Ramazan ayı ile birlikte, neredeyse bütün gazetelerimizde dini sohbet köşeleri açılır, televizyonlarda dini içerikli program ve dini sohbetler stüdyo konukları tarafından, e-posta, twitter ve telefon bağlantıları ile soru-cevap şeklinde bilgilendirmeler yapılır. Bunlar özünde güzel ve faydalı hizmetlerdir.

Ancak her ramazanda da ortaya dini konuda farklı ir yorum ortaya atılır ve üzerinde tartışılır, tartışma programları düzenlenirdi. Bu yıl ya böyle bir olay gerçekleşmedi yada ben sağlık durumumdan dolayı tv programlarının bir çoğunu takip edemediğim için karşılaşmadım.

Bu ramazanda bu tür tartışmalar yaşanmamış olsa da, televizyon kanallarında konuk olan veya bizzat programı yürüten akademisyen din adamlarımızın yine konular üzerinde akılları karıştıran ezber bozan çok farklı ve çarpıcı açıklamalarına (yorumlarına) tanık oluyoruz.

Oysa Hıristiyan ve Musevi topluluklar ilahiliğini ve hükmünü yitirmiş dinleri hakkında kendi içlerinde farklılıklar ortaya kaymamakla beraber, Hıristiyan âlemi bu ilahiliğini ve hükmünü yitirmiş dinlerini yaygınlaştırmak amacı ile dünyanın her yerinde misyonerlik çalışmalarına aralıksız devam etmektedirler.

Özellikle 24 Aralık 1999 yılında Papa II. Jean Paul?un milenyum konuşması ile üçüncü bin yılın Asya?nın Hıristiyanlaştırılması hedefini göstermesi ile Ülkemiz başta olmak üzere Asya ülkelerinde misyonerlik çalışmalarına hız verilmesi bunun en önemli göstergesidir.

Gelelim İslam âlemine, Türkiye? nin dışındaki diğer Müslüman nüfuslu ülkelerde İslam adına çalışmalar yok denecek kadar küçük faaliyetlerle devam ederken. Üstelik İslam adına İslami değerleri sancak ederek kurdukları örgütler ile İslam?la bağdaşmayan terörü İslam adı ile birlikte ortaya koymaktalar.

Türkiye?de ise;  son yıllarda özellikle Akademik kariyer ve unvan sahibi kişilerin İslam inanç ve ibadetleri hakkında her gün bir çelişkili görüş ortaya koyması özellikle yeni yetişen nesil ve entelektüel görüş sahibi kişiler üzerisinde bir kavram kargaşasına sebebiyet vermekte, İnsanları İslam dinine yaklaştırmaktan daha ziyade anlam kargaşasına sevk etmekteler.

Eğer samimiyseniz, gerçekten İslam?a hizmet amacınız, bırakın, ibadetler üzerinde tartışmaları, Hz. Peygamberin de övdüğü İslam?ın ilk üç yüzyılında yaşamış, Sahabeyi ve Ehli-Beyti görmüş İslam Âlimleri Ve müştehitler zaten o günkü sıcaklığı ile bizlere aktarmışlar, Yani şimdi sizler onlardan da büyük âlim misiniz?

İnsanları İslam?a davet edin, İslam?ın güzellikleri anlatın, İslam hukukunu, insanların birbirleri ile beşeri ilişkilerinin önemini, hak ve hukuku, peygamber ahlakını, helali haramı anlatın. Namaz kılmaya yönlendirin, okumaya, örenmeye, anlamaya, hayra, birbirlerini Allah için sevmeye davet edin. ?Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker? ?i öğretin

Yaptığınız tartışmalar özellikle yeni yetişen nesli anlam kargaşasına iterek ya dinden uzaklaştırıyor yada Misyonerlerin kucağına iterek daha kolay gösterilen Hıristiyanlığa yönlendiriyor. Unutmayın bunu en büyük vebali siz din adamlarının üzerinedir.

Dini konular üzerinde bu şekilde kavram kargaşasına sebebiyet veren bazı akademisyen din adamlarının samimiyetlerinden hatta imanlarından dahi şüphe içerisindeyim. İslam adına hareket eden bir ilim adamı İslam?a zarar veremez, vermemelidir.  Aksi bir davranışın bir yerlere hizmetten başka bir izahı ve mantığı yoktur.Dinin sahibi Yüce Allah CC.dür, onu kıyamete kadar koruyacakta odur. Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik ve muhakkak ki onu, tahrif ile tebdîlden (değişikliğe uğramaktan) biz koruyacağız. (Hicr Suresi:9)

Artık Yeter, Din üzerinden rant edinmeyi bırakın, bu din istismarcılığı, din düşmanlığından daha büyük bir tehlikedir. İnsanların inançlarına ipotek koymaktan vazgeçin. Din tekdir, her kese göre ayrı bir izahı yoktur. Allah katında ise tek din İSLAMDIR. "İNNED DİNE İNDALLAHİL İSLAM" (Allah indinde tek din İslam'dır) (Ali-İmran Suresi Ayet:19)

İbrahim H.SİPAHİ

Araştırmacı Yazar

07.07.2014/adanapost.com