İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

İki Pilot?un Rehin Tutulmasında Diplomasi ve İstihbarat Acizliği


 

9 Ağustos?ta İstanbul Beyrut seferini yapan THY?na ait bir yolcu uçağının Lübnan?ın başkenti Beyrut?ta havaalanına inmesinin ardından iki Türk pilotu kaçıran daha önce adı duyulmamış ? İmam Rıza?nın Ziyaretçileri? adlı silahlı grup. Türkiye?den iki pilota karşılık Suriye?de isyancıların elinde esir bulunan dokuz Lübnanlının serbest bırakılmasını talep ediyor.

Türk emniyet ve istihbarat yetkililerinden bir heyetin Beyrut?a gittiği, İki ülke Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ve Dışişleri bakanları düzeyinde bağlantılar ve müzakerelerin yapılmaya devam edildiği.  Lübnan İçişleri Bakanı Mervan Şerbil?in kaçırılan iki pilotun kurtarılması için büyük çaba sarf ettiklerini. Türk pilotlarının sağ salim kurtarılmasına büyük önem verdiklerini söyleyen Lübnanlı Bakan?ın, pilotları kurtarmak amacıyla harekete geçecekleri an durumdan şüphelenen örgüt tarafından pilotların yerlerinin son anda değiştirildiğini açıklamasının dışında, yirmi günü aşkın süredir rehin tutulan iki pilot?un kurtarılması için ciddi bir girişimin oluğunu söylememiz mümkün değil.

İki pilotumuzun kaçırılmasından önce Suriyeli muhaliflerin elinde bulunan dokuz Lübnan?lı Şii hacının kurtarılması konusunda, Lübnan Yüksek Şii Konseyi yetkililerinin Suriyeli muhalifler üzerindeki etkisi bakımından Türkiye?den yardım istediklerini söylemesinden anlaşılıyor ki, Türk yetkililerinde bir eylem yapılabileceği hissi yaratmamış. Ortadoğu da özellikle Lübnan?da bulunan örgütlerin neler yapabileceğini istihbarat birimleri çok iyi bilirler. Bu konuda ya istihbaratın görüşü alınmamıştır yâda İstihbarat ve Dış politika konusunda tez sahibi olan MİT?in başı Hakan Fidan?ın yetersizliği söz konusudur.

Yüksek Şii Konseyi üyesi ve Rehineler Dosyası Sorumlusu Şeyh Abbas Züğeyb, Oda Tv?ye verdiği röportajda; ? İ?zaz bölgesinde kaçırılan Lübnan Vatandaşlarının kurtarılması ve sorunun çözülmesi konusunda daha bu kaçırma eylemleri gerçekleşmeden önce, sürekli Türk yetkilileri, sorunun bu düzeye taşınabileceği ve dolayısıyla vakit geçmeden bir şeyler yapılması gerektiği konusunda uyarıyorduk. Zira siyaseten bu tür eylemlere kesinlikle karşıyız. Bu tür eylemler ne dini, ne akli ve ne de örfi açıdan kabul edilecek bir şey değildir ve en basit tabirle, başkalarının hürriyetini elinden almaktır dolayısıyla asla tasvip edilemez. Evet, bu konuda Türk yetkilileri sürekli uyardık. Çünkü biliyorduk ki daha önce kaçırılan Lübnanlıların sorununa ilişkin çözümün anahtarı Türk Hükümetinin elindedir.? Demesi bu görüşümüzü destekliyor.

 

Türkiye tarihinin en büyük diplomasi ve istihbarat acizliğini yaşıyor.

 

Susurluk vakası ve 28 Şubat sonrası Türk istihbarat birimlerinin pasifsize edilmeye çalışmasının ardından. Akp iktidarının derin devlet fobisi ve Türkiye?deki derin devlet yapılanmasını ortadan kaldırmak adına Türk istihbarat birimlerinde başlattığı tasfiye neticesinde, 1990?lı yılların ortalarına kadar bölgede ve dünya da en güçlü istihbarat yapılarından biri olan Türk İstihbarat yapılanması çökme derecesinde gerilemiştir. Özellikle özel dış istihbarat birimlerinin tecrübesiz ve yetersizliğine Suriye?de şahit olmuştuk.

İki pilotun Türk vatandaşının hem de asker bulundurduğumuz Lübnan?da yirmi günü aşan bir süredir tutsak edilmesi ve kurtarılamamasını. Geçmişte Lübnan?da görev yapmış biri olarak. Arap ülkelerine yakınlığı ile bilinen Akp iktidarının, Türk diplomasisinin ve istihbaratının aczi yeti olarak görüyorum. Neden derseniz? Lübnan?da faaliyet gösteren bütün örgütlerin Lübnan yönetimi ile bir şekilde ilişkisi vardır. Bir kısmı da yönetimin kontrolü altındadır. Birçok ülke istihbaratının ve çok sayıda örgütün faaliyet gösterdiği kozmopolit bir yapıya sahip Lübnan?da rehin tutulan iki kişinin kurtarılması çok da zor değildir diye düşünüyorum. Bir an evvel iki vatandaşımızın salimen kurtarılmasının Türk devlet yetkililerinin itibarını kurtarmak ve bu acziyete son vermesi için önemlidir.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

02.09.2013/adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.