tepkiyi, Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan gösteriyor. Bu tepkiler tehditlere kadar varıyor. Ancak hala ABD ve İsrail’i bu karardan geri attırmaya yönelik diplomatik bir girişim, bir uygulama, bir boykot uygulaması yapan olmadı. Her iştirak edilen etkinliklerde, basın açıklamalarında, Tv programı vb. yollar ile protesto etmek, öfkeyi dile getirmekle, sokaklara çıkıp yürümekle, toplanıp bağırmak, bayrak yapmakla bir yere varılmıyor, sonuç alınmıyor.
İlahiyat fakültelerinden 'Kudüs' bildirisi
İşgalin 100. yılında Kudüs en zor günlerini yaşıyor
'İİT'de 'Kudüs Filistin’in başkentidir' kararı alınmalı..'
İşte 'Kudüs' kararını devre dışı bırakacak 7 adım
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) dönem başkanı Erdoğan 13 Aralık günü İstanbul’da İİT’nı Kudüs için İstanbul’da olağanüstü toplantıya çağırdı. Daha öncede bu tür toplantılar yapılmış, çeşitli kararlar alınmış ancak, uygulama safhasına ya geçilememiş yâda zayıf kalınmıştır. Bundan dolayı 13 Aralık’taki toplantıdan da, umutsuz olduğumu söylesem, sanırım karamsar ve ön yargılı bir düşünce olmaz. Yanılırsam, yanıldığıma da memnun olurum.
Halk tepkisini eyleme dönüştürmeye çalışıyor;
Hükümet ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’ndan ABD ve İsrail’e geri adım attırmaya yönelik diplomatik yaptırımlar ve boykot kararı çıkmayınca halk kendi çapında boykot girişimi çabasında.
Kudüs meselesinin patlak verdiği bu günlerde de, Sosyal medyada vatandaş kendi tepkisini eyleme dönüştürmek için İsrail’i protesto amaçlı İsrail markalı ürünlerin satın alınmaması ve kullanılmaması için bu ürünlere ait listelerin paylaşımını yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bu ne kadar etkili olur, piyasada İsrail marka mallar bukadar yaygın iken, vatandaş İsrail malından nasıl kaçabilir veya boykot’a ne kadar itibar eder?
Dün İstanbul’da büyük bir AVM’ de dolaşıyordum, AVM’ deki Carrafour mağazası ana baba günü idi, kasaların önüne yaklaştığımda hemen hemen her kasa bandı üzerinde İsrail markalı ürünler satın alınmıştı.
Protesto ve boykottan bahsedince yıllar önce yaşadığın bir anıyı paylaşmak isterim,
1990’lı yılların başları, birinci Körfez savaşı sırası, yer Adana A.Menderes Kapalı Spor Salonu bir siyasi partinin halka açık kapalı alan mitingi var. Partililer heyecan ve coşku ile liderlerinin gelmesini bekliyor. 17-18 yaşlarında bir genç elinde meşhur marka içecek üzerinde kot pantolon salonda atılan sloganlara iştiraken, “Kahrolsun Amerika, kahrolsun İsrail” diye avazı çıktığınca bağırıyor. Yanına iyice yaklaştım,
-“Kardeş kotun çok güzel nereden aldın dedim.”
-Genç, “Abi Amerikan pazarından aldım hakiki 501 Levi’s” dedi. “
-“Amerikan malı değil mi?” dedim
-Genç”Evet” dedi
-“Elindeki içecek de Amerikan malı değil mi? siz öyle bilirsiniz ama, aslında İsrail malıdır” dedikten sonra; “Şimdi üzerinde hakiki olmasını övünerek söylediğin Amerikan kotu, elinde İsrail markalı içecek ve sen ‘Kahrolsun Amerika, kahrolsun İsrail’ diye slogan atıyorsun” deyince, genç başını öne eğdi elindeki içeceği yere bırakarak mahcup bir halde oradan ayrıldı.
Amacım elbette genci mahcup etmek değildi. Bir bilinçsizliğe ve yanlışa dikkat çekmekti.
Bu anımı anlatmamın nedeni ise; Söylemler ile eylemlerin çatışmasını ortaya koymaktır. Lafa gelince atar tutarız, ancak eyleme gelince nefis öne çıkar.
Hükümet ve STK’lar karar almalı;
Protesto ve boykotların başarıya ulaşabilmesi için hükümet ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’lar nezdinde eylem kararı alınmalıdır. Bu şekilde alınan kararların geçmişte başarıya ulaştığı ve geri adım attırdığına şahit olmuştuk.
Terörist başı Abdullah Öcalan’ın İtalya’ya sığınması, İtalya hükümetinin Öcalan'ı Türkiye'ye iade edilmeyip, üstelik kendisine sığınma hakkı tanınacağını açıklaması üzerine. 17 Kasım 1998 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB). İtalya Ticaret Odasına bir mektup göndererek İtalya ile ticari ilişkileri boykot etme kararını bildirmişti. Öcalan krizinde boykot İtalya’ya 3 ayda 1.2 milyar Euro’ya mal olmuş, 16 Ocak 1999’da İtalya, Öcalan’ı ülkesinden göndermek zorunda kalmıştı. TOBB’un boykotu Öcalan’ın İtalya’dan gönderilmesinden sonra üç ay daha devam etmişti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.